40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.


وَلَوْ أَنَّ لِكُلِّ نَفْسٍ ظَلَمَتْ مَا فِي الأَرْضِ لاَفْتَدَتْ بِهِ وَأَسَرُّواْ النَّدَامَةَ لَمَّا رَأَوُاْ الْعَذَابَ وَقُضِيَ بَيْنَهُم بِالْقِسْطِ وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ ﴿٥٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lev enne li kulli nefsin zalemet mâ fî el ardı le iftedet bi-hi ve eserrû en nedâmete lemmâ reevu el azâbe ve kudıye beyne-hum bi el kıstı ve hum lâ yuzlemûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lev ve olsa
enne gerçekten, muhakkak ki
li kulli nefsin her nefs için, her nefsin, ona ait, onun
zalemet zulmetti
mâ fî el ardı yeryüzünde ne varsa
le iftedet mutlaka feda ederdi (etti)
bi-hi onu
ve eserrû ve gizlediler, gizlice içlerinde hissettiler
en nedâmete pişmanlıkları
lemmâ olduğu zaman
reevu el azâbe azabı görünce
ve kudıye ve hükmedildi
beyne-hum aralarında
bi el kıstı adaletle
ve hum ve onlar
lâ yuzlemûne zulmedilmezler (haksızlığa uğratılmazlar)

Muhakkak ki; zulmeden her nefs, yeryüzünde ne varsa onun olsa, azabı gördüğü zaman pişmanlığını gizler ve mutlaka onu (onların hepsini) feda ederdi (verirdi). Ve onların arasında adaletle hükmedilmiştir. Ve onlara zulmedilmez.

YÛNUS SURESİ 54. Ayeti İbni Kesir Meali

Yeryüzünde bulunan her şey, nefsine zulmeden kimsenin olsaydı, onu fidye verirdi. Azabı gördükleri zaman içlerinde pişmanlık duyarlar. Halbuki onlar haksızlığa uğratılmadan aralarında adaletle hükmolunmuştur.

İbni Kesir