YÛNUS SURESİ 28. Ayeti Mustafa İslamoğlu Meali
40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.
وَيَوْمَ نَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ نَقُولُ لِلَّذِينَ أَشْرَكُواْ مَكَانَكُمْ أَنتُمْ وَشُرَكَآؤُكُمْ فَزَيَّلْنَا بَيْنَهُمْ وَقَالَ شُرَكَآؤُهُم مَّا كُنتُمْ إِيَّانَا تَعْبُدُونَ ﴿٢٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve yevme
nahşuru-hum
cemîan
summe
nekûlu
lillezîne (li ellezîne)
eşrakû
mekâne-kum
entum
ve şurakâu-kum
fe zeyyel-nâ
beyne-hum
ve kâle
şurakâu-hum
mâ kuntum
iyyâ-nâ
ta'budûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve yevme | ve o gün |
nahşuru-hum | onları toplayacağız |
cemîan | topluca, hepsi, bütünü |
summe | sonra |
nekûlu | diyeceğiz |
lillezîne (li ellezîne) | o kimselere, onlara |
eşrakû | şirk koştular |
mekâne-kum | sizin yeriniz, yerlerinize |
entum | siz |
ve şurakâu-kum | ve sizin şirk, ortak koştuklarınız (Allah'a ortak ettikleriniz) |
fe zeyyel-nâ | böylece biz ayırdık |
beyne-hum | onların araları |
ve kâle | ve dediler |
şurakâu-hum | onlarin şirk koştukları, ortak koştukları |
mâ kuntum | siz olmadınız |
iyyâ-nâ | sadece bize |
ta'budûne | kulluk edersiniz |
Ve o gün onların hepsini toplayacağız. Sonra şirk koşanlara şöyle diyeceğiz: “Siz ve şirk koştuklarınız yerlerinize.” Böylece onların aralarını açtık. Ve onların ortak koştukları: “Siz sadece bize ibadet (kulluk) etmiyordunuz.” dedi(ler).
YÛNUS SURESİ 28. Ayeti Mustafa İslamoğlu Meali
Ve bir gün onların tümünü bir araya toplayacak, ardından da (hayattayken) Allah'a has özellikleri başkalarına yakıştırmakta direnenlere diyeceğiz ki: "Siz ve ilahlık yakıştırdıklarınız: haydi yerlerinize!" İşte böylece onların arasını kesip ayırmış (olacağız). Ve (o zaman) onların ilahlık yakıştırdıkları, dönüp kendilerine şöyle diyecek: "Zaten sizin tapınıp durduklarınız, (gerçekte) hiç biz olmadık ki;
Mustafa İslamoğlu