ZUMER SURESİ 8. Ayeti Mustafa İslamoğlu Meali
Mekke döneminde inmiştir. 75 âyettir. Sûre, adını 71 ve 73. âyetlerde geçen “Zümer” kelimesinden almıştır. Zümer; zümreler, gruplar demektir.
وَإِذَا مَسَّ الْإِنسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ مُنِيبًا إِلَيْهِ ثُمَّ إِذَا خَوَّلَهُ نِعْمَةً مِّنْهُ نَسِيَ مَا كَانَ يَدْعُو إِلَيْهِ مِن قَبْلُ وَجَعَلَ لِلَّهِ أَندَادًا لِّيُضِلَّ عَن سَبِيلِهِ قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا إِنَّكَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ ﴿٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve izâ | ve ... olduğu zaman |
messe | dokundu |
el insâne | insan |
durrun | darlık, sıkıntı, zarar |
deâ | dua etti |
rabbe-hu | onun Rabbi |
munîben | münîb olarak, yönelerek |
ileyhi | ona |
summe | sonra |
izâ | ... olduğu zaman |
havvele-hu | ona verdi, lütfetti |
ni'meten | ni'met |
min-hu | ondan, kendisinden, kendinden |
nesiye | unuttu |
mâ kâne | olmadı |
yed'û | dua eder |
ileyhi | ona |
min | ...'den |
kablu | önce |
ve ceale | ve kıldı, yaptı, yarattı |
li allâhi | Allah için, Allah'a |
endâden | eşler, ortaklar |
li yudılle | saptırmak için, dalâlete düşürmek için |
an | ...'den |
sebîli-hi | onun yolu |
kul | de, söyle |
temetta’ | metalan, faydalan |
bi kufri-ke | küfrünle, inkârınla |
kalîlen | az, biraz |
inne-ke | muhakkak ki sen |
min | ...'den |
ashâbi en nâri | ateşin halkı, ateş ehli, cehennem ehli |
Ve insana bir zarar dokunduğu zaman, Rabbine yönelerek ona dua eder. Sonra (Allah) kendinden bir ni’met lütfettiği zaman daha önce ona dua ettiğini (yalvardığını) unutur. O’nun (Allah’ın) yolundan saptırmak için Allah’a eşler kılar. De ki: “Küfrün ile biraz daha metalan(faydalan). Muhakkakki sen, cehennem ehlindensin.”
ZUMER SURESİ 8. Ayeti Mustafa İslamoğlu Meali
Hem ne zaman insanoğlunun başına bir iş gelse, Rabbine yönelerek O'ndan yalvar yakar yardım ister; ama O'nun sayesinde bir nimete kavuşunca da, O'na önceden yalvardığını unutur ve başka varlıkları O'na eş ve denk saymaya başlar: böylece başkalarını da O'nun yolundan saptırır. (Bu gibisine) de ki: "Nankörlüğünle az bir süre keyif sür; ama şunu da iyi bil ki, sen ateşe layık birisin."
Mustafa İslamoğlu