YÂSÎN SURESİ 66. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. 83 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan “Yâ-Sîn” harflerinden almıştır.
وَلَوْ نَشَاء لَطَمَسْنَا عَلَى أَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَأَنَّى يُبْصِرُونَ ﴿٦٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve lev
neşâu
le
tamesnâ
alâ a'yuni-him
festebekû (fe istebekû)
es sırâta
fe
ennâ
yubsırûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lev | ve şâyet, eğer |
neşâu | dileriz |
le | elbette |
tamesnâ | sildik, mahvettik |
alâ a'yuni-him | onların gözlerine |
festebekû (fe istebekû) | böylece, o zaman koştular, koşuştular |
es sırâta | yol |
fe | o zaman, o taktirde, bundan sonra |
ennâ | nasıl |
yubsırûne | görürler |
Ve eğer dileseydik, elbette gözlerini mahvederdik (kör ederdik). O zaman yolda (sağa sola) koşuştururlardı. Bundan sonra nasıl görürler?
YÂSÎN SURESİ 66. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Eğer insanların, doğru ile yanlışı ayırt edememelerini dilemiş olsaydık, onların gözlerini kör ederdik. Bu sefer doğruyu bulmak için, hepsi yollara dökülürlerdi, ama bu durumda doğruyu nereden ve nasıl görebilirlerdi?
Abdullah Parlıyan