YÛSUF SURESİ 15. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmaktadır. Kur’an’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre budur.
فَلَمَّا ذَهَبُواْ بِهِ وَأَجْمَعُواْ أَن يَجْعَلُوهُ فِي غَيَابَةِ الْجُبِّ وَأَوْحَيْنَآ إِلَيْهِ لَتُنَبِّئَنَّهُم بِأَمْرِهِمْ هَذَا وَهُمْ لاَ يَشْعُرُونَ ﴿١٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
                                  fe lemmâ
                
                                  zehebû bi-hî
                
                                  ve ecmeû
                
                                  en yec'alû-hu
                
                                  fî
                
                                  gayâbet
                
                                  el cubbi
                
                                  ve evhaynâ
                
                                  ileyhi
                
                                  le tunebbienne-hum
                
                                  bi emri-him
                
                                  hâzâ
                
                                  ve hum
                
                                  lâ yeş'urûne
                
                                
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
                
                
                  
                  
                
                söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
| Kelime | Türkçe karşılığı | 
|---|---|
| fe lemmâ | böylece, bundan sonra, olduğu zaman | 
| zehebû bi-hî | onu götürdüler (onunla gittiler) | 
| ve ecmeû | ve topluca, toplu olarak, hep beraber | 
| en yec'alû-hu | onu kılmak için (bırakmak için) | 
| fî | içinde, içine | 
| gayâbet | dip, derinlik | 
| el cubbi | kuyu | 
| ve evhaynâ | ve biz vahyettik | 
| ileyhi | ona | 
| le tunebbienne-hum | mutlaka onlara haber vereceksin, anlatacaksın | 
| bi emri-him | onların yaptıklarını, onların işini | 
| hâzâ | bu | 
| ve hum | ve onlar | 
| lâ yeş'urûne | farkında değiller | 
Böylece hep beraber, onu kuyunun dibine atmak için götürdükleri zaman Biz, ona (Yusuf’a): “Onlar, farkında değillerken onlara bu yaptıklarını anlatacağını…” vahyettik.
YÛSUF SURESİ 15. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Ne zaman ki, Yûsuf'u alıp götürdüler ve toplanıp onu, kuyunun dibine bırakmayı kararlaştırdılar. Biz de ona: “Andolsun ki, sen bir gün onların bu yaptıklarını, kendilerine farkına varmadıkları bir sırada, haber verceksin” diye vahyettik.
Abdullah Parlıyan
 Kuran Mealleri
                    Kuran Mealleri