BAKARA SURESİ Bekir Sadak Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ ﴿٢﴾
2/BAKARA SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn(muttekîne).
Bu, dogrulugu suphe goturmeyen ve Allah'a karsi gelmekten sakinanlara yol gosteren Kitab'dir.
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ ﴿٣﴾
2/BAKARA SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne yu’minûne bil gaybi ve yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).
Onlar, gaybe inanirlar, namazi kilarlar, kendilerine verdigimiz riziktan yerli yerince sarfederler.
والَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ وَبِالآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ ﴿٤﴾
2/BAKARA SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablik(kablike) ve bil âhireti hum yûkınûn(yûkınûne).
Onlar, sana indirilen Kitab'a da, senden once indirilenlere de inanirlar; ahirete de yalniz onlar kesinlikle inanirlar.
أُوْلَئِكَ عَلَى هُدًى مِّن رَّبِّهِمْ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ ﴿٥﴾
2/BAKARA SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâike alâ huden min rabbihim ve ulâike humul muflihûn(muflihûne).
Iste Rab'lerinin yolunda olanlar ve saadete erisenler bunlardir.
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ ﴿٦﴾
2/BAKARA SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne keferû sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne).
suphe yok ki, inkar edenleri, baslarina gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
خَتَمَ اللّهُ عَلَى قُلُوبِهمْ وَعَلَى سَمْعِهِمْ وَعَلَى أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ عظِيمٌ ﴿٧﴾
2/BAKARA SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim, ve alâ ebsârihim gışâvetun, ve lehum azâbun azîm(azîmun).
Allah onlarin kalblerini ve kulaklarini muhurlemistir, gozlerinde de perde vardir ve buyuk azab onlar icindir. *
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَقُولُ آمَنَّا بِاللّهِ وَبِالْيَوْمِ الآخِرِ وَمَا هُم بِمُؤْمِنِينَ ﴿٨﴾
2/BAKARA SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minen nâsi men yekûlu âmennâ billâhi ve bil yevmil âhıri ve mâ hum bi mu’minîn(mu’minîne).
Insanlardan, inanmadiklari halde, «Allah'a ve ahiret gunune inandik» diyenler vardir.
يُخَادِعُونَ اللّهَ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَمَا يَخْدَعُونَ إِلاَّ أَنفُسَهُم وَمَا يَشْعُرُونَ ﴿٩﴾
2/BAKARA SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yuhâdiûnallâhe vellezîne âmenû, ve mâ yahdeûne illâ enfusehum ve mâ yeş’urûn(yeş’urûne).
Bunlar Allah'i ve inananlari aldatmaya calisirlar, oysa sadece kendilerini aldatirlar da farkinda degildirler.
فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ فَزَادَهُمُ اللّهُ مَرَضاً وَلَهُم عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ ﴿١٠﴾
2/BAKARA SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî kulûbihim maradun, fe zâdehumullâhu maradâ(maradan) ve lehum azâbun elîmun bi mâ kânû yekzibûn(yekzibûne).
Kalblerinde hastalik vardir, Allah hastaliklarini artirmistir. Yalan soyleye geldikleri icin onlara elem verici azab vardir.
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ ﴿١١﴾
2/BAKARA SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ kîle lehum lâ tufsidû fîl ardı, kâlû innemâ nahnu muslihûn(muslihûne).
Kendilerine: «Yeryuzunde bozgunculuk yapmayin» dendigi zaman, «Bizler sadece islah edicileriz» derler.
أَلا إِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَكِن لاَّ يَشْعُرُونَ ﴿١٢﴾
2/BAKARA SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lâ innehum humul mufsidûne ve lâkin lâ yeş’urûn(yeş’urûne).
Iyi bilin ki, asil bozguncular kendileridir, lakin farkinda degillerdir.
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُواْ كَمَا آمَنَ النَّاسُ قَالُواْ أَنُؤْمِنُ كَمَا آمَنَ السُّفَهَاء أَلا إِنَّهُمْ هُمُ السُّفَهَاء وَلَكِن لاَّ يَعْلَمُونَ ﴿١٣﴾
2/BAKARA SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ kîle lehum âminû kemâ âmenen nâsu kâlû e nu’minu kemâ âmenes sufehâu, e lâ innehum humus sufehâu ve lâkin lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Onlara «Muslumanlarin inandigi gibi siz de inanin» denilince de, «Beyinsizlerin inandigi gibi mi inanalim?» derler; iyi bilin ki asil beyinsizler kendileridir, fakat bilmezler.
وَإِذَا لَقُواْ الَّذِينَ آمَنُواْ قَالُواْ آمَنَّا وَإِذَا خَلَوْاْ إِلَى شَيَاطِينِهِمْ قَالُواْ إِنَّا مَعَكْمْ إِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِؤُونَ ﴿١٤﴾
2/BAKARA SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ lekûllezîne âmenû kâlû âmennâ, ve izâ halev ilâ şeyâtînihim, kâlû innâ meakum, innemâ nahnu mustehziûn(mustehziûne).
Inananlara rastladiklari zaman, «Inandik» derler, elebasilariyle basbasa kaldiklarinda, «Biz suphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz» derler.
اللّهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ ﴿١٥﴾
2/BAKARA SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Allâhu yestehziu bihim ve yemudduhum fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).
Onlarla Allah alay eder ve taskinliklari icinde bocalar durumda birakir.
أُوْلَئِكَ الَّذِينَ اشْتَرُوُاْ الضَّلاَلَةَ بِالْهُدَى فَمَا رَبِحَت تِّجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُواْ مُهْتَدِينَ ﴿١٦﴾
2/BAKARA SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâikellezîneşterevûd dalâlete bil hudâ, fe mâ rabihat ticâretuhum ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
Onlar, dogruluk yerine sapikligi aldilar da alisverisleri kar getirmedi; dogru yolu bulamamislardi.
مَثَلُهُمْ كَمَثَلِ الَّذِي اسْتَوْقَدَ نَاراً فَلَمَّا أَضَاءتْ مَا حَوْلَهُ ذَهَبَ اللّهُ بِنُورِهِمْ وَتَرَكَهُمْ فِي ظُلُمَاتٍ لاَّ يُبْصِرُونَ ﴿١٧﴾
2/BAKARA SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Meseluhum ke meselillezistevkade nârâ(nâren), fe lemmâ edâet mâ havlehu zeheballâhu bi nûrihim ve terekehum fî zulumâtin lâ yubsirûn(yubsirûne).
Onlar, cevresini aydinlatmak icin ates yakan kimseye benzerler ki, Allah isiklarini yok edince, onlari karanliklar icinde gormez bir halde birakmistir.
صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لاَ يَرْجِعُونَ ﴿١٨﴾
2/BAKARA SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summun bukmun umyun fe hum lâ yerciûn(yerciûne).
Sagirdirlar, dilsizdirler, kordurler, bu yuzden dogru yola donmezler.
أَوْ كَصَيِّبٍ مِّنَ السَّمَاء فِيهِ ظُلُمَاتٌ وَرَعْدٌ وَبَرْقٌ يَجْعَلُونَ أَصْابِعَهُمْ فِي آذَانِهِم مِّنَ الصَّوَاعِقِ حَذَرَ الْمَوْتِ واللّهُ مُحِيطٌ بِالْكافِرِينَ ﴿١٩﴾
2/BAKARA SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ev ke sayyibin mines semâi fîhi zulumâtun ve ra’dun ve berk(berkun), yec’alûne esâbiahum fî âzânihim mines savâiki hazaral mevt(mevti), vallâhu muhîtun bil kâfirîn(kâfirîne).
Bir kismi da, karanliklarda, gok gurlemeleri ve simsek arasinda gokten bosanan saganaga tutulup, yildirimlardan olmek korkusu ile parmaklarini kulaklarina tikayan kimseye benzer.
يَكَادُ الْبَرْقُ يَخْطَفُ أَبْصَارَهُمْ كُلَّمَا أَضَاء لَهُم مَّشَوْاْ فِيهِ وَإِذَا أَظْلَمَ عَلَيْهِمْ قَامُواْ وَلَوْ شَاء اللّهُ لَذَهَبَ بِسَمْعِهِمْ وَأَبْصَارِهِمْ إِنَّ اللَّه عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿٢٠﴾
2/BAKARA SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yekâdul berku yahtafu ebsârehum kullemâ edâe lehum meşev fîhi, ve izâ azleme aleyhim kâmû ve lev şâellâhu le zehebe bi sem’ihim ve ebsârihim innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Simsegin cakmasi neredeyse gozlerini alir; onlari aydinlattikca isiginda yururler ve uzerlerine karanlik basinca durakalirlar. Allah dileseydi isitme ve gormelerini giderirdi. Dogrusu Allah her seye Kadir'dir. *
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ﴿٢١﴾
2/BAKARA SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhen nâsu’budû rabbekumullezî halakakum vellezîne min kablikum leallekum tettekûn(tettekûne).
Ey insanlar! Sizi ve sizden oncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz ki, O'na karsi gelmekten korunmus olabilesiniz.
الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الأَرْضَ فِرَاشاً وَالسَّمَاء بِنَاء وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقاً لَّكُمْ فَلاَ تَجْعَلُواْ لِلّهِ أَندَاداً وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٢٢﴾
2/BAKARA SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezî ceale lekumul arda firâşen ves semâe binââ(binâen), ve enzele mines semâi mâen fe ahrece bihî mines semarâti rızkan lekum, fe lâ tec’alû lillâhi endâden ve entum ta’lemûn(tâ’lemune).
O, yeryuzunu size bir dosek ve gogu de bir bina kildi. Gokten su indirip onunla size rizik olmak uzere urunler meydana getirdi; artik Allah'a, bile bile es kosmayin.
وَإِن كُنتُمْ فِي رَيْبٍ مِّمَّا نَزَّلْنَا عَلَى عَبْدِنَا فَأْتُواْ بِسُورَةٍ مِّن مِّثْلِهِ وَادْعُواْ شُهَدَاءكُم مِّن دُونِ اللّهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ ﴿٢٣﴾
2/BAKARA SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve in kuntum fî reybin mimmâ nezzelnâ alâ abdinâ fe’tû bi sûretin min mislihî, ved’û şuhedâekum min dûnillâhi in kuntum sâdıkîn(sâdıkîne).
Kulumuza indirdigimiz Kuran'dan suphe ediyorsaniz, siz de onun benzeri bir sure meydana getirin; eger dogru sozlu iseniz, Allah'tan baska, guvendiklerinizi de yardima cagirin.
فَإِن لَّمْ تَفْعَلُواْ وَلَن تَفْعَلُواْ فَاتَّقُواْ النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ ﴿٢٤﴾
2/BAKARA SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe in lem tef’alû ve len tef’alû fettekûn nârelletî vakûduhân nâsu vel hicâratu, uiddet lil kâfirîn(kâfirîne).
Yapamazsaniz- ki yapamayacaksaniz- o takdirde, inkar edenler icin hazirlanan ve yakiti insanlarla tas olan atesten sakinin.
وَبَشِّرِ الَّذِين آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُواْ مِنْهَا مِن ثَمَرَةٍ رِّزْقاً قَالُواْ هَذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِن قَبْلُ وَأُتُواْ بِهِ مُتَشَابِهاً وَلَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿٢٥﴾
2/BAKARA SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve beşşirillezîne âmenû ve amilûs sâlihâti enne lehum cennâtin tecrî min tahtihel enhâr(enhâru), kullemâ ruzikû minhâ min semeretin rızkan kâlû hâzellezî ruzıknâ min kabl(kablu) ve utû bihî muteşâbihâ(muteşâbihan), ve lehum fîhâ ezvâcun mutahharatun ve hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Inananlar ve yararli isler yapanlara, kendilerine altlarindan irmaklar akan cennetler oldugunu mujdele. Onlara buranin bir urunu rizik olarak verildiginde, «Bu daha once de riziklandigimizdir» derler. Bunlar, soyledikleninin benzerleri olarak sunulmustur. Onlara orada tertemiz esler vardir ve orada temelli kalirlar.
إِنَّ اللَّهَ لاَ يَسْتَحْيِي أَن يَضْرِبَ مَثَلاً مَّا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُواْ فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُواْ فَيَقُولُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلاً يُضِلُّ بِهِ كَثِيراً وَيَهْدِي بِهِ كَثِيراً وَمَا يُضِلُّ بِهِ إِلاَّ الْفَاسِقِينَ ﴿٢٦﴾
2/BAKARA SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnallâhe lâ yestahyî en yadribe meselen mâ beûdaten fe mâ fevkahâ fe emmellezîne âmenû fe ya’lemûne ennehul hakku min rabbihim, ve emmellezîne keferû fe yekûlûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), yudıllu bihî kesîran ve yehdî bihî kesîrâ(kesîran) ve mâ yudıllu bihî illel fâsıkîn(fâsıkîne).
(26-27) Allah sivrisinegi ve onun ustununu misal olarak vermekten cekinmez. Inananlar bunun Rablerinden bir gercek oldugunu bilirler. Inkar edenler ise «Allah bu misalle neyi muradetti?» derler, O, bu misalle bircogunu saptirir, bircogunu da yola getirir. Onunla saptirdigi yalniz fasiklardir ki onlar Allah'la yapilan sozlesmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'in birlestirilmesini buyurdugu seyi ayirirlar ve yeryuzunde bozgunculuk yaparlar; zarara ugrayanlar iste onlardir.
الَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهْدَ اللَّهِ مِن بَعْدِ مِيثَاقِهِ وَيَقْطَعُونَ مَا أَمَرَ اللَّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الأَرْضِ أُولَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ ﴿٢٧﴾
2/BAKARA SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne yenkudûne ahdallâhi min ba’di mîsâkıh(mîsâkıhî), ve yaktaûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yufsidûne fîl ard(ardı) ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
(26-27) Allah sivrisinegi ve onun ustununu misal olarak vermekten cekinmez. Inananlar bunun Rablerinden bir gercek oldugunu bilirler. Inkar edenler ise «Allah bu misalle neyi muradetti?» derler, O, bu misalle bircogunu saptirir, bircogunu da yola getirir. Onunla saptirdigi yalniz fasiklardir ki onlar Allah'la yapilan sozlesmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'in birlestirilmesini buyurdugu seyi ayirirlar ve yeryuzunde bozgunculuk yaparlar; zarara ugrayanlar iste onlardir.
كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللَّهِ وَكُنتُمْ أَمْوَاتاً فَأَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٢٨﴾
2/BAKARA SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Keyfe tekfurûne billâhi ve kuntum emvâten fe ahyâkum, summe yumîtukum summe yuhyîkum summe ileyhi turceûn(turceûne).
Olu idiniz sizleri diriltti, sonra oldurecek sonra tekrar diriltecek ve sonunda O'na doneceksiniz; oyleyken Allah'i nasil inkar edersiniz?
هُوَ الَّذِي خَلَقَ لَكُم مَّا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاء فَسَوَّاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ﴿٢٩﴾
2/BAKARA SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Huvellezî halaka lekum mâ fîl ardı cemîan summestevâ iles semâi fe sevvâhunne seb’a semâvât(semâvâtin), ve huve bi kulli şey’in alîm(alîmun).
Yerde olanlarin hepsini; sizin icin yaratan O'dur. Sonra, goge dogru yonelerek yedi gok olarak onlari duzenlemistir. O her seyi bilir. *
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ ﴿٣٠﴾
2/BAKARA SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeten, kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâe, ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn(tâ’lemûne).
Rabbin meleklere «Ben yeryuzunde bir halife var edecegim» demisti; melekler, «Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akitacak birini mi var edeceksin? Oysa biz Seni overek yuceltiyor ve Seni devamli takdis ediyoruz» dediler; Allah «Ben suphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim» dedi.
وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ ﴿٣١﴾
2/BAKARA SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve alleme âdemel esmâe kullehâ summe aradahum alel melâiketi fe kâle enbiûnî bi esmâi hâulâi in kuntum sadikîn(sadikîne).
Ve Adem'e butun isimleri ogretti, sonra esyayi meleklere gosterdi. «Eger sozunuzde samimi iseniz bunlarin isimlerini bana soyleyin» dedi.
قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ ﴿٣٢﴾
2/BAKARA SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû subhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke entel alîmul hakîm(hakîmu).
Cevab verdiler «Sen munezzehsin, ogrettiginden baska bizim bir bilgimiz yoktur. suphesiz Sen hem bilensin, hem Hakim'sin".
قَالَ يَا آدَمُ أَنبِئْهُم بِأَسْمَآئِهِمْ فَلَمَّا أَنبَأَهُمْ بِأَسْمَآئِهِمْ قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَأَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنتُمْ تَكْتُمُونَ ﴿٣٣﴾
2/BAKARA SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle yâ âdemu enbi’hum bi esmâihim, fe lemmâ enbeehum bi esmâihim, kâle e lem ekul lekum innî a’lemu gaybes semâvâti vel ardı ve a’lemu mâ tubdûne ve mâ kuntum tektumûn(tektumûne).
Allah «Ey Adem onlara isimlerini soyle dedi. Adem isimlerini soyleyince, Allah «Ben gokler ve yerde gorunmeyeni biliyorum, sizin acikladiginizi ve gizlemekte oldugunuzu da bilirim, diye size soylememismiydim?» dedi.
وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلاَئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ ﴿٣٤﴾
2/BAKARA SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), ebâ vestekbere ve kâne minel kâfirîn(kâfirîne).
Meleklere, «Ademe'e secde edin» demistik, Iblis mustesna hepsi secde ettiler, o ise kacindi, buyukluk tasladi ve inkar edenlerden oldu.
وَقُلْنَا يَا آدَمُ اسْكُنْ أَنتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلاَ مِنْهَا رَغَداً حَيْثُ شِئْتُمَا وَلاَ تَقْرَبَا هَذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الْظَّالِمِينَ ﴿٣٥﴾
2/BAKARA SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kulnâ yâ âdemuskun ente ve zevcukel cennete ve kulâ minhâ ragaden haysu şi’tumâ ve lâ takrabâ hâzihiş şecerete fe tekûnâ minez zâlimîn(zâlimîne).
«Ey Adem! Esin ve sen cennette kal, orada olandan istediginiz yerde bol bol yiyin, yalniz su agaca yaklasmayin; yoksa zalimlerden olursunuz» dedik.
فَأَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَأَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِ وَقُلْنَا اهْبِطُواْ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَى حِينٍ ﴿٣٦﴾
2/BAKARA SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ezellehumâş şeytânu anhâ fe ahrecehumâ mimmâ kânâ fîh(fîhi), ve kulnâhbitû ba’dukum li ba’din aduvv(aduvvun), ve lekum fîl ardı mustekarrun ve metâun ilâ hîn(hînin).
Seytan oradan ikisinin de ayagini kaydirtti, onlari bulunduklari yerden cikardi, onlara «Biribirinize dusman olarak inin, yeryuzunde bir muddet icin yerlesip gecineceksiniz» dedik.
فَتَلَقَّى آدَمُ مِن رَّبِّهِ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ ﴿٣٧﴾
2/BAKARA SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe telekkâ âdemu min rabbihî kelimâtin fe tâbe aleyh(aleyhi), innehu huvet tevvâbur rahîm(rahîmu).
Adem, Rabbi'nden emirler aldi; onlari yerine getirdi. Rabb'i de bunun uzerine tevbesini kabul etti. Suphesiz o tevbeleri daima kabul edendir, merhametli olandir.
قُلْنَا اهْبِطُواْ مِنْهَا جَمِيعاً فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَن تَبِعَ هُدَايَ فَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ ﴿٣٨﴾
2/BAKARA SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kulnâhbitû minhâ cemîa(cemîan), fe immâ ye’tiyennekum minnî hudenfe men tebia hudâye fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
«nin oradan hepiniz, tarafimdan size bir yol gosteren gelecektir; Benim yoluma uyanlar icin artik korku yoktur, onlar uzulmeyeceklerdir» dedik.
وَالَّذِينَ كَفَرواْ وَكَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا أُولَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿٣٩﴾
2/BAKARA SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâr(nârı), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Inkar eden kimseler ve ayetlerimizi yalan sayanlar cehennemlik olanlardir, onlar orada temelli kalacaklardir.*
يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اذْكُرُواْ نِعْمَتِيَ الَّتِي أَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَأَوْفُواْ بِعَهْدِي أُوفِ بِعَهْدِكُمْ وَإِيَّايَ فَارْهَبُونِ ﴿٤٠﴾
2/BAKARA SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ benî isrâîlezkurû ni’metiyelletî en’amtu aleykum ve evfû bi ahdî ûfi bi ahdikum ve iyyâye ferhebûn(ferhebûne).
Ey Israilogullari! Size verdigim nimeti hatirlayin ve ahdimi yerine getirin ki Ben de yerine getireyim; yoksa benden korkun.
وَآمِنُواْ بِمَا أَنزَلْتُ مُصَدِّقاً لِّمَا مَعَكُمْ وَلاَ تَكُونُواْ أَوَّلَ كَافِرٍ بِهِ وَلاَ تَشْتَرُواْ بِآيَاتِي ثَمَناً قَلِيلاً وَإِيَّايَ فَاتَّقُونِ ﴿٤١﴾
2/BAKARA SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve âminû bi mâ enzeltu musaddikan li mâ meakum ve lâ tekûnû evvele kâfirin bih(bîhî), ve lâ teşterû bi âyâtî semenen kalîlen ve iyyâye fettekûni.
Elinizde bulunan Tevrat'i tasdik ederek indirdigim Kuran'a, inanin; onu ilk inkar edenler siz olmayin, ayetlerimi hicbir degere karsilik degistirmeyin ve bile bile hakki gizlemeyin.
وَلاَ تَلْبِسُواْ الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُواْ الْحَقَّ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٤٢﴾
2/BAKARA SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ telbisûl hakka bil bâtılı ve tektumûl hakka ve entum ta’lemûn(ta’lemûne).
Hakki batila karistirmayin ve bile bile hakki gizlemeyin.
وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ وَارْكَعُواْ مَعَ الرَّاكِعِينَ ﴿٤٣﴾
2/BAKARA SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ekîmûs salâte ve âtûz zekâte verkeû mear râkiîn(râkiîne).
Namazi kilin, zekati verin, ruku edenlerle birlikte ruku edin.
أَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنسَوْنَ أَنفُسَكُمْ وَأَنتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ ﴿٤٤﴾
2/BAKARA SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): E te’murûnen nâse bil birri ve tensevne enfusekum ve entum tetlûnel kitâb(kitâbe) e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).
Kitab'i okuyup durdugunuz halde kendinizi unutur da baskalarina mi iyilikle emredersiniz? Dusunmez misiniz?
وَاسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلاَّ عَلَى الْخَاشِعِينَ ﴿٤٥﴾
2/BAKARA SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alâl hâşiîn(hâşiîne).
(45-46) Sabir ve namazla Allah'a siginip yardim isteyin; Rablerine kavusacak ve Ona doneceklerini umanlar ve husu duyanlardan baskasina namaz elbette agir gelir.
الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلاَقُو رَبِّهِمْ وَأَنَّهُمْ إِلَيْهِ رَاجِعُونَ ﴿٤٦﴾
2/BAKARA SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
(45-46) Sabir ve namazla Allah'a siginip yardim isteyin; Rablerine kavusacak ve Ona doneceklerini umanlar ve husu duyanlardan baskasina namaz elbette agir gelir.
يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اذْكُرُواْ نِعْمَتِيَ الَّتِي أَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَأَنِّي فَضَّلْتُكُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ ﴿٤٧﴾
2/BAKARA SURESİ-47. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ benî isrâîlezkurû ni’metiyelletî en’amtu aleykum ve ennî faddaltukum alel âlemîn(âlemîne).
Ey Israilogullari! Size verdigim nimeti ve sizi bir zamanlar alemlere ustun kildigimi hatirlayin.
وَاتَّقُواْ يَوْماً لاَّ تَجْزِي نَفْسٌ عَن نَّفْسٍ شَيْئاً وَلاَ يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلاَ يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلاَ هُمْ يُنصَرُونَ ﴿٤٨﴾
2/BAKARA SURESİ-48. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vettekû yevmen lâ teczî nefsun an nefsin şey’en ve lâ yukbelu minhâ şefâatun ve lâ yu’hazu minhâ adlun ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne).
Kimsenin kimseden faydalanamiyacagi, kimseden bir sefaat kabul edilmeyecegi, kimseden bir fidye alinmayacagi ve yardim gorulmeyecegi gunden korunun.
وَإِذْ نَجَّيْنَاكُم مِّنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَسُومُونَكُمْ سُوَءَ الْعَذَابِ يُذَبِّحُونَ أَبْنَاءكُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءكُمْ وَفِي ذَلِكُم بَلاء مِّن رَّبِّكُمْ عَظِيمٌ ﴿٤٩﴾
2/BAKARA SURESİ-49. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz necceynâkum min âli fir’avne yesûmûnekum sûel azâbi yuzebbihûne ebnâekum ve yestahyûne nisâekum ve fî zâlikum belâun min rabbikum azîm(azîmun).
Size iskence eden, kadinlarinizi sag birakip ogullarinizi bogazlayan Firavun ailesinden sizi kurtarmistik; bu Rabbinizin buyuk bir imtihani idi. *
وَإِذْ فَرَقْنَا بِكُمُ الْبَحْرَ فَأَنجَيْنَاكُمْ وَأَغْرَقْنَا آلَ فِرْعَوْنَ وَأَنتُمْ تَنظُرُونَ ﴿٥٠﴾
2/BAKARA SURESİ-50. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz faraknâ bikumul bahre fe enceynâkum ve agraknâ âle fir’avne ve entum tenzurûn(tenzurûne).
Denizi yarip sizi kurtarmis ve gozlerinizin onunde Firavun ailesini batirmistik.
وَإِذْ وَاعَدْنَا مُوسَى أَرْبَعِينَ لَيْلَةً ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِن بَعْدِهِ وَأَنتُمْ ظَالِمُونَ ﴿٥١﴾
2/BAKARA SURESİ-51. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz vâadnâ mûsâ erbaîne leyleten summettehaztumul icle min ba’dihî ve entum zâlimûn(zâlimûne).
Musa'ya kirk gece vade vermistik. Sonra onun arkasindan, kendinize yazik ederek, buzagiyi tanri edinmistiniz.
ثُمَّ عَفَوْنَا عَنكُمِ مِّن بَعْدِ ذَلِكَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٥٢﴾
2/BAKARA SURESİ-52. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe afevnâ ankum min ba’di zâlike leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Sonra bunun ardindan, sukredersiniz diye, sizi bagislamistik.
وَإِذْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَالْفُرْقَانَ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ ﴿٥٣﴾
2/BAKARA SURESİ-53. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz âteynâ mûsâl kitâbe vel furkâne leallekum tehtedûn(tehtedûne).
Dogru yola gidesiniz diye Musa'ya hakki batildan ayiran Kitabi vermistik.
وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ إِنَّكُمْ ظَلَمْتُمْ أَنفُسَكُمْ بِاتِّخَاذِكُمُ الْعِجْلَ فَتُوبُواْ إِلَى بَارِئِكُمْ فَاقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ عِندَ بَارِئِكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ ﴿٥٤﴾
2/BAKARA SURESİ-54. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz kâle mûsâ li kavmihî yâ kavmi innekum zalemtum enfusekum bittihâzikumul icle fe tûbû ilâ bâriikum faktulû enfusekum zâlikum hayrun lekum inde bâriikum fe tâbe aleykum innehu huvet tevvâbur rahîm(rahîmu).
Musa milletine «Ey milletim! Buzagiyi tanri olarak benimsemekle kendinize yazik ettiniz. Yarataniniza tevbe edin, tevbe etmeyenlerinizi oldurun, bu Yarataniniz katinda sizin icin hayirli olur; O daima tevbeleri kabul ve merhamet eden oldugu icin tevbenizi kabul eder,» demisti.
وَإِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسَى لَن نُّؤْمِنَ لَكَ حَتَّى نَرَى اللَّهَ جَهْرَةً فَأَخَذَتْكُمُ الصَّاعِقَةُ وَأَنتُمْ تَنظُرُونَ ﴿٥٥﴾
2/BAKARA SURESİ-55. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz kultum yâ mûsâ len nu’mine leke hattâ nerallâhe cehreten fe ehazetkumus sâikatu ve entum tenzurûn(tenzurûne).
«Ya Musa! Allah'i apacik gormedikce sana inanmayacagiz» demistiniz de gozleriniz gore gore sizi yildirim carpmisti.
ثُمَّ بَعَثْنَاكُم مِّن بَعْدِ مَوْتِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٥٦﴾
2/BAKARA SURESİ-56. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe beasnâkum min ba’di mevtikum leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Olumunuzden sonra, sukredesiniz diye sizi tekrar diriltmistik.
وَظَلَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْغَمَامَ وَأَنزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَى كُلُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَكِن كَانُواْ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ ﴿٥٧﴾
2/BAKARA SURESİ-57. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve zallelnâ aleykumul gamâme ve enzelnâ aleykumul menne ves selvâ kulû min tayyibâti mâ razaknâkum ve mâ zalemûnâ ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne).
Bulutla sizi golgelendirdik, kudret helvasi ve bildircin indirdik, «Verdigimiz riziklarin iyi ve guzel olanlarindan yiyin» dedik. Onlar bize degil, fakat kendilerine yazik ediyorlardi.
وَإِذْ قُلْنَا ادْخُلُواْ هَذِهِ الْقَرْيَةَ فَكُلُواْ مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ رَغَداً وَادْخُلُواْ الْبَابَ سُجَّداً وَقُولُواْ حِطَّةٌ نَّغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ وَسَنَزِيدُ الْمُحْسِنِينَ ﴿٥٨﴾
2/BAKARA SURESİ-58. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz kulnâdhulû hâzihil karyete fe kulû minhâ haysu şi’tum ragaden vedhulûl bâbe succeden ve kûlû hıttatun nagfir lekum hatâyâkum ve senezîdul muhsinîn(muhsinîne).
«Bu sehre girin, orada dilediginiz gibi, bol bol yiyin, secde ederek kapisindan girin, bagisla! deyin, biz de yanilmalarinizi bagislariz, iyilere daha da artiririz» demistik.
فَبَدَّلَ الَّذِينَ ظَلَمُواْ قَوْلاً غَيْرَ الَّذِي قِيلَ لَهُمْ فَأَنزَلْنَا عَلَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ رِجْزاً مِّنَ السَّمَاء بِمَا كَانُواْ يَفْسُقُونَ ﴿٥٩﴾
2/BAKARA SURESİ-59. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe beddelellezîne zalemû kavlen gayrellezî kîle lehum fe enzelnâ alellezîne zalemû riczen mines semâi bimâ kânû yefsukûn(yefsukûne).
Ama zulmedenler, kendilerine soylenmis olan sozu baska sozle degistirdiler. Biz de, zalimlere, yoldan cikmalarindan dolayi gokden azab indirdik. *
وَإِذِ اسْتَسْقَى مُوسَى لِقَوْمِهِ فَقُلْنَا اضْرِب بِّعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْناً قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَّشْرَبَهُمْ كُلُواْ وَاشْرَبُواْ مِن رِّزْقِ اللَّهِ وَلاَ تَعْثَوْاْ فِي الأَرْضِ مُفْسِدِينَ ﴿٦٠﴾
2/BAKARA SURESİ-60. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izisteskâ mûsâ li kavmihî fe kulnâdrib bi asâkel hacer(hacere) fenfeceret minhusnetâ aşrete aynâ(aynen), kad alime kullu unâsin meşrebehum kulû veşrebû min rızkıllâhi ve lâ ta’sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne).
Musa, milleti icin su aramisti; «Asanla tasa vur» dedik; ondan oniki pinar fiskirdi herkes icecegi yeri bildi. Allah'in rizkindan yiyin, icin, yalniz yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.
وَإِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسَى لَن نَّصْبِرَ عَلَىَ طَعَامٍ وَاحِدٍ فَادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُخْرِجْ لَنَا مِمَّا تُنبِتُ الأَرْضُ مِن بَقْلِهَا وَقِثَّآئِهَا وَفُومِهَا وَعَدَسِهَا وَبَصَلِهَا قَالَ أَتَسْتَبْدِلُونَ الَّذِي هُوَ أَدْنَى بِالَّذِي هُوَ خَيْرٌ اهْبِطُواْ مِصْراً فَإِنَّ لَكُم مَّا سَأَلْتُمْ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ وَالْمَسْكَنَةُ وَبَآؤُوْاْ بِغَضَبٍ مِّنَ اللَّهِ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُواْ يَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَيَقْتُلُونَ النَّبِيِّينَ بِغَيْرِ الْحَقِّ ذَلِكَ بِمَا عَصَواْ وَّكَانُواْ يَعْتَدُونَ ﴿٦١﴾
2/BAKARA SURESİ-61. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz kultum yâ mûsâ len nasbira alâ taâmin vâhidin fed’u lenâ rabbeke yuhric lenâ mimmâ tunbitulardu min baklihâ ve kıssâiha ve fûmihâ ve adesihâ ve basalihâ, kâle e testebdilûnellezî huve ednâ billezî huve hayr(hayrun), ihbitû mısran fe inne lekum mâ seeltum ve duribet aleyhimuz zilletu vel meskenetu ve bâu bi gadabin minallâh(minallâhi), zâlike bi ennehum kânû yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnen nebiyyîne bi gayril hak(hakkı), zâlike bi mâ asav ve kânû ya’tedûn(ya’tedûne).
«Ey Musa! Bir cesit yemege dayanamiyacagiz, bizim icin Rabbine yalvar, bize, yerin bitirdigi sebze, hiyar, sarmisak, mercimek ve sogan yetistirsin» demistiniz de, «Hayirli olani daha dusuk seyle mi degistirmek isitiyorsunuz? Bir sehre inin, suphesiz orada istediginiz vardir» demisti. Onlara yoksulluk ve duskunluk damgasi vuruldu, Allah'in gazabina ugradilar. Bu, Allah'in ayetlerini inkar etmeleri ve haksiz yere peygamberleri oldurmelerindendi; bu, karsi gelmeleri ve taskinlik yapmalarindandi. *
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ هَادُواْ وَالنَّصَارَى وَالصَّابِئِينَ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحاً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ ﴿٦٢﴾
2/BAKARA SURESİ-62. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ven nasârâ ves sâbiîne men âmene billâhi vel yevmil âhiri ve amile sâlihan fe lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
suphesiz, inananlar, Yahudi olanlar, hiristiyanlar ve sabiilerden Allah'a ve ahiret gunune inanip yararli is yapanlarin ecirleri Rablerinin katindadir. Onlar icin artik korku yoktur. Onlar uzulmeyeceklerdir.
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُواْ مَا آتَيْنَاكُم بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُواْ مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ﴿٦٣﴾
2/BAKARA SURESİ-63. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz ehaznâ mîsâkakum ve refa’nâ fevkakumut tûr(tûra) huzû mâ ateynâkum bi kuvvetin vezkurû mâ fîhi leallekum tettekûn(tettekûne).
Sizden kesin soz almistik. Tur dagini yukselterek tepenize dikmistik. «Allah'a karsi gelmekten sakinanlardan olabilmeniz icin, size verdigimiz Kitab'a kuvvetle sarilin, onda bulunanlari hatirda tutun» demistik.
ثُمَّ تَوَلَّيْتُم مِّن بَعْدِ ذَلِكَ فَلَوْلاَ فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ لَكُنتُم مِّنَ الْخَاسِرِينَ ﴿٦٤﴾
2/BAKARA SURESİ-64. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe tevelleytum min ba’di zâlik(zâlike), fe lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu le kuntum minel hâsirîn(hâsirîne).
Bundan sonra yine yuz cevirdiniz; eger Allah'in size bol nimeti ve merhameti olmasaydi, muhakkak zarara ugrayanlardan olurdunuz.
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ الَّذِينَ اعْتَدَواْ مِنكُمْ فِي السَّبْتِ فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُواْ قِرَدَةً خَاسِئِينَ ﴿٦٥﴾
2/BAKARA SURESİ-65. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad alimtumullezîne’tedev minkum fîs sebti fe kulnâ lehum kûnû kıradeten hâsiîn(hasiîne).
(65-66) Icinizden cumartesi gunu azginlik edenleri elbette biliyorsunuz. Onlara «Asagilik birer maymun olunuz» dedik"; bunu, cagdaslarina ve sonradan geleceklere bir ceza ornegi ve Allah'a karsi gelmekten sakinanlara ogut olsun diye yaptik.
فَجَعَلْنَاهَا نَكَالاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهَا وَمَا خَلْفَهَا وَمَوْعِظَةً لِّلْمُتَّقِينَ ﴿٦٦﴾
2/BAKARA SURESİ-66. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe cealnâhâ nekâlen li mâ beyne yedeyhâ ve mâ halfehâ ve mev’ızaten lil muttakîn(muttakîne).
(65-66) Icinizden cumartesi gunu azginlik edenleri elbette biliyorsunuz. Onlara «Asagilik birer maymun olunuz» dedik"; bunu, cagdaslarina ve sonradan geleceklere bir ceza ornegi ve Allah'a karsi gelmekten sakinanlara ogut olsun diye yaptik.
وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُواْ بَقَرَةً قَالُواْ أَتَتَّخِذُنَا هُزُواً قَالَ أَعُوذُ بِاللّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ ﴿٦٧﴾
2/BAKARA SURESİ-67. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz kâle mûsâ li kavmihî innallâhe ye’murukum en tezbehû bakarah(bakaraten), kâlû e tettehızunâ huzuvâ(huzuven), kâle eûzu billâhi en ekûne minel câhilîn(câhilîne).
Musa milletine: «Allah muhakkak bir sigir bogazlamanizi buyuruyor» demisti; «Bizi alaya mi aliyorsun?» dediklerinde de: «Cahillerden olmaktan Allah'a siginirim» dedi.
قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لّنَا مَا هِيَ قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ لاَّ فَارِضٌ وَلاَ بِكْرٌ عَوَانٌ بَيْنَ ذَلِكَ فَافْعَلُواْ مَا تُؤْمَرونَ ﴿٦٨﴾
2/BAKARA SURESİ-68. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ hiy(hiye), kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun lâ fâridun ve lâ bikr(bikrun), avânun beyne zâlik(zalike) fef’alû mâ tu’merûn(tu’merune).
«ORabbine bizim adimiza yalvar da onun mahiyetini bize bildirsin» dediler, «O, onun ne pek kart, ne pek korpe, ikisi ortasi bir sigir oldugunu soyluyor, size emrolunani yapin» dedi.
قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا لَوْنُهَا قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنّهَا بَقَرَةٌ صَفْرَاء فَاقِعٌ لَّوْنُهَا تَسُرُّ النَّاظِرِينَ ﴿٦٩﴾
2/BAKARA SURESİ-69. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ levnuhâ, kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun safrâu, fâkiun levnuhâ tesurrun nâzırîn(nâzirîne).
«ORabbine bizim adimiza yalvar da ne renk oldugunu bize bildirsin» dediler. «O, onun, bakanlarin icini acan parlak sari renkli bir sigir oldugunu soyluyor» dedi.»
قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا هِيَ إِنَّ البَقَرَ تَشَابَهَ عَلَيْنَا وَإِنَّآ إِن شَاء اللَّهُ لَمُهْتَدُونَ ﴿٧٠﴾
2/BAKARA SURESİ-70. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ hiye, innel bakara teşâbehe aleynâ, ve innâ in şâallâhu le muhtedûn(muhtedûne).
«ORabbine bizim adimiza yalvar da, mahiyetini bize bildirsin, cunku sigirlar, bizce, birbirine benzemektedir. Allah dilerse biz suphesiz dogruyu bulmus oluruz» dediler.
قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ لاَّ ذَلُولٌ تُثِيرُ الأَرْضَ وَلاَ تَسْقِي الْحَرْثَ مُسَلَّمَةٌ لاَّ شِيَةَ فِيهَا قَالُواْ الآنَ جِئْتَ بِالْحَقِّ فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُواْ يَفْعَلُونَ ﴿٧١﴾
2/BAKARA SURESİ-71. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun lâ zelûlun tusîrul arda ve lâ teskıl hars(harse), musellemetun lâ şiyete fîhâ kâlûl’âne ci’te bil hakk(hakkı), fe zebehûhâ ve mâ kâdû yef’alûn(yef’alûne).
«eri surup, ekini sulayarak boyunduruk altinda ezilmemis, kusursuz, alacasiz bir sigir oldugunu soyluyor» dedi. «simdi gercegi bildirin» deyip sigiri bogazladilar; az kalsin bunu yapmayacaklardi.*
وَإِذْ قَتَلْتُمْ نَفْساً فَادَّارَأْتُمْ فِيهَا وَاللّهُ مُخْرِجٌ مَّا كُنتُمْ تَكْتُمُونَ ﴿٧٢﴾
2/BAKARA SURESİ-72. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz kateltum nefsen feddâre’tum fîhâ vallâhu muhricun mâ kuntum tektumûn(tektumûne).
Siz bir kimseyi oldurmus ve bunu birbirinize atmistiniz; oysa Allah gizlemekte oldugunuzu ortaya cikaracakti.
فَقُلْنَا اضْرِبُوهُ بِبَعْضِهَا كَذَلِكَ يُحْيِي اللّهُ الْمَوْتَى وَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ ﴿٧٣﴾
2/BAKARA SURESİ-73. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kulnâdribûhu bi ba’dıhâ kezâlike yuhyîllâhul mevtâ ve yurîkum âyâtihî leallekum ta’kılûn(ta’kılûne).
«igirin bir parcasiyle ona vurun» dedik. Iste boylece Allah oluleri diriltir ve aklinizi kullanasiniz diye size ayetlerini gosterir.
ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُم مِّن بَعْدِ ذَلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ أَوْ أَشَدُّ قَسْوَةً وَإِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الأَنْهَارُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَاء وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللّهِ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ ﴿٧٤﴾
2/BAKARA SURESİ-74. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe kaset kulûbukum min ba’di zâlike fe hiye kel hıcâreti ev eşeddu kasveh(kasveten), ve inne minel hıcâreti lemâ yetefecceru minhul enhâr(enhâru), ve inne minhâ lemâ yeşşakkaku fe yahrucu minhul mâu, ve inne minhâ lemâyehbitu min haşyetillâh(haşyetillâhi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne).
Sonra kalbleriniz yine katilasti, tas gibi, hatta daha da kati oldu. Nitekim taslar arasinda kendisinden irmaklar fiskiran vardir; yarilip su cikan vardir; Allah korkusundan yuvarlananlar vardir. Allah yaptiklarinizi bilmez degildir.
أَفَتَطْمَعُونَ أَن يُؤْمِنُواْ لَكُمْ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِن بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ ﴿٧٥﴾
2/BAKARA SURESİ-75. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe tatmeûne en yu’minû lekum ve kad kâne ferîkun minhum yesmeûne kelâmallâhi summe yuharrifûnehu min ba’di mâ akalûhu ve hum ya’lemûn(ya’lemûne).
Size inanacaklarini umuyor musunuz? Oysa onlardan bir takimi Allah'in sozunu isitiyor, ona akillari yattiktan sonra, bile bile onu tahrif ediyorlardi.
وَإِذَا لَقُواْ الَّذِينَ آمَنُواْ قَالُواْ آمَنَّا وَإِذَا خَلاَ بَعْضُهُمْ إِلَىَ بَعْضٍ قَالُواْ أَتُحَدِّثُونَهُم بِمَا فَتَحَ اللّهُ عَلَيْكُمْ لِيُحَآجُّوكُم بِهِ عِندَ رَبِّكُمْ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ ﴿٧٦﴾
2/BAKARA SURESİ-76. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ lekûllezîne âmenû kâlû âmennâ, ve izâ halâ ba’duhum ilâ ba’din kâlû e tuhaddisûnehum bi mâ fetehallâhu aleykum li yuhâccûkum bihî inde rabbikum e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).
Inananlarla karsilastiklari zaman, «Inandik» derlerdi; birbirleriyle yalniz kaldiklarinda, «Rabbinizin katinda size karsi huccet gostersinler diye mi Allah'in size acikladigini onlara anlatiyorsunuz? Bunu akletmiyor musunuz?» derlerdi.
أَوَلاَ يَعْلَمُونَ أَنَّ اللّهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ ﴿٧٧﴾
2/BAKARA SURESİ-77. AYET (Meâlleri Kıyasla): E ve lâ ya’lemûne ennallâhe ya’lemu mâ yusirrûne ve mâ yu’linûn(yu’linûne).
Gizlediklerini de, acikladiklarini da Allah'in bildigini bilmiyorlar mi?
وَمِنْهُمْ أُمِّيُّونَ لاَ يَعْلَمُونَ الْكِتَابَ إِلاَّ أَمَانِيَّ وَإِنْ هُمْ إِلاَّ يَظُنُّونَ ﴿٧٨﴾
2/BAKARA SURESİ-78. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minhum ummiyyûne lâ ya’lemûnel kitâbe illâ emâniyye ve in hum illâ yezunnûn(yezunnûne).
Onlarin bir kisminin okuyup yazmasi yoktu. Kitab'i bilmezlerdi; bildikleri sadece bir takim yalan ve kuruntulardi. Onlar ancak vehim icindedirler.
فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِأَيْدِيهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هَذَا مِنْ عِندِ اللّهِ لِيَشْتَرُواْ بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً فَوَيْلٌ لَّهُم مِّمَّا كَتَبَتْ أَيْدِيهِمْ وَوَيْلٌ لَّهُمْ مِّمَّا يَكْسِبُونَ ﴿٧٩﴾
2/BAKARA SURESİ-79. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe veylun lillezîne yektubûnel kitâbe bi eydîhim summe yekûlûne hâzâ min indillâhi li yeşterû bihî semenen kalîlâ(kalîlen), fe veylun lehum mimmâ ketebet eydîhim ve veylun lehum mimmâ yeksibûn(yeksibûne).
Vay, Kitabi elleriyle yazip, sonra da onu az bir degere satmak icin, «Bu Allah katindandir» diyenlere! Vay ellerinin yazdiklarina! Vay kazandiklarina!
وَقَالُواْ لَن تَمَسَّنَا النَّارُ إِلاَّ أَيَّاماً مَّعْدُودَةً قُلْ أَتَّخَذْتُمْ عِندَ اللّهِ عَهْدًا فَلَن يُخْلِفَ اللّهُ عَهْدَهُ أَمْ تَقُولُونَ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ ﴿٨٠﴾
2/BAKARA SURESİ-80. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâlû len temessenen nâru illâ eyyâmen ma’dûdeh(ma’dûdete), kul ettehaztum indallâhi ahden fe len yuhlifallâhu ahdehu(ahdehû) em tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
«tes bize sadece sayili birkac gun degecektir", derler; sor, «Allah katindan siz soz mu aldiniz?", eger oyle ise Allah sozunden caymayacaktir» «Yoksa Allah'a karsi bilmediginiz bir sey mi soyluyorsunuz?»
بَلَى مَن كَسَبَ سَيِّئَةً وَأَحَاطَتْ بِهِ خَطِيئَتُهُ فَأُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿٨١﴾
2/BAKARA SURESİ-81. AYET (Meâlleri Kıyasla): Belâ men kesebe seyyieten ve ehâtat bihî hatîetuhu fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Hayir oyle degil; kotuluk isleyip sucu kendisini kusatmis olan kimseler; cehennemlikler iste onlardir. Onlar orada temellidirler.
وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أُولَئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿٨٢﴾
2/BAKARA SURESİ-82. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ulâike ashâbul cenneh(cenneti), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Inanip yararli isler yapan kimseler cennetlik olanlardir, onlar da orada temellidirler. *
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ ﴿٨٣﴾
2/BAKARA SURESİ-83. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz ehaznâ mîsâka benî isrâîle lâ ta’budûne illâllâhe ve bil vâlideyni ihsânen ve zil kurbâvel yetâmâ vel mesâkîni ve kûlû lin nâsi husnen ve ekîmûs salâte ve âtûz zekât(zekâte), summe tevelleytum illâ kalîlen minkum ve entum mu’ridûn(mu’ridûne).
Israilogullarindan, «Allah'tan baskasina kulluk etmeyin, anne babaya, yakinlara, yetimlere, duskunlere iyilik edin, insanlarla guzel guzel konusun, namazi kilin, zekati verin» diye soz almistik. Sonra siz pek aziniz mustesna, dondunuz. Sizler zaten doneksiniz.
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ لاَ تَسْفِكُونَ دِمَاءكُمْ وَلاَ تُخْرِجُونَ أَنفُسَكُم مِّن دِيَارِكُمْ ثُمَّ أَقْرَرْتُمْ وَأَنتُمْ تَشْهَدُونَ ﴿٨٤﴾
2/BAKARA SURESİ-84. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz ehaznâ mîsâkakum lâ tesfikûne dimâekum ve lâ tuhricûne enfusekum min diyârikum summe ekrartum ve entum teşhedûn(teşhedûne).
Kaninizi dokmeyin, birbirinizi yurdunuzdan surmeyin diye sizden soz almistik, sonra bunu boylece kabul etmistiniz, buna siz sahidsiniz.
ثُمَّ أَنتُمْ هَؤُلاء تَقْتُلُونَ أَنفُسَكُمْ وَتُخْرِجُونَ فَرِيقاً مِّنكُم مِّن دِيَارِهِمْ تَظَاهَرُونَ عَلَيْهِم بِالإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَإِن يَأتُوكُمْ أُسَارَى تُفَادُوهُمْ وَهُوَ مُحَرَّمٌ عَلَيْكُمْ إِخْرَاجُهُمْ أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ فَمَا جَزَاء مَن يَفْعَلُ ذَلِكَ مِنكُمْ إِلاَّ خِزْيٌ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرَدُّونَ إِلَى أَشَدِّ الْعَذَابِ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ ﴿٨٥﴾
2/BAKARA SURESİ-85. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe entum hâulâi taktulûne enfusekum ve tuhricûne ferîkan minkummin diyârihim, tezâharûne aleyhim bil ismi vel udvân(udvâni), ve in ye’tûkum usârâ tufâdûhum ve huve muharremun aleykum ihrâcuhum e fe tu’minûne bi ba’dil kitâbive tekfurûne bi ba’d(ba’dın), fe mâ cezâu men yef’alu zâlike minkum illâ hızyun fîl hayâtid dunyâ, ve yevmel kıyâmeti yureddûne ilâ eşeddil azâb(azâbi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne).
Sonra siz, birbirinizi olduren, aranizdan bir takimi memleketlerinden suren, onlara karsi gunah ve dusmanlikta birlesen, onlari cikarmak haramken size esir olarak geldiklerinde fidyelerini vermeye kalkan kimselersiniz. Kitabin bir kismina inanip, bir kismini inkar mi ediyorsunuz? Aranizda boyle yapanin cezasi ancak dunya hayatinda rezil olmaktir. Ahiret gununde de azabin en siddetlisine onlar ugratilirlar. Allah yaptiklarinizdan gafil degildir.
أُولَئِكَ الَّذِينَ اشْتَرَوُاْ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا بِالآَخِرَةِ فَلاَ يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلاَ هُمْ يُنصَرُونَ ﴿٨٦﴾
2/BAKARA SURESİ-86. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâikellezîneşteravul hayâted dunyâ bil âhirati, fe lâ yuhaffefu anhumul azâbu ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne).
Onlar ahiret karsilginda dunya hayatini satin alan kimselerdir, bu yuzden azablari hafifletilmez, onlar yardim da gormezler. *
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَقَفَّيْنَا مِن بَعْدِهِ بِالرُّسُلِ وَآتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ أَفَكُلَّمَا جَاءكُمْ رَسُولٌ بِمَا لاَ تَهْوَى أَنفُسُكُمُ اسْتَكْبَرْتُمْ فَفَرِيقاً كَذَّبْتُمْ وَفَرِيقاً تَقْتُلُونَ ﴿٨٧﴾
2/BAKARA SURESİ-87. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad âteynâ mûsâl kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum resûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferîkan taktulûn(taktulûne).
And olsun ki, Musa'ya kitap verdik, ondan sonra ard arda peygamberler gonderdik. Meryem oglu Isa'ya belgeler verdik, onu Ruhul Kudus ile destekledik. Size bir peygamber nefsinizin hoslanmadigi bir sey getirdikce, buyukluk taslayarak, bir kismini yalanci sayip, bir kismini oldurur musunuz?
وَقَالُواْ قُلُوبُنَا غُلْفٌ بَل لَّعَنَهُمُ اللَّه بِكُفْرِهِمْ فَقَلِيلاً مَّا يُؤْمِنُونَ ﴿٨٨﴾
2/BAKARA SURESİ-88. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâlû kulûbunâ gulf(gulfun), bel leanehumullâhu bi kufrihim fe kalîlen mâ yu’minun(yu’minûne).
«alplerimiz perdelidir» dediler, hayir, Allah inkarlarindan dolayi onlari lanetlemistir. Onlarin pek azi inanirlar.
وَلَمَّا جَاءهُمْ كِتَابٌ مِّنْ عِندِ اللّهِ مُصَدِّقٌ لِّمَا مَعَهُمْ وَكَانُواْ مِن قَبْلُ يَسْتَفْتِحُونَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُواْ فَلَمَّا جَاءهُم مَّا عَرَفُواْ كَفَرُواْ بِهِ فَلَعْنَةُ اللَّه عَلَى الْكَافِرِينَ ﴿٨٩﴾
2/BAKARA SURESİ-89. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lemmâ câehum kitâbun min indillâhi musaddikun limâ meahum, ve kânû min kablu yesteftihûne alellezîne keferû, fe lemmâ câehum mâ arafû keferû bihî, fe la’netullâhi alel kâfirîn(kâfirîne).
Vaktaki Allah katindan onlara, kendilerinde olani tasdik eden Kitab geldi ki onlar bundan onceleri, inkar edenlere karsi kendilerine yardim gelmesini beklerlerdi, bildikleri gelince onu inkar ettiler. Allah'in laneti, inkar edenlerin uzerine olsun.
