Mekke döneminde inmiştir. 89 âyettir. Sûre, adını 35. âyette geçen “Zuhruf” kelimesinden almaktadır. Zuhruf; yaldız, mücevher, dünya hayatının geçici menfaati anlamlarına gelir.


وَقَالُوا يَا أَيُّهَا السَّاحِرُ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِندَكَ إِنَّنَا لَمُهْتَدُونَ ﴿٤٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve kâlû yâ eyyuhâ es sâhıru ud'u lenâ rabbe-ke bi mâ ahide inde-ke inne-nâ le muhtedûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve kâlû ve dediler
yâ eyyuhâ ey!
es sâhıru sihirbaz
ud'u dua et
lenâ bize, bizim için
rabbe-ke senin Rabbin
bi mâ sebebiyle
ahide ahd
inde-ke senin indinde, senin yanında, sende
inne-nâ muhakkak ki biz, gerçekten biz
le mutlaka, elbette
muhtedûne hidayete erenler

Ve (onlar): “Ey sihirbaz, senin Allah’a olan ahdin hürmetine, Rabbine bizim için dua et (bu azabı kaldırsın)! ( O taktirde) gerçekten biz, mutlaka hidayet üzere oluruz.” dediler.

ZUHRÛF SURESİ 49. Ayeti Tefhim-ul Kuran Meali

Ve onlar dediler ki: «Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği söz) adına bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız.»

Tefhim-ul Kuran