40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.


إِنَّمَا مَثَلُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاء أَنزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاء فَاخْتَلَطَ بِهِ نَبَاتُ الأَرْضِ مِمَّا يَأْكُلُ النَّاسُ وَالأَنْعَامُ حَتَّىَ إِذَا أَخَذَتِ الأَرْضُ زُخْرُفَهَا وَازَّيَّنَتْ وَظَنَّ أَهْلُهَا أَنَّهُمْ قَادِرُونَ عَلَيْهَآ أَتَاهَا أَمْرُنَا لَيْلاً أَوْ نَهَارًا فَجَعَلْنَاهَا حَصِيدًا كَأَن لَّمْ تَغْنَ بِالأَمْسِ كَذَلِكَ نُفَصِّلُ الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ ﴿٢٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

innemâ meselu el hayâti ed dunyâ ke mâin enzel-nâ-hu min es semâi fahteleta (fe ihteleta) bi-hî nebâtu el ardi mimmâ (min mâ) ye'kulu en nâsu ve el en'âmu hattâ izâ ehazet el ardu zuhrufe-hâ vezzeyyenet ve zanne ehlu-hâ enne-hum kâdirûne aleyhâ etâ-hâ emru-nâ leylen ev nehâren fe ceal-nâ-hâ hasîden ke en lem tagne bi el emsi kezâlike nufassilu el âyâti li kavmin yetefekkerûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
innemâ sadece, yalnız, ancak
meselu el hayâti ed dunyâ dünya hayatının meselesi, örneği, durumu
ke mâin su gibidir
enzel-nâ-hu onu biz indirdik
min es semâi gökten, semadan
fahteleta (fe ihteleta) o zaman karışır
bi-hî onunla
nebâtu el ardi yeryüzünün, arzın bitkisi
mimmâ (min mâ) şeyden, şeylerden
ye'kulu en nâsu insanlar yerler
ve el en'âmu ve hayvanlar
hattâ izâ hatta olunca, olduğu zaman
ehazet el ardu yeryüzü aldı
zuhrufe-hâ onun güzelliği, onun güzelleşmesi (son derece güzel ve parlak olması)
vezzeyyenet ve süslendi, güzelleşti
ve zanne ve zannederler
ehlu-hâ onun sahibi
enne-hum onlar ..... olduklarını
kâdirûne kadir olan kimseler
aleyhâ ona
etâ-hâ ona geldi
emru-nâ emrimiz
leylen gece
ev nehâren veya gündüz
fe ceal-nâ-hâ böylece onu kıldık (yaptık)
hasîden hasat ederek, kökünden kopararak
ke en gibi olur (oldu)
lem tagne olmamış (zenginleşmemiş)
bi el emsi dün
kezâlike onun gibi, işte böylece
nufassilu el âyâti âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
li kavmin bir kavim için
yetefekkerûne tefekkür ediyorlar

Dünya hayatının durumu (örneği) sadece semadan indirdiğimiz, böylece yeryüzünde, insanların ve hayvanların yediği, arzın bitkileri ile karışan su gibidir. Hatta yeryüzü onun güzelliğini alıp güzelleştiği zaman onun sahibi, ona, kendilerinin kaadir (muktedir) olduğunu zannetti. Ona emrimiz gece veya gündüz geldi ve böylece onu hasat ettik (kökünden kopardık). Sanki dün hiç olmamış (zenginleşmemiş) gibi oldu. İşte böylece âyetleri tefekkür eden bir kavim için ayrı ayrı açıklıyoruz.

YÛNUS SURESİ 24. Ayeti Diyanet İşleri Meali

Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hâli gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü (o bitkilerle) bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerine (her türlü tasarrufa) kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de, bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hâle getiririz. İşte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.

Diyanet İşleri