Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmaktadır. Kur’an’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre budur.


وَلَمَّا فَتَحُواْ مَتَاعَهُمْ وَجَدُواْ بِضَاعَتَهُمْ رُدَّتْ إِلَيْهِمْ قَالُواْ يَا أَبَانَا مَا نَبْغِي هَذِهِ بِضَاعَتُنَا رُدَّتْ إِلَيْنَا وَنَمِيرُ أَهْلَنَا وَنَحْفَظُ أَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَعِيرٍ ذَلِكَ كَيْلٌ يَسِيرٌ ﴿٦٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lemmâ fetahû metâa-hum vecedû bidâate-hum ruddet ileyhim kâlû yâ ebâ-nâ mâ nebgî hâzihî bidâatu-nâ ruddet ileynâ, ve nemîru ehle-nâ ve nahfazu ehâ-nâ ve nezdâdu keyle beîrin keyle beîrin zâlike keylun yesîrun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lemmâ ve olduğu zaman
fetahû açtılar
metâa-hum metalarını,yüklerini, eşyalarını
vecedû buldular
bidâate-hum onların sermayeleri, ana malları (erzak ile takas için götürdükleri mal)
ruddet iade edildi, geri verildi
ileyhim kendilerine, onlara
kâlû dediler
yâ ebâ-nâ ey babamız
mâ nebgî (daha) ne isteriz
hâzihî bu
bidâatu-nâ bizim sermayemiz
ruddet iade edildi, geri verildi
ileynâ, bize
ve nemîru ve erzak, yiyecek getiririz
ehle-nâ ailemize
ve nahfazu ve koruruz, muhafaza ederiz
ehâ-nâ kardeşimiz
ve nezdâdu ve arttırırız
keyle bir ölçek (ölçmede kullanılan bir birim, miktar)
beîrin (yük taşıyan) deve
keyle beîrin bir deve yükü (ölçüsü kadar)
zâlike işte bu
keylun ölçektir, miktardır
yesîrun azdır (kolaydır)

Ve yüklerini (metalarını) açtıkları zaman sermayelerini kendilerine iade edilmiş buldular ve şöyle dediler: “Ey babamız! Daha ne isteriz. Bunlar bizim sermayemiz. Bize geri verilmiş ve ailemize (gene) erzak getiririz ve kardeşimizi koruruz. Ve (erzakımızı) bir deve yükü (daha) arttırırız. İşte bu az bir miktardır.”

YÛSUF SURESİ 65. Ayeti Muhammed Esed Meali

Ve neden sonra, denkleri çözdüklerinde, (takas için götürdükleri) malların kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler; "Ey babamız!" dediler, "Başka ne isteyebiliriz? İşte kendi mallarımız, olduğu gibi bize bırakılmış! (Eğer Bünyamin'in bizimle gelmesine izin verirsen) bu mallarla ailemize (yeniden) erzak getirebilir, kardeşimizi de (iyi) koruyup gözetir ve (böylece) birer deve yükü zahire fazladan elde etmiş oluruz. Zaten bu (ilk seferde getirdiğimiz) tartıca pek az sayılır".

Muhammed Esed