40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.


بَلْ كَذَّبُواْ بِمَا لَمْ يُحِيطُواْ بِعِلْمِهِ وَلَمَّا يَأْتِهِمْ تَأْوِيلُهُ كَذَلِكَ كَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الظَّالِمِينَ ﴿٣٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

bel kezzebû bi-mâ lem yuhîtû bi ilmi-hi ve lemmâ ye'ti-him te'vîlu-hu kezâlike kezzebe ellezîne min kabli-him fanzur (fe unzur) keyfe kâne âkibetu ez zâlimîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
bel aksine, hayır
kezzebû yalanladılar
bi-mâ şeyi
lem yuhîtû ihata edemediler, kavrayamadılar
bi ilmi-hi onun ilmini
ve lemmâ ve olmadıkça
ye'ti-him onlara geldi
te'vîlu-hu onun yorumu, tevîli
kezâlike böylece, bunun gibi
kezzebe yalanladılar
ellezîne min kabli-him onlardan önceki kimseler
fanzur (fe unzur) artık bak
keyfe nasıl
kâne oldu
âkibetu sonu, akıbeti
ez zâlimîne zalimler

Hayır onlara tevîl gelmedikçe (gelmediği için) ilmini kavrayamadıkları şeyi yalanladılar. Bunun gibi ondan öncekiler de yalanladılar. Artık bak, zalimlerin akıbeti (sonu) nasıl oldu.

YÛNUS SURESİ 39. Ayeti Süleyman Ateş Meali

Hayır, bilgisini kavrayamadıkları, sonucu henüz başlarına gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Bak, o zâlimlerin sonu nice oldu?

Süleyman Ateş