YÛNUS SURESİ 98. Ayeti Hasan Basri Çantay Meali
40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.
فَلَوْلاَ كَانَتْ قَرْيَةٌ آمَنَتْ فَنَفَعَهَا إِيمَانُهَا إِلاَّ قَوْمَ يُونُسَ لَمَّآ آمَنُواْ كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الخِزْيِ فِي الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ ﴿٩٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
fe
lev lâ
kânet
karyetun
âmenet
fe nefea-hâ
îmânu-hâ
illâ
kavme yûnuse
lemmâ
âmenû
keşef-nâ
an hum
azâbe el hızyi
fî el hayâti ed dunyâ
ve metta'nâ-hum
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
fe | bundan sonra, artık |
lev lâ | keşke olsaydı, olmaz mıydı |
kânet | oldu |
karyetun | bir ülke, bir karye |
âmenet | îmân etti, âmenû oldu |
fe nefea-hâ | böylece ona fayda sağladı |
îmânu-hâ | onun îmânı |
illâ | ancak, hariç |
kavme yûnuse | Yunus (a.s)’ın kavmi |
lemmâ | olduğu zaman, olunca |
âmenû | âmenû oldular |
keşef-nâ | giderdik, kaldırdık |
an hum | onlardan |
azâbe el hızyi | aşağılayıcı azap |
fî el hayâti ed dunyâ | dünya hayatında |
ve metta'nâ-hum | ve onları yararlandırdık, metalandırdık, geçimlerini sağladık |
Bundan sonra keşke bir ülke âmenû olsaydı da böylece onun (ülke halkının) îmânı, ona (ülke halkına) fayda verseydi, olmaz mıydı? Ancak Yunus’un kavmi âmenû olunca, onlardan dünya hayatında aşağılayıcı azabı kaldırdık ve onları belli bir zamana kadar metalandırdık (geçimlerini sağladık).
YÛNUS SURESİ 98. Ayeti Hasan Basri Çantay Meali
(Azabımız gelib çatdığı zaman) îman edib de bu îmanı kendisine fâide vermiş bir memleket (halkı) bulunsaydı ya! (Bu, asla vaaki' olmamışdır). Ancak Yunus'un kavmi müstesnadır ki bunlar îman edince kendilerinden dünyâ hayaatındaki rüsvaylık azabını uzaklaşdırıb giderdik ve onları daha bir zamama kadar (yaşatıb) fâidelendirdik.
Hasan Basri Çantay