Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmaktadır. Kur’an’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre budur.


وَكَأَيِّن مِّن آيَةٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ يَمُرُّونَ عَلَيْهَا وَهُمْ عَنْهَا مُعْرِضُونَ ﴿١٠٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve keeyyin min âyetin fî es semâvâti ve el ardı yemurrûne aleyhâ ve hum an-hâ mu'ridûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve keeyyin ve (ne kadar) pek çok, nice
min âyetin (âyetlerden) âyet, delil
fî es semâvâti semalarda, göklerde
ve el ardı ve yeryüzü
yemurrûne yanından geçerler
aleyhâ onun üzerinden, yanından
ve hum an-hâ ve onlar, ondan
mu'ridûne yüz çeviren kimseler

Semalarda ve yeryüzünde nice âyet (delil) vardır. Ve onlar, ondan (o delilden) yüz çevirerek yanından geçerler.

YÛSUF SURESİ 105. Ayeti Ali Ünal Meali

(Kur’ân’ın dile getirdiği iman hakikatlerine) göklerde ve yerde o kadar çok deliller var ki! Fakat onlar, bu delillerle sürekli iç içe, yan yana bulundukları halde hep bir aldırmazlık içindedirler.

Ali Ünal