Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.


فَآمَنَ لَهُ لُوطٌ وَقَالَ إِنِّي مُهَاجِرٌ إِلَى رَبِّي إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿٢٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe âmene lehu lûtun ve kâle innî muhâcirun ilâ rabbî innehu huve el azîzu el hakîmu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe böylece, bunun üzerine, bundan sonra
âmene îmân etti
lehu ona
lûtun Lut
ve kâle ve dedi
innî muhakkak ki ben
muhâcirun hicret edenim, hicret edecek olanım
ilâ rabbî Rabbime
innehu muhakkak ki o
huve o
el azîzu azîz, güçlü ve üstün, çok yüce
el hakîmu hüküm ve hikmet sahibi, hüküm sahibidir

Bundan sonra Lut (A.S), O’na (İbrâhîm (A.S)’a) îmân etti (tâbî oldu) ve dedi ki: "Muhakkak ki ben, Rabbime hicret edecek olanım (ruhumu yaşarken Allah’a ulaştıracağım). Muhakkak ki O; Azîz’dir (çok yücedir), Hakîm’dir (hüküm sahibidir)."

ANKEBÛT SURESİ 26. Ayeti Ömer Rıza Doğrul Meali

Lût ona îmân etti. İbrahim de: “Ben dedi Rabbime (sığınıp O’nun yolunda) hicret ediyorum. Yegane gâlip olan her şeyi hikmetle çeviren O’dur.”

Ömer Rıza Doğrul