YÛSUF SURESİ 37. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmaktadır. Kur’an’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre budur.
قَالَ لاَ يَأْتِيكُمَا طَعَامٌ تُرْزَقَانِهِ إِلاَّ نَبَّأْتُكُمَا بِتَأْوِيلِهِ قَبْلَ أَن يَأْتِيكُمَا ذَلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَنِي رَبِّي إِنِّي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لاَّ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَهُم بِالآخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَ ﴿٣٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kâle | dedi |
lâ ye'tikumâ | size (ikinize) gelmez |
taâmun | bir yemek |
turzekâni-hi | onunla rızıklandırılacağınız |
illâ | ...den başka, ancak |
nebbe'tu-kumâ | size (ikinize) haber verdim |
bi te'vîli-hi | onun yorumunu, açıklamasını |
kable | önce |
en ye'tiye-kumâ | size (ikinize) gelmesi |
zâlikumâ | işte bu ikisi |
mimmâ (min mâ) | şeylerden |
alleme-ni | bana öğretti |
rabbî | benim Rabbim |
innî | gerçekten ben, muhakkak ben |
teraktu | terkettim |
millete kavmin | bir kavmin dîni |
lâ yu'minûne | inanmayan |
billâhi (bi allâhi) | Allah'a |
ve hum | ve onlar |
bi el âhirati-hum | kendi ahiretlerini |
kâfirûne | inkâr edenler |
Yusuf (a.s) şöyle dedi: “Size, rızıklandırılacağınız bir yemek gelmez ki; o, size gelmeden önce ben, size onun tevîlini (yorumunu) yapmış, size haber vermiş olmayayım. İşte bu ikisi, Rabbimin öğrettiklerindendir. Gerçekten ben, Allah’a îmân etmeyen ve ahiretlerini (Allah’a ruhlarını ulaştırmayı) inkâr eden bir kavmin dînini terkettim.”
YÛSUF SURESİ 37. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Hazreti Yusuf da dedi ki: «İkinize merzûk olacağınız bir taam gelmez ki, illâ ben onu daha size gelmeden evvel haber veririm. Bunlar bana Rabbimin talim buyurmuş olduğu şeylerdendir. Şüphe yok ki, ben Allah Teâlâ'ya imân etmez olan bir kavmin milletini (dinini) terkettim ve onlar (evet), onlar ahireti münkir kimselerdir.»
Ömer Nasuhi Bilmen