Medine döneminde inmiştir. 11 âyettir. Sûre, adını 9. âyette geçen “el-Cumu’a” kelimesinden almıştır.

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ ﴿١﴾

62/CUMA SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi).

Göklerdeki varlıkların, imkânların ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı; mülkün sahibini, hâkimini, her türlü noksanlıktan, ayıptan uzak en büyük kutsalını, kudretlisini, hikmet sahibini ve hükümranını, Allah’ı, koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak tesbih ve zikrediyorlar.

هُوَ الَّذِي بَعَثَ فِي الْأُمِّيِّينَ رَسُولًا مِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَإِن كَانُوا مِن قَبْلُ لَفِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ﴿٢﴾

62/CUMA SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Huvellezî bease fîl ummiyyîne resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete, ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin).

O, içlerinden, ümmîler, Mekkeli bilinen kabileler arasında kendilerine Allah’ın âyetlerini, Kur’ân’ı okuyan, onları pislikten arındıran, vicdanlarını temizleyen, onlara okuma yazmayı, kitaba, Kur’ân’a vukufu, ilmi, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, sünnetini öğreten, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir Rasul seçerek görevlendirendir. Onlar önceden, tamamen başlarına buyruk bir hayat, koyu bir cehalet, dalâlet ve bozuk düzen içindeydiler.

وَآخَرِينَ مِنْهُمْ لَمَّا يَلْحَقُوا بِهِمْ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿٣﴾

62/CUMA SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve âharîne minhum lemmâ yelhakû bi him, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

O peygamberinin tebliğini, eshab ile birlikte aynı çağda yaşamayan, daha sonra gelecek bütün diğer kavimlere, insanlara, mü’minlere ulaştıracak, vicdanlarını temizleyecek, Kur’ân’ı ve sünneti öğretecek mü’minleri görevlendiren, müesseseleri kurdurandır. O kudretlidir, hikmet sahibi ve hükümrandır.

ذَلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ ﴿٤﴾

62/CUMA SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike fadlullâhi yu’tîhi men yeşâu, vallâhu zûl fadlil azîm(azîmi).

Böyle bir sorumlulukla görevlendirilmek Allah’ın bir lütfudur; bunu sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak iradesinin tecellisine tabi akıllı ve sorumluluğunun idrakinde olan kimselere verir. Allah büyük lütuf sahibidir.

مَثَلُ الَّذِينَ حُمِّلُوا التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ ﴿٥﴾

62/CUMA SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Meselullezîne hummilût tevrâte summe lem yahmilûhâ ke meselil hımâri yahmilu esfârâ(esfâren), bi’se meselul kavmillezîne kezzebû bi âyâtillâh(âyâtillâhi), vallâhu lâ yehdîl kavmez zâlimîn(zâlimîne).

Kendilerine yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat öğretilip, içindeki hükümlerle mükellef tutulup da, sonra, bu hükümlerle amel etmeye yanaşmayanların hali, koca koca kitapları taşıyan eşeğin haline benzer. Muhammed’in hak peygamber olduğunun delili olan Allah’ın âyetlerini, mûcizelerini, delilleri yalanlayan kavmin teşbihi ne çirkindir. Allah inkârı, isyanı, menfî propoganda yapmayı alışkanlık haline getiren, zâlim, müşrik bir kavmi doğru yola sevketme lütfunda bulunmayacak, başarıya ulaştırmayacaktır.

قُلْ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ هَادُوا إِن زَعَمْتُمْ أَنَّكُمْ أَوْلِيَاء لِلَّهِ مِن دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ ