YÛNUS SURESİ 43. Ayeti Suat Yıldırım Meali
40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.
وَمِنهُم مَّن يَنظُرُ إِلَيْكَ أَفَأَنتَ تَهْدِي الْعُمْيَ وَلَوْ كَانُواْ لاَ يُبْصِرُونَ ﴿٤٣﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve min-hum
men yanzuru
ileyke
e fe ente
tehdi
el umye
ve lev
kânû
lâ yubsırûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve min-hum | ve onlardan (var) |
men yanzuru | bakan kimseler |
ileyke | sana |
e fe ente | artık, sen mi |
tehdi | hidayete erdireceksin |
el umye | kör olan, âmâ |
ve lev | ve ise, eğer |
kânû | oldular |
lâ yubsırûne | görmüyorlar (basar hassaları çalışmıyor) |
Ve onlardan sana bakanlar var, fakat eğer onlar görmüyorlarsa (basar hassaları çalışmıyorsa) âmâları sen mi hidayete erdireceksin?
YÛNUS SURESİ 43. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Onların arasında sana bakanlar da var. Fakat gözleri görmeyenlere sen nasıl doğru yolu gösterebilirsin, hele basiretleri de yoksa!
Suat Yıldırım