YÛNUS SURESİ 107. Ayeti Suat Yıldırım Meali
40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.
وَإِن يَمْسَسْكَ اللّهُ بِضُرٍّ فَلاَ كَاشِفَ لَهُ إِلاَّ هُوَ وَإِن يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلاَ رَآدَّ لِفَضْلِهِ يُصَيبُ بِهِ مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ ﴿١٠٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve in yemseske allâhu
bi durrin
fe lâ
kâşife
lehu
illâ hûve
ve in yurid-ke
bi hayrin
fe lâ
râdde
li fadli-hi
yusîbu
bi-hi
men yeşâu
min ibâdi-hi
ve huve
el gafûru
er rahîmu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve in yemseske allâhu | ve Allah eğer dokundurursa (isabet ettirirse) |
bi durrin | bir zarar, bir darlık, bir sıkıntı |
fe lâ | artık yoktur |
kâşife | gideren kimse (giderecek kimse) |
lehu | onun için, onu, ona |
illâ hûve | ondan başka |
ve in yurid-ke | ve eğer senin için (sana) isterse |
bi hayrin | bir hayrı |
fe lâ | o taktirde yoktur |
râdde | geri çeviren kimse (geri çevirecek kimse) |
li fadli-hi | onun fazlını |
yusîbu | isabet ettirir |
bi-hi | onu |
men yeşâu | kimi dilerse, dilediği kimse |
min ibâdi-hi | onun kullarından |
ve huve | ve o |
el gafûru | gafurdur, mağfiret edendir |
er rahîmu | rahîmdir, rahmet nurunu gönderendir |
Ve eğer Allah, sana bir zarar (bir darlık) dokundurursa, artık onu, O’ndan (Allah’tan) başka giderecek kimse yoktur. Ve eğer sana (senin için) bir hayır isterse, o taktirde O’nun fazlını geri çevirecek kimse yoktur. O’nu kullarından dilediği kimseye isabet ettirir. Ve O; Gafûr’dur (mağfiret eden), Rahîm’dir (rahmet nurunun sahibi).
YÛNUS SURESİ 107. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Eğer Allah sana bir sıkıntı, bir zarar dokundurursa, onu yine O’ndan başka giderecek yoktur. Şayet sana hayır dilerse, o durumda O’nun bu lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, lütfunu ihsanını kullarından dilediğine eriştirir. O, öyle gafur, öyle rahîmdir! (affı, merhamet ve ihsanı boldur).
Suat Yıldırım