Mekke döneminde inmiştir. 75 âyettir. Sûre, adını 71 ve 73. âyetlerde geçen “Zümer” kelimesinden almıştır. Zümer; zümreler, gruplar demektir.


قُلِ اللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ أَنتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِي مَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ ﴿٤٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

kul allâhumme fâtıra es semâvâti ve el ardı âlime el gaybi ve eş şehâdeti ente tahkumu beyne ıbâdi-ke fî mâ kânû fîhi yahtelifûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
kul de, söyle
allâhumme Allah'ım
fâtıra yaratan
es semâvâti semalar, gökler
ve el ardı ve yeryüzü, arz, yer
âlime bilen
el gaybi gayb, görünmeyen
ve eş şehâdeti ve görünen
ente sen
tahkumu hükmedersin
beyne arasında
ıbâdi-ke (senin) kulların
fî mâ o şeyde
kânû ... idiler, ... oldular
fîhi onda, hakkında
yahtelifûne ihtilâf ederler

De ki: "Allah’ım! Gökleri ve yeri yaratan, gaybı (görünmeyeni) ve görüneni bilen Sensin. Kullarının arasında, ihtilâf etmiş oldukları şeyler hakkında hüküm verecek olan Sensin."

ZUMER SURESİ 46. Ayeti Süleyman Ateş Meali

De ki: "Allâh'ım, ey gökleri ve yeri yoktan var eden, görülmeyeni ve görüleni bilen! Ancak Sen, ayrılığa düştükleri şeylerde kullarının arasında hükmedersin."

Süleyman Ateş