Mekke döneminde inmiştir. 89 âyettir. Sûre, adını 35. âyette geçen “Zuhruf” kelimesinden almaktadır. Zuhruf; yaldız, mücevher, dünya hayatının geçici menfaati anlamlarına gelir.


وَلَوْلَا أَن يَكُونَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً لَجَعَلْنَا لِمَن يَكْفُرُ بِالرَّحْمَنِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِّن فَضَّةٍ وَمَعَارِجَ عَلَيْهَا يَظْهَرُونَ ﴿٣٣﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lev lâ en yekûne en nâsu ummeten vâhideten le cealnâ li men yekfuru bi er rahmâni li buyûti-him sukufen min fiddatin ve meârice aleyhâ yazherûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lev lâ ve olmasaydı
en yekûne ... olması
en nâsu insanlar
ummeten bir ümmet
vâhideten tek
le mutlaka
cealnâ kıldık, yaptık
li men o kimse için, o kimseye
yekfuru inkâr ediyor
bi er rahmâni Rahmân'ı
li buyûti-him onların evlerine, evleri için
sukufen tavanlar, çardaklar
min fiddatin gümüşten
ve meârice ve katlar, merdivenler
aleyhâ üzerinde
yazherûne yükselirler

Eğer insanlar tek bir ümmet haline gelecek olmasaydı, Rahmân’ı inkâr edenlerin evlerine mutlaka gümüşten tavanlar ve üzerinde yükseldikleri merdivenler yapardık.

ZUHRÛF SURESİ 33. Ayeti Suat Yıldırım Meali

(33-35) Eğer, bütün insanların dinsizliğe imrenecek bir tek ümmet haline gelme mahzuru olmasaydı, Rahman’ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine kurulacakları koltukları hep gümüşten yapardık. Onları altına, mücevhere boğardık. Fakat bütün bunlar dünya hayatının geçici metâından ibarettir. Âhiret ise Rabbinin nezdinde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara mahsustur.

Suat Yıldırım