40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.


لَهُمُ الْبُشْرَى فِي الْحَياةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ لاَ تَبْدِيلَ لِكَلِمَاتِ اللّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ ﴿٦٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

lehum el buşrâ fî el hayâti ed dunyâ ve fî el âhırati lâ tebdîle li kelimâti allâhi zâlike huve el fevzu el azîm
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
lehum el buşrâ onlara müjde vardır
fî el hayâti ed dunyâ dünya hayatında
ve fî el âhırati ve ahirette
lâ tebdîle değişmez
li kelimâti allâhi Allah'ın kelimeleri, sözü
zâlike işte bu
huve el fevzu el azîm o en büyük kurtuluştur (fevzdir)

Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah’ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.

YÛNUS SURESİ 64. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Onlara müjde var dünyâ yaşayışında da, âhirette de. Allah'ın sözlerinin değişmesine imkân yok. Budur en büyük kurtuluş ve saâdet.

Abdulbaki Gölpınarlı