بِئْسَمَا اشْتَرَوْاْ بِهِ أَنفُسَهُمْ أَن يَكْفُرُواْ بِمَا أنَزَلَ اللّهُ بَغْياً أَن يُنَزِّلُ اللّهُ مِن فَضْلِهِ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ فَبَآؤُواْ بِغَضَبٍ عَلَى غَضَبٍ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ مُّهِينٌ ﴿٩٠﴾
2/BAKARA SURESİ-90. AYET (Meâlleri Kıyasla): Bi’semeşterav bihî enfusehum en yekfurû bi mâ enzelallâhu bagyen en yunezzilallâhu min fadlihî alâ men yeşâu min ibâdih(ibâdihî), fe bâû bi gadabin alâ gadab(gadabin), ve lil kâfirîne azâbun muhîn(muhînun).
Allah'in kullarindan diledigine, bol ihsanindan indirmesini cekemeyerek, Allah'in indirdigini inkar etmekle, kendilerini ne kotu bir sey karsiliginda sattilar. Bu yuzden gazab ustune gazaba ugradilar. Kafirlere alcaltici bir azab vardir.
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُواْ بِمَا أَنزَلَ اللّهُ قَالُواْ نُؤْمِنُ بِمَآ أُنزِلَ عَلَيْنَا وَيَكْفُرونَ بِمَا وَرَاءهُ وَهُوَ الْحَقُّ مُصَدِّقاً لِّمَا مَعَهُمْ قُلْ فَلِمَ تَقْتُلُونَ أَنبِيَاء اللّهِ مِن قَبْلُ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ ﴿٩١﴾
2/BAKARA SURESİ-91. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ kîle lehum âminû bi mâ enzelallâhu kâlû nu’minu bi mâ unzile aleynâ ve yekfurûne bi mâ verâehu ve huvel hakku musaddikan limâ meahum kul fe lime taktulûne enbiyâallâhi min kablu in kuntum mu’minîn(mu’minîne).
Onlara, «Allah'in indirdigine inanin» denildiginde «Bize indirilene inaniriz» deyip ondan sonra gelen Kuran'i inkar ederler; halbuki o, ellerinde bulunan Tevrat'i tasdik eden hak bir Kitab'dir. Onlara «Eger inaniyor idiyseniz nicin daha once Allah'in peygamberlerini olduruyordunuz?» diye sor.
وَلَقَدْ جَاءكُم مُّوسَى بِالْبَيِّنَاتِ ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِن بَعْدِهِ وَأَنتُمْ ظَالِمُونَ ﴿٩٢﴾
2/BAKARA SURESİ-92. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad câekum mûsâ bil beyyinâti summettehaztumul icle min ba’dihî ve entum zâlimûn(zâlimûne).
And olsun ki, Musa size mucizeler getirdi, sonra ardindan kendinize yazik ederek buzagiyi tanri olarak benimsediniz.
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُواْ مَا آتَيْنَاكُم بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُواْ قَالُواْ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَأُشْرِبُواْ فِي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِهِ إِيمَانُكُمْ إِن كُنتُمْ مُّؤْمِنِينَ ﴿٩٣﴾
2/BAKARA SURESİ-93. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz ehaznâ mîsâkakum ve refa’nâ fevkakumut tûr(tûra), huzû mâ âteynâkum bi kuvvetin vesmeû kâlû semi’nâ ve aseynâ ve uşribû fî kulûbihimul icle bi kufrihim kul bi’se mâ ye’murukum bihî îmânukum in kuntum mu’minîn(mu’minîne).
Sizden kesin soz almis ve Tur'u tepenize dikmistik,"Size verdigimize kuvvetle sarilin ve dinleyin» demistik «Isittik ve karsi geldik» dediler de inkarlari yuzunden buzagi sevgisi kalblerine sindirildi. De ki, «Eger inanmissaniz, imaniniz size ne kotu sey emrediyor?»
قُلْ إِن كَانَتْ لَكُمُ الدَّارُ الآَخِرَةُ عِندَ اللّهِ خَالِصَةً مِّن دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُاْ الْمَوْتَ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ ﴿٩٤﴾
2/BAKARA SURESİ-94. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kul in kânet lekumud dârul âhiretu indallâhi hâlisaten min dûnin nâsi fe temennevûl mevte in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
De ki, «Eger ahiret yurdu Allah katinda baskalarina degil de yalniz size mahsus ise ve eger dogru sozlu iseniz, olumu dilesenize!»
وَلَن يَتَمَنَّوْهُ أَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ وَاللّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمينَ ﴿٩٥﴾
2/BAKARA SURESİ-95. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve len yetemennevhu ebeden bimâ kaddemet eydîhim vallâhu alîmun biz zâlimîn(zâlimîne).
Bunu, onceden islediklerinden oturu, asla dilemeyeceklerdir. Allah zalimleri bilir.
وَلَتَجِدَنَّهُمْ أَحْرَصَ النَّاسِ عَلَى حَيَاةٍ وَمِنَ الَّذِينَ أَشْرَكُواْ يَوَدُّ أَحَدُهُمْ لَوْ يُعَمَّرُ أَلْفَ سَنَةٍ وَمَا هُوَ بِمُزَحْزِحِهِ مِنَ الْعَذَابِ أَن يُعَمَّرَ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ ﴿٩٦﴾
2/BAKARA SURESİ-96. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve le tecidennehum ahrasan nâsi alâ hayâtin, ve minellezîne eşrakû yeveddu ehaduhum lev yuammeru elfe seneh(senetin), ve mâ huve bi muzahzihıhî minel azâbi en yuammer(yuammere), vallâhu basîrun bimâ ya’melûn(ya’melûne).
And olsun ki, onlarin hayata diger insanlardan ve hattta Allah'a es kosanlardan da daha duskun olduklarini goorursun. Her biri omrunun bin yil olmasini ister. Oysa uzun omurlu olmasi onu azabdan uzaklastirmaz. Allah onlarin yaptiklarini gorur. *
قُلْ مَن كَانَ عَدُوًّا لِّجِبْرِيلَ فَإِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلَى قَلْبِكَ بِإِذْنِ اللّهِ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرَى لِلْمُؤْمِنِينَ ﴿٩٧﴾
2/BAKARA SURESİ-97. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kul men kâne aduvven li cibrîle fe innehu nezzelehu alâ kalbike bi iznillâhi musaddikan limâ beyne yedeyhi ve huden ve buşrâ lil mu’minîn(mu’minîne).
De ki, «Cebrail'e dusman olan kimse Allah'a dusmandir", cunku O, Kuran'i Allah'in izniyle kendinden oncekini tasdik ederek, yol gosterici ve inananlara mujdeci olarak senin kalbine indirmistir.
مَن كَانَ عَدُوًّا لِّلّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَرُسُلِهِ وَجِبْرِيلَ وَمِيكَالَ فَإِنَّ اللّهَ عَدُوٌّ لِّلْكَافِرِينَ ﴿٩٨﴾
2/BAKARA SURESİ-98. AYET (Meâlleri Kıyasla): Men kâne aduvven lillâhi ve melâiketihî ve rusulihî ve cibrîle ve mîkâle fe innallâhe aduvvun lil kâfirîn(kâfirîne).
Allah'a meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikail'e dusman olan kimse inkar etmis olur. Allah suphesiz, inkar edenlerin dusmanidir.
وَلَقَدْ أَنزَلْنَآ إِلَيْكَ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَمَا يَكْفُرُ بِهَا إِلاَّ الْفَاسِقُونَ ﴿٩٩﴾
2/BAKARA SURESİ-99. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad enzelnâ ileyke âyâtin beyyinât(beyyinâtin), ve mâ yekfuru bihâ illel fâsikûn(fâsikûne).
And olsun ki, sana apacik ayetler indirdik. Onlari sadece yoldan cikmislar inkar eder.
أَوَكُلَّمَا عَاهَدُواْ عَهْداً نَّبَذَهُ فَرِيقٌ مِّنْهُم بَلْ أَكْثَرُهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ ﴿١٠٠﴾
2/BAKARA SURESİ-100. AYET (Meâlleri Kıyasla): E ve kullemâ âhedû ahden nebezehu ferîkun minhum bel ekseruhum lâ yu’minûn(yu’minûne).
Onlar, her ne zaman bir ahidde bulunmuslarsa iclerinden bir takimi onu bozmamis midir? Zaten onlarin cogu inanmazlar.
وَلَمَّا جَاءهُمْ رَسُولٌ مِّنْ عِندِ اللّهِ مُصَدِّقٌ لِّمَا مَعَهُمْ نَبَذَ فَرِيقٌ مِّنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ كِتَابَ اللّهِ وَرَاء ظُهُورِهِمْ كَأَنَّهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ ﴿١٠١﴾
2/BAKARA SURESİ-101. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lemmâ câehum resûlun min indillâhi musaddikun limâ meahum nebeze ferîkun minellezîne ûtûl kitâb(kitâbe), kitâballâhi verâe zuhûrihim ke ennehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Ellerinde olani dogrulayan bir peygamber Allah katindan onlara gelince Kitab verilenlerden bir takimi, bilmiyorlarmis gibi, Allah'in Kitabi'ni arakalarina attilar.
وَاتَّبَعُواْ مَا تَتْلُواْ الشَّيَاطِينُ عَلَى مُلْكِ سُلَيْمَانَ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمَانُ وَلَكِنَّ الشَّيْاطِينَ كَفَرُواْ يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا أُنزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّى يَقُولاَ إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلاَ تَكْفُرْ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ وَمَا هُم بِضَآرِّينَ بِهِ مِنْ أَحَدٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلاَ يَنفَعُهُمْ وَلَقَدْ عَلِمُواْ لَمَنِ اشْتَرَاهُ مَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ وَلَبِئْسَ مَا شَرَوْاْ بِهِ أَنفُسَهُمْ لَوْ كَانُواْ يَعْلَمُونَ ﴿١٠٢﴾
2/BAKARA SURESİ-102. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vettebeû mâ tetlûş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne) ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihra, ve mâ unzile alâl melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût(mârûte), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer’i ve zevcihî, ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yadurruhum ve lâ yenfeuhum ve lekad alimû le menişterâhu mâ lehu fîl âhirati min halâkın, ve le bi’se mâ şerav bihî enfusehum lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).
seytanlarin Suleyman'in hukumdarligi hakkinda soylediklerine uydular. Oysa Suleyman kafir degildi, ama insanlara sihri ogreten seytanlar kafir olmuslardi. Babil'de, melek denilen Harut ve Marut'a bir sey indirilmemisti. Bu ikisi «Biz sadece imtihan ediyoruz, sakin inkar etme» demedikce kimseye bir sey ogretmezlerdi. Halbuki bu ikisinden, koca ile karisinin arasini ayiracak seyler ogreniyorlardi. Oysa Allah'in izni olmadikca onlar kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine zarar verecek, faydali olmayacak seyler ogreniyorlardi. And olsun ki, onu satin alanin ahiretten bir nasibi olmadigini biliyorlardi. Kendilerini karsiliginda sattiklari seyin ne kotu oludugunu keske bilselerdi!
وَلَوْ أَنَّهُمْ آمَنُواْ واتَّقَوْا لَمَثُوبَةٌ مِّنْ عِندِ اللَّه خَيْرٌ لَّوْ كَانُواْ يَعْلَمُونَ ﴿١٠٣﴾
2/BAKARA SURESİ-103. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lev ennehum âmenû vettekav le mesûbetun min indillâhi hayr(hayrun), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).
Onlar inanip, Allah'a karsi gelmekten sakinsalardi, Allah katindan olan sevab daha hayirli olurdu. Keske bilselerdi! *
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقُولُواْ رَاعِنَا وَقُولُواْ انظُرْنَا وَاسْمَعُوا ْوَلِلكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿١٠٤﴾
2/BAKARA SURESİ-104. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tekûlû râinâ ve kûlûnzurnâ vesmeû ve lil kâfirîne azâbun elîm(elîmun).
Ey inananlar! Peygamber'e, «Bizi de dinle» demeyin, «Bizi gozet» deyin ve dinleyin, inkar edenlere elem verici azab vardir.
مَّا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْكُم مِّنْ خَيْرٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَاللّهُ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ ﴿١٠٥﴾
2/BAKARA SURESİ-105. AYET (Meâlleri Kıyasla): Mâ yeveddullezîne keferû min ehlil kitâbi ve lel muşrikîne en yunezzele aleykum min hayrin min rabbikum vallâhu yahtassu bi rahmetihî men yeşâu, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Kitab ehlinden ve Allah'a es kosanlardan inkar edenler, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini istemezler. Allah, rahmetini diledigine tahsis eder. Allah buyuk nimet sahibidir.
مَا نَنسَخْ مِنْ آيَةٍ أَوْ نُنسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِّنْهَا أَوْ مِثْلِهَا أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿١٠٦﴾
2/BAKARA SURESİ-106. AYET (Meâlleri Kıyasla): Mâ nensah min âyetin ev nunsihâ ne’ti bi hayrin minhâ ev mislihâ e lem ta’lem ennallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Herhangi bir ayetin hukmunu yururlukten kaldirir veya unutturursak, onun yerine daha hayirlisini veya onun benzerini getiririz. Allah'in her seye kadir oldugunu bilmez misin?
أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللّهَ لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللّهِ مِن وَلِيٍّ وَلاَ نَصِيرٍ ﴿١٠٧﴾
2/BAKARA SURESİ-107. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem ta’lem ennellâhe lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), ve mâ lekum min dûnillâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Goklerin ve yerin Hukumdarliginin Allah'a aid oldugunu bilmez misin? Allah'tan baska dost ve yardimciniz yoktur.
أَمْ تُرِيدُونَ أَن تَسْأَلُواْ رَسُولَكُمْ كَمَا سُئِلَ مُوسَى مِن قَبْلُ وَمَن يَتَبَدَّلِ الْكُفْرَ بِالإِيمَانِ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاء السَّبِيلِ ﴿١٠٨﴾
2/BAKARA SURESİ-108. AYET (Meâlleri Kıyasla): Em turîdûne en tes’elû resûlekum kemâ suile mûsâ min kabl(kablu), ve men yetebeddelil kufra bil îmâni fe kad dalle sevâes sebîl(sebîli).
Yoksa, daha once Musa'nin sorguya cekildigi gibi, siz de peygamberinizi sorguya mi cekmek istiyorsunuz? Imani inkarla degistiren, suphesiz dogru yoldan sapmis olur.
وَدَّ كَثِيرٌ مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُم مِّن بَعْدِ إِيمَانِكُمْ كُفَّاراً حَسَدًا مِّنْ عِندِ أَنفُسِهِم مِّن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْحَقُّ فَاعْفُواْ وَاصْفَحُواْ حَتَّى يَأْتِيَ اللّهُ بِأَمْرِهِ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿١٠٩﴾
2/BAKARA SURESİ-109. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vedde kesîrun min ehlil kitâbi lev yeruddûnekum min ba’di îmânikum kuffârâ(kuffâran), haseden min indi enfusihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hakk(hakku), fa’fû vasfehû hattâ ye’tiyallâhu bi emrih(emrihî), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Kitab ehlinin cogu, hak kendilerine apacik belli olduktan sonra, iclerindeki cekememezlikten oturu, sizi, inandiktan sonra kufre dondurmeyi isterler. Allah'in emri gelene kadar onlari affedin, gecin. Allah muhakkak her seya Kadir'dir.
وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ وَمَا تُقَدِّمُواْ لأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللّهِ إِنَّ اللّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ ﴿١١٠﴾
2/BAKARA SURESİ-110. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ekîmus salâte ve âtûz zekât(zekâte), ve mâ tukaddimû li enfusikum min hayrin tecidûhu indallâh(indallâhi) innallâhe bi mâ ta’melûne basîr(basîrun).
Namazi kilin, zekati verin, kendiniz icin onden gonderdiginiz her hayri Allah katinda bulacaksiniz. Allah yaptiklarinizi suphesiz gorur.
وَقَالُواْ لَن يَدْخُلَ الْجَنَّةَ إِلاَّ مَن كَانَ هُوداً أَوْ نَصَارَى تِلْكَ أَمَانِيُّهُمْ قُلْ هَاتُواْ بُرْهَانَكُمْ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ ﴿١١١﴾
2/BAKARA SURESİ-111. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâlû len yedhulel cennete illâ men kâne hûden ev nasâr(nasârâ), tilke emâniyyuhum kul hâtû burhânekum in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
«Yahudi veya hiristiyan olmayan kimse elbettte cennete girmeyecek» dediler; bu onlarin kuruntularidir. De ki: «Sozunuz dogru ise delillerinizi getirin".
بَلَى مَنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَلَهُ أَجْرُهُ عِندَ رَبِّهِ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ ﴿١١٢﴾
2/BAKARA SURESİ-112. AYET (Meâlleri Kıyasla): Belâ men esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun fe lehû ecruhu inde rabbihî, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Hayir, oyle degil; iyilik yaparak kendini Allah'a veren kimsenin ecri Rabbi'nin katindadir. Onlara korku yoktur, onlar uzulmeyeceklerdir. *
وَقَالَتِ الْيَهُودُ لَيْسَتِ النَّصَارَى عَلَىَ شَيْءٍ وَقَالَتِ النَّصَارَى لَيْسَتِ الْيَهُودُ عَلَى شَيْءٍ وَهُمْ يَتْلُونَ الْكِتَابَ كَذَلِكَ قَالَ الَّذِينَ لاَ يَعْلَمُونَ مِثْلَ قَوْلِهِمْ فَاللّهُ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُواْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ ﴿١١٣﴾
2/BAKARA SURESİ-113. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâletil yahûdu leysetin nasârâ alâ şey’(şey’in) ve kâletin nasârâ leysetil yahûdu alâ şey’in ve hum yetlûnel kitâb(kitâbe), kezâlike kâlellezine lâ ya’lemûne misle kavlihim, fallâhu yahkumu beynehum yevmel kıyâmeti fîmâ kânû fîhi yahtelifûn(yahtelifûne).
Yahudiler, «Hiristiyanligin bir temeli yoktur» dediler; oysa onlar Kitablarini da okuyorlar. Bilgisizler de tipki onlarin soylediklerini soylemistir. Allah, kiyamet gunu, anlasmazliga dustukleri seylerde onlarin arasinda hukum verecektir.
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن مَّنَعَ مَسَاجِدَ اللّهِ أَن يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَى فِي خَرَابِهَا أُوْلَئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَن يَدْخُلُوهَا إِلاَّ خَآئِفِينَ لهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ ﴿١١٤﴾
2/BAKARA SURESİ-114. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve men azlemu mimmen menea mesâcidallâhi en yuzkere fîhesmuhu ve seâ fî harâbihâ ulâike mâ kâne lehum en yedhulûhâ illâ hâifîn(hâifîne) lehum fîd dunyâ hızyun ve lehum fîl âhireti azâbun azîm(azîmun).
Alah'in mescidlerinde O'nun isminin anilmasini yasak eden ve oralarin yikilmasina calisan kimseden daha zalim kim vardir? Onlarin oralara korkmadan girememeleri gerekir. Dunyada rezillik onlaradir, ahirette buyuk azab da onlaradir.
وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ ﴿١١٥﴾
2/BAKARA SURESİ-115. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lillâhil meşriku vel magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh(vechullâhi) innallâhe vâsiun alîm(alîmun).
Dogu da bati da Allah'indir, nereye donerseniz Allah'in yonu orasidir. Dogrusu Allah her yeri kaplar ve her seyi bilir.
وَقَالُواْ اتَّخَذَ اللّهُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ بَل لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ كُلٌّ لَّهُ قَانِتُونَ ﴿١١٦﴾
2/BAKARA SURESİ-116. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâlûttehazellâhu veleden, subhâneh(subhânehu), bel lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), kullun lehu kânitûn(kânitûne).
«Allah ogul edindi» dediler; hasa, oysa, goklerde ve yerde olanlar O'nundur. Hepsi O'na boyun egmislerdir.
بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَإِذَا قَضَى أَمْراً فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ ﴿١١٧﴾
2/BAKARA SURESİ-117. AYET (Meâlleri Kıyasla): Bedîus semâvâti vel ard(ardı), ve izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe yekûn(yekûnu).
Gokleri ve yeri yoktan var eden Allah'tir. O, bir isin olmasini dilerse, ona ancak «ol» der ve olur.
وَقَالَ الَّذِينَ لاَ يَعْلَمُونَ لَوْلاَ يُكَلِّمُنَا اللّهُ أَوْ تَأْتِينَا آيَةٌ كَذَلِكَ قَالَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّثْلَ قَوْلِهِمْ تَشَابَهَتْ قُلُوبُهُمْ قَدْ بَيَّنَّا الآيَاتِ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ ﴿١١٨﴾
2/BAKARA SURESİ-118. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâlellezîne lâ ya’lemûne lev lâ yukellimunâllâhu ev te’tînâ âyeh(âyetun), kezâlike kâlellezîne min kablihim misle kavlihim, teşâbehet kulûbuhum, kad beyyennal âyâti li kavmin yûkınûn(yûkınûne).
Bilmeyenler: «Allah bizimle konusmali veya bize bir ayet gelmeli degil miydi?» dediler. Onlardan oncekiler de onlarin soylediklerinin tipkisini soylemislerdi. Kalbleri birbirine benzedi. Kesinlikle inanan kimseler icin ayetleri aciklamisizdir.
إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلاَ تُسْأَلُ عَنْ أَصْحَابِ الْجَحِيمِ ﴿١١٩﴾
2/BAKARA SURESİ-119. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnâ erselnâke bil hakkı beşîren ve nezîren, ve lâ tus’elu an ashâbil cahîm(cahîmi).
Dogrusu Biz, seni hak ile, mujdeci ve uyarici olarak gondermisizdir. Sen, cehennemliklerden sorumlu tutulmayacaksin.
وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللّهِ مِن وَلِيٍّ وَلاَ نَصِيرٍ ﴿١٢٠﴾
2/BAKARA SURESİ-120. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve le initteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Kendi dinlerine uymadikca, yahudi ve hiristiyanlar senden asla hosnud olmayacaklardir. De ki: «Dogru yol, ancak Allah'in yoludur". Sana gelen ilimden sonra onlarin heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ve ne de bir yardimci olur.
الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَتْلُونَهُ حَقَّ تِلاَوَتِهِ أُوْلَئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمن يَكْفُرْ بِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ ﴿١٢١﴾
2/BAKARA SURESİ-121. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne âteynâhumul kitâbe yetlûnehu hakka tilâvetih(tilâvetihî) ulâike yu’minûne bih(bihî), ve men yekfur bihî fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
Kendilerine verdigimiz Kitab'i geregince okuyanlar var ya, iste ona ancak onlar inanirlar. Onu inkar edenler ise kaybedenlerdir.*
يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اذْكُرُواْ نِعْمَتِيَ الَّتِي أَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَأَنِّي فَضَّلْتُكُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ ﴿١٢٢﴾
2/BAKARA SURESİ-122. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ benî isrâîlezkurû ni’metiyelletî en’amtu aleykum ve ennî faddaltukum alel âlemîn(âlemîne).
Ey Israilogullari! Size verdigim nimeti ve sizi bir zamanlar alemlere ustun tuttugumu hatirlayin.
وَاتَّقُواْ يَوْماً لاَّ تَجْزِي نَفْسٌ عَن نَّفْسٍ شَيْئاً وَلاَ يُقْبَلُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلاَ تَنفَعُهَا شَفَاعَةٌ وَلاَ هُمْ يُنصَرُونَ ﴿١٢٣﴾
2/BAKARA SURESİ-123. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vettekû yevmen lâ teczî nefsun an nefsin şey’en ve lâ yukbelu minhâ adlun ve lâ tenfeuhâ şefâatun ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne).
Kimsenin kimse namina bir sey odemiyecegi, hic kimseden fidye alinmiyacagi, kimseye sefaatin yarar saglamayacagi ve onlarin yardim gormiyecegi gunden korunun.
وَإِذِ ابْتَلَى إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامًا قَالَ وَمِن ذُرِّيَّتِي قَالَ لاَ يَنَالُ عَهْدِي الظَّالِمِينَ ﴿١٢٤﴾
2/BAKARA SURESİ-124. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izibtelâ ibrâhîme rabbuhu bi kelimâtin fe etemmehun(etemmehunne), kâle innî câiluke lin nâsi imâmâ(imâmen), kâle ve min zurriyyetî kâle lâ yenâlu ahdiz zâlimîn(zâlimîne).
Rabbi Ibrahim'i bir takim emirlerle denemis, o da onlari yerine getirmisti. Allah, «seni insanlara onder kilacagim» demisti. O «soyumdan da» deyince, «zalimler benim ahdime erisemez» buyurmustu.
وَإِذْ جَعَلْنَا الْبَيْتَ مَثَابَةً لِّلنَّاسِ وَأَمْناً وَاتَّخِذُواْ مِن مَّقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّى وَعَهِدْنَا إِلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ أَن طَهِّرَا بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْعَاكِفِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ ﴿١٢٥﴾
2/BAKARA SURESİ-125. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz cealnâl beyte mesâbeten lin nâsi ve emnâ(emnen), vettehizû min makâmı ibrâhîme musallâ(musallen) ve ahidnâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle en tahhirâ beytiye lit tâifîne vel âkifîne ver rukkais sucûd(sucûdi).
Kabeyi, insanlar icin toplanma ve guven yeri kilmistik. Ibrahim'in makamini namaz yeri edinin, dedik. Evimi ziyaret edenler, kendini ibadete verenler, ruku ve secde edenler icin temiz tutun diye Ibrahim ve Ismail'e ahd verdik.
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هََذَا بَلَدًا آمِنًا وَارْزُقْ أَهْلَهُ مِنَ الثَّمَرَاتِ مَنْ آمَنَ مِنْهُم بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ قَالَ وَمَن كَفَرَ فَأُمَتِّعُهُ قَلِيلاً ثُمَّ أَضْطَرُّهُ إِلَى عَذَابِ النَّارِ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ ﴿١٢٦﴾
2/BAKARA SURESİ-126. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz kâle ibrâhîmu rabbic’al hâzâ beleden âminen verzuk ehlehu mines semerâti men âmene minhum billâhi vel yevmil âhir(âhiri), kâle ve men kefere fe umettiuhu kalîlen summe adtarruhu ilâ azâbin nâr(nâri), ve bi’sel masîr(masîru).
Ibrahim: «Rabbim! Burasini emin bir sehir kil, halkindan, Allah'a ve ahiret gunune inananlari urunlerle riziklandir» demisti. Allah da: «Inkar edeni de az bir muddet gecindirir, sonra da onu atesin azabina ugramak zorunda birakirim, ne kotu sonuc» buyurmustu.
وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ﴿١٢٧﴾
2/BAKARA SURESİ-127. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz yerfeu ibrâhîmul kavâide minel beyti veismâîl(ismâîlu) rabbenâ tekabbel minnâ inneke entes semîul alîm(alîmu).
Ibrahim ve Ismail, Kabenin temellerini yukseltiyordu. «Rabbimiz! Yaptigimizi kabul buyur. suphesiz ki, Sen hem isitir hem bilirsin» dediler.
رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُّسْلِمَةً لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَآ إِنَّكَ أَنتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ ﴿١٢٨﴾
2/BAKARA SURESİ-128. AYET (Meâlleri Kıyasla): Rabbenâ vec’alnâ muslimeyni leke ve min zurriyyetinâ ummeten muslimeten leke ve erinâ menâsikenâ ve tub aleynâ, inneke entet tevvâbur rahîm(rahîmu).
«ORabbimiz! Ikimizi Sana teslim olanlardan kil, soyumuzdan da Sana teslim olanlardan bir ummet yetistir. Bize ibadet yollarimizi goster, tevbemizi kabul buyur, cunku tevbeleri daima kabul eden, merhametli olan ancak Sensin".
رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ إِنَّكَ أَنتَ العَزِيزُ الحَكِيمُ ﴿١٢٩﴾
2/BAKARA SURESİ-129. AYET (Meâlleri Kıyasla): Rabbenâ veb’as fîhim resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtike ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete ve yuzekkîhim inneke entel azîzul hakîm(hakîmu).
«ORabbimiz! Iclerinden onlara Senin ayetlerini okuyan, Kitabi ve hikmeti ogreten, onlari her kotulukten aritan bir peygamber gonder. Dogrusu guclu ve Hakim olan ancak Sensin". *
وَمَن يَرْغَبُ عَن مِّلَّةِ إِبْرَاهِيمَ إِلاَّ مَن سَفِهَ نَفْسَهُ وَلَقَدِ اصْطَفَيْنَاهُ فِي الدُّنْيَا وَإِنَّهُ فِي الآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ ﴿١٣٠﴾
2/BAKARA SURESİ-130. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve men yergabu an milleti ibrâhîme illâ men sefihe nefseh(nefsehu), ve lekadistafeynâhufîd dunyâ, ve innehu fîlâhireti le mines sâlihîn(sâlihîne).
Kendini bilmezden baskasi Ibrahim'in dininden yuz cevirmez. And olsun ki, dunyada onu sectik, suphesiz o, ahirette de iyilerdendir.
إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿١٣١﴾
2/BAKARA SURESİ-131. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz kâle lehû rabbuhû eslim kâle eslemtu li rabbil âlemîn(âlemîne).
Rabbi ona: «Teslim ol» buyurdugunda, «Alemlerin Rabbine teslim oldum» demisti.
وَوَصَّى بِهَا إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ يَا بَنِيَّ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَى لَكُمُ الدِّينَ فَلاَ تَمُوتُنَّ إَلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ ﴿١٣٢﴾
2/BAKARA SURESİ-132. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve ya’kûb(ya’kûbu), yâ beniyye innallâhestafâ lekumud dîne fe lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).
Ibrahim bunu ogullarina vasiyet etti. Yakub da: «Ogullarim! Allah dini size secti, siz de ancak O'na teslim olmus olarak can verin» dedi.
أَمْ كُنتُمْ شُهَدَاء إِذْ حَضَرَ يَعْقُوبَ الْمَوْتُ إِذْ قَالَ لِبَنِيهِ مَا تَعْبُدُونَ مِن بَعْدِي قَالُواْ نَعْبُدُ إِلَهَكَ وَإِلَهَ آبَائِكَ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ إِلَهًا وَاحِدًا وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ ﴿١٣٣﴾
2/BAKARA SURESİ-133. AYET (Meâlleri Kıyasla): Em kuntum şuhedâe iz hadara ya’kûbel mevtu, iz kâle li benîhi mâ ta’budûne min ba’dî kâlû na’budu ilâheke ve ilâhe âbâike ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ilâhen vâhidâ(vâhiden) ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne).
Yoksa Yakub can verirken sizler yaninda mi idiniz? O, ogullarina: «Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?» diye sormustu; Onlar da: «Senin Tanrina ve atalarin Ibrahim, Ismail, Ishak'in Tanrisi olan tek Tanriya kulluk edecegiz, bizler O'na teslim olmusuzdur» demislerdi.
تِلْكَ أُمَّةٌ قَدْ خَلَتْ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُم مَّا كَسَبْتُمْ وَلاَ تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿١٣٤﴾
2/BAKARA SURESİ-134. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tilke ummetun kad halet, lehâ mâ kesebet ve lekum mâ kesebtum, ve lâ tus’elûne ammâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Onlar gecmis birer ummettir. Kazandiklari kendilerine, kazandiklariniz da sizedir. Onlarin yapmis olduklarindan sorumlu degilsiniz.
وَقَالُواْ كُونُواْ هُودًا أَوْ نَصَارَى تَهْتَدُواْ قُلْ بَلْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ ﴿١٣٥﴾
2/BAKARA SURESİ-135. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâlû kûnû hûden ev nasârâ tehtedû kul bel millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne).
«Yahudi veya hiristiyan olun ki dogru yolu bulasiniz» dediler. «Dogruya yonelmis olan ve Allah'a es kosanlardan olmayan Ibrahim'in dinine uyariz» de.
قُولُواْ آمَنَّا بِاللّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْنَا وَمَا أُنزِلَ إِلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَالأسْبَاطِ وَمَا أُوتِيَ مُوسَى وَعِيسَى وَمَا أُوتِيَ النَّبِيُّونَ مِن رَّبِّهِمْ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ ﴿١٣٦﴾
2/BAKARA SURESİ-136. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kûlû âmennâ billâhi ve mâ unzile ileynâ ve mâ unzile ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ve mâ ûtiyen nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne).
«Allah'a, bize gonderilene, Ibrahim'e, Ismail'e, Ishak'a, Yakub'a ve torunlarina gonderilene, Musa ve Isa'ya verilene, Rableri tarafindan peygamberlere verilene, onlari birbirinden ayirt etmeyerek inandik, biz O'na teslim olanlariz» deyin.
فَإِنْ آمَنُواْ بِمِثْلِ مَا آمَنتُم بِهِ فَقَدِ اهْتَدَواْ وَّإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّمَا هُمْ فِي شِقَاقٍ فَسَيَكْفِيكَهُمُ اللّهُ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ﴿١٣٧﴾
2/BAKARA SURESİ-137. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe in âmenû bi misli mâ âmentum bihî fe kadihtedev ve in tevellev fe innemâ hum fî şikâk(şikâkın) fe se yekfîke humullâh(humullâhu), ve huves semîul alîm(alîmu).
Sizin inandiginiz gibi inanmis olsalar, dogru yolu bulmus olurlar. Yuz cevirirlerse, suphesiz onlar cikmazdadirlar. Onlara karsi sana Allah yetecektir. O, isitir ve bilir.
صِبْغَةَ اللّهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ صِبْغَةً وَنَحْنُ لَهُ عَابِدونَ ﴿١٣٨﴾
2/BAKARA SURESİ-138. AYET (Meâlleri Kıyasla): Sıbgatallâh(sıbgatallâhi) ve men ahsenu minallâhi sıbgaten, ve nahnu lehu âbidûn(âbidûne).
Allah'in verdigi renge uyun; rengi Allah'inkinden daha guzel olan kim vardir? Biz «O'na kulluk edenleriz» deyin.
قُلْ أَتُحَآجُّونَنَا فِي اللّهِ وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ وَلَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُخْلِصُونَ ﴿١٣٩﴾
2/BAKARA SURESİ-139. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kul e tuhâccûnenâ fîllâhi ve huve rabbunâ ve rabbukum, ve lenâ â’mâlunâ ve lekum a’mâlukum ve nahnu lehu muhlisûn(muhlisûne).
De ki: «Bizim ve sizin Rabbiniz olan Allah hakkinda bize karsi huccet mi gosteriyorsunuz? Bizim yaptiklarimiz kendimize, sizin yaptiklariniz de kendinize aittir. Biz O'na karsi samimiyiz".
أَمْ تَقُولُونَ إِنَّ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَالأسْبَاطَ كَانُواْ هُودًا أَوْ نَصَارَى قُلْ أَأَنتُمْ أَعْلَمُ أَمِ اللّهُ وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن كَتَمَ شَهَادَةً عِندَهُ مِنَ اللّهِ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ ﴿١٤٠﴾
2/BAKARA SURESİ-140. AYET (Meâlleri Kıyasla): Em tekûlûne inne ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâta kânû hûden ev nasârâ kul e entum a’lemu emillâh(emillâhu), ve men azlemu mimmen keteme şehâdeten indehu minallâh(minallâhi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne).
Yoksa Ibrahim, Ismail, Ishak, Yakub ve torunlarinin yahudi veya hiristiyan olduklarini mi soyluyorsunuz? Peki, Siz mi yoksa Allah mi daha iyi bilir? de. Allah tarafindan kendisine bildirilen bir gercegi gizleyenden daha zalim kim vardir? Allah yaptiklarinizdan gafil degildir.
تِلْكَ أُمَّةٌ قَدْ خَلَتْ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُم مَّا كَسَبْتُمْ وَلاَ تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿١٤١﴾
2/BAKARA SURESİ-141. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tilke ummetun kad halet lehâ mâ kesebet ve lekum mâ kesebtum ve lâ tus’elûne ammâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Onlar gecmis birer ummettir. Kazandiklari kendilerine, sizin kazandiklariniz da sizedir. Onlarin yapmis olduklarindan sorumlu degilsiniz. *
سَيَقُولُ السُّفَهَاء مِنَ النَّاسِ مَا وَلاَّهُمْ عَن قِبْلَتِهِمُ الَّتِي كَانُواْ عَلَيْهَا قُل لِّلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ يَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ ﴿١٤٢﴾
2/BAKARA SURESİ-142. AYET (Meâlleri Kıyasla): Se yekûlus sufehâu minen nâsi mâ vellâhum an kıbletihimulletî kânû aleyhâ kul lillâhil meşrıku vel magrıb(magrıbu), yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Insanlarin beyinsizleri, «Yoneldikleri kibleden onlari ceviren nedir?» diyecekler; de ki: «Dogu ve bati Allah'indir. O, diledigini dogru yola eristirir".
وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِّتَكُونُواْ شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا وَمَا جَعَلْنَا الْقِبْلَةَ الَّتِي كُنتَ عَلَيْهَا إِلاَّ لِنَعْلَمَ مَن يَتَّبِعُ الرَّسُولَ مِمَّن يَنقَلِبُ عَلَى عَقِبَيْهِ وَإِن كَانَتْ لَكَبِيرَةً إِلاَّ عَلَى الَّذِينَ هَدَى اللّهُ وَمَا كَانَ اللّهُ لِيُضِيعَ إِيمَانَكُمْ إِنَّ اللّهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ ﴿١٤٣﴾
2/BAKARA SURESİ-143. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kezâlike cealnâkum ummeten vasatan li tekûnû şuhedâe alen nâsi ve yekûner resûlu aleykum şehîdâ(şehîden), ve mâ cealnâl kıbletelletî kunte aleyhâ illâ li na’leme men yettebiur resûle mimmen yenkalibu alâ akibeyh(akibeyhi), ve in kânet le kebîreten illâ alellezîne hedallâh(hedallâhu) ve mâ kânallâhu li yudîa îmânekum innallâhe bin nâsi le raûfun rahîm(rahîmun).
Boylece sizi insanlara sahid ve ornek olmaniz icin tam ortada bulunan bir ummet kildik. Peygamber de size sahid ve ornektir. Senin yoneldigin yonu, Peygambere uyanlari, cayacaklardan ayirdetmek icin kible yaptik. Dogrusu Allah'in yola koydugu kimselerden baskasina bu agir bir seydir. Allah ibadetlerinizi bosa cikaracak degildir. Dogrusu Allah insanlara sefkat gosterir, merhamet eder.
قَدْ نَرَى تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَاء فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنتُمْ فَوَلُّواْ وُجُوِهَكُمْ شَطْرَهُ وَإِنَّ الَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ لَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ ﴿١٤٤﴾
2/BAKARA SURESİ-144. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kad nerâ tekallube vechike fîs semâi, fe le nuvelliyenneke kıbleten terdâhâ, fe velli vecheke şatral mescidil harâm(harâmi), ve haysu mâ kuntum fe vellû vucûhekum şatrah(şatrahu), ve innellezîne ûtûl kitâbe le ya’lemûne ennehul hakku min rabbihim ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ya’melûn(ya’melûne).
Yuzunu goge cevirip durdugunu goruyoruz. Hosnud olacagin kibleye seni elbette cevirecegiz. Artik yuzunu Mescid-i Haram semtine cevir; bulundugunuz yerde yuzlerinizi o yone cevirin. Dogrusu Kitab verilenler, bunun Rab'lerinden bir gercek oldugunu bilirler. Allah onlarin yaptiklarindan gafil degildir.
وَلَئِنْ أَتَيْتَ الَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ بِكُلِّ آيَةٍ مَّا تَبِعُواْ قِبْلَتَكَ وَمَا أَنتَ بِتَابِعٍ قِبْلَتَهُمْ وَمَا بَعْضُهُم بِتَابِعٍ قِبْلَةَ بَعْضٍ وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم مِّن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ إِنَّكَ إِذَاً لَّمِنَ الظَّالِمِينَ ﴿١٤٥﴾
2/BAKARA SURESİ-145. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve le in eteytellezîne ûtûl kitâbe bi kulli âyetin mâ tebiû kıbletek(kıbleteke) ve mâ ente bi tâbîın kıbletehum, ve mâ ba’duhum bi tâbîın kıblete ba’d(ba’dın), ve le initteba’te ehvâehum min ba’di mâ câeke minel ilmi inneke izen le minez zâlimîn(zâlimîne).
Sen, Kitab verilenlere her turlu delili getirsen, yine de kiblene uymazlar; sen de onlarin kiblesine uyacak degilsin. Onlar birbirlerinin kiblesine de uymazlar. And olsun ki, eger sana gelen ilimden sonra onlarin heveslerine uyarsan, suphesiz o zaman zulmedenlerden olursun.
الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءهُمْ وَإِنَّ فَرِيقاً مِّنْهُمْ لَيَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ ﴿١٤٦﴾
2/BAKARA SURESİ-146. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne âteynâhumul kitâbe ya’rifûnehu kemâ ya’rifûne ebnâehum ve inne ferîkan minhum le yektumûnel hakka ve hum ya’lemûn(ya’lemûne).
Kendilerine Kitab verdiklerimiz, onu (peygamberi) ogullarini tanidiklari gibi tanirlar. Onlardan bir takimi, dogrusu bile bile hakki gizlerler.
الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ ﴿١٤٧﴾
2/BAKARA SURESİ-147. AYET (Meâlleri Kıyasla): El hakku min rabbike fe lâ tekûnenne minel mumterîn(mumterîne).
Gercek Rabb'indendir, sakin suphelenenlerden olma. *
وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَا فَاسْتَبِقُواْ الْخَيْرَاتِ أَيْنَ مَا تَكُونُواْ يَأْتِ بِكُمُ اللّهُ جَمِيعًا إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿١٤٨﴾
2/BAKARA SURESİ-148. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve li kullin vichetun huve muvellîhâ festebikûl hayrât(hayrâti), eyne mâ tekûnû ye’ti bikumullâhu cemîâ(cemîan), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Herkesin yoneldigi bir yon vardir. Hayirli islerde bibirinizle yarisin. Nerede olursaniz olun Allah sizi bir araya toplar Allah suphesiz her seye Kadir'dir.
وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَإِنَّهُ لَلْحَقُّ مِن رَّبِّكَ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ ﴿١٤٩﴾
2/BAKARA SURESİ-149. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve min haysu harecte fe velli vecheke şatral mescidil harâm(harâmi), ve innehu lel hakku min rabbik(rabbike), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne).
Her nereden yola cikarsan, yuzunu Mescid-i Haram semtine cevir, suphesiz bu Rabbinden bir haktir. Allah, yaptiklarinizdan gafil degildir.
وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنتُمْ فَوَلُّواْ وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ لِئَلاَّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَيْكُمْ حُجَّةٌ إِلاَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنْهُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي وَلأُتِمَّ نِعْمَتِي عَلَيْكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ ﴿١٥٠﴾
2/BAKARA SURESİ-150. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve min haysu haracte fe velli vecheke şatral mescidil harâm(harâmi), ve haysu mâ kuntum fe vellû vucûhekum şatrahu li ellâ yekûne lin nâsi aleykum huccetun, illâllezîne zalemû minhum fe lâ tahşevhum vahşevnî ve li utimme ni’metî aleykum ve leallekum tehtedûn(tehtedûne).
Her nereden cikarsan, yuzunu Mescid-i Haram semtine cevir. Insanlarin zulmedenlerinden baskalarinin size karsi gosterecekleri bir huccet olmamasi icin, her nerede olursaniz, yuzlerinizi oranin semtine cevirin, bu hususta onlardan korkmayin. Benden korkun da size olan nimetimi tamamlayayim. Boylece dogru yolu bulursunuz.
كَمَا أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولاً مِّنكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُم مَّا لَمْ تَكُونُواْ تَعْلَمُونَ ﴿١٥١﴾
2/BAKARA SURESİ-151. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumul kitâbe vel hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta’lemûn(ta’lemûne).
Nitekim Biz size, ayetlerimizi okuyacak, sizi her kotulukten aritacak, size kitabi ve hikmeti ogretecek ve bilmediklerinizi bildirecek aranizdan, bir Peygamber gonderdik.
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ ﴿١٥٢﴾
2/BAKARA SURESİ-152. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn(tekfurûni).
Artik Beni anin, Ben de sizi anayim; Bana sukredin, nankorluk etmeyin. *
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ ﴿١٥٣﴾
2/BAKARA SURESİ-153. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenustainû bis sabri ves salât(salâti), innallâhe meas sâbirîn(sâbirîne).
Ey Inananlar! Sabir ve namazla yardim dileyin. Allah, muhakkak ki sabredenlerle beraberdir.
وَلاَ تَقُولُواْ لِمَنْ يُقْتَلُ فِي سَبيلِ اللّهِ أَمْوَاتٌ بَلْ أَحْيَاء وَلَكِن لاَّ تَشْعُرُونَ ﴿١٥٤﴾
2/BAKARA SURESİ-154. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ tekûlû li men yuktelu fî sebîlillâhi emvât(emvâtun), bel ahyâun ve lâkin lâ teş’urûn(teş’urûne).
Allah yolunda oldurulenlere «Oluler» demeyin, zira onlar diridirler, fakat siz farkinda degilsiniz.
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ ﴿١٥٥﴾
2/BAKARA SURESİ-155. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve le nebluvennekum bi şey’in minel havfi vel cûi ve naksın minel emvâli vel enfusi ves semerât(semerâti), ve beşşiris sâbirîn(sâbirîne).
Muhakkak sizi biraz korku, biraz aclik ve mallardan, canlardan, urunlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenlere mujdele.
الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ ﴿١٥٦﴾
2/BAKARA SURESİ-156. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne).
Onlara bir musibet geldiginde: «Biz Allah'iniz ve elbette O'na donecegiz» derler.
أُولَئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِّن رَّبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ ﴿١٥٧﴾
2/BAKARA SURESİ-157. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâike aleyhim salâvâtun min rabbihim ve rahmetun ve ulâike humul muhtedûn(muhtedûne).
Rablerinin magfiret ve rahmeti onlaradir. O'nun yolunda olanlar da onlardir.
إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِن شَعَآئِرِ اللّهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَن يَطَّوَّفَ بِهِمَا وَمَن تَطَوَّعَ خَيْرًا فَإِنَّ اللّهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ ﴿١٥٨﴾
2/BAKARA SURESİ-158. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnes safâ vel mervete min şeâirillâh(şeâirillâhi), fe men haccel beyte evı’temera fe lâ cunâha aleyhi en yettavvefe bi himâ ve men tetavvaa hayran, fe innallâhe şâkirun alîm(alîmun).
suphesiz Safa ile Merve Allah'in nisanelerindendir. Kim Kabe'yi hacceder veya umre yaparsa, bu ikisini de tavaf etmesinde bir beis yoktur. Kim gonulden iyilik yaparsa, karsiligini gorur. Dogrusu Allah sukrun karsilgini verendir ve bilendir.
إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا أَنزَلْنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالْهُدَى مِن بَعْدِ مَا بَيَّنَّاهُ لِلنَّاسِ فِي الْكِتَابِ أُولَئِكَ يَلعَنُهُمُ اللّهُ وَيَلْعَنُهُمُ اللَّاعِنُونَ ﴿١٥٩﴾
2/BAKARA SURESİ-159. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne yektumûne mâ enzelnâ minel beyyinâti vel hudâ min ba’di mâ beyyennâhu lin nâsi fîl kitâbi, ulâike yel’anuhumullâhu ve yel’anuhumul lâinûn(lâinûne).
(159-16) 0 Gercekten indirdigimiz belgeleri ve dogru yolu Kitab'da insanlara acikladiktan sonra, gizleyen kimseler var ya, onlara hem Allah lanet eder, hem lanetciler lanet eder, ancak tevbe edenler, islah olanlar ve gercegi ortaya koyanlar mustesna; iste onlarin tevbesini kabul ederim. Ben, tevbeleri daima kabul ve merhamet edenim.
إِلاَّ الَّذِينَ تَابُواْ وَأَصْلَحُواْ وَبَيَّنُواْ فَأُوْلَئِكَ أَتُوبُ عَلَيْهِمْ وَأَنَا التَّوَّابُ الرَّحِيمُ ﴿١٦٠﴾
2/BAKARA SURESİ-160. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllellezîne tâbû ve aslahû ve beyyenû fe ulâike etûbu aleyhim, ve enet tevvâbur rahîm(rahîmu).
(159-16) 0 Gercekten indirdigimiz belgeleri ve dogru yolu Kitab'da insanlara acikladiktan sonra, gizleyen kimseler var ya, onlara hem Allah lanet eder, hem lanetciler lanet eder, ancak tevbe edenler, islah olanlar ve gercegi ortaya koyanlar mustesna; iste onlarin tevbesini kabul ederim. Ben, tevbeleri daima kabul ve merhamet edenim.
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَمَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ أُولَئِكَ عَلَيْهِمْ لَعْنَةُ اللّهِ وَالْمَلآئِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ ﴿١٦١﴾
2/BAKARA SURESİ-161. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne keferû ve mâtû ve hum kuffârun ulâike aleyhim la’netullâhi vel melâiketi ven nâsi ecmaîn(ecmaîne).
Inkar edip de o halde olenler var ya, iste, Allah'in, meleklerin, insanlarin hepsinin laneti onlaradir.
خَالِدِينَ فِيهَا لاَ يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلاَ هُمْ يُنظَرُونَ ﴿١٦٢﴾
2/BAKARA SURESİ-162. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâlidîne fîhâ, lâ yuhaffefu anhumul azâbu ve lâ hum yunzarûn(yunzarûne).
Lanette temellidirler, onlardan azab hafifletilmez ve onlarin azabi geciktirilmez.
وَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ لاَّ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ ﴿١٦٣﴾
2/BAKARA SURESİ-163. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ilâhukum ilâhun vâhid(vâhidun), lâ ilâhe illâ huver rahmânur rahîm(rahîmu).
Tanriniz bir tek Tanridir. O, merhamet eden, merhametli olandan baska Tanri yoktur. *
إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّتِي تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ النَّاسَ وَمَا أَنزَلَ اللّهُ مِنَ السَّمَاء مِن مَّاء فَأَحْيَا بِهِ الأرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخِّرِ بَيْنَ السَّمَاء وَالأَرْضِ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ ﴿١٦٤﴾
2/BAKARA SURESİ-164. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri vel fulkilletî tecrî fîl bahri bimâ yenfeun nâse ve mâ enzelallâhu mines semâi min mâin fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min kulli dâbbe(dâbbetin), ve tasrîfir riyâhı ves sehâbil musahhari beynes semâi vel ardı le âyâtin li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne).
Goklerin ve yerin yaratilmasinda, gece ile gunduzun birbiri ardinca gelmesinde, insanlara yararli seylerle denizde suzulen gemilerde, Allah'in gokten indirip yeri olumunden sonra dirilttigi suda, her turlu canliyi orada yaymasinda, ruzgarlari ve yerle gok arasinda emre amade duran bulutlari dondurmesinde, dusunen kimseler icin deliller vardir.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ اللّهِ أَندَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّهِ وَالَّذِينَ آمَنُواْ أَشَدُّ حُبًّا لِّلّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ إِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ أَنَّ الْقُوَّةَ لِلّهِ جَمِيعاً وَأَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ ﴿١٦٥﴾
2/BAKARA SURESİ-165. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minen nâsi men yettehızu min dûnillâhi endâden yuhıbbûnehum ke hubbillâh(hubbillâhi), vellezîne âmenû eşeddu hubben lillâh(lillâhi), ve lev yerâllezîne zalemû iz yeravnel azâbe, ennel kuvvete lillâhi cemîan, ve ennellâhe şedîdul azâb(azâbi).
Insanlar arasinda, Allah'i birakip, O'na kostuklari esleri tanri olarak benimseyenler ve onlari, Allah'i severcesine sevenler vardir. Muminlerin Allah'i sevmesi ise hepsinden kuvvetlidir. Zalimler azabi gordukleri zaman, butun kuvvetin Allah'a aid bulunacagini ve Allah'in azabinin siddetli oldugunu keski bilselerdi!
إِذْ تَبَرَّأَ الَّذِينَ اتُّبِعُواْ مِنَ الَّذِينَ اتَّبَعُواْ وَرَأَوُاْ الْعَذَابَ وَتَقَطَّعَتْ بِهِمُ الأَسْبَابُ ﴿١٦٦﴾
2/BAKARA SURESİ-166. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz teberreellezînettubiû minellezînettebeû ve reavûl azâbe ve takattaat bihimul esbâb(esbâbu).
Nitekim, kendilerine uyulanlar, azabi gorunce uyanlardan uzaklasacaklar ve aralarindaki baglar kopacaktir.
وَقَالَ الَّذِينَ اتَّبَعُواْ لَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَتَبَرَّأَ مِنْهُمْ كَمَا تَبَرَّؤُواْ مِنَّا كَذَلِكَ يُرِيهِمُ اللّهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ وَمَا هُم بِخَارِجِينَ مِنَ النَّارِ ﴿١٦٧﴾
2/BAKARA SURESİ-167. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâlellezînettebeû lev enne lenâ kerraten fe neteberrae minhum kemâ teberraû minnâ kezâlike yurîhimullâhu a’mâlehum haserâtin aleyhim ve mâ hum bi hâricîne minen nâr(nâri).
Uyanlar: «Keske bizim icin dunyaya bir donus olsa da, bizden uzaklastiklari gibi biz de onlardan uzaklassak» derler. Boylece Allah onlara, hasretini cekecekleri islerini gosterir. Onlar cehennemden cikmayacaklardir. *
يَا أَيُّهَا النَّاسُ كُلُواْ مِمَّا فِي الأَرْضِ حَلاَلاً طَيِّباً وَلاَ تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ ﴿١٦٨﴾
2/BAKARA SURESİ-168. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhen nâsu kulû mimmâ fîl ardı halâlen tayyiben, ve lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun).
Ey Insanlar! Yeryuzundeki temiz ve helal seylerden yiyin, seytana ayak uydurmayin, zira o sizin icin apacik bir dusmandir.
