40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.


وَإِذَا مَسَّ الإِنسَانَ الضُّرُّ دَعَانَا لِجَنبِهِ أَوْ قَاعِدًا أَوْ قَآئِمًا فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُ مَرَّ كَأَن لَّمْ يَدْعُنَا إِلَى ضُرٍّ مَّسَّهُ كَذَلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفِينَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿١٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve izâ messe el insâne ed durru deâ-nâ li cenbi-hî ev kâiden ev kâimen fe lemmâ keşef-nâ an-hu durra-hu merre ke en lem yed'u-nâ ilâ durrin messe-hu kezâlike zuyyine li el musrifîne mâ kânû ya'melûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve izâ messe ve dokunduğu, isabet ettiği zaman
el insâne insana
ed durru darlık, musibet, sıkıntı, zarar
deâ-nâ bize dua etti
li cenbi-hî yan üstü yatarken
ev kâiden veya otururken
ev kâimen veya ayakta iken
fe lemmâ fakat ..... olduğu zaman
keşef-nâ biz giderdik, kaldırdık, açtık
an-hu ondan
durra-hu onun zararını, sıkıntısını
merre döndü
ke gibi
en lem yed'u-nâ bize dua etmedi (dua etmemek)
ilâ durrin darlık, musibet, sıkıntı, zarar
messe-hu ona isabet etti, dokundu
kezâlike işte böylece
zuyyine süslendi, güzel gösterildi
li el musrifîne haddi aşanlara, müsriflere
mâ kânû oldukları şey(ler)
ya'melûne yapıyorlar, yaparlar

Ve insana bir darlık (musîbet, sıkıntı) isabet ettiği (dokunduğu) zaman, yatarken, otururken veya ayaktayken Bize dua etti (eder). Fakat onun sıkıntısını ondan giderdiğimiz zaman ona isabet eden darlıkta (sıkıntıda) Bize dua etmemiş gibi döndü (döner). İşte böylece müsriflere, yapmış oldukları şeyler süslendi.

YÛNUS SURESİ 12. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali

İnsana bir zarar gelince yanüstü yatarak, yahut oturduğu halde, yahut da ayakta duâ eder bize; o zararı ondan giderdik mi sanki o zarara uğramamış da o yüzden bize duâ etmemiştir, öylece döner gider. İşte aşkın hareketlerde bulunanlara, yaptıkları işler, böylece hoş görünmededir.

Abdulbaki Gölpınarlı