Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmaktadır. Kur’an’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre budur.


حَتَّى إِذَا اسْتَيْأَسَ الرُّسُلُ وَظَنُّواْ أَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُواْ جَاءهُمْ نَصْرُنَا فَنُجِّيَ مَن نَّشَاء وَلاَ يُرَدُّ بَأْسُنَا عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِمِينَ ﴿١١٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

hattâ izâstey'eser rusulu ve zannû enne-hum kad kuzibû câe-hum nasru-nâ fe nucciye men neşâu ve lâ yureddu be'su-nâ an el kavm el mucrimîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
hattâ öyle ki, hatta
izâstey'eser rusulu resûller umutlarını kestikleri zaman
ve zannû ve zannettiler
enne-hum kendilerinin olduğunu
kad oldu, olmuştu
kuzibû yalanlandılar
câe-hum onlara geldi
nasru-nâ yardımımız
fe o zaman
nucciye kurtarıldı
men kimse(ler)
neşâu dileriz, isteriz
ve lâ yureddu ve geri döndürülmez
be'su-nâ azabımız
an ...den
el kavm el mucrimîne mücrimler kavmi, günahkârlar topluluğu

Resûller, umutlarını kestikleri zaman ve hatta yalanlandıklarını zannettikleri bir sırada, onlara yardımımız geldi. Böylece dilediğimiz kimse(ler) kurtarıldı. Azabımız mücrim kavimden geri döndürülmez.

YÛSUF SURESİ 110. Ayeti Muhammed Esed Meali

(Önceki elçilerimizin hepsi uzun süre zulüm ve baskıya uğramışlardır;) nihayet bu elçiler neredeyse bütün ümitlerini kaybettikleri ve büsbütün yalancılıkla damgalandıklarını gördükleri bir sırada Bizim yardımımız kendilerine ulaşmıştır; ve böylece dilediğimizi kurtarmışızdır (hakkı inkar edenleri ise yok etmişizdir): çünkü azabımız günaha gömülüp gitmiş insanlardan asla geri çevrilemez.

Muhammed Esed