إِنَّمَا يَأْمُرُكُمْ بِالسُّوءِ وَالْفَحْشَاء وَأَن تَقُولُواْ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ ﴿١٦٩﴾
2/BAKARA SURESİ-169. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnemâ ye’murukum bis sûi vel fahşâi ve en tekûlû alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Muhakkak size, kotulugu, hayasizligi, Allah'a karsi da bilmediginiz seyi soylemenizi emreder.
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنزَلَ اللّهُ قَالُواْ بَلْ نَتَّبِعُ مَا أَلْفَيْنَا عَلَيْهِ آبَاءنَا أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لاَ يَعْقِلُونَ شَيْئاً وَلاَ يَهْتَدُونَ ﴿١٧٠﴾
2/BAKARA SURESİ-170. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ kîle lehumuttebiû mâ enzelallâhu kâlû bel nettebiu mâ elfeynâ aleyhi âbâenâ e ve lev kâne âbâuhum lâ ya’kılûne şey’en ve lâ yehtedûn(yehtedûne).
Onlara: «Allah'in indirdigine uyun» denilince, «Hayir, atalarimizi yapar buldugumuz seye uyariz» derler; ya atalari bir sey akledemeyen ve dogru olmayan kimseler idiyseler?
وَمَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُواْ كَمَثَلِ الَّذِي يَنْعِقُ بِمَا لاَ يَسْمَعُ إِلاَّ دُعَاء وَنِدَاء صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لاَ يَعْقِلُونَ ﴿١٧١﴾
2/BAKARA SURESİ-171. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve meselullezîne keferû ke meselillezî yen’ıku bi mâ lâ yesmeû illâ duâen ve nidââ(nidâen), summun bukmun umyun fe hum lâ ya’kılûn(ya’kılûne).
Inkar edenlerin durumu, cagirma ve bagirmadan baskasini duymayarak haykiran gibidir. Sagirdirlar, dilsizdirler, kordurler, bu yuzden akledemezler.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُلُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُواْ لِلّهِ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ ﴿١٧٢﴾
2/BAKARA SURESİ-172. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenû kulû min tayyibâti mâ razaknâkum veşkurû lillâhi in kuntum iyyâhu ta’budûn(ta’budûne).
Ey Inananlar! Sizi riziklandirdigimizin temizlerinden yiyin; yalniz Allah'a kulluk ediyorsaniz, O'na sukredin.
إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنزِيرِ وَمَا أُهِلَّ بِهِ لِغَيْرِ اللّهِ فَمَنِ اضْطُرَّ غَيْرَ بَاغٍ وَلاَ عَادٍ فَلا إِثْمَ عَلَيْهِ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿١٧٣﴾
2/BAKARA SURESİ-173. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnemâ harrame aleykumul meytete ved deme ve lahmel hınzîri ve mâ uhille bihî li gayrillâh(gayrillâhi), fe menidturra gayra bâgin ve lâ âdin fe lâ isme aleyh(aleyhi), innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
suphesiz size olu hayvan etini, kani, domuz etini, Allah'tan baskasi icin kesilen hayvani haram kilmistir; fakat, darda kalana, baskasinin payina el uzatmamak ve zaruret mikdarini asmamak uzere gunah sayilmaz. Cunku Allah bagislayandir, merhamet edendir.
إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا أَنزَلَ اللّهُ مِنَ الْكِتَابِ وَيَشْتَرُونَ بِهِ ثَمَنًا قَلِيلاً أُولَئِكَ مَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ إِلاَّ النَّارَ وَلاَ يُكَلِّمُهُمُ اللّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلاَ يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿١٧٤﴾
2/BAKARA SURESİ-174. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne yektumûne mâ enzelallâhu minel kitâbî ve yeşterûne bihî semenen kalîlen, ulâike mâ ye’kulûne fî butûnihim illen nâre ve lâ yukellimuhumullâhu yevmel kıyâmeti ve lâ yuzekkîhim, ve lehum azâbun elîm(elîmun).
Gercekten, Allah'in indirdigi Kitab'dan bir seyi gizlemede bulunup onu az bir degere degisenler var ya, onlarin karinlarina tikindiklari ancak atestir. Allah kiyamet gunu onlarla konusmaz ve onlari gunahlardan aritmaz. Onlara elem verici azab vardir.
أُولَئِكَ الَّذِينَ اشْتَرَوُاْ الضَّلاَلَةَ بِالْهُدَى وَالْعَذَابَ بِالْمَغْفِرَةِ فَمَآ أَصْبَرَهُمْ عَلَى النَّارِ ﴿١٧٥﴾
2/BAKARA SURESİ-175. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâikellezîneşteravud dalâlete bil hudâ vel azâbe bil magfireh(magfireti), fe mâ asberehum alen nâr(nâri).
Onlar dogruluk yerine sapikligi, magfiret yerine azabi alanlardir.
ذَلِكَ بِأَنَّ اللّهَ نَزَّلَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ وَإِنَّ الَّذِينَ اخْتَلَفُواْ فِي الْكِتَابِ لَفِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ ﴿١٧٦﴾
2/BAKARA SURESİ-176. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike bi ennellâhe nezzelel kitâbe bil hakk(hakkı), ve innellezînahtelefû fîl kitâbi le fî şikâkin baîd(baîdin).
Bu da, Allah'in Kitab'i dogru olarak indirmesinden ileri geliyor. Kitab hakkinda ayriliga dusenler dogrusu derin bir cikmazdadirlar.*
لَّيْسَ الْبِرَّ أَن تُوَلُّواْ وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَالْمَلآئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَآتَى الْمَالَ عَلَى حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَالسَّآئِلِينَ وَفِي الرِّقَابِ وَأَقَامَ الصَّلاةَ وَآتَى الزَّكَاةَ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ إِذَا عَاهَدُواْ وَالصَّابِرِينَ فِي الْبَأْسَاء والضَّرَّاء وَحِينَ الْبَأْسِ أُولَئِكَ الَّذِينَ صَدَقُوا وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ ﴿١٧٧﴾
2/BAKARA SURESİ-177. AYET (Meâlleri Kıyasla): Leysel birre en tuvellû vucûhekum kıbelel maşrıkı vel magrıbi ve lâkinnel birre men âmene billâhi vel yevmil âhırı vel melâiketi vel kitâbi ven nebiyyîn(nebiyyîne), ve âtel mâle alâ hubbihî zevil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîne vebnes sebîli, ves sâilîne ve fîr rıkâb(rıkâbi), ve ekâmes salâte ve âtez zekât(zekâte), vel mûfûne bi ahdihim izâ âhed(âhedû), ves sâbirîne fîl be’sâi ved darrâi ve hînel be’si ulâikellezîne sadakû, ve ulâike humul muttekûn(muttekûne).
Yuzlerinizi dogudan yana ve batidan yana cevirmeniz iyi olmak demek degildir; Lakin iyi olan, Allah'a, ahiret gunune, meleklere, Kitab'a, peygamberlere inanan, O'nun sevgisiyle, yakinlarina, yetimlere, duskunlere, yolculara, yoksullara ve koleler ugrunda mal veren, namaz kilan, zekat veren ve ahidlestiklerinde ahidlerine vefa gosterenler, zorda, darda ve savas alaninda sabredenlerdir. Iste onlar dogru olanlardir ve sakinanlar ancak onlardir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلَى الْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالأُنثَى بِالأُنثَى فَمَنْ عُفِيَ لَهُ مِنْ أَخِيهِ شَيْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَأَدَاء إِلَيْهِ بِإِحْسَانٍ ذَلِكَ تَخْفِيفٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَرَحْمَةٌ فَمَنِ اعْتَدَى بَعْدَ ذَلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿١٧٨﴾
2/BAKARA SURESİ-178. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenû kutibe aleykumul kısâsu fîl katlâ el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsâ bil unsâ fe men ufiye lehu min ahîhi şey’un fettibâun bil ma’rûfi ve edâun ileyhi bi ihsân(ihsânin), zâlike tahfîfun min rabbikum ve rahmetun, fe meni’tedâ ba’de zâlike fe lehu azâbun elîm(elîmun).
Ey Inananlar! Oldurulenler hakkinda size kisas farz kilindi: Hur ile hur insan, kole ile kole ve kadin ile kadin. Olduren, olenin kardesi tarafindan bagislanmissa, kendisine orfe uymak ve bagislayana guzellikle diyet odemek gerekir. Bu, Rabbiniz'den bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavuzde bulunana elem verici azab vardir.
وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَاْ أُولِيْ الأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ﴿١٧٩﴾
2/BAKARA SURESİ-179. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekum fîl kısâsı hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn(tettekûne).
Ey akil sahibleri! Kisasta sizin icin hayat vardir. Artik, Allah'a karsi gelmekten sakinirsiniz .
كُتِبَ عَلَيْكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ إِن تَرَكَ خَيْرًا الْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالأقْرَبِينَ بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُتَّقِينَ ﴿١٨٠﴾
2/BAKARA SURESİ-180. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kutibe aleykum izâ hadara ehadekumul mevtu in tereke hayrâ(hayran), el vasiyyetu lil vâlideyni vel akrabîne bil ma’rûf(ma’rûfi), hakkan alel muttekîn(muttekîne).
Birinize olum geldigi zaman, eger mal birakiyorsa, ana babaya, yakinlara, uygun bir tarzda vasiyet etmesi Allah'a karsi gelmekten sakinanlara bir borc olarak size farz kilindi.
فَمَن بَدَّلَهُ بَعْدَمَا سَمِعَهُ فَإِنَّمَا إِثْمُهُ عَلَى الَّذِينَ يُبَدِّلُونَهُ إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ ﴿١٨١﴾
2/BAKARA SURESİ-181. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe men beddelehu ba’de mâ semiahu fe innemâ ismuhu alellezîne yubeddilûneh(yubeddilûnehu), innallâhe semîun alîm(alîmun).
Vasiyeti isittikten sonra degistiren olursa, bunun gunahi degistirenin uzerinedir. Allah suphesiz isitir ve bilir.
فَمَنْ خَافَ مِن مُّوصٍ جَنَفًا أَوْ إِثْمًا فَأَصْلَحَ بَيْنَهُمْ فَلاَ إِثْمَ عَلَيْهِ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿١٨٢﴾
2/BAKARA SURESİ-182. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe men hâfe min mûsın cenefen ev ismen fe aslaha beynehum fe lâ isme aleyh(aleyhi), innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Vasiyet edenin yanilacagindan veya gunaha gireceginden endise duyan kimse, ilgililerin arasini duzeltirse ona gunah yoktur. Allah suphesiz bagislar ve merhamet eder. *
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ﴿١٨٣﴾
2/BAKARA SURESİ-183. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenû kutibe aleykumus sıyâmu kemâ kutibe alellezîne min kablikum leallekum tettekûn(tettekûne).
(183-18) 4 Ey Inananlar! Oruc, sizden oncekilere farz kilindigi gibi, Allah'a karsi gelmekten sakinasiniz diye, size sayili gunlerde farz kilindi. Icinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadigi gunlerin sayisinca diger gunlerde tutar. Oruca dayanamiyanlar, bir duskunu doyuracak kadar fidye verir. Kim gonulden iyilik yaparsa o iyilik kendisinedir. Oruc tutmaniz eger bilirseniz sizin icin hayirlidir.
أَيَّامًا مَّعْدُودَاتٍ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ فَمَن تَطَوَّعَ خَيْرًا فَهُوَ خَيْرٌ لَّهُ وَأَن تَصُومُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿١٨٤﴾
2/BAKARA SURESİ-184. AYET (Meâlleri Kıyasla): Eyyâmen ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men kâne minkum marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) ve alellezîne yutîkûnehu fidyetun taâmu miskîn(miskînin), fe men tatavvaa hayran fe huve hayrun leh(lehu), ve en tesûmû hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).
(183-18) 4 Ey Inananlar! Oruc, sizden oncekilere farz kilindigi gibi, Allah'a karsi gelmekten sakinasiniz diye, size sayili gunlerde farz kilindi. Icinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadigi gunlerin sayisinca diger gunlerde tutar. Oruca dayanamiyanlar, bir duskunu doyuracak kadar fidye verir. Kim gonulden iyilik yaparsa o iyilik kendisinedir. Oruc tutmaniz eger bilirseniz sizin icin hayirlidir.
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿١٨٥﴾
2/BAKARA SURESİ-185. AYET (Meâlleri Kıyasla): Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Ramazan ayi, ki onda Kuran, insanlara yol gostererek yol gosterici ve dogruyu yanlistan ayirici belgeler olarak indirildi. Sizden bu ayi idrak eden, onda oruc tutsun; hasta veya yolculukta olan, tutamadigi gunlerin sayisinca diger gunlerde tutsun. Allah size kolaylik ister, zorluk istemez. Bu kolayliklari, sayiyi tamamlamaniz ve size yol gosterdigine karsilik O'nu Ululamaniz icin mesru kilmistir; ola ki sukredersiniz.
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ ﴿١٨٦﴾
2/BAKARA SURESİ-186. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, felyestecîbû lî velyu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne).
Kullarim sana Beni sororlarsa, bilsinler lki Ben, suphesiz onlara yakinim. Benden isteyenin, dua ettiginde duasini kabul ederim. Artik onlar da davetimi kabul edip Bana inansinlar ki dogru yolda yuruyenlerden olsunlar.
أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَآئِكُمْ هُنَّ لِبَاسٌ لَّكُمْ وَأَنتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ عَلِمَ اللّهُ أَنَّكُمْ كُنتُمْ تَخْتانُونَ أَنفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنكُمْ فَالآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُواْ مَا كَتَبَ اللّهُ لَكُمْ وَكُلُواْ وَاشْرَبُواْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَتِمُّواْ الصِّيَامَ إِلَى الَّليْلِ وَلاَ تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَقْرَبُوهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ ﴿١٨٧﴾
2/BAKARA SURESİ-187. AYET (Meâlleri Kıyasla): Uhılle lekum leyletes sıyâmir refesu ilâ nisâikum hunne libâsun lekum ve entum libâsun lehun(lehunne) alîmallâhu ennekum kuntum tahtânûne enfusekum fe tâbe aleykum ve afâ ankum, fel âne bâşirûhunne vebtegû mâ keteballâhu lekum, ve kulû veşrabû hattâ yetebeyyene lekumul haytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecri, summe etimmus sıyâme ilel leyli, ve lâ tubâşirûhunne ve entum âkifûne fîl mesâcid(mesâcidi), tilke hudûdullâhi fe lâ takrabûhâ kezâlike yubeyyinullâhu âyâtihî lin nâsi leallehum yettekûn(yettekûne).
Oruc tuttugunuz gunlerin gecesi kadinlariniza yaklasmaniz size helal kilindi, onlar sizin ortunuz, siz de onlarin ortulerisiniz. Allah, nefsinize guvenemiyeceginizi biliyordu, bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi affetti; artik onlara yaklasabilirsiniz. Allah'in sizin icin takdir ettigini dileyin. Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayirdedilinceye kadar, yiyin icin, sonra orucu geceye kadar tamamlayin. Mescidlerde itikafa cekildiginizde kadinlariniza yaklasmayin. Allah insanlara yasaklardan sakinsinlar diye ayetlerini boylece apacik bildirir.
وَلاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُم بَيْنَكُم بِالْبَاطِلِ وَتُدْلُواْ بِهَا إِلَى الْحُكَّامِ لِتَأْكُلُواْ فَرِيقًا مِّنْ أَمْوَالِ النَّاسِ بِالإِثْمِ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿١٨٨﴾
2/BAKARA SURESİ-188. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ te’kulû emvâlekum beynekum bil bâtılı ve tudlû bihâ ilel hukkâmi li te’kulû ferîkan min emvâlin nâsi bil ismi ve entum ta’lemûn(ta’lemûne).
Aranizda mallarinizi haksizlikla yemeyin; bildiginiz halde gunaha girerek insanlarin mallarindan bir kismini yemek icin onu hakimlere aktarmayin. *
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الأهِلَّةِ قُلْ هِيَ مَوَاقِيتُ لِلنَّاسِ وَالْحَجِّ وَلَيْسَ الْبِرُّ بِأَنْ تَأْتُوْاْ الْبُيُوتَ مِن ظُهُورِهَا وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقَى وَأْتُواْ الْبُيُوتَ مِنْ أَبْوَابِهَا وَاتَّقُواْ اللّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ﴿١٨٩﴾
2/BAKARA SURESİ-189. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yes’elûneke anil ehilleh(ehilleti), kul hiye mevâkîtu lin nâsi vel hacc(haccı), ve leysel birru bi en te’tûl buyûte min zuhûrihâ ve lâkinnel birre menittekâ, ve’tûl buyûte min ebvâbihâ, vettekûllâhe leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Sana hilal halindeki aylari sorarlar. De ki: «Onlar, insanlarin ve hac vakitlerinin olcusudur". Evlere arkalarindan girmeniz iyi degildir; iyi kimse kotulukten sakinan kimsedir. Evlere kapilarindan girin; Allah'tan sakinin ki muradiniza erersiniz.
وَقَاتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَكُمْ وَلاَ تَعْتَدُواْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبِّ الْمُعْتَدِينَ ﴿١٩٠﴾
2/BAKARA SURESİ-190. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâtilû fî sebîlillâhillezîne yukâtilûnekum ve lâ ta’tedû innallâhe lâ yuhıbbul mu’tedîn(mu’tedîne).
Sizinle savasanlarla Allah yolunda savasin, asiri gitmeyin; dogrusu Allah asiri gidenleri sevmez.
وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِ وَلاَ تُقَاتِلُوهُمْ عِندَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ حَتَّى يُقَاتِلُوكُمْ فِيهِ فَإِن قَاتَلُوكُمْ فَاقْتُلُوهُمْ كَذَلِكَ جَزَاء الْكَافِرِينَ ﴿١٩١﴾
2/BAKARA SURESİ-191. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vaktulûhum haysu sekıftumûhum ve ahricûhum min haysu ahracûkum vel fitnetu eşeddu minel katli, ve lâ tukâtilûhum indel mescidil harâmi hattâ yukâtilûkum fîh(fîhî), fe in kâtelûkum faktulûhum kezâlike cezâul kâfirîn(kâfirîne).
Onlari buldugunuz yerde oldurun. Sizi cikardiklari yerden siz de onlari cikarin. Fitne cikarmak, adam oldurmekten daha kotudur. Mescidi Haram'in yaninda, onlar savasmadikca siz de onlarla savasmayin. Sizinle savasirlarsa onlari oldurun. Inkar edenlerin cezasi boyledir.
فَإِنِ انتَهَوْاْ فَإِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿١٩٢﴾
2/BAKARA SURESİ-192. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe inintehev fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Vazgecerlerse onlari bagislayin; suphesiz Allah bagislar ve merhamet eder.
وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّى لاَ تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ لِلّهِ فَإِنِ انتَهَواْ فَلاَ عُدْوَانَ إِلاَّ عَلَى الظَّالِمِينَ ﴿١٩٣﴾
2/BAKARA SURESİ-193. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâtilûhum hattâ lâ tekûne fitnetun ve yekûned dînu lillâh(lillâhi), fe inintehev fe lâ udvâne illâ alez zâlimîn(zâlimîne).
Fitne kalmayip, yalniz Allah'in dini ortada kalana kadar onlarla savasin. Eger vazgecerlerse satasmayin. Zulmedenlerden baskasina dusmanlik yoktur.
الشَّهْرُ الْحَرَامُ بِالشَّهْرِ الْحَرَامِ وَالْحُرُمَاتُ قِصَاصٌ فَمَنِ اعْتَدَى عَلَيْكُمْ فَاعْتَدُواْ عَلَيْهِ بِمِثْلِ مَا اعْتَدَى عَلَيْكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ ﴿١٩٤﴾
2/BAKARA SURESİ-194. AYET (Meâlleri Kıyasla): Eş şehrul harâmu biş şehril harâmi vel hurumâtu kısâs(kısâsun), fe meni’tedâ aleykum fa’tedû aleyhi bi misli ma’tedâ aleykum, vettekûllâhe va’lemû ennellâhe meal muttekîn(muttekîne).
Hurmetli ay, hurmetli aya mukabildir, hurmetler karsiliklidir; o halde, size tecavuz edene, size tecavuz ettikleri gibi tecavuz edin. Allah'tan sakinin ve Allah'in sakinanlarla beraber oldugunu bilin.
وَأَنفِقُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ تُلْقُواْ بِأَيْدِيكُمْ إِلَى التَّهْلُكَةِ وَأَحْسِنُوَاْ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ ﴿١٩٥﴾
2/BAKARA SURESİ-195. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve enfikû fî sebîlillâhi ve lâ tulkû bi eydîkum ilet tehluketi, ve ahsinû, innallâhe yuhıbbul muhsinîn(muhsinîne).
Allah yolunda sarfedin, kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayin, islerinizi iyi yapin. suphesiz Allah iyi is yapanlari sever.
وَأَتِمُّواْ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلّهِ فَإِنْ أُحْصِرْتُمْ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِ وَلاَ تَحْلِقُواْ رُؤُوسَكُمْ حَتَّى يَبْلُغَ الْهَدْيُ مَحِلَّهُ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضاً أَوْ بِهِ أَذًى مِّن رَّأْسِهِ فَفِدْيَةٌ مِّن صِيَامٍ أَوْ صَدَقَةٍ أَوْ نُسُكٍ فَإِذَا أَمِنتُمْ فَمَن تَمَتَّعَ بِالْعُمْرَةِ إِلَى الْحَجِّ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِ فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلاثَةِ أَيَّامٍ فِي الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ إِذَا رَجَعْتُمْ تِلْكَ عَشَرَةٌ كَامِلَةٌ ذَلِكَ لِمَن لَّمْ يَكُنْ أَهْلُهُ حَاضِرِي الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ ﴿١٩٦﴾
2/BAKARA SURESİ-196. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve etimmûl hacce vel umrete lillâh(lillâhi), fe in uhsirtum fe mesteysera minel hedyi ve lâ tahlikû ruûsekum hattâ yeblugal hedyu mahilleh(mahillehu), fe men kâne minkum marîdan ev bihî ezen min ra’sihî fe fidyetun min sıyâmin ev sadakatin ev nusuk(nusukin) fe izâ emintum, fe men temettea bil umreti ilel haccı fe mesteysera minel hedyi, fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâmin fîl haccı ve seb’atin izâ reca’tum tilke aşaratun kâmileh(kâmiletun), zâlike li men lem yekun ehluhu hâdırıl mescidil harâm(harâmi), vettekûllâhe va’lemû ennellâhe şedîdul ikâb(ikâbi).
Basladiginiz hac ve umreyi Allah icin tamamlayin. Alikonursaniz, kolayiniza gelen bir kurban gonderin. Kurban, yerine ulasincaya kadar, baslarinizi tiras etmeyin. Icinizde hasta olan veya basindan rahatsiz bulunan varsa fidye olarak ya oruc tutmasi, ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir. Guven icinde olursaniz, hacca kadar umreden faydalanabilen kimseye kolayina gelen bir kurban kesmek, bulamayana, hac esnasinda uc gun ve dondugunuzde yedi gun, ki o tam on gundur oruc tutmak gerekir. Bu, ailesi Mescidi Haram'da oturmayan kimseler icindir. Allah'tan sakinin ve Allah'in cezasinin siddetli olacagini bilin. *
الْحَجُّ أَشْهُرٌ مَّعْلُومَاتٌ فَمَن فَرَضَ فِيهِنَّ الْحَجَّ فَلاَ رَفَثَ وَلاَ فُسُوقَ وَلاَ جِدَالَ فِي الْحَجِّ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللّهُ وَتَزَوَّدُواْ فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَى وَاتَّقُونِ يَا أُوْلِي الأَلْبَابِ ﴿١٩٧﴾
2/BAKARA SURESİ-197. AYET (Meâlleri Kıyasla): El haccu eşhurun ma’lûmât(ma’lûmâtun), fe men farada fîhinnel hacca fe lâ refese ve lâ fusûka ve lâ cidâle fîl hacc(haccı), ve mâ tef’alû min hayrın ya’lemhullâh(ya’lemhullâhu), ve tezevvedû fe inne hayraz zâdit takvâ, vettekûni yâ ulîl elbâb(elbâbi).
Hac bilinen aylardadir. O aylarda hacca girisen kimse bilmelidir ki, hacda kadina yaklasmak, sovusmek, dogusmek yoktur. Ne iyilik yaparsaniz Allah onu bilir. Kendinize azik edinin, suphe yok ki azigin en iyisi Allah korkusudur. Ey akil sahibleri! Benden korkun.
لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَبْتَغُواْ فَضْلاً مِّن رَّبِّكُمْ فَإِذَا أَفَضْتُم مِّنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُواْ اللّهَ عِندَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِ وَاذْكُرُوهُ كَمَا هَدَاكُمْ وَإِن كُنتُم مِّن قَبْلِهِ لَمِنَ الضَّآلِّينَ ﴿١٩٨﴾
2/BAKARA SURESİ-198. AYET (Meâlleri Kıyasla): Leyse aleykum cunâhun en tebtegû fadlan min rabbikum fe izâ efadtum min arafâtin fezkurûllâhe indel meş’aril harâm(harâmi), vezkurûhu kemâ hedâkum, ve in kuntum min kablihî le mined dâllîn(dâllîne).
Rabbiniz'den refah istemenizde bir engel yoktur. Arafat'tan indiginizde, Allah'i Mesari Haram'da anin; O'nu, size gosterdigi sekilde zikredin. Nitekim siz onceleri hic suphesiz sapiklardandiniz.
ثُمَّ أَفِيضُواْ مِنْ حَيْثُ أَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿١٩٩﴾
2/BAKARA SURESİ-199. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe efîdû min haysu efâdan nâsu vestagfirûllâh(vestagfirûllâhe), innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Sonra, insanlarin toplu olarak akin ettigi yerden, siz de akin edin. Allah'tan magfiret dileyin. Allah bagislar ve merhamet eder.
فَإِذَا قَضَيْتُم مَّنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُواْ اللّهَ كَذِكْرِكُمْ آبَاءكُمْ أَوْ أَشَدَّ ذِكْرًا فَمِنَ النَّاسِ مَن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ ﴿٢٠٠﴾
2/BAKARA SURESİ-200. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ kadaytum menâsikekum fezkurûllâhe ke zikrikum âbâekum ev eşedde zikrâ(zikren), fe minen nâsi men yekûlu rabbenâ âtinâ fîd dunyâ ve mâ lehu fîl ahirati min halâk(halâkın).
Hac ibadetinizi bitirdiginizde, babalarinizi andiginiz gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir anisla Allah'i anin. «Rabbimiz! Bize dunyada ver» diyen insanlar vardir, oylesine, ahirette bir pay yoktur.
وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ ﴿٢٠١﴾
2/BAKARA SURESİ-201. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minhum men yekûlu rabbenâ âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr(nâri).
"Rabbimiz! Bize dunyada iyiyi, ahirette de iyiyi ver, bizi atesin azabindan koru» diyenler vardir.
أُولَئِكَ لَهُمْ نَصِيبٌ مِّمَّا كَسَبُواْ وَاللّهُ سَرِيعُ الْحِسَابِ ﴿٢٠٢﴾
2/BAKARA SURESİ-202. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâike lehum nasîbun mimmâ kesebû vallâhu serîul hısâb(hısâbi).
