Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmaktadır. Kur’an’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre budur.


إِذْ قَالُواْ لَيُوسُفُ وَأَخُوهُ أَحَبُّ إِلَى أَبِينَا مِنَّا وَنَحْنُ عُصْبَةٌ إِنَّ أَبَانَا لَفِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ ﴿٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

iz kâlû le yûsufu ve ahû-hu ehabbu ilâ ebî-nâ min-nâ ve nahnu usbetun inne ebâ-nâ le fî dalâlin mubînin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
iz kâlû dedikleri zaman, demişlerdi
le yûsufu gerçekten, elbette Yusuf
ve ahû-hu ve onun kardeşi
ehabbu daha sevgili
ilâ ebî-nâ babamıza
min-nâ bizden
ve nahnu ve biz
usbetun grup (on kişilik veya daha fazlası)
inne muhakkak
ebâ-nâ babamız
le fî elbette içindedir
dalâlin dalâlet, yanılgı
mubînin apaçık, açıkça, açık

“Yusuf ve kardeşi, babamıza gerçekten bizden daha sevgili.” demişlerdi. “Ve biz bir grubuz. Muhakkak ki; babamız, gerçekten açık bir yanılgı içinde.”

YÛSUF SURESİ 8. Ayeti Suat Yıldırım Meali

(8-9) Hani onlar, (aralarında şöyle konuşmuşlardı): "Yusuf ile öz kardeşi, babamıza daha sevimli geliyor. Oysa biz daha güçlü bir grubuz. Pek belli ki babamız bu işte yanılıyor. Yusuf’u öldürün yahut onu uzak bir yere atın ki babanızın sevgi ve teveccühü yalnız size kalsın. Ondan sonra da tövbe ederek salih kimseler olursunuz, babanızla münasebetleriniz düzelir, işiniz yoluna girer."

Suat Yıldırım