ZUHRÛF SURESİ 86. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. 89 âyettir. Sûre, adını 35. âyette geçen “Zuhruf” kelimesinden almaktadır. Zuhruf; yaldız, mücevher, dünya hayatının geçici menfaati anlamlarına gelir.
وَلَا يَمْلِكُ الَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِهِ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَن شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ ﴿٨٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve lâ yemliku
ellezîne
yed'ûne
min dûni-hi
eş şefâate
illâ
men şehide
bi el hakki
ve hum
ya'lemûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lâ yemliku | ve malik değildir, gücü yetmez |
ellezîne | onlar |
yed'ûne | dua ederler, taparlar |
min dûni-hi | ondan başka |
eş şefâate | şefaat |
illâ | ancak, hariç, ...'den başka |
men şehide | şahit olanlar |
bi el hakki | Hakk’a |
ve hum | ve onlar |
ya'lemûne | bilirler |
Ve onların, O’ndan (Allah’tan) başka taptıkları şeyler şefaate malik değildir. Hakk’a şahit olanlar hariç ve onlar (Hakk’ı) bilirler.
ZUHRÛF SURESİ 86. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Allah'ı bırakıp ta, O'ndan başkasına tapanların taptıkları şeylerin hiç birisi, hiç kimseye şefaat etme gücüne sahip değillerdir. Ama hakka şehadet eden ve O'na inanan kimseler izin verildiği takdirde şefaat edebileceklerdir.
Abdullah Parlıyan