Iste onlara, kazanclarindan oturu karsilik vardir. Allah hesabi cabuk gorur.
وَاذْكُرُواْ اللّهَ فِي أَيَّامٍ مَّعْدُودَاتٍ فَمَن تَعَجَّلَ فِي يَوْمَيْنِ فَلاَ إِثْمَ عَلَيْهِ وَمَن تَأَخَّرَ فَلا إِثْمَ عَلَيْهِ لِمَنِ اتَّقَى وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ ﴿٢٠٣﴾
2/BAKARA SURESİ-203. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vezkurûllâhe fî eyyâmin ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men teaccele fî yevmeyni fe lâ isme aleyh(aleyhi), ve men teahhara fe lâ isme aleyhi, li menittekâ vettekûllâhe va’lemû ennekum ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).
Allah'i sayili gunlerde anin. Gunahtan sakinan kimseye, acele edip, Mina'daki ibadeti iki gunde bitirirse gunah yoktur, geri kalsa da gunah yoktur. Allah'tan sakinin. O'nun katinda toplanacaginizi bilin.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللّهَ عَلَى مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ ﴿٢٠٤﴾
2/BAKARA SURESİ-204. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minen nâsi men yu’cibuke kavluhu fîl hayâtid dunyâ ve yuşhidullâhe alâ mâ fî kalbihî, ve huve eleddul hısâm(hısâmi).
(204-20) 5 Dunya hayatina dair konusmasi senin hosuna giden, pek azili dusman iken, kalbinde olana Allah'i sahid tutan, isbasina gecince, yeryuzunde bozgunculuk yapmaga, ekin ve nesli yok etmege cabalayan insanlar vardir. Allah bozgunculugu sevmez.
وَإِذَا تَوَلَّى سَعَى فِي الأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيِهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الفَسَادَ ﴿٢٠٥﴾
2/BAKARA SURESİ-205. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ tevellâ seâ fîl ardı li yufside fîhâ ve yuhlikel harse ven nesl(nesle), vallâhu lâ yuhıbbul fesâd(fesâda).
(204-20) 5 Dunya hayatina dair konusmasi senin hosuna giden, pek azili dusman iken, kalbinde olana Allah'i sahid tutan, isbasina gecince, yeryuzunde bozgunculuk yapmaga, ekin ve nesli yok etmege cabalayan insanlar vardir. Allah bozgunculugu sevmez.
وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُ بِالإِثْمِ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ وَلَبِئْسَ الْمِهَادُ ﴿٢٠٦﴾
2/BAKARA SURESİ-206. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ kîle lehuttekıllâhe ehazethul izzetu bil ismi fe hasbuhu cehennem(cehennemu), ve le bi’sel mihâd(mihâdu).
Ona: «Allah'tan sakin» denince, gururu kendisine gunah isletir, artik ona cehennem yetisir, ne kotu yataktir!..
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَشْرِي نَفْسَهُ ابْتِغَاء مَرْضَاتِ اللّهِ وَاللّهُ رَؤُوفٌ بِالْعِبَادِ ﴿٢٠٧﴾
2/BAKARA SURESİ-207. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minen nâsi men yeşrî nefsehubtigâe mardâtillâh(mardâtillâhi), vallâhu raûfun bil ıbâd(ıbâdi).
Insanlar arasinda, Allah'in rizasini kazanmak icin canini verenler vardir. Allah kullarina karsi sefkatlidir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ ادْخُلُواْ فِي السِّلْمِ كَآفَّةً وَلاَ تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ ﴿٢٠٨﴾
2/BAKARA SURESİ-208. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenûdhulû fîs silmi kâffeh(kâffeten), ve lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun).
Ey Inananlar! Hep birden barisa girin, seytana ayak uydurmayin, o sizin apacik dusmaninizdir.
فَإِن زَلَلْتُمْ مِّن بَعْدِ مَا جَاءتْكُمُ الْبَيِّنَاتُ فَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿٢٠٩﴾
2/BAKARA SURESİ-209. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe in zeleltum min ba’di mâ câetkumul beyyinâtu fa’lemû ennallâhe azîzun hakîm(hakîmun).
Size belgeler geldikten sonra kayarsaniz, biliniz ki Allah gucludur, Hakim'dir.
هَلْ يَنظُرُونَ إِلاَّ أَن يَأْتِيَهُمُ اللّهُ فِي ظُلَلٍ مِّنَ الْغَمَامِ وَالْمَلآئِكَةُ وَقُضِيَ الأَمْرُ وَإِلَى اللّهِ تُرْجَعُ الأمُورُ ﴿٢١٠﴾
2/BAKARA SURESİ-210. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hel yenzurûne illâ en ye’tiyehumullâhu fî zulelin minel gamâmi vel melâiketu ve kudiyel emr(emru), ve ilâllâhi turceul umûr(umûru).
Onlar, bulut golgeleri icinde, Allah'in azabinin ve meleklerin tepelerine inip isin bitmesini mi bekliyorlar? Butun isler Allah'a donecektir. *
سَلْ بَنِي إِسْرَائِيلَ كَمْ آتَيْنَاهُم مِّنْ آيَةٍ بَيِّنَةٍ وَمَن يُبَدِّلْ نِعْمَةَ اللّهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءتْهُ فَإِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ ﴿٢١١﴾
2/BAKARA SURESİ-211. AYET (Meâlleri Kıyasla): Sel benî isrâîle kem âteynâhum min âyetin beyyineh(beyyinetin), ve men yubeddil ni’metallâhi min ba’di mâ câethu fe innallâhe şedîdul ikâb(ikâbi).
Israilogullarina sor onlara apacik nice ayetler verdik, Allah'in nimetini, kendisine geldikten sonra kim degistirirse, bilsin ki, Allah'in cezasi suphesiz siddetlidir.
زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَيَسْخَرُونَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ اتَّقَواْ فَوْقَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَاللّهُ يَرْزُقُ مَن يَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ ﴿٢١٢﴾
2/BAKARA SURESİ-212. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zuyyine lillezîne keferûl hayâtud dunyâ ve yesharûne minellezîne âmenû, vellezînettekav fevkahum yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), vallâhu yerzuku men yeşâu bi gayrihisâb(hisâbin).
Inkar edenlere, dunya hayati guzel gorunur, onlar, inananlarla alay ederler, oysa, Allah'a karsi gelmekten sakinanlar kiyamet gunu onlarin ustunde olacaklardir. Allah diledigini hesabsiz sekilde riziklandirir.
كَانَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّهُ النَّبِيِّينَ مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ وَأَنزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فِيمَا اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَمَا اخْتَلَفَ فِيهِ إِلاَّ الَّذِينَ أُوتُوهُ مِن بَعْدِ مَا جَاءتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ لِمَا اخْتَلَفُواْ فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِهِ وَاللّهُ يَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ ﴿٢١٣﴾
2/BAKARA SURESİ-213. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kânen nâsu ummeten vâhıdeten fe beasallâhun nebiyyîne mubeşşirîne ve munzirîne, ve enzele meahumul kitâbe bil hakkı li yahkume beynen nâsi fî mâhtelefû fîhi, ve mâhtelefe fîhi illâllezîne ûtûhu min ba’di mâ câethumul beyyinâtu bagyen beynehum, fe hedâllâhullezîne âmenû li mâhtelefû fîhi minel hakkı bi iznihî, vallâhu yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Insanlar bir tek ummetti. Allah peygamberleri mujdeci ve uyarici olarak gonderdi; insanlarin ayriliga dusecekleri hususlarda aralarinda hukum vermek icin onlarla birlikte hak Kitabler indirdi. Ancak Kitab verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarindaki ihtiras yuzunden onda ayriliga dustuler. Allah, inananlari, ayriliga dustukleri gercege kendi izni ile eristirdi. Allah diledigini dogru yola eristirir.
أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُواْ الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُم مَّثَلُ الَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلِكُم مَّسَّتْهُمُ الْبَأْسَاء وَالضَّرَّاء وَزُلْزِلُواْ حَتَّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ مَتَى نَصْرُ اللّهِ أَلا إِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَرِيبٌ ﴿٢١٤﴾
2/BAKARA SURESİ-214. AYET (Meâlleri Kıyasla): Em hasibtum en tedhulûl cennete ve lemmâ ye’tikum meselullezîne halev min kablikum messethumul be’sâu ved darrâu ve zulzilû hattâ yekûler resûlu vellezîne âmenû meahu metâ nasrullâh(nasrullâhi), e lâ inne nasrallâhi karîb(karîbun).
Sizden once gelenlerin durumu sizin basiniza gelmeden cennete gireceginizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber muminler: «Allah'in yardimi ne zaman?» diyecek kadar darliga ve zorluga ugramislar ve sarsilmislardi; iyi bilin ki Alah'in yardimi suphesiz yakindir.
يَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلْ مَا أَنفَقْتُم مِّنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالأَقْرَبِينَ وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ ﴿٢١٥﴾
2/BAKARA SURESİ-215. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yes’elûneke mâzâ yunfikûn(yunfikûne), kul mâ enfaktum min hayrin fe lil vâlideyni vel akrabîne vel yetâmâ vel mesâkîni vebnis sebîl(sebîli), ve mâ tef’alû min hayrin fe innallâhe bihî alîm(alîmun).
Sana, ne sarfedeceklerini sorarlar, de ki: «Sarfedeceginiz mal, ana baba, yakinlar, yetimler, duskunler, yolcular icindir. Yaptiginiz her iyiligi Allah suphesiz bilir".
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تُحِبُّواْ شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ ﴿٢١٦﴾
2/BAKARA SURESİ-216. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kutibe aleykumul kitâlu ve huve kurhun lekum, ve asâ en tekrahû şey’en ve huve hayrun lekum, ve asâ en tuhıbbû şey’en ve huve şerrun lekum vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Savas, hosunuza gitmedigi halde size farz kilindi. Ihtimal ki hoslanmadiginiz sey sizin iyiliginizedir ve ihtimal ki sevdiginiz bir sey sizin kotulugunuzedir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.*
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الشَّهْرِ الْحَرَامِ قِتَالٍ فِيهِ قُلْ قِتَالٌ فِيهِ كَبِيرٌ وَصَدٌّ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَكُفْرٌ بِهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَإِخْرَاجُ أَهْلِهِ مِنْهُ أَكْبَرُ عِندَ اللّهِ وَالْفِتْنَةُ أَكْبَرُ مِنَ الْقَتْلِ وَلاَ يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىَ يَرُدُّوكُمْ عَن دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُواْ وَمَن يَرْتَدِدْ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَيَمُتْ وَهُوَ كَافِرٌ فَأُوْلَئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَأُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿٢١٧﴾
2/BAKARA SURESİ-217. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yes’elûneke aniş şehril harâmi kıtâlin fîhi, kul kıtâlun fîhi kebîr(kebîrun), ve saddun an sebîlillâhi ve kufrun bihî vel mescidil harâmi ve ihrâcu ehlihî minhu ekberu indallâh(indallâhi), vel fitnetu ekberu minel katl(katli), ve lâ yezâlûne yukâtilûnekum hattâ yeruddûkum an dînikum inistetâû ve men yertedid minkum an dînihî fe yemut ve huve kâfirun fe ulâike habitat a’mâluhum fîd dunyâ vel âhirati, ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Sana hurmet edilen ayi, o aydaki savasi sorarlar. De ki: «O ayda savasmak buyuk suctur. Allah yolundan alikoymak, O'nu inkar etmek, Mescidi Haram'a engel olmak ve halkini oradan cikarmak Allah katinda daha buyuk suctur. Fitne cikarmak ise oldurmekten daha buyuktur". Gucleri yeterse, dininizden dondurunceye kadar sizinle savasa devam ederler. Icinizden dininden donup kafir olarak olen olursa, bunlarin isleri dunya ve ahirette bosa gitmis olur. Iste cehennemlikler onlardir, onlar orada temellidirler.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ هَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أُوْلَئِكَ يَرْجُونَ رَحْمَتَ اللّهِ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿٢١٨﴾
2/BAKARA SURESİ-218. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne âmenû vellezîne hâcerû ve câhedû fî sebîlillâhi, ulâike yercûne rahmetallâh(rahmetallâhi), vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).
Inananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'in rahmetini umarlar. Allah bagislar ve merhamet eder.
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَآ أَكْبَرُ مِن نَّفْعِهِمَا وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ كَذَلِكَ يُبيِّنُ اللّهُ لَكُمُ الآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ ﴿٢١٩﴾
2/BAKARA SURESİ-219. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yes’elûneke anil hamri vel meysir(meysiri), kul fîhimâ ismun kebîrun ve menâfiu lin nâsi, ve ismuhumâ ekberu min nef’ihimâ ve yes’elûneke mâzâ yunfikûn(yunfikûne) kulil afve, kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyâti leallekum tetefekkerûn(tetefekkerûne).
Sana icki ve kumari sorarlar, de ki «Ikisinde hem buyuk gunah ve hem insanlara bazi faydalar vardir. Gunahlari faydasindan daha buyuktur". Ne sarfedeceklerini sana sorarlar, de ki: «Artani". Boylece Allah, dunya ve ahiret hususunda dusunesiniz diye size ayetleri aciklar.
فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْيَتَامَى قُلْ إِصْلاَحٌ لَّهُمْ خَيْرٌ وَإِنْ تُخَالِطُوهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ الْمُفْسِدَ مِنَ الْمُصْلِحِ وَلَوْ شَاء اللّهُ لأعْنَتَكُمْ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿٢٢٠﴾
2/BAKARA SURESİ-220. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fîd dunyâ vel âhirah(âhirati) ve yes’elûneke anil yetâmâ kul ıslâhun lehum hayr(hayrun) ve in tuhâlitûhum fe ıhvânukum vallâhu ya’lemul mufside minel muslih(muslihi) ve lev şâallâhu le a’netekum innallâhe azîzun hakîm(hakîmun).
Sana yetimleri sorarlar, de ki: «Onlarin islerini duzeltmek hayirlidir". Eger onlarla bir arada yasarsaniz, artik onlar sizin kardeslerinizdir. Allah duzeltenden bozani ayirdetmesini bilir. Allah dileseydi sizi zora sokardi. Allah suphesiz gucludur, Hakim'dir.
وَلاَ تَنكِحُواْ الْمُشْرِكَاتِ حَتَّى يُؤْمِنَّ وَلأَمَةٌ مُّؤْمِنَةٌ خَيْرٌ مِّن مُّشْرِكَةٍ وَلَوْ أَعْجَبَتْكُمْ وَلاَ تُنكِحُواْ الْمُشِرِكِينَ حَتَّى يُؤْمِنُواْ وَلَعَبْدٌ مُّؤْمِنٌ خَيْرٌ مِّن مُّشْرِكٍ وَلَوْ أَعْجَبَكُمْ أُوْلَئِكَ يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ وَاللّهُ يَدْعُوَ إِلَى الْجَنَّةِ وَالْمَغْفِرَةِ بِإِذْنِهِ وَيُبَيِّنُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ ﴿٢٢١﴾
2/BAKARA SURESİ-221. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ tenkihûl muşrikâti hattâ yu’minn(yu’minne), ve le emetun mu’minetun hayrun min muşriketin ve lev a’cebetkum, ve lâ tunkihûl muşrikîne hattâ yu’minû ve le abdun mu’minun hayrun min muşrikin ve lev a’cebekum, ulâike yed’ûne ilen nâr(nâri), vallâhu yed’û ilel cenneti vel magfireti bi iznih(iznihi), ve yubeyyinu âyâtihî lin nâsi leallehum yetezekkerûn(yetezekkerûne).
Allah'a es kosan kadinlarla onlar imana gelinceye kadar evlenmeyin. Inanan bir cariye, hosunuza gitse de putperest bir kadindan daha iyidir. Inanmalarina kadar; puta tapan erkeklerle mumin kadinlari evlendirmeyin. Inanan bir kole, hosunuza gitmis olsa da, puta tapan bir erkekten daha iyidir. Iste onlar atese cagirirlar, Allah ise izniyle cennete ve magfirete cagirir ve insanlara ibret alsinlar diye ayetlerini aciklar. *
وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ قُلْ هُوَ أَذًى فَاعْتَزِلُواْ النِّسَاء فِي الْمَحِيضِ وَلاَ تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّىَ يَطْهُرْنَ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ ﴿٢٢٢﴾
2/BAKARA SURESİ-222. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve yes’elûneke anil mahîd(mahîdi), kul huve ezen, fa’tezilûn nisâe fîl mahîdi, ve lâ takrabûhunne hattâ yathurn(yathurne) fe izâ tetahherne fe’tûhunne min haysu emerekumullâh(emerekumullâhu) innallâhe yuhıbbut tevvâbîne ve yuhibbul mutetahhirîn(mutetahhirîne).
Sana, kadinlarin aybasi hali hakkinda da sorarlar, de ki: «O bir ezadir". Aybasi halinde iken kadinlardan el cekin, temizlenmelerine kadar onlara yaklasmayin. Temizlendikleri zaman, Allah'in size buyurdugu yoldan yaklasin. Allah suphesiz daima tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.
نِسَآؤُكُمْ حَرْثٌ لَّكُمْ فَأْتُواْ حَرْثَكُمْ أَنَّى شِئْتُمْ وَقَدِّمُواْ لأَنفُسِكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّكُم مُّلاَقُوهُ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ ﴿٢٢٣﴾
2/BAKARA SURESİ-223. AYET (Meâlleri Kıyasla): Nisâukum harsun lekum, fe’tû harsekum ennâ şi’tum ve kaddimû li enfusikum vettekûllâhe va’lemû ennekum mulâkûh(mulâkûhu), ve beşşiril mu’minîn(mu’minîne).
Kadinlariniz sizin tarlanizdir, tarlaniza istediginiz gibi gelin. Istikbal icin hazirlikli olun, Allah'tan sakinin. O'na, hic suphesiz kavusacaginizi bilin, bunu inananlara mujdele.
وَلاَ تَجْعَلُواْ اللّهَ عُرْضَةً لِّأَيْمَانِكُمْ أَن تَبَرُّواْ وَتَتَّقُواْ وَتُصْلِحُواْ بَيْنَ النَّاسِ وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ ﴿٢٢٤﴾
2/BAKARA SURESİ-224. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ tec’alûllâhe urdaten li eymânikum en teberrû ve tettekû ve tuslihû beynen nâs(nâsi), vallâhu semîun alîm(alîmun).
Insanlarin arasini duzeltmeniz, gunahtan sakinmaniz ve iyi olmaniz icin, Allah'a yaptiginiz yeminleri engel kilmayin, Allah isitir ve bilir.
لاَّ يُؤَاخِذُكُمُ اللّهُ بِاللَّغْوِ فِيَ أَيْمَانِكُمْ وَلَكِن يُؤَاخِذُكُم بِمَا كَسَبَتْ قُلُوبُكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ ﴿٢٢٥﴾
2/BAKARA SURESİ-225. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yuâhızukumullâhu bil lagvi fî eymânikum ve lâkin yuâhızukum bi mâ kesebet kulûbukum vallâhu gafûrun halîm(halîmun).
Allah sizi rastgele yeminlerinizden dolayi degil, fakat kalblerinizin kasdettigi yeminlerden dolayi sorumlu tutar. Allah bagislayandir, Halim'dir.
لِّلَّذِينَ يُؤْلُونَ مِن نِّسَآئِهِمْ تَرَبُّصُ أَرْبَعَةِ أَشْهُرٍ فَإِنْ فَآؤُوا فَإِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿٢٢٦﴾
2/BAKARA SURESİ-226. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lillezîne yu’lûne min nisâihim terabbusu erbaati eşhur(eşhurin), fe in fâû fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Kadinlarina yaklasmamaya yemin edenler, dort ay bekleyebilirler; eger yeminlerinden donerlerse, bilsinler ki Allah bagislar ve merhamet eder.
وَإِنْ عَزَمُواْ الطَّلاَقَ فَإِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ ﴿٢٢٧﴾
2/BAKARA SURESİ-227. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve in azemût talâka fe innallâhe semîun alîm(alîmun).
sayet bosanmaya kararli iseler, bilsinler ki Allah suphesiz isitir ve bilir.
وَالْمُطَلَّقَاتُ يَتَرَبَّصْنَ بِأَنفُسِهِنَّ ثَلاَثَةَ قُرُوَءٍ وَلاَ يَحِلُّ لَهُنَّ أَن يَكْتُمْنَ مَا خَلَقَ اللّهُ فِي أَرْحَامِهِنَّ إِن كُنَّ يُؤْمِنَّ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَبُعُولَتُهُنَّ أَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ فِي ذَلِكَ إِنْ أَرَادُواْ إِصْلاَحًا وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذِي عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلِلرِّجَالِ عَلَيْهِنَّ دَرَجَةٌ وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكُيمٌ ﴿٢٢٨﴾
2/BAKARA SURESİ-228. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel mutallakâtu yeterabbasne bi enfusihinne selâsete kurûin, ve lâ yahıllu lehunne en yektumne mâ halakallâhu fî erhâmihinne in kunne yu’minne billâhi vel yevmil âhır(âhıri), ve buûletuhunne ehakku bi reddihinne fî zâlike in erâdû ıslâhâ(ıslâhan), ve lehunne mislullezî aleyhinne bil ma’rûf(ma’rûfi), ve lir ricâli aleyhinne dereceh(derecetun), vallâhu azîzun hakîm(hakîmun).
Bosanan kadinlar, kendi kendilerine uc aybasi hali beklerler, eger Allah'a ve ahiret gunune inanmislarsa, rahimlerinde Allah'in yarattigini gizlemeleri kendilerine helal degildir. Kocalari bu arada barismak isterlerse, karilarini geri almakta daha cok hak sahibidirler. Kadinlarin haklari, orfe uygun bir sekilde vazifelerine denktir. Erkeklerin onlardan bir ustun derecesi vardir. Allah gucldur. Hakim'dir.*
الطَّلاَقُ مَرَّتَانِ فَإِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ أَوْ تَسْرِيحٌ بِإِحْسَانٍ وَلاَ يَحِلُّ لَكُمْ أَن تَأْخُذُواْ مِمَّا آتَيْتُمُوهُنَّ شَيْئًا إِلاَّ أَن يَخَافَا أَلاَّ يُقِيمَا حُدُودَ اللّهِ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ يُقِيمَا حُدُودَ اللّهِ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِمَا فِيمَا افْتَدَتْ بِهِ تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَعْتَدُوهَا وَمَن يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ ﴿٢٢٩﴾
2/BAKARA SURESİ-229. AYET (Meâlleri Kıyasla): Et talâku merratân(merratâni), fe imsâkun bi ma’rûfin ev tesrîhun bi ihsân(ihsânin), ve lâ yahıllu lekum en te’huzû mimmâ âteytumûhunne şey’en illâ en yehâfâ ellâ yukîmâ hudûdallâh(hudûdallâhi), fe in hıftum ellâ yukîmâ hudûdallâhi, fe lâ cunâha aleyhimâ fî meftedet bih(bihî), tilke hudûdullâhi fe lâ ta’tedûhâ, ve men yeteadde hudûdallâhi fe ulâike humuz zâlimûn(zâlimûne).
Bosanma iki defadir. Ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak birakmadir. Ikisi Allah'in yasalarini koruyamamakdan korkmadikca kadinlara verdiklerinizden bir sey almaniz size helal degildir. Eger Allah'in yasalarini ikisi koruyamiyacaklar diye korkarsaniz, o zaman kadinin fidye vermesinde ikisine de gunah yoktur. Bunlar Allah'in yasalaridir, onlari bozmayin. Allah'in yasalarini bozanlar ancak zalimlerdir.
فَإِن طَلَّقَهَا فَلاَ تَحِلُّ لَهُ مِن بَعْدُ حَتَّىَ تَنكِحَ زَوْجًا غَيْرَهُ فَإِن طَلَّقَهَا فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِمَا أَن يَتَرَاجَعَا إِن ظَنَّا أَن يُقِيمَا حُدُودَ اللّهِ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّهِ يُبَيِّنُهَا لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ ﴿٢٣٠﴾
2/BAKARA SURESİ-230. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe in tallakahâ fe lâ tahıllu lehu min ba’du hattâ tenkiha zevcen gayrah(gayrahu), fe in tallakahâ fe lâ cunâha aleyhimâ en yeterâceâ in zannâ en yukîmâ hudûdallâh(hudûdallâhi), ve tilke hudûdullâhi yubeyyinuhâ li kavmin ya’lemûn(ya’lemûne).
Bundan sonra kadini bosarsa, kadin baska birisiyle evlenmedikce bir daha kendisine helal olmaz. Eger ikinci koca da onu bosarsa, Allah'in yasalarini koruyacaklarini sanirlarsa eski kari kocanin birbirlerine donmelerine bir engel yoktur. Bunlar, bilen kimseler icin Allah'in acikladigi yasalardir.
وَإِذَا طَلَّقْتُمُ النَّسَاء فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ أَوْ سَرِّحُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَلاَ تُمْسِكُوهُنَّ ضِرَارًا لَّتَعْتَدُواْ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ وَلاَ تَتَّخِذُوَاْ آيَاتِ اللّهِ هُزُوًا وَاذْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ وَمَا أَنزَلَ عَلَيْكُمْ مِّنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ يَعِظُكُم بِهِ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ﴿٢٣١﴾
2/BAKARA SURESİ-231. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ tallaktumun nisâe fe belagne ecelehunne fe emsikûhunne bi ma’rûfin ev serrihûhunne bi ma’rûf(ma’rûfin), ve lâ tumsikûhunne dırâran li ta’tedû, ve men yef’al zâlike fe kad zaleme nefseh(nefsehu), ve lâ tettehızû âyâtillâhi huzuvâ(huzuven), vezkurû ni’metallâhi aleykum ve mâ enzele aleykum minel kitâbi vel hikmeti yeızukum bih(bihî), vettekûllâhe va’lemû ennallâhe bi kulli şey’in alîm(alîmun).
