Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmaktadır. Kur’an’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre budur.


فَلَمَّا سَمِعَتْ بِمَكْرِهِنَّ أَرْسَلَتْ إِلَيْهِنَّ وَأَعْتَدَتْ لَهُنَّ مُتَّكَأً وَآتَتْ كُلَّ وَاحِدَةٍ مِّنْهُنَّ سِكِّينًا وَقَالَتِ اخْرُجْ عَلَيْهِنَّ فَلَمَّا رَأَيْنَهُ أَكْبَرْنَهُ وَقَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ وَقُلْنَ حَاشَ لِلّهِ مَا هَذَا بَشَرًا إِنْ هَذَا إِلاَّ مَلَكٌ كَرِيمٌ ﴿٣١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe lemmâ semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a'tedet lehunne muttekeen ve âtet kulle vâhidetin
(kule vâhidetin)
min hunne sikkînen ve kâlet uhruc aleyhinne fe lemmâ raeyne-hu ekberne-hu ve katta'ne eydiye-hunne ve kulne hâşe lillâhi (li allâhi) hâzâ beşeren in hâzâ illâ melekun kerîmun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe lemmâ böylece, olduğu zaman
semiat işitti (kadın)
bi mekrihinne çekiştirdiklerini, dedikodu yaptıklarını
erselet gönderdi
ileyhinne onlara (kadınlara)
ve a'tedet ve hazırladı
lehunne onlar (kadınlar) için
muttekeen karşılıklı dayanıp oturacak yer
ve âtet ve verdi
kulle hepsi
vâhidetin
(kule vâhidetin)
birine
: (her birine)
min hunne onlardan (kadınlardan)
sikkînen bir bıçak
ve kâlet uhruc ve "çık" dedi
aleyhinne onlara (kadınlara)
fe lemmâ o zaman, böylece ... olunca
raeyne-hu onu gördüler (kadınlar)
ekberne-hu onu büyüttüler, çok beğendiler, hayran kaldılar
ve katta'ne ve kestiler
eydiye-hunne (onlar) ellerini
ve kulne ve dediler
hâşe hayır
lillâhi (li allâhi) Allah için
değildir
hâzâ bu
beşeren bir beşer
in hâzâ bu olsa, olursa
illâ ancak, sadece
melekun bir melek
kerîmun üstün, kerim

(Kadınların) onu çekiştirdiklerini işittiği zaman, onlara (davetçi) gönderdi. Ve onlara karşılıklı oturacak yer hazırladı. Onlardan herbirine (meyve soymaları için) bir bıçak verdi. Ve (Yusuf’a): “Onlara (kadınlara), çık!” dedi. Böylece onu gördükleri zaman ona hayran kaldılar ve ellerini kestiler. Ve: “Hâşâ! Allah için, bu bir beşer değil, ancak kerim (bir) melektir.” dediler.

YÛSUF SURESİ 31. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali

Kadın, onların dedikodu yaparak kendisini dile düşürme düzenlerini işitince, onları davet edip kendileri için mükellef bir ziyafet hazırladı ve herbirinin eline de yiyecekleri eti ve meyveyi kesmek üzere bir bıçak tutuşturdu. Sonra Yûsuf'a: “Çık şimdi onların karşısına!” dedi. Kadınlar onu görünce, güzelliği karşısında şaşırıp kaldılar da onu gözlerinde büyüttüler ve şaşkınlıklarından ellerini kestiler: “Aman Allah'ım!” dediler. “Bu ölümlü bir insan olamaz, olsa olsa gözde bir melektir bu.”

Abdullah Parlıyan