YÛSUF SURESİ 51. Ayeti Celal Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmaktadır. Kur’an’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre budur.
قَالَ مَا خَطْبُكُنَّ إِذْ رَاوَدتُّنَّ يُوسُفَ عَن نَّفْسِهِ قُلْنَ حَاشَ لِلّهِ مَا عَلِمْنَا عَلَيْهِ مِن سُوءٍ قَالَتِ امْرَأَةُ الْعَزِيزِ الآنَ حَصْحَصَ الْحَقُّ أَنَاْ رَاوَدتُّهُ عَن نَّفْسِهِ وَإِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقِينَ ﴿٥١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kâle | dedi |
mâ | nedir |
hatbukunne | üzerinde konuşma yaptığınız konu, konuştuğunuz konu, mesele |
iz râvedtunne yûsufe | Yusuf'u elde etmek istediğiniz zaman |
an nefsi-hi | onun nefsinden |
kulne | dediler |
hâşe | hayır |
lillâhi (li allâhi) | Allah için |
mâ alimnâ | biz bilmedik, görmedik |
aleyhi | onda |
min sûin | (kötülükten) bir kötülük |
kâlet imraetu el azîzi | azîzin hanımı dedi |
el âne | şimdi |
hashasa el hakku | hak (gizli iken sonradan) ortaya çıktı |
ene | ben |
râvedtu-hu | onu elde etmeye çalıştım, murat almak istedim |
an nefsi-hi | onun nefsinden |
ve inne-hu | ve muhakkak o |
le min es sâdikîne | elbette doğru söyleyenlerden, sadıklardan |
(Melik): “Yusuf’u elde etmek istediğiniz zaman konuştuğunuz konu neydi?” dedi. Onlar (kadınlar) şöyle dediler: “Hâşâ, Allah için ondan bir kötülük görmedik.” Azîzin karısı da: “Şimdi hak (gizli iken) ortaya çıktı. Ben, onun nefsinden murat almak istedim. Muhakkak ki; o sadıklardandır.” dedi.
YÛSUF SURESİ 51. Ayeti Celal Yıldırım Meali
Kral o kadınlara : «Yûsuf'u kendinize çekmek istediğinizdeki durum ne idi ?» diye sordu. Kadınlar da «Hâşâ, Allah için biz onun aleyhine fenalıktan hiçbir şey bilmiyoruz» diye cevap verdiler. Aziz (vezir)in eşi, «Şimdi hak ortaya çıktı. Onunla ilişki kurmak isteyen ben idim ve şüphesiz Yûsuf doğrulardandır» diyerek gerçeği anlattı.
Celal Yıldırım