Kadinlari bosadiginizda, muddetleri sona ererken, onlari guzellikle tutun, ya da guzellikle birakin, haklarina tecevuz etmek icin onlara zararli olacak sekilde tutmayin; boyle yapan suphesiz kendisine yazik etmis olur. Allah'in ayetlerini de alaya almayin; Allah'in uzerinize olan nimetini, ogut vermek uzere size indirdigi Kitap ve hikmeti anin, Allah'tan sakinin, Allah'in her seyi bildigini bilin. *
وَإِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاء فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ أَن يَنكِحْنَ أَزْوَاجَهُنَّ إِذَا تَرَاضَوْاْ بَيْنَهُم بِالْمَعْرُوفِ ذَلِكَ يُوعَظُ بِهِ مَن كَانَ مِنكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكُمْ أَزْكَى لَكُمْ وَأَطْهَرُ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ ﴿٢٣٢﴾
2/BAKARA SURESİ-232. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ tallaktumun nisâe fe belagne ecelehunne fe lâ ta’dulûhunne en yenkıhne ezvâcehunne izâ terâdav beynehum bil ma’rûf(ma’rûfi), zâlike yûazu bihî men kâne minkum yu’minu billâhi vel yevmil âhır(âhıri), zâlikum ezkâ lekum ve ather(atheru), vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Kadinlari bosadiginizda, muddetleri sona ermisse, kocalari ile birbirleriyle guzellikle anlasmislarsa evlenmelerine engel olmayin. Icinizden Allah'a ve ahiret gunune inanan kimse bundan ibret alir. Bu sizin icin daha nezih ve daha paktir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
وَالْوَالِدَاتُ يُرْضِعْنَ أَوْلاَدَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِ لِمَنْ أَرَادَ أَن يُتِمَّ الرَّضَاعَةَ وَعلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ لاَ تُكَلَّفُ نَفْسٌ إِلاَّ وُسْعَهَا لاَ تُضَآرَّ وَالِدَةٌ بِوَلَدِهَا وَلاَ مَوْلُودٌ لَّهُ بِوَلَدِهِ وَعَلَى الْوَارِثِ مِثْلُ ذَلِكَ فَإِنْ أَرَادَا فِصَالاً عَن تَرَاضٍ مِّنْهُمَا وَتَشَاوُرٍ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِمَا وَإِنْ أَرَدتُّمْ أَن تَسْتَرْضِعُواْ أَوْلاَدَكُمْ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِذَا سَلَّمْتُم مَّآ آتَيْتُم بِالْمَعْرُوفِ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ ﴿٢٣٣﴾
2/BAKARA SURESİ-233. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel vâlidâtu yurdı’ne evlâdehunne havleyni kâmileyni li men erâde en yutimmer radâah(radâate), ve alel mevlûdi lehu rızkuhunne ve kisvetuhunne bil ma’rûf(ma’rûfi), lâ tukellefu nefsun illâ vus’ahâ, lâ tudârra vâlidetun bi veledihâ ve lâ mevlûdun lehu bi veledihî ve alel vârisi mislu zâlik(zâlike), fe in erâdâ fısâlen an terâdın min humâ ve teşâvurin fe lâ cunâha aleyhimâ ve in eradtum en testerdıû evlâdekum fe lâ cunâha aleykum izâ sellemtum mâ âteytum bil ma’rûf(ma’rûfi), vettekullâhe va’lemû ennellâhe bi mâ ta’melûne basîr(basîrun).
Anneler cocuklarini, emzirmeyi tamamlatmak isteyen baba icin, tam iki sene emzirirler. Analarin yiyecek ve giyecegini uygun bir sekilde, saglamak cocuk kendisinin olan babaya borctur. Herkese ancak gucu nisbetinde teklifte bulunulur. Ana cocugundan, cocuk kendisinin olan baba da cocugundan dolayi zarara sokulmasin. Mirasciya da ayni seyi yapmak borctur. Ana baba aralarinda danisarak ve anlasarak sutten kesmek isterlerse, ikisine de sorumululuk yoktur. ocuklarinizi sutanneye emzirtmek iserseniz, vereceginizi orfe uygun bir sekilde oderseniz, size sorumluluk yoktur. Allah'tan sakinin, yaptiklarinizi gordugunu bilin.
وَالَّذِينَ يُتَوَفَّوْنَ مِنكُمْ وَيَذَرُونَ أَزْوَاجًا يَتَرَبَّصْنَ بِأَنفُسِهِنَّ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ وَعَشْرًا فَإِذَا بَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا فَعَلْنَ فِي أَنفُسِهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ ﴿٢٣٤﴾
2/BAKARA SURESİ-234. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne yuteveffevne minkum ve yezerûne ezvâcen yeterabbasne bi enfusihinne erbeate eşhurin ve aşrâ(aşran), fe izâ belagne ecelehunne fe lâ cunâhe aleykum fî mâ fealne fî enfusihinne bil ma’rûf(ma’rûfi), vallâhu bi mâ ta’melûne habîr(habîrun).
Icinizden olenlerin birakmis oldugu esler kendi kendilerine dort ay on gun beklerler; muddetleri sona erdiginde, onlarin kendi haklarinda uygun sekilde yaptiklarindan dolayi size sorumluluk yoktur. Allah islediklerinizden haberdardir.
وَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا عَرَّضْتُم بِهِ مِنْ خِطْبَةِ النِّسَاء أَوْ أَكْنَنتُمْ فِي أَنفُسِكُمْ عَلِمَ اللّهُ أَنَّكُمْ سَتَذْكُرُونَهُنَّ وَلَكِن لاَّ تُوَاعِدُوهُنَّ سِرًّا إِلاَّ أَن تَقُولُواْ قَوْلاً مَّعْرُوفًا وَلاَ تَعْزِمُواْ عُقْدَةَ النِّكَاحِ حَتَّىَ يَبْلُغَ الْكِتَابُ أَجَلَهُ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَعْلَمُ مَا فِي أَنفُسِكُمْ فَاحْذَرُوهُ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ غَفُورٌ حَلِيمٌ ﴿٢٣٥﴾
2/BAKARA SURESİ-235. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ cunâhe aleykum fîmâ arradtum bihî min hitbetin nisâi ev eknentum fî enfusikum, alimallâhu ennekum se tezkurûnehunne ve lâkin lâ tuvâıdûhunne sirran illâ en tekûlû kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen), ve lâ ta’zimû ukdeten nikâhı hattâ yeblugal kitâbu eceleh(ecelehu), va’lemû ennallâhe ya’lemu mâ fî enfusikum fahzerûh(fahzerûhu), va’lemû ennallâhe gafûrun halîm(halîmun).
Boyle kadinlara kapali bir sekilde evlenme teklif etmenizde veya icinizden onlarla evlenmeyi gecirmenizde size sorumluluk yoktur. Allah onlari anacaginizi bilir. Sakin mesru sozler disinda onlarla gizlice sozlesmeyin, muddet sona erene kadar nikah akdine kalkismayin. Icinizde olani Allah'in bildigini bilin de O'ndan cekinin. Allah'in bagislayan ve Halim oldugunu bilin. *
لاَّ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِن طَلَّقْتُمُ النِّسَاء مَا لَمْ تَمَسُّوهُنُّ أَوْ تَفْرِضُواْ لَهُنَّ فَرِيضَةً وَمَتِّعُوهُنَّ عَلَى الْمُوسِعِ قَدَرُهُ وَعَلَى الْمُقْتِرِ قَدْرُهُ مَتَاعًا بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُحْسِنِينَ ﴿٢٣٦﴾
2/BAKARA SURESİ-236. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ cunâha aleykum in tallaktumun nisâe mâ lem temessûhunne ev tefridû lehunne farîdâh(farîdâten) ve mettiûhunne alel mûsiı kaderuhu ve alel muktiri kaderuh(kaderuhu) metâan bil ma’rûf(ma’rûfi), hakkan alel muhsinîn(muhsinîne).
Kadinlara el surmeden ve mehirlerini bicmeden onlari bosarsaniz size sorumluluk yoktur. Onlari zengine kendi capina, fakire kendi capina uygun bir sekilde faydalandirin. Bu iyi davrananlarin sanina yakisir bir borctur.
وَإِن طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِن قَبْلِ أَن تَمَسُّوهُنَّ وَقَدْ فَرَضْتُمْ لَهُنَّ فَرِيضَةً فَنِصْفُ مَا فَرَضْتُمْ إَلاَّ أَن يَعْفُونَ أَوْ يَعْفُوَ الَّذِي بِيَدِهِ عُقْدَةُ النِّكَاحِ وَأَن تَعْفُواْ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَى وَلاَ تَنسَوُاْ الْفَضْلَ بَيْنَكُمْ إِنَّ اللّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ ﴿٢٣٧﴾
2/BAKARA SURESİ-237. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve in tallaktumûhunne min kabli en temessûhunne ve kadfaradtum lehunne farîdaten fe nısfu mâ faradtum illâen ya’fûne ev ya’fuvellezî bi yedihî ukdetun nikâh(nikâhı), ve en ta’fû akrabu lit takvâ ve lâ tensevul fadla beynekum innallâhe bi mâ ta’melûne basîr(basîrun).
Eger onlara mehir bicer de el surmeden onlari bosarsaniz, kendileri veya nikah akdi elinde olan erkegin bagislamasi hali mustesna bictiginizin yarisini verin, bagislamaniz Allah'tan sakinmaya daha uygundur. Aranizdaki iyiligi unutmayin. Allah suphesiz islediklerinizi gorur.
حَافِظُواْ عَلَى الصَّلَوَاتِ والصَّلاَةِ الْوُسْطَى وَقُومُواْ لِلّهِ قَانِتِينَ ﴿٢٣٨﴾
2/BAKARA SURESİ-238. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâfizû alâs salavâti ves salâtil vustâ ve kûmû lillâhi kânitîn(kânitîne).
Namazlara ve orta namaza devam edin; gonulden boyun egerek Allah icin namaza durun.
فَإنْ خِفْتُمْ فَرِجَالاً أَوْ رُكْبَانًا فَإِذَا أَمِنتُمْ فَاذْكُرُواْ اللّهَ كَمَا عَلَّمَكُم مَّا لَمْ تَكُونُواْ تَعْلَمُونَ ﴿٢٣٩﴾
2/BAKARA SURESİ-239. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe in hıftum fe ricâlen ev rukbânâ(rukbânen), fe izâ emintum, fezkurûllâhe kemâ allemekum mâ lem tekûnû ta’lemûn(ta’lemûne).
Eger korkarsaniz, yaya yahut binekte iken kilin, guvene eris
وَالَّذِينَ يُتَوَفَّوْنَ مِنكُمْ وَيَذَرُونَ أَزْوَاجًا وَصِيَّةً لِّأَزْوَاجِهِم مَّتَاعًا إِلَى الْحَوْلِ غَيْرَ إِخْرَاجٍ فَإِنْ خَرَجْنَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِي مَا فَعَلْنَ فِيَ أَنفُسِهِنَّ مِن مَّعْرُوفٍ وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿٢٤٠﴾
2/BAKARA SURESİ-240. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne yuteveffevne minkum ve yezerûne ezvâcâ(ezvâcen), vasıyyeten li ezvâcihim metâan ilel havli gayre ıhrâc(ıhrâcın), fe in harecne fe lâ cunâha aleykum fî mâ fealne fî enfusihinne min ma’rûf(ma’rûfin), vallâhu azîzun hakîm(hakîmun).
Icinizden olup, esler birakacak olanlar, evlerinden cikarilmaksizin, senesine kadar eslerinin gecimini saglayacak seyi vasiyet etsinler; eger cikarlarsa kendilerinin mesru olarak yaptiklarindan dolayi size sorumluluk yoktur. Allah gucludur, Hakim'dir.
وَلِلْمُطَلَّقَاتِ مَتَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُتَّقِينَ ﴿٢٤١﴾
2/BAKARA SURESİ-241. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lil mutallakâti metâun bil ma’rûf(ma’rûfi) hakkan alel muttekîn(muttekîne).
Bosanan kadinlari, haksizliktan sakinanlara bir borc olmak uzere, uygun bir surette faydalandirma vardir.
كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ ﴿٢٤٢﴾
2/BAKARA SURESİ-242. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum ta’kılûn(ta’kılûne).
Allah ayetlerini dusunesiniz diye boylece aciklamaktadir.*
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ خَرَجُواْ مِن دِيَارِهِمْ وَهُمْ أُلُوفٌ حَذَرَ الْمَوْتِ فَقَالَ لَهُمُ اللّهُ مُوتُواْ ثُمَّ أَحْيَاهُمْ إِنَّ اللّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَشْكُرُونَ ﴿٢٤٣﴾
2/BAKARA SURESİ-243. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem tera ilellezîne haracû min diyârihim ve hum ulûfun hazaral mevti, fe kâle lehumullâhu mûtû summe ahyâhum innallâhe le zû fadlin alen nâsi ve lâkinne ekseren nâsi lâ yeşkurûn(yeşkurûne).
Binlerce kisinin memleketlerinden olum korkusuyla ciktiklarini gormedin mi? Allah onlara «Olun» dedi. Sonra onlari diriltti. Allah insanlara bol nimet verir, fakat insanlarin cogu sukretmezler.
وَقَاتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ ﴿٢٤٤﴾
2/BAKARA SURESİ-244. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâtilû fî sebîlillâhi va’lemû ennallâhe semîun alîm(alîmun).
Allah yolunda savasin; bilin ki Allah istir ve bilir.
مَّن ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللّهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ أَضْعَافًا كَثِيرَةً وَاللّهُ يَقْبِضُ وَيَبْسُطُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٢٤٥﴾
2/BAKARA SURESİ-245. AYET (Meâlleri Kıyasla): Menzellezî yukridullâhe kardan hasenen fe yudâifehu lehû ed’âfen kesîrah(kesîraten), vallâhu yakbidu ve yebsut(yebsutu) ve ileyhi turceûn(turceûne).
Allah'a, kat kat karsiligini arttiracagi guzel bir odunc takdiminde kim bulunur? Allah hem darlastirir, hem bollastirir; O'na doneceksiniz.
أَلَمْ تَرَ إِلَى الْمَلإِ مِن بَنِي إِسْرَائِيلَ مِن بَعْدِ مُوسَى إِذْ قَالُواْ لِنَبِيٍّ لَّهُمُ ابْعَثْ لَنَا مَلِكًا نُّقَاتِلْ فِي سَبِيلِ اللّهِ قَالَ هَلْ عَسَيْتُمْ إِن كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ أَلاَّ تُقَاتِلُواْ قَالُواْ وَمَا لَنَا أَلاَّ نُقَاتِلَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَقَدْ أُخْرِجْنَا مِن دِيَارِنَا وَأَبْنَآئِنَا فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ تَوَلَّوْاْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنْهُمْ وَاللّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمِينَ ﴿٢٤٦﴾
2/BAKARA SURESİ-246. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem tera ilel melei min benî isrâîle min ba’di mûsâ, iz kâlû li nebiyyin lehumub’as lenâ meliken nukâtil fî sebîlillâh(sebîlillâhi), kâle hel aseytum in kutibe aleykumul kıtâlu ellâ tukâtil(tukâtilû), kâlû ve mâ lenâ ellâ nukâtile fî sebîlillâhi ve kad uhricnâ min diyârinâ ve ebnâinâ fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu tevellev illâ kalîlen minhum vallâhu alîmun biz zâlimîn(zâlimîne).
Musa'dan sonra Israilogullarinin ileri gelenlerini gormedin mi? Peygamberlerinden birine, «Bize bir hukumdar gonder de Allah yolunda savasalim» demislerdi. «Ya savas size farz kilindiginda gitmeyecek olursaniz?» demisti. «Memleketimizden ve cocuklarimizdan uzaklastirildigimiza gore niye Allah yolunda savasmiyalim?» demislerdi. Ama savas onlara farz kilininca, az bir kismi mustesna yuz cevirdiler. Allah zalimleri bilir.
وَقَالَ لَهُمْ نَبِيُّهُمْ إِنَّ اللّهَ قَدْ بَعَثَ لَكُمْ طَالُوتَ مَلِكًا قَالُوَاْ أَنَّى يَكُونُ لَهُ الْمُلْكُ عَلَيْنَا وَنَحْنُ أَحَقُّ بِالْمُلْكِ مِنْهُ وَلَمْ يُؤْتَ سَعَةً مِّنَ الْمَالِ قَالَ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَاهُ عَلَيْكُمْ وَزَادَهُ بَسْطَةً فِي الْعِلْمِ وَالْجِسْمِ وَاللّهُ يُؤْتِي مُلْكَهُ مَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ ﴿٢٤٧﴾
2/BAKARA SURESİ-247. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâle lehum nebiyyuhum innallâhe kad bease lekum tâlûtemelikâ(meliken), kâlû ennâ yekûnu lehul mulku aleynâ ve nahnu ehakku bil mulki minhu ve lem yu’te seaten minel mâl(mâli), kâle innallâhestafâhu aleykum ve zâdehu bestaten fîl ilmi vel cism(cismi), vallâhu yu’tî mulkehu men yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Peygamberleri onlara «Allah size suphesiz, Talut'u hukumdar olarak gonderdi» dedi. «Biz hukumdarliga ondan layik iken ve ona malca da bir bolluk verilmemisken bize hukumdar olmaga o nasil layik olabilir?» dediler, «Dogrusu Allah size onu secti, bilgice ve vucutca gucunu artirdi» dedi. Allah hukumdarligi diledigine verir. Allah her seyi kaplar ve bilir.
وَقَالَ لَهُمْ نِبِيُّهُمْ إِنَّ آيَةَ مُلْكِهِ أَن يَأْتِيَكُمُ التَّابُوتُ فِيهِ سَكِينَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَبَقِيَّةٌ مِّمَّا تَرَكَ آلُ مُوسَى وَآلُ هَارُونَ تَحْمِلُهُ الْمَلآئِكَةُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ ﴿٢٤٨﴾
2/BAKARA SURESİ-248. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâle lehum nebiyyuhum inne âyete mulkihî en ye’tiyekumut tâbûtu fîhi sekînetun min rabbikum ve bakiyyetun mimmâ terake âlu mûsâ ve âlu hârûne tahmiluhul melâikeh(melâiketu), inne fî zâlike le âyeten lekum in kuntum mu’minîn(mu’minîne).
Peygamberleri onlara, «Onun hukumdarliginin alameti, size sandigin gelmesidir, onda Rabbinizden gelen gonul rahatligi ve Musa ailesinin ve Harun ailesinin biraktiklarindan kalanlar var; onu melekler tasir, eger inanmissaniz bunda sizin icin delil vardir» dedi. *
فَلَمَّا فَصَلَ طَالُوتُ بِالْجُنُودِ قَالَ إِنَّ اللّهَ مُبْتَلِيكُم بِنَهَرٍ فَمَن شَرِبَ مِنْهُ فَلَيْسَ مِنِّي وَمَن لَّمْ يَطْعَمْهُ فَإِنَّهُ مِنِّي إِلاَّ مَنِ اغْتَرَفَ غُرْفَةً بِيَدِهِ فَشَرِبُواْ مِنْهُ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنْهُمْ فَلَمَّا جَاوَزَهُ هُوَ وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ قَالُواْ لاَ طَاقَةَ لَنَا الْيَوْمَ بِجَالُوتَ وَجُنودِهِ قَالَ الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلاَقُو اللّهِ كَم مِّن فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللّهِ وَاللّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ ﴿٢٤٩﴾
2/BAKARA SURESİ-249. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lemmâ fesale tâlûtu bil cunûdi, kâle innallâhe mubtelîkum bi neher(neherin), fe men şeribe minhu fe leyse minnî, ve men lem yat’amhu fe innehu minnî illâ menigterafe gurfeten bi yedih(yedihî), fe şeribû minhu illâ kalîlen minhum fe lemmâ câvezehu huve vellezîne âmenû meahu, kâlû lâ tâkate lenâl yevme bi câlûte ve cunûdih(cunûdihî), kâlellezîne yezunnûne ennehum mulâkûllâhi, kem min fietin kalîletin galebet fieten kesîraten bi iznillâh(iznillâhi), vallâhu meas sâbirîn(sâbirîne).
Talut orduyla birlikte ayrildiktan sonra, «Dogrusu Allah sizi bir irmakla deneyecektir, ondan icen benden degildir, onu tatmayan eliyle sadece bir avuc avuclayan mustesna suphesiz bendendir» dedi. Onlardan pek azi haric, sudan ictiler. Kendisi ve kendisiyle olan inananlar irmagi gecince, «Bugun Calut ve ordusuna karsi koyacak gucumuz yok» dediler. Kendilerinin Allah'a kavusacagini bilenler ise: «Nice az topluluk cok topluluga Allah'in izniyle ustun gelmistir, Allah sabredenlerle beraberdir» dediler.
وَلَمَّا بَرَزُواْ لِجَالُوتَ وَجُنُودِهِ قَالُواْ رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ ﴿٢٥٠﴾
2/BAKARA SURESİ-250. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lemmâ berazû li câlûte ve cunûdihî kâlû rabbenâ efrig aleynâ sabren ve sebbit ekdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne).
Calut ve ordusuna karsi ciktiklarinda, «Rabbimiz! Bize sabir ver, sebatimizi artir, inkar eden millete karsi bize yardim et» dediler.
فَهَزَمُوهُم بِإِذْنِ اللّهِ وَقَتَلَ دَاوُودُ جَالُوتَ وَآتَاهُ اللّهُ الْمُلْكَ وَالْحِكْمَةَ وَعَلَّمَهُ مِمَّا يَشَاء وَلَوْلاَ دَفْعُ اللّهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَّفَسَدَتِ الأَرْضُ وَلَكِنَّ اللّهَ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْعَالَمِينَ ﴿٢٥١﴾
2/BAKARA SURESİ-251. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe hezemûhum bi iznillâhi, ve katele dâvudu câlûte ve âtâhullâhul mulke vel hikmete ve allemehu mimmâ yeşâu, ve lev lâ def’ullâhin nâse, bâ’dahum bi ba’din le fesedetil ardu ve lâkinnallâhe zû fadlin alel âlemîn(âlemîne).
Onlari Allah'in izniyle bozguna ugrattilar; Davud Calut'u oldurdu, Allah Davud'a hukumranlik ve hikmet verdi ve ona dilediginden ogretti. Allah'in insanlari birbiriyle savmasi olmasaydi yeryuzunun duzeni bozulurdu. Fakat Allah alemlere lutufkardir.
تِلْكَ آيَاتُ اللّهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ ﴿٢٥٢﴾
2/BAKARA SURESİ-252. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tilke âyâtullâhi netlûhâ aleyke bil hakk(hakkı), ve inneke le minel murselîn(murselîne).
Iste bunlar Allah'in ayetleridir. Biz onlari sana dogru olarak okuyoruz. suphesiz sen peygamberlerden birisin.
تِلْكَ الرُّسُلُ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ مِّنْهُم مَّن كَلَّمَ اللّهُ وَرَفَعَ بَعْضَهُمْ دَرَجَاتٍ وَآتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ وَلَوْ شَاء اللّهُ مَا اقْتَتَلَ الَّذِينَ مِن بَعْدِهِم مِّن بَعْدِ مَا جَاءتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ وَلَكِنِ اخْتَلَفُواْ فَمِنْهُم مَّنْ آمَنَ وَمِنْهُم مَّن كَفَرَ وَلَوْ شَاء اللّهُ مَا اقْتَتَلُواْ وَلَكِنَّ اللّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ ﴿٢٥٣﴾
2/BAKARA SURESİ-253. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tilker rusulu faddalnâ ba’dahum alâ ba’d(ba’din), minhum men kellemallâhu ve rafea ba’dahum derecât(derecâtin), ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhıl kudus(rûhıl kudusi), ve lev şâallâhu maktetelellezîne min ba’dihim min ba’di mâ câethumul beyyinâtu ve lâkinihtelefû fe minhum men âmene ve minhum men kefer(kefere), ve lev şâallâhu maktetelû ve lâkinnallâhe yef’alu mâ yurîd(yurîdu).
Iste bu peygamberlerden bir kismini digerlerinden ustun kildik. Onlardan Allah'in kendilerine hitabettgi, derecelerle yukselttikleri vardir. Meryem oglu Isa'ya belgeler verdik, onu Ruhul Kudus'le destekledik. Allah dileseydi, belgeler kendilerine geldikten sonra, peygamberlerin ardindan birbirlerini oldurmezlerdi. Fakat ayriliga dustuler, kimi inandi, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini oldurmezlerdi, lakin Allah istedigini yapar. *
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَنفِقُواْ مِمَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لاَّ بَيْعٌ فِيهِ وَلاَ خُلَّةٌ وَلاَ شَفَاعَةٌ وَالْكَافِرُونَ هُمُ الظَّالِمُونَ ﴿٢٥٤﴾
2/BAKARA SURESİ-254. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyûhellezîne âmenû enfikû mimmâ razaknâkum min kabli en ye’tiye yevmun lâ bey’un fîhi ve lâ hulletun ve lâ şefâah(şefâatun), vel kâfirûne humuz zâlimûn(zâlimûne).
Ey inananlar! Alisverisin, dostlugun, sefaatin olmayacagi gunun gelmesinden once sizi riziklandirdigimizdan hayra sarfedin. Inkar edenler ancak yazik edenlerdir.
اللّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ ﴿٢٥٥﴾
2/BAKARA SURESİ-255. AYET (Meâlleri Kıyasla): Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm(kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm(nevmun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih(iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard(arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm(azîmu).
Allah, O'ndan baska tanri olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratiklarini gozetip durandir. Goklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katinda sefaat edecek kimdir? Onlarin islediklerini ve isleyeceklerini bilir, dilediginden baska ilminden hicbir seyi kavrayamazlar. Hukumranligi gokleri ve yeri kaplamistir, onlarin gozetilmesi O'na agir gelmez. O yucedir, buyuktur.
لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ ﴿٢٥٦﴾
2/BAKARA SURESİ-256. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ ikrâhe fîd dîni kad tebeyyener ruşdu minel gayy(gayyi), fe men yekfur bit tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lânfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm(alîmun).
Dinde zorlama yoktur; artik hak ile batil iyice ayrilmistir. putlari inkar edip Allah'a inanan kimse, kopmak bilmeyen saglam bir kulpa sarilmistir. Allah isitendir, bilendir.
اللّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُواْ يُخْرِجُهُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّوُرِ وَالَّذِينَ كَفَرُواْ أَوْلِيَآؤُهُمُ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُم مِّنَ النُّورِ إِلَى الظُّلُمَاتِ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿٢٥٧﴾
2/BAKARA SURESİ-257. AYET (Meâlleri Kıyasla): Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilân nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah inananlarin dostudur, onlari karanliklardan aydinliga cikarir. Inkar edenlerin ise dostlari azgin putlardir. Onlari aydinliktan karanliklara suruklerler. Iste onlar cehennemliklerdir, onlar orada temelli kalacaklardir. *
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِي حَآجَّ إِبْرَاهِيمَ فِي رِبِّهِ أَنْ آتَاهُ اللّهُ الْمُلْكَ إِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّيَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ قَالَ أَنَا أُحْيِي وَأُمِيتُ قَالَ إِبْرَاهِيمُ فَإِنَّ اللّهَ يَأْتِي بِالشَّمْسِ مِنَ الْمَشْرِقِ فَأْتِ بِهَا مِنَ الْمَغْرِبِ فَبُهِتَ الَّذِي كَفَرَ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ ﴿٢٥٨﴾
2/BAKARA SURESİ-258. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem tera ilellezî hâcce ibrâhîme fî rabbihî en âtâhullâhul mulk(mulke), iz kâle ibrâhîmu rabbiyellezî yuhyî ve yumîtu, kâle ene uhyî ve umît(umîtu), kâle ibrâhîmu fe innallâhe ye’tî biş şemsi minel maşrıkı fe’ti bihâ minel magribi fe buhitellezî kefer(kefere), vallâhu lâ yehdil kavmez zâlimîn(zâlimîne).
Allah kendisine hukumranlik verdi diye Ibrahim ile Rabbi hakkinda tartisani gormedin mi? Ibrahim: «Rabbim, dirilten ve oldurendir» demisti. «Ben de diriltir ve oldururum» dedi; Ibrahim, «suphesiz Allah gunesi dogudan getiriyor, sen de batidan getirsene» dedi. Inkar eden sasirip kaldi. Allah zulm eden kimseleri dogru yola eristirmez.
