YÛNUS SURESİ 22. Ayeti Diyanet İşleri Meali
40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.
هُوَ الَّذِي يُسَيِّرُكُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ حَتَّى إِذَا كُنتُمْ فِي الْفُلْكِ وَجَرَيْنَ بِهِم بِرِيحٍ طَيِّبَةٍ وَفَرِحُواْ بِهَا جَاءتْهَا رِيحٌ عَاصِفٌ وَجَاءهُمُ الْمَوْجُ مِن كُلِّ مَكَانٍ وَظَنُّواْ أَنَّهُمْ أُحِيطَ بِهِمْ دَعَوُاْ اللّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ لَئِنْ أَنجَيْتَنَا مِنْ هَذِهِ لَنَكُونَنِّ مِنَ الشَّاكِرِينَ ﴿٢٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
huve ellezî | odur |
yuseyyiru-kum | sizi gezdirir |
fî el berri | karada |
ve el bahri | ve denizde |
hattâ | a kadar, hatta |
izâ kuntum | siz olduğunuz zaman, siz idiniz |
fî el fulki | gemide, gemilerde |
ve cereyne | ve aktılar, gittiler (yüzdüler) |
bi-him | onlarla |
bi rîhin | bir rüzgâr ile |
tayyibetin | temiz, hoş, güzel |
ve ferihû | ve ferahladılar (sevinçliydiler) |
bi-hâ | onunla |
câet-hâ | ona geldi |
rîhun | bir rüzgâr |
âsifun | fırtına |
ve câe-hum el mevcu | ve onlara dalga geldi |
min kulli mekânin | her taraftan, her mekândan |
ve zannû | ve zannettiler |
enne-hum | onların ... olduğunu |
uhîta | kuşatıldı |
bi-him | onlarla |
deavû allâhe | Allah'a dua ettiler |
muhlisîne | muhlisler olarak, halis kılarak |
lehu ed dîne | dîni ona |
le in | eğer olursa mutlaka |
enceyte-nâ | bizi kurtar |
min hâzihi | bundan |
le nekûnenne | biz mutlaka oluruz |
min eş şâkirîne | şükredenlerden |
Karada ve denizde sizi seyrettiren (gezdiren) O’dur. Hatta siz gemi(ler)de idiniz ve güzel, hoş bir rüzgâr ile onlarla (içindekilerle) (denizde gemiler) seyrediyorlardı (yüzüyorlardı). Ve onunla ferahladılar (sevinçliydiler). Ona fırtınalı bir rüzgâr geldi ve onları her taraftan dalgalar sardı. Onlarla ihata edildiklerini (kuşatılıp çevrildiklerini) zannettiler. Dîni, ona mahsus (has) kılarak ihlâsla Allah’a dua ettiler: “Eğer bizi bundan kurtarırsan, biz mutlaka şükredenlerden oluruz.”
YÛNUS SURESİ 22. Ayeti Diyanet İşleri Meali
O, sizi karada ve denizde gezdirip dolaştırandır. Öyle ki gemilerle denize açıldığınız ve gemilerinizin içindekilerle birlikte uygun bir rüzgârla seyrettiği, yolcuların da bununla sevindikleri bir sırada ona şiddetli bir fırtına gelip çatar ve her taraftan dalgalar onlara hücum eder de çepeçevre kuşatıldıklarını (batıp boğulacaklarını) anlayınca dini Allah’a has kılarak “Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, mutlaka şükredenlerden olacağız” diye Allah’a yalvarırlar.
Diyanet İşleri