YÛNUS SURESİ 101. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.
قُلِ انظُرُواْ مَاذَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا تُغْنِي الآيَاتُ وَالنُّذُرُ عَن قَوْمٍ لاَّ يُؤْمِنُونَ ﴿١٠١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
kul
unzurû
mâ zâ
fî es semâvâti
ve el ardı
ve mâ tugnî
el âyâtu
ve en nuzuru
an kavmin
lâ yu'minûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kul | de |
unzurû | bakın |
mâ zâ | ne(ler) var |
fî es semâvâti | göklerde |
ve el ardı | ve yeryüzünde |
ve mâ tugnî | ve fayda vermez (gani olmaz) |
el âyâtu | âyetler |
ve en nuzuru | ve uyarmalar, uyarılar |
an kavmin | kavminden, kavme |
lâ yu'minûne | âmenû olmayan |
De ki: “Semalarda ve yeryüzünde ne(ler) var bakın! Âmenû olmayan bir kavme, âyetler (deliller) ve uyarılar fayda vermez.”
YÛNUS SURESİ 101. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
De ki: “Göklerde ve yerde var olanlara bakın da düşünün.” Ne var ki, inanmayacak olan bir topluma ne ayetlerin, ne de uyarıların bir yararı dokunabilir.
Abdullah Parlıyan