أَوْ كَالَّذِي مَرَّ عَلَى قَرْيَةٍ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَا قَالَ أَنَّىَ يُحْيِي هََذِهِ اللّهُ بَعْدَ مَوْتِهَا فَأَمَاتَهُ اللّهُ مِئَةَ عَامٍ ثُمَّ بَعَثَهُ قَالَ كَمْ لَبِثْتَ قَالَ لَبِثْتُ يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ قَالَ بَل لَّبِثْتَ مِئَةَ عَامٍ فَانظُرْ إِلَى طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمْ يَتَسَنَّهْ وَانظُرْ إِلَى حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ آيَةً لِّلنَّاسِ وَانظُرْ إِلَى العِظَامِ كَيْفَ نُنشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْمًا فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُ قَالَ أَعْلَمُ أَنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿٢٥٩﴾
2/BAKARA SURESİ-259. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ev kellezî merra alâ karyetin ve hiye hâviyetun alâ urûşihâ, kâle ennâ yuhyî hâzihillâhu ba’de mevtihâ, fe emâtehullâhu miete âmin summe beaseh(beasehu), kâle kem lebist(lebiste), kâle lebistu yevme ev ba’da yevm(yevmin), kâle bel lebiste miete âmin fenzur ilâ taâmike ve şerâbike lem yetesenneh, venzur ilâ hımârike ve li nec’aleke âyeten lin nâsi venzur ilâl izâmi keyfe nunşizuhâ summe neksûhâ lahmâ(lahmen), fe lemmâ tebeyyene lehu, kâle a’lemu ennallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Yahut alti ustune gelmis bir kasabaya ugrayan kimseyi gormedin mi? «Allah burayi olumunden sonra acaba nasil diriltecek?» dedi. Bunun uzerine Allah onu yuz yil olu birakti, sonra diriltti, «Ne kadar kaldin?» dedi, «Bir gun veya bir gunden az kaldim» dedi, «Hayir yuz yil kaldin, yiyecegine icecegine bak, bozulmamis; esegine bak ve hem seni insanlar icin bir ibret kilacagiz kemiklerine bak, onlari nasil birlestirip, sonra onlara et giydiriyoruz» dedi; bu ona apacik belli olunca, «Artik Allah'in her seye Kadir olduguna inanmis bulunuyorum» dedi.
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِن قَالَ بَلَى وَلَكِن لِّيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِّنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿٢٦٠﴾
2/BAKARA SURESİ-260. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz kâle ibrâhîmu rabbî erinî keyfe tuhyil mevtâ kâle e ve lem tu’min kâle belâ ve lâkin li yatmainne kalbî kâle fe huz erbeaten minet tayri fe surhunne ileyke summec’al alâ kulli cebelin minhunne cuz’en summed’uhunne ye’tîneke sa’yâ(sa’yen), va’lem ennallâhe azîzun hakîm(hakîmun).
Ibrahim: «Rabbim! Oluleri nasil dirilttigini bana goster» dediginde, «Inanmiyor musun?» deyince de, «Hayir oyle degil, fakat kalbim iyice kansin» demisti. «Oyleyse dort cesit kus al, onlari kendine alistir, sonra onlari parcalayip her dagin uzerine bir parca koy, sonra onlari cagir; kosarak sana gelirler. O halde Allah'in guclu ve Hakim oldugunu bil» demisti.
مَّثَلُ الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فِي كُلِّ سُنبُلَةٍ مِّئَةُ حَبَّةٍ وَاللّهُ يُضَاعِفُ لِمَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ ﴿٢٦١﴾
2/BAKARA SURESİ-261. AYET (Meâlleri Kıyasla): Meselullezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi ke meseli habbetin enbetet seb’a senâbile fî kulli sunbuletin mietu habbetin, vallâhu yudâifu li men yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Mallarini Allah yolunda sarfedenlerin durumu, her basaginda yuz tane olmak uzere yedi basak veren tanenin durumu gibidir. Allah diledigine kat kat verir. Allah'in lutfu genistir, O her seyi bilendir.
الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ ثُمَّ لاَ يُتْبِعُونَ مَا أَنفَقُواُ مَنًّا وَلاَ أَذًى لَّهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ ﴿٢٦٢﴾
2/BAKARA SURESİ-262. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi summe lâ yutbiûne mâ enfekû mennen ve lâ ezen lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Mallarini Allah yolunda sarfedip sonra sarfettikleri seyin ardindan basa kakmayan ve eza etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katindadir. Onlara korku yoktur ve onlar uzulmeyeceklerdir.
قَوْلٌ مَّعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِّن صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَآ أَذًى وَاللّهُ غَنِيٌّ حَلِيمٌ ﴿٢٦٣﴾
2/BAKARA SURESİ-263. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kavlun ma’rûfun ve magfiretun, hayrun min sadakatin yetbeuhâ ezâ(ezen), vallâhu ganiyyun halîm(halîmun).
Guzel bir soz ve bagislama, pesinden eza gelen bir sadakadan daha iyidir. Allah mustagnidir, Halim'dir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُبْطِلُواْ صَدَقَاتِكُم بِالْمَنِّ وَالأذَى كَالَّذِي يُنفِقُ مَالَهُ رِئَاء النَّاسِ وَلاَ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُ وَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْدًا لاَّ يَقْدِرُونَ عَلَى شَيْءٍ مِّمَّا كَسَبُواْ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ ﴿٢٦٤﴾
2/BAKARA SURESİ-264. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tubtılû sadakâtikum bil menni vel ezâ, kellezî yunfiku mâlehu riâen nâsi ve lâ yu’minu billâhi vel yevmil âhır(âhıri), fe meseluhu ke meseli safvânin aleyhi turâbun fe esâbehu vâbilun fe terakehu saldâ(salden), lâ yakdirûne alâ şey’in mimmâ kesebû vallâhu lâ yehdîl kavmel kâfirîn(kâfirîne).
Ey Inananlar! Allah'a ve ahiret gunune inanmayip, insanlara gosteris icin malini sarfeden kimse gibi, sadakalarinizi basa kakma ve eza etmekle bosa cikarmayin. Onun durumu, uzerinde toprak bulunan kayanin durumu gibidir, uzerine bol yagmur yagdiginda onu cascavlak birakir. Kazandiklarindan hicbir sey elde edemezler. Allah inkar eden kimseleri dogru yola eristirmez.
وَمَثَلُ الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمُ ابْتِغَاء مَرْضَاتِ اللّهِ وَتَثْبِيتًا مِّنْ أَنفُسِهِمْ كَمَثَلِ جَنَّةٍ بِرَبْوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٌ فَآتَتْ أُكُلَهَا ضِعْفَيْنِ فَإِن لَّمْ يُصِبْهَا وَابِلٌ فَطَلٌّ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ ﴿٢٦٥﴾
2/BAKARA SURESİ-265. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve meselullezîne yunfikûne emvâlehumubtigâe mardâtillâhi ve tesbîten min enfusihim ke meseli cennetin bi rabvetin esâbehâ vâbilun fe âtet ukulehâ dı’feyn(dı’feyni), fe in lem yusıbhâ vâbilun fe tall(tallun), vallâhu bimâ ta’melûne basîr(basîrun).
Allah'in rizasini kazanmak ve kalblerini saglamlastirmak icin mallarini sarfedenlerin durumu, yuksekce bir tepede bulunan, bol yagmur aldiginda yemislerini iki kat veren, bol yagmur yagmasa bile cisentisi dusen bir bahcenin durumu gibidir. Allah islediklerinizi gorur.
أَيَوَدُّ أَحَدُكُمْ أَن تَكُونَ لَهُ جَنَّةٌ مِّن نَّخِيلٍ وَأَعْنَابٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ لَهُ فِيهَا مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَأَصَابَهُ الْكِبَرُ وَلَهُ ذُرِّيَّةٌ ضُعَفَاء فَأَصَابَهَا إِعْصَارٌ فِيهِ نَارٌ فَاحْتَرَقَتْ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمُ الآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ ﴿٢٦٦﴾
2/BAKARA SURESİ-266. AYET (Meâlleri Kıyasla): E yeveddu ehadukum en tekûne lehu cennetun min nahîlin ve a’nâbin tecrî min tahtihel enhâru, lehû fîhâ min kullis semarâti ve esâbehul kiberu ve lehu zurriyyetun duafâu fe esâbehâ ı’sârun fîhi nârun fahterakat kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyâti leallekum tetefekkerûn(tetefekkerûne).
Hangi biriniz, kendisi ihtiyarlamis ve cocuklari da gucsuzken, altlarindan irmaklar akan, hurma, uzum ve her cesit meyveleri bulunan bahcesinin, atesli bir kasirganin kopmasiyle yanmasini ister? Dusunesiniz diye Allah size ayetlerini boylece aciklar. *
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَنفِقُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّا أَخْرَجْنَا لَكُم مِّنَ الأَرْضِ وَلاَ تَيَمَّمُواْ الْخَبِيثَ مِنْهُ تُنفِقُونَ وَلَسْتُم بِآخِذِيهِ إِلاَّ أَن تُغْمِضُواْ فِيهِ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ ﴿٢٦٧﴾
2/BAKARA SURESİ-267. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenû enfikû min tayyibâti mâ kesebtum ve mimmâ ahracnâ lekum minel ard(ardı), ve lâ teyemmemûl habîse minhu tunfikûne ve lestum bi âhızîhı illâ en tugmidû fîh(fîhî), va’lemû ennallâhe ganiyyun hamîd(hamîdun).
Ey Inananlar! Kazandiklarinizin temizlerinden ve size yerden cikardiklarimizdan sarfedin; igrenmeden alamiyacaginiz pis seyleri vermeye kalkmayin. Allah'in mustagni ve ovulmeye layik oldugunu bilin.
الشَّيْطَانُ يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُم بِالْفَحْشَاء وَاللّهُ يَعِدُكُم مَّغْفِرَةً مِّنْهُ وَفَضْلاً وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ ﴿٢٦٨﴾
2/BAKARA SURESİ-268. AYET (Meâlleri Kıyasla): Eş şeytânu yeidukumul fakra ve ye’murukumbil fahşâi vallâhu yeidukum magfireten minhuve fadlâ(fadlan), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
seytan sizi fakirlikle korkutarak cimrilgi ve hayasizligi emreder; Allah ise kendisinden magfiret ve bol nimet vadeder. Allah'in lutfu boldur, O her seyi bilir.
يُؤتِي الْحِكْمَةَ مَن يَشَاء وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ ﴿٢٦٩﴾
2/BAKARA SURESİ-269. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yu’til hikmete men yeşâu, ve men yu’tel hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrâ(kesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
Hikmeti diledigine verir. Kime hikmet verilmisse suphesiz ona cokca hayir verilmistir. Bundan ancak akil sahipleri ibret alir.
وَمَا أَنفَقْتُم مِّن نَّفَقَةٍ أَوْ نَذَرْتُم مِّن نَّذْرٍ فَإِنَّ اللّهَ يَعْلَمُهُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ ﴿٢٧٠﴾
2/BAKARA SURESİ-270. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ enfaktum min nafakatin ev nezertum min nezrin fe innallâhe ya’lemuh(ya’lemuhu), ve mâ liz zâlimîne min ensâr(ensârın).
Sarfettiginiz harci ve adadiginiz adagi suphesiz Allah bilir. Zulm edenlerin hic yardimcilari yoktur.
إِن تُبْدُواْ الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَ وَإِن تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَرَاء فَهُوَ خَيْرٌ لُّكُمْ وَيُكَفِّرُ عَنكُم مِّن سَيِّئَاتِكُمْ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ ﴿٢٧١﴾
2/BAKARA SURESİ-271. AYET (Meâlleri Kıyasla): İn tubdûs sadakâti fe niimmâ hiy(hiye), ve in tuhfûhâ ve tu’tûhâl fukarâe fe huve hayrun lekum ve yukeffiru ankum min seyyiâtikum vallâhu bi mâ ta’melûne habîr(habîrun).
Sadakalari acikca verirseniz o ne guzel! Eger onlari yoksullara gizlice verirseniz sizin icin daha iyidir. Allah onlari kutuluklerinizden bir kismina karsi tutar. Allah islediklerinizden haberdardir.
لَّيْسَ عَلَيْكَ هُدَاهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ يَهْدِي مَن يَشَاء وَمَا تُنفِقُواْ مِنْ خَيْرٍ فَلأنفُسِكُمْ وَمَا تُنفِقُونَ إِلاَّ ابْتِغَاء وَجْهِ اللّهِ وَمَا تُنفِقُواْ مِنْ خَيْرٍ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لاَ تُظْلَمُونَ ﴿٢٧٢﴾
2/BAKARA SURESİ-272. AYET (Meâlleri Kıyasla): Leyse aleyke hudâhum ve lâkinnallâhe yehdî men yeşâu, ve mâ tunfikû min hayrin fe li enfusikum, ve mâ tunfikûne illebtigâe vechillâh(vechillâhi), ve mâ tunfikû min hayrin yuveffe ileykum ve entum lâ tuzlemûn(tuzlemûne).
Onlarin dogru yola iletilmeleri sana dusmez, fakat Allah diledigini dogru yola eristirir. Sarfettiginiz iyi sey kendinizedir, zaten ancak Allah'in rizasini kazanmak icin sarfedersiniz. Sarfettiginiz iyi bir seyin karsiligi haksizliga ugratilmaksizin size verilir.
لِلْفُقَرَاء الَّذِينَ أُحصِرُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ لاَ يَسْتَطِيعُونَ ضَرْبًا فِي الأَرْضِ يَحْسَبُهُمُ الْجَاهِلُ أَغْنِيَاء مِنَ التَّعَفُّفِ تَعْرِفُهُم بِسِيمَاهُمْ لاَ يَسْأَلُونَ النَّاسَ إِلْحَافًا وَمَا تُنفِقُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ ﴿٢٧٣﴾
2/BAKARA SURESİ-273. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lil fukarâillezîne uhsirû fî sebîlillâhi lâ yestatîûne darben fîl ardı, yahsebuhumul câhilu agniyâe minet teaffuf(teaffufi), ta’rifuhum bi sîmâhum, lâ yes’elûnen nâse ilhâfâ(ilhâfen), ve mâ tunfikû min hayrin fe innallâhe bihî alîm(alîmun).
Sadakalarinizi, kendilerini Allah yoluna adayip yeryuzunde dolasamayanlara, hayalarindan dolayi, kendilerini tanimayanlarin zengin saydiklari yoksullara verin. Onlari yuzlerinden tanirsin, insanlardan yuzsuzluk ederek bir sey istemezler. Sarfettiginiz iyi bir seyi Allah suphesiz bilir. *
الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُم بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرًّا وَعَلاَنِيَةً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ ﴿٢٧٤﴾
2/BAKARA SURESİ-274. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne yunfikûne emvâlehum bil leyli ven nehâri sirran ve alâniyeten fe lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Gece gunduz, acik, gizli, mallarini sarfedenlerin mukafatlarini Rab'leri verecektir. Onlara korku yoktur ve onlar uzulmeyeceklerdir.
الَّذِينَ يَأْكُلُونَ الرِّبَا لاَ يَقُومُونَ إِلاَّ كَمَا يَقُومُ الَّذِي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُواْ إِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبَا وَأَحَلَّ اللّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا فَمَن جَاءهُ مَوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّهِ فَانتَهَىَ فَلَهُ مَا سَلَفَ وَأَمْرُهُ إِلَى اللّهِ وَمَنْ عَادَ فَأُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿٢٧٥﴾
2/BAKARA SURESİ-275. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne ye’kulûner ribâ lâ yekûmûne illâ kemâ yekûmullezî yetehabbetuhuş şeytânu minel mess(messi), zâlike bi ennehum kâlû innemâl bey’u mislur ribâ, ve ehallallâhul bey’a ve harramer ribâ fe men câehu mev’izatun min rabbihî fentehâ fe lehu mâ selef(selefe), ve emruhû ilâllâh(ilâllâhi), ve men âde fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Faiz yiyenler mahserde ancak seytanin carptigi kimsenin kalktigi gibi kalkarlar. Bu, onlarin, «Zaten alisveris de faiz gibidir» demelerindendir. Oysa Allah alis verisi helal, faizi haram kildi. Kime Rabb'inden bir ogut gelir de faizcilikten geri durursa, gecmisi kendisinedir, onun isi Allah'a aittir. Kim faizcilige donerse, iste onlar cehennemliktir, onlar orada temelli kalacaklardir.
يَمْحَقُ اللّهُ الْرِّبَا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ أَثِيمٍ ﴿٢٧٦﴾
2/BAKARA SURESİ-276. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yemhakullâhur ribâ ve yurbîs sadakât(sadakâti), vallâhu lâ yuhıbbu kulle keffârin esîm(esîmin).
Allah faizi eksiltir, sadakalari bereketlendirir. Allah pek nankor olan hicbir gunahkari sevmez.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ وَأَقَامُواْ الصَّلاَةَ وَآتَوُاْ الزَّكَاةَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ ﴿٢٧٧﴾
2/BAKARA SURESİ-277. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve ekâmûs salâte ve âtevûz zekâte lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Inanip yararli isler isleyenlerin, namaz kilip, zekat verenlerin Rab'leri katinda ecirleri vardir. Onlara korku yoktur ve onlar uzulmeyeceklerdir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَذَرُواْ مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ ﴿٢٧٨﴾
2/BAKARA SURESİ-278. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe ve zerû mâ bakiye miner ribâ in kuntum mu’minîn(mu’minîne).
Ey Inananlar! Allah'tan sakinin, inanmissaniz, faizden arta kalmis hesabdan vazgecin.
فَإِن لَّمْ تَفْعَلُواْ فَأْذَنُواْ بِحَرْبٍ مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ وَإِن تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُؤُوسُ أَمْوَالِكُمْ لاَ تَظْلِمُونَ وَلاَ تُظْلَمُونَ ﴿٢٧٩﴾
2/BAKARA SURESİ-279. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe in lem tef’alû fe’zenû bi harbin minallâhi ve resûlih(resûlihî), ve in tubtum fe lekum ruûsu emvâlikum, lâ tazlimûne ve lâ tuzlemûn(tuzlemûne).
Boyle yapmazsaniz, bunun Allah'a ve peygamberine karsi acilmis bir savas oldugunu bilin. Eger tevbe ederseniz sermayeniz sizindir. Boylece haksizlik etmemis ve haksizliga ugramamis olursunuz.
وَإِن كَانَ ذُو عُسْرَةٍ فَنَظِرَةٌ إِلَى مَيْسَرَةٍ وَأَن تَصَدَّقُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٢٨٠﴾
2/BAKARA SURESİ-280. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve in kâne zû usratin fe naziratun ilâ meysereh(meyseretin) ve en tesaddekû hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).
Borclu darda ise, eli genisleyinceye kadar ona muhlet verin. Bilmis olsaniz borcu bagislamaniz sizin icin daha hayirlidir.
وَاتَّقُواْ يَوْمًا تُرْجَعُونَ فِيهِ إِلَى اللّهِ ثُمَّ تُوَفَّى كُلُّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ ﴿٢٨١﴾
2/BAKARA SURESİ-281. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vettekû yevmen turceûne fîhî ilâllâhi summe tuveffâ kullu nefsin mâ kesebet ve hum lâ yuzlemûn(yuzlemûne).
Allah'a doneceginiz ve sonra haksizliga ugramadan herkesin kazancinin kendisine eksiksiz verilecegi gunden korkunuz.*
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا تَدَايَنتُم بِدَيْنٍ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَاكْتُبُوهُ وَلْيَكْتُب بَّيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِ وَلاَ يَأْبَ كَاتِبٌ أَنْ يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللّهُ فَلْيَكْتُبْ وَلْيُمْلِلِ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللّهَ رَبَّهُ وَلاَ يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْئًا فَإن كَانَ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ سَفِيهًا أَوْ ضَعِيفًا أَوْ لاَ يَسْتَطِيعُ أَن يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِ وَاسْتَشْهِدُواْ شَهِيدَيْنِ من رِّجَالِكُمْ فَإِن لَّمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَأَتَانِ مِمَّن تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَاء أَن تَضِلَّ إْحْدَاهُمَا فَتُذَكِّرَ إِحْدَاهُمَا الأُخْرَى وَلاَ يَأْبَ الشُّهَدَاء إِذَا مَا دُعُواْ وَلاَ تَسْأَمُوْاْ أَن تَكْتُبُوْهُ صَغِيرًا أَو كَبِيرًا إِلَى أَجَلِهِ ذَلِكُمْ أَقْسَطُ عِندَ اللّهِ وَأَقْومُ لِلشَّهَادَةِ وَأَدْنَى أَلاَّ تَرْتَابُواْ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُدِيرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَلاَّ تَكْتُبُوهَا وَأَشْهِدُوْاْ إِذَا تَبَايَعْتُمْ وَلاَ يُضَآرَّ كَاتِبٌ وَلاَ شَهِيدٌ وَإِن تَفْعَلُواْ فَإِنَّهُ فُسُوقٌ بِكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّهُ وَاللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ﴿٢٨٢﴾
2/BAKARA SURESİ-282. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ tedâyentum bi deynin ilâ ecelin musemmen fektubûh(fektubûhu), velyektub beynekum kâtibun bil adl(adli), ve lâ ye’be kâtibun en yektube kemâ allemehullâhu felyektub, velyumlilillezî aleyhil hakku velyettekıllâhe rabbehû ve lâ yebhas minhu şey’â(şey’en), fe in kânellezî aleyhil hakku sefîhan ev daîfen ev lâ yestatîu en yumille huve felyumlil veliyyuhu bil adl(adli), vesteşhidû şehîdeyni min ricâlikum, fe in lem yekûnâ raculeyni fe raculun vemraetâni mimmen terdavne mineş şuhedâi en tedılle ıhdâhumâ fe tuzekkire ıhdâhumâl uhrâ ve lâ ye’beş şuhedâu izâ mâ duû, ve lâ tes’emû en tektubûhu sagîran ev kebîran ilâ ecelih(ecelihî), zâlikum aksatu indallâhi ve akvemu liş şehâdeti ve ednâ ellâ tertâbû illâ en tekûne ticâreten hâdıraten tudîrûnehâ beynekum fe leyse aleykum cunâhun ellâ tektubûhâ ve eşhidû izâ tebâya’tum, ve lâ yudârra kâtibun ve lâ şehîd(şehîdun), ve in tef’alû fe innehu fusûkun bikum, vettekûllâh(vettekûllâhe), ve yuallimukumullâh(yuallimukumullâhu), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun).
Ey Inananlar! Birbirinize belirli bir sure icin borclandiginiz zaman onu yaziniz. Icinizden bir katip dogru olarak yazsin; katip onu Allah'in kendisine ogrettigi gibi yazmaktan cekinmesin, yazsin. Borclu olan da yazdirsin, Rabbi olan Allah'tan sakinsin, ondan bir sey eksiltmesin. Eger borclu, aptal veya aciz, ya da yazdiramiyacak durumda ise, velisi, dogru olarak yazdirsin. Erkeklerinizden iki sahid tutun; eger iki erkek bulunmazsa, sahidlerden razi olacaginiz bir erkek, biri unuttugunda digeri ona hatirlatacak iki kadin olabilir. µahidler cagirildiklarinda cekinmesinler. Borc buyuk veya kucuk olsun, onu suresiyle beraber yazmaya usenmeyin; bu, Allah katinda en dogru, sahidlik icin en saglam ve suphelenmenizden en uzak olandir. Ancak aranizdaki alisveris pesin olursa, onu yazmamanizda size bir sorumluluk yoktur. Alisveris yaptiginizda sahid tutun. Katibe de sahide de zarar verilmesin; eger zarar verirseniz, o zaman dogru yoldan cikmis olursunuz. Allah'tan sakinin, Allah size ogretiyor; Allah her seyi bilir.
وَإِن كُنتُمْ عَلَى سَفَرٍ وَلَمْ تَجِدُواْ كَاتِبًا فَرِهَانٌ مَّقْبُوضَةٌ فَإِنْ أَمِنَ بَعْضُكُم بَعْضًا فَلْيُؤَدِّ الَّذِي اؤْتُمِنَ أَمَانَتَهُ وَلْيَتَّقِ اللّهَ رَبَّهُ وَلاَ تَكْتُمُواْ الشَّهَادَةَ وَمَن يَكْتُمْهَا فَإِنَّهُ آثِمٌ قَلْبُهُ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ ﴿٢٨٣﴾
2/BAKARA SURESİ-283. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve in kuntum alâ seferin ve lem tecidû kâtiben fe rihânun makbûdah(makbûdatun), fe in emine ba’dukum ba’dan felyueddillezî’tumine emânetehu velyettekıllâhe rabbeh(rabbehu), ve lâ tektumûş şehâdeh(şehâdete), ve men yektumhâ fe innehû âsimun kalbuh(kalbuhu), vallâhu bi mâ ta’melûne alîm(alîmun).
Eger yolculukta olup katip bulamazsaniz alinan rehin yeter. sayet birbirinize guvenirseniz, guvenilen kimse borcunu odesin. Rabbi olan Allah'tan sakinsin. sahidligi gizlemeyin, onu kim gizlerse suphesiz kalbi gunah islemis olur. Allah islediklerinizi bilir.*
لِّلَّهِ ما فِي السَّمَاواتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَإِن تُبْدُواْ مَا فِي أَنفُسِكُمْ أَوْ تُخْفُوهُ يُحَاسِبْكُم بِهِ اللّهُ فَيَغْفِرُ لِمَن يَشَاء وَيُعَذِّبُ مَن يَشَاء وَاللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿٢٨٤﴾
2/BAKARA SURESİ-284. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), ve in tubdû mâ fî enfusikum ev tuhfûhu yuhâsibkum bihillâh(bihillâhu), fe yagfiru limen yeşâu ve yuazzibu men yeşâu, vallâhu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Goklerde ve yerde olanlar Allah'indir. Icinizdekini aciklasaniz da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba ceker ve diledigini bagislar, diledigine azabeder. Allah her seye Kadir'dir.
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ ﴿٢٨٥﴾
2/BAKARA SURESİ-285. AYET (Meâlleri Kıyasla): Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr(masîru).
Peygamber ve inananlar, ona Rabb'inden indirilene inandi. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitablarina, peygamberlerine inandi. «Peygamberleri arasindan hicbirini ayirdetmeyiz, isittik, itaat ettik, Rabbimiz! Affini dileriz, donus Sanadir» dediler.
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ ﴿٢٨٦﴾
2/BAKARA SURESİ-286. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne).
Allah kisiye ancak gucunun yetecegi kadar yukler; kazandigi iyilik lehine, ettigi kotuluk de aleyhinedir. Rabbimiz! Eger unutacak veya yanilacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz Bizden oncekilere yukledigin gibi, bize de agir yuk yukleme. Rabbimiz! Bize gucumuzun yetmeyecegi seyi tasitma, bizi affet, bizi bagisla, bize aci. Sen Mevlamizsin, kafirlere karsi bize yardim et. *