Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmaktadır. Kur’an’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre budur.


وَلَمَّا فَصَلَتِ الْعِيرُ قَالَ أَبُوهُمْ إِنِّي لَأَجِدُ رِيحَ يُوسُفَ لَوْلاَ أَن تُفَنِّدُونِ ﴿٩٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lemmâ fasalatil'îru (fasalati el îru) kâle ebû-hum in-nî le ecidu rîha yûsufe lev lâ en tufennidû-ni
(fened)

söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lemmâ ve olduğu zaman
fasalatil'îru (fasalati el îru) kafile ayrıldı
kâle dedi
ebû-hum onların babası
in-nî muhakkak ben, gerçekten ben
le ecidu buluyorum (duyuyorum)
rîha yûsufe Yusuf'un kokusu (esintisi, rüzgârı, rayihası)
lev lâ eğer olmasa, olmazsa
en tufennidû-ni
(fened)
bana bunuyor demeniz
: (kişinin ihtiyarlıktan dolayı bunaması)

Ve kafile (Mısır’dan) ayrıldığı zaman onların babası şöyle dedi: “Bana 'bunuyor' demezseniz, gerçekten ben Yusuf’un rayihasını (kokusunu, Yusuf’tan gelen rüzgârın esintisini) duyuyorum.”

YÛSUF SURESİ 94. Ayeti Muhammed Esed Meali

(Yakub'un oğullarına ait olan) kervan yola koyulduğu sıralarda babaları (yanında bulunan kimselere): "Bunak olduğuma yormazsanız (derim ki) Yusuf'un kokusunu alıyorum!"

Muhammed Esed