40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.


فَلَوْلاَ كَانَتْ قَرْيَةٌ آمَنَتْ فَنَفَعَهَا إِيمَانُهَا إِلاَّ قَوْمَ يُونُسَ لَمَّآ آمَنُواْ كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الخِزْيِ فِي الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ ﴿٩٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe lev lâ kânet karyetun âmenet fe nefea-hâ îmânu-hâ illâ kavme yûnuse lemmâ âmenû keşef-nâ an hum azâbe el hızyi fî el hayâti ed dunyâ ve metta'nâ-hum
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe bundan sonra, artık
lev lâ keşke olsaydı, olmaz mıydı
kânet oldu
karyetun bir ülke, bir karye
âmenet îmân etti, âmenû oldu
fe nefea-hâ böylece ona fayda sağladı
îmânu-hâ onun îmânı
illâ ancak, hariç
kavme yûnuse Yunus (a.s)’ın kavmi
lemmâ olduğu zaman, olunca
âmenû âmenû oldular
keşef-nâ giderdik, kaldırdık
an hum onlardan
azâbe el hızyi aşağılayıcı azap
fî el hayâti ed dunyâ dünya hayatında
ve metta'nâ-hum ve onları yararlandırdık, metalandırdık, geçimlerini sağladık

Bundan sonra keşke bir ülke âmenû olsaydı da böylece onun (ülke halkının) îmânı, ona (ülke halkına) fayda verseydi, olmaz mıydı? Ancak Yunus’un kavmi âmenû olunca, onlardan dünya hayatında aşağılayıcı azabı kaldırdık ve onları belli bir zamana kadar metalandırdık (geçimlerini sağladık).

YÛNUS SURESİ 98. Ayeti Hasan Basri Çantay Meali

(Azabımız gelib çatdığı zaman) îman edib de bu îmanı kendisine fâide vermiş bir memleket (halkı) bulunsaydı ya! (Bu, asla vaaki' olmamışdır). Ancak Yunus'un kavmi müstesnadır ki bunlar îman edince kendilerinden dünyâ hayaatındaki rüsvaylık azabını uzaklaşdırıb giderdik ve onları daha bir zamama kadar (yaşatıb) fâidelendirdik.

Hasan Basri Çantay