YÛSUF SURESİ 100. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmaktadır. Kur’an’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre budur.
وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّواْ لَهُ سُجَّدًا وَقَالَ يَا أَبَتِ هَذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِن قَبْلُ قَدْ جَعَلَهَا رَبِّي حَقًّا وَقَدْ أَحْسَنَ بَي إِذْ أَخْرَجَنِي مِنَ السِّجْنِ وَجَاء بِكُم مِّنَ الْبَدْوِ مِن بَعْدِ أَن نَّزغَ الشَّيْطَانُ بَيْنِي وَبَيْنَ إِخْوَتِي إِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِّمَا يَشَاء إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ ﴿١٠٠﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve rafea | ve yükseltti, çıkardı |
ebeveyhi | onun annesi ve babası |
alâl arşı (alâ el arşı) | tahtın üzerine |
ve harrû | ve (yere) eğildiler (çömeldiler) |
lehu | ona |
succeden | secde ederek |
ve kâle | ve dedi |
yâ ebeti | ey babacığım |
hâzâ | bu |
te'vîlu | tabiri, yorumu |
ru'yâye | benim rüyam |
min kablu | önceden, daha önce |
kad | oldu, olmuştu, olmuştur |
ceale-hâ | onu kıldı, yaptı |
rabbî | benim Rabbim |
hakkan | hak, gerçek |
ve kad | ve olmuştu |
ahsene | ahsen, en güzeli, en iyisi |
bî | bana, benim için |
iz | o zaman, olduğu zaman |
ahrace-nî | beni çıkardı |
min es sicni | zindandan |
ve câe bi-kum | ve sizi getirdi |
min el bedvi | çölden |
min ba'di | sonradan |
en nezega | arasını açmak |
eş şeytânu | şeytan |
beynî | benim aram |
ve beyne | ve arasında |
ıhvetî | benim kardeşlerim |
inne | muhakkak |
rabbî | benim Rabbim |
latîfun | latîftir, lütuf sahibidir |
li mâ yeşâu | dilediğine |
inne-hu | muhakkak ki o |
huve | o |
el alîmu | en iyi bilen |
el hakîmu | hakîmdir (en iyi hüküm veren, hikmet sahibi olan) |
Ve anne babasını tahtın üstüne çıkarttı. Ona secde ederek eğildiler. Yusuf (a.s) şöyle dedi: “Ey babacığım! Bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Rabbim onu hakikat kıldı (gerçekleştirdi). Ve beni zindandan çıkardığı zaman bana en güzelini yaptı (Benim için en güzelini dizayn etti). Ve şeytan, benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra sizi çölden getirdi. Muhakkak ki; benim Rabbim, dilediğine lütuf sahibidir. Alîm (en iyi bilen) ve Hakîm (en iyi hüküm veren, hikmet sahibi) olan muhakkak ki; “O” dur.”
YÛSUF SURESİ 100. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Ebeveynini taht üzerine çıkardı, onlar da (ebeveyn ve on bir kardeş) kendisine hürmet için eğildiler (veya kendisine kavuştuklarından şükür secdesine kapandılar). Yûsuf dedi ki: “-Ey babacığım! işte bu, önceden gördüğüm rüyanın tâbiridir. Doğrusu Rabbim onu tahakkuk ettirdi, hakikaten bana ihsan buyurdu. Çünkü beni zindandan çıkardı, şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi, çölden (bana) getirdi. Muhakkak ki Rabbim, dilediğine lütfedicidir; çünkü O Alîm’dir, Hakîm’dir.
Ali Fikri Yavuz