YÛNUS SURESİ 18. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.
وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَضُرُّهُمْ وَلاَ يَنفَعُهُمْ وَيَقُولُونَ هَؤُلاء شُفَعَاؤُنَا عِندَ اللّهِ قُلْ أَتُنَبِّئُونَ اللّهَ بِمَا لاَ يَعْلَمُ فِي السَّمَاوَاتِ وَلاَ فِي الأَرْضِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿١٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve ya'budûne | ve kulluk ediyorlar, ibadet ediyorlar |
min dûni allâhi | Allah'tan başka |
mâ lâ yedurru-hum | onlara zarar vermeyen şey |
ve lâ yenfeu-hum | ve onlara yarar, fayda, menfaat vermiyor |
ve yekûlûne | ve derler |
hâulâi | bunlar |
şufeâu-nâ | bizim şefaatçilerimiz |
inde allâhi | Allah'ın katında, yanında |
kul | de |
e tunebbiûne âllâhe | Allah'a haber mi veriyorsunuz |
bi mâ | şey(ler)i |
lâ ya'lemu | bilmiyor |
fî es semâvâti | göklerde, semalarda bulunan |
ve lâ | ve olmayan |
fî el ardı | yerde, yeryüzünde |
subhâne-hu | o sübhandır, o münezzehtir |
ve teâlâ | ve yücedir |
ammâ (an mâ) | şeylerden |
yuşrikûne | şirk koşuyorlar |
Ve onlara fayda ve zarar vermeyen Allah’tan başka şeylere (putlara) kulluk (ibadet) ediyorlar. Ve “Bunlar, Allah’ın yanında bizim şefaatçilerimiz.” diyorlar. De ki: “Yeryüzünde ve semalarda bilmediği bir şeyi Allah’a haber mi veriyorsunuz?” O, Sübhan’dır (münezzehtir), onların ortak koştuğu şeylerden yücedir.
YÛNUS SURESİ 18. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Ve onlar, Allah Teâlâ'nın gayrı, kendilerine ne mazarrat ve ne de menfaat veremiyecek olanlara ibadet ederler ve derler ki: «Bunlar Allah Teâlâ'nın yanında bizim şefaatçilerimizdir.» De ki: «Allah Teâlâ'ya ne göklerde ve ne de yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? O (Hâlik-ı Azîm) onların şirk koştukları şeylerden münezzehtir, müteâlidir.»
Ömer Nasuhi Bilmen