AHKÂF SURESİ 8. Ayeti
Mekke döneminde inmiştir. 35 âyettir. Sûre, adını 21. âyette geçen “Ahkâf” kelimesinden almıştır. Ahkâf, sûrede sözü edilen “Âd” kavminin yaşadığı Yemen’de bir bölgenin adı olup, uzun ve kıvrımlı kum yığınları demektir.
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ إِنِ افْتَرَيْتُهُ فَلَا تَمْلِكُونَ لِي مِنَ اللَّهِ شَيْئًا هُوَ أَعْلَمُ بِمَا تُفِيضُونَ فِيهِ كَفَى بِهِ شَهِيدًا بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ ﴿٨﴾
AHKÂF SURESİ 8. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
em | veya, yoksa ... mı? |
yekûlûne | derler, diyorlar |
ifterâ-hu | onu uydurdu |
kul | de ki, söyle |
in ifteraytu-hu | eğer onu uydursaydım |
fe | o zaman, o taktirde |
lâ temlikûne | siz tutamazsınız, mani olamazsınız |
lî | bana |
min allahi | Allah'tan |
şey'en | bir şey |
huve | o |
a'lemu | daha iyi bilir, en iyi bilir |
bi mâ | şeyi, şeyleri |
tufîdûne | taşkınlık yapıyorsunuz, lâfa dalıyorsunuz |
fî-hi | onun hakkında |
kefâ | kâfi, yeter |
bi-hi | ona |
şehîden | şahit olarak |
beynî ve beyne-kum | benimle sizin aranızda |
ve huve | ve o |
el gafûr | gafurdur |
er rahîmu | rahîmdir |
Yoksa “Onu uydurdu.” mu diyorlar? De ki: “Eğer onu ben uyduruyorsam, o taktirde Allah’tan bana gelecek bir şeye siz mani olamazsınız. O, O’nun (Kur’ân) hakkında daldığınız şeyleri (yaptığınız iftiraları) en iyi bilir. Benimle sizin aranızda O’na (Kur’ân-ı Kerim’e) şahit olarak O (Allah) yeter. Ve O; Gafur’dur, Rahîm’dir.”
AHKÂF SURESİ 8. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri
Yoksa, “Onu uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah’tan gelecek olana (cezaya) karşı siz benim için hiçbir şey yapamazsınız. O, sizin, hakkında (düşüncesizce) yaygara kopardığınız şeyi daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şâhit olarak O yeter! O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Diyanet İşleri
Yoksa bunu, kendisi uyduruyor mu derler? De ki: Ben uyduruyorsam Allah'ın azâbından hiçbir şeyi gideremezsiniz benden; o, Kur'ân hakkında neler dediğinizi daha iyi bilir; benimle sizin aranızda tanık olarak o yeter ve odur suçları örten, rahîm.
Abdulbaki Gölpınarlı
Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah tarafından bana gelecek şeyi savmaya gücünüz yetmez. O, sizin Kur'an hakkında yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. O, bağışlayan, esirgeyendir.
Adem Uğur
"Onu (kendi) uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Onu uydurmuşsam, beni Allâh'tan (koruyacak) bir güce sahip değilsiniz. . . 'HÛ', O'nun hakkında ileri gittiğinizi daha iyi bilir. . . Benimle sizin aranızda şahidim olarak O kâfidir. . . O, Ğafûr'dur, Rahıym'dir. "
Ahmed Hulusi
Yoksa onu:
Ahmet Tekin
'Muhammed uydurdu.' mu, diyorlar.
'Eğer onu ben uydurmuşsam, Allah’tan bana gelecek cezayı önlemeye sizin gücünüz yetmez. O sizin Kur’ân’a karşı yaptığınız hücumları, taşkınlıkları iyi bilir. Benim hak peygamber olduğuma ve tebliğ görevimi yaptığıma sizin de yalanlamanıza ve inkârınıza şâhit olarak Allah kâfidir. O çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.' de.
Yoksa: 'Onu kendisi uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'Eğer onu ben uydurduysam, Allah'tan gelecek (cezaya) karşı siz bana hiç bir şey sağlamaya güç yetiremezsiniz. O, sizin ne taşkınlıklar yaptığınızı daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. O bağışlayan, rahmet edendir.
Ahmet Varol
Yoksa: "Kendisi onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer ben uydurdumsa, bu durumda siz, Allah'tan bana (gelecek) hiç bir şeye malik (engel) olamazsınız. Sizin kendisi (Kur'an) hakkında, ne taşkınlıklar yaptığınızı O daha iyi bilendir. Benimle sizin aranızda şahid olarak O yeter. O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."
Ali Bulaç
Yahud: “-Kur’an’ı kendisi uydurdu.” derler. (Ey Rasûlüm), de ki: Eğer ben onu uydurdumsa, siz beni Allah’dan kurtaracak hiç bir şeye sahib olamazsınız; O, sizin içine dalıb durduğunuz (Kur’an’a dair) itirafları çok iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahid olarak O yeter. O, Gafûr’dur = mağfireti boldur, Rahîm’dir = çok merhametlidir.
Ali Fikri Yavuz
Veya, «onu uydurdu» derler. De ki: «Eger onu uydurdumsa, beni Allah'a karsi hicbir sekilde savunmazsiniz; O, Kuran icin yaptiginiz taskinliklari daha iyi bilir. Benimle sizin aranizda sahit olarak O yeter. O, bagislayandir, merhamet edendir.
Bekir Sadak
Yoksa onlar, Kur'ân'ı O (Muhammed) uydurdu mu diyorlar?! De ki: Eğer onu uydurdumsa, o takdirde siz beni Allah'tan (O'nun vereceği azâb'dan) kurtaracak hiçbir şeye sahip değilsinizdir. Ve O, Kur'ân hakkında kopardığınız yaygara ve sergilediğiniz taşkınlığı çok iyi bilir. Benimle sizin aramızda şâhid olarak Allah yeter. O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Celal Yıldırım
Veya, 'onu uydurdu' derler. De ki: 'Eğer onu uydurdumsa, beni Allah'a karşı hiçbir şekilde savunamazsınız; O, Kuran için yaptığınız taşkınlıkları daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. O, bağışlayandır, merhamet edendir.'
Diyanet İşleri (eski)
Yoksa «Onu uydurdu» mu diyorlar? De ki: Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah tarafından bana gelecek şeyi savmaya gücünüz yetmez. O, sizin Kur'an hakkında yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. O, bağışlayan, esirgeyendir.
Diyanet Vakfi
Yoksa 'Onu uydurdu' mu diyorlar? De ki, 'Onu ben uydurduysam siz beni ALLAH'tan gelecek hiç bir şeye karşı koruyamazsınız. O, sizin taşkınlığınızı en iyi bilendir. Benimle sizin aranızda tanık olarak O yeter. O Bağışlayandır, Rahimdir.
Edip Yüksel
Yok, iftirâ etti mi diyorlar? De ki: ben onu iftirâ ettimse siz beni Allahdan kurtaracak hiçbir şey'e mâlik olamazsınız ve o sizin neye yaygara edip durduğunuzu pek âlâ bilir, ona benimle aranızda şâhid o yeter, hem de gafûr, rahîm o.
Elmalılı Hamdi Yazır
Yoksa: «Onu uydurdu.» mu diyorlar? De ki: «Ben onu uydurduysam, siz beni Allah'tan kurtaracak hiçbir güce sahip olamazsınız ve O, sizin niye yaygara edip durduğunuzu en iyi bilir. Benimle aranızda şahit olarak ona O yeter. O, bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Yoksa, «Onu (Muhammed) uydurdu.» mu diyorlar? Sen de ki: «Eğer onu ben uydurmuşsam Allah'tan bana gelecek cezayı savmaya sizin gücünüz yetmez. O sizin yaptığınız taşkınlıkları daha iyi bilir. Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter. O çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
veya «Onu Muhammed uydurdu» derler. De ki: «Eğer ben onu uydurduysam, beni Allah'a karşı hiçbir şekilde savunamazsınız. O Kur'an için yaptıklarınız taşkınlıkları daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, bağışlayandır, merhamet edendir.»
Seyyid Kutub
Yoksa: "Kendisi onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer ben uydurdumsa, bu durumda siz, Tanrı'dan bana (gelecek) hiçbir şeye malik (engel) olamazsınız. Sizin kendisi (Kuran) hakkında ne taşkınlıklar yaptığınızı O daha iyi bilendir. Benimle sizin aranızda şahid olarak O yeter. O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."
Gültekin Onan
Yahud «Onu kendisi uydurdu» diyorlar. De ki: «Eğer onu ben (bilfarz) uydurdumsa o halde siz Allahdan bana (gelecek azâbı savmıya) hiçbir vech ile güc yetiremezsiniz. O, sizin ona dâir ne taşkınlıklar yapıb durduğunuzu çok iyi bilendir. Benimle sizin aranızda şâhid olarak O yeter. O (küfürden rücû' ile îman edenleri) çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir».
Hasan Basri Çantay
Yoksa, 'Onu (Muhammed) uydurdu!' mu diyorlar? De ki: 'Eğer (ben) onu uydurmuşsam, o takdirde benim için Allah’dan (gelecek) bir şeye (bir azâba karşı, onu benden def' edecek bir güce) mâlik olamazsınız. O, (sizin) onun hakkında (Kur’ân’ın aleyhinde) yapmakta olduğunuz taşkınlıkları en iyi bilendir! Benimle sizin aranızda (buna)şâhid olarak O yeter! Çünki O, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.'
Hayrat Neşriyat
Yoksa: Onu kendiliğinden uydurdu mu diyorlar; De ki: Eğer onu ben uydurmuşsam; Allah tarafından bana gelecek hiçbir şeye sizin gücünüz yetmez. O; yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah, yeter. O; Gafur'dur, Rahim'dir.
İbni Kesir
Yoksa, "Bütün bunları o uydurdu" mu diyorlar? De ki (ey Muhammed): "Eğer onu ben uydursaydım Allah'a karşı bana hiçbir faydanız dokunmazdı. O, düşüncesizce bulaştığınız bu (iftira)nın tamamen farkındadır. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter! Ve yalnız O, gerçek bağışlayıcıdır, gerçek bir rahmet kaynağıdır".
Muhammed Esed
Yoksa, «İftira etti,» mi diyorlar? De ki: «Eğer onu ben iftira ettim ise benim için Allah'tan hiçbir şeye mâlik olamazsınız. O sizin neye daldığınızı pek iyi bilendir. O benimle sizin aranızda şâhit olmaya kafidir. Ve O gafûrdur, rahîmdir.»
Ömer Nasuhi Bilmen
Yoksa: "Onu kendiliğinden uydurdu!" mu diyorlar? De ki: "Eğer onu ben uydurdumsa, Allah tarafından bana gelecek hiçbir şeyi benden savamazsınız. O, sizin yaptığınız taşkınlıkları çok iyi bilir. Benimle sizin aranızda şâhit olarak O yeter. O çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Ömer Öngüt
Veya: -Onu uydurmuş! diyorlar. De ki: -Eğer onu uydurmuşsam, beni Allah’tan (kurtaracak) hiçbir şeye sahip değilsiniz. O, sizin onun hakkında yaptığınız taşkınlığı daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak o yeter. O, çok bağışlayıcı ve merhametlidir.
Şaban Piriş
Yoksa, "Kur’ân’ı kendisi uydurdu!" mu diyorlar? De ki: "Eğer ben uydurduysam zaten Allah, çok geçmeden cezamı verir. Siz bana yardım etmek isteseniz bile Allah’ın azabından beni kurtaramazsınız. (Ben cezamı çekmeye hazırım. Siz rahat olun). Demek ki sizin bu kabil laflarınız boş sözlerden, içine daldığınız yaygaradan ibarettir. Allah da bunu pek iyi bilmektedir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O, kâfidir. O gafurdur, rahîmdir (affı, merhamet ve ihsanı pek boldur).
Suat Yıldırım
Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah'tan gelecek cezâya karşı sizin bana hiçbir yararınız olmaz. O, sizin yaptığınız taşkınlığı daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda O'nun şâhid olması yeter. O, bağışlayan, esirgeyendir.
Süleyman Ateş
Yoksa: «Kendisi onu uydurdu» mu diyorlar? De ki: «Eğer onu ben uydurdumsa, bu durumda siz, Allah'tan bana (gelecek) olan hiçbir şeye (karşı) malik olamazsınız. Sizin kendisi (Kur'an) hakkında, ne taşkınlıklar yapmakta olduğunuzu O daha iyi bilendir. Benimle sizin aranızda şahid olarak O yeter. O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.»
Tefhim-ul Kuran
Veya 'Onu kendisi uydurdu' mu diyorlar? De ki: Onu ben uydurmuşsam, sizin gücünüz beni Allah'ın azabından kurtarmaya yetmez. İçine daldığınız şeyi O pek iyi biliyor; sizinle benim aramızda şahit olarak O yeter. Aynı zamanda da O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.
Ümit Şimşek
Yahut da şöyle diyorlar: "Uyduruyor onu!" De ki: "Eğer uydursaydım onu, hiçbir şeye sahip olamazdınız Allah'tan kurtarmak için beni. İçine gömüldüğünüz yaygarayı en iyi bilen O'dur. Benimle sizin aranızda tanık olarak O yeter. Çok affedici, çok merhametlidir O."
Yaşar Nuri Öztürk
Yoksa onlar, Kur'ân'ı Muhammed mi uydurdu diyorlar? De ki: “Eğer O'nu ben uydursaydım, Allah'tan bana gelecek cezayı savmaya, sizin gücünüz yetmezdi. Ve Allah sizin Kur'ân hakkında kopardığınız yaygara ve sergilediğiniz taşkınlığı çok iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter.”
Abdullah Parlıyan
“Yoksa onu uydurdu mu?” diyorlar. De ki: “Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah tarafından bana gelecek şeyi savmaya gücünüz yetmez. Allah, sizin Kur'ân hakkında yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. O, affedicidir; merhamet sahibidir.”
Bayraktar Bayraklı
Yoksa: “Onu kendisi uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah'tan gelecek olan (ceza)ya karşı siz benim için hiçbir şey yapamazsınız. O, sizin, hakkında yaygara kopardığınız şeyi daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter! O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Cemal Külünkoğlu
Yoksa “Kendisi onu uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer onu ben uydurduysam, bu durumda siz, Allah'tan bana (gelecek) olan hiç bir şeye (karşı) malik olamazsınız. Sizin, kendisi (Kur'an) hakkında, ne taşkınlıklar yapmakta olduğunuzu O daha iyi bilendir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.”
Kadri Çelik
Yoksa (senin hakkında), “Kur’ân’ı O uyduruyor” mu diyorlar? De ki: “Eğer onu ben uyduruyor isem, bu takdirde (Allah mutlaka cezamı verecektir ve) sizin, isteseniz bile Allah karşısında bana yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Ama Allah, Kur’ân konusunda neler uydurduğunuzu, onun etrafında kopardığınız yaygarayı pek iyi bilmektedir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. Ve O, Ğafûr (bağışlaması pek bol olan)dır, Rahîm (bilhassa mü’minlere karşı hususî merhamet sahibi)dir.”
Ali Ünal
Yoksa: “Kendisi onu uydurdu.” mu diyorlar? De ki: “Eğer ben uydurdumsa, bu durumda siz Allah’tan bana hiç bir şeye malik olamazsınız. O, sizin onun hakkında ne kadar ileri gittiğinizi iyi bilendir. Benimle sizin aranızda şahid olarak O yeter. Şüphesiz O, Ğafur’dur, Rahim’dir.”
Harun Yıldırım
Yoksa "Onu kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer onu ben uydurmuş olsaydım, Allah'tan bana gelecek hiçbir (cezayı) başımdan savamazdınız. (Allah) öksesine düştüğünüz bu iftiranın nedenini bilmektedir; benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter: iyi ki O mutlak bağış sahibidir, sonsuz merhamet kaynağıdır."
Mustafa İslamoğlu
Yoksa; “onu uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah’tan bana cezayı (savmaya/durdurmaya) gücünüz yetmez. Sizin onun hakkında yaptığınız taşkınlıkları, O çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. Ve O; çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”
Sadık Türkmen
Yoksa onlar “O (Muhammed)), Kur'an'ı uydurdu” mu diyorlar? Onlara deki “Eğer ben onu Allah adına uydurmuş olsam, Allah dan hiçbirinizin bir şekilde beni kurtarmaya gücü yetmez. Allah kendisi hakkında (vahy ettiği kitaba) ne ilave edilmiş ise, onu en iyi bilendir. O, benimle sizin aranızda şahit olarak yeter. Allah bağışlayan ve merhamet edendir.
İlyas Yorulmaz
Yoksa “Onu uydurdu.” mu diyorlar? De ki: “Eğer onu ben uyduruyorsam, o taktirde Allah’tan bana gelecek bir şeye siz mani olamazsınız. O, O’nun (Kur’ân) hakkında daldığınız şeyleri (yaptığınız iftiraları) en iyi bilir. Benimle sizin aranızda O’na (Kur’ân-ı Kerim’e) şahit olarak O (Allah) yeter. Ve O; Gafur’dur, Rahîm’dir.”
İmam İskender Ali Mihr