ZUMER SURESİ 9. Ayeti Ali Ünal Meali
Mekke döneminde inmiştir. 75 âyettir. Sûre, adını 71 ve 73. âyetlerde geçen “Zümer” kelimesinden almıştır. Zümer; zümreler, gruplar demektir.
أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاء اللَّيْلِ سَاجِدًا وَقَائِمًا يَحْذَرُ الْآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ ﴿٩﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
em
men
huve
kânitun
ânâe
el leyli
sâciden
ve kâimen
yahzeru
el âhirate
ve yercû
rahmete
rabbi-hi
kul
hel
yestevî
ellezîne
ya'lemûne
ve ellezîne
lâ ya'lemûne
innemâ
yetezekkeru
ulû el elbâbi
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
em | yoksa, veya, ... mi? |
men | kimse, kişi |
huve | o |
kânitun | kanitun olan (saygıyla Allah'ın huzurunda duran) |
ânâe | vakit, saat, an, zaman |
el leyli | gece |
sâciden | secde eden |
ve kâimen | ve kıyamda duran, ayakta duran |
yahzeru | sakınır, çekinir, korkar |
el âhirate | ahiret |
ve yercû | ve diler |
rahmete | rahmet |
rabbi-hi | onun Rabbi |
kul | de, söyle |
hel | mi? |
yestevî | müsavi olur, eşit olur |
ellezîne | kimseler, onlar |
ya'lemûne | biliyorlar, bilirler |
ve ellezîne | ve kimseler |
lâ ya'lemûne | bilmiyorlar, bilmezler |
innemâ | ancak, sadece, ama |
yetezekkeru | tezekkür ederler |
ulû el elbâbi | ulûl'elbab, daimî zikir sahipleri |
Gece boyunca secde ederek ve kıyamda (ayakta) durarak kanitin olan, ahiretten çekinen (korkan) ve Rabbinin rahmetini dileyen mi? De ki: "(Hiç) bilenle bilmeyen bir olur mu? Ancak ulûl’elbab (daimî zikir sahipleri) tezekkür eder."
ZUMER SURESİ 9. Ayeti Ali Ünal Meali
Böyle biri, gece saatlerinde Allah karşısında boyun büküp ibadete duran, secde edip kıyamda kalan, Âhiret’ten endişe eden ve Rabbisinin rahmetini uman (mü’min) insan gibi midir? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ne var ki, (böylesi hakikatler üzerinde) ancak gerçek idrak sahipleri düşünür ve onlardan ders çıkarır.
Ali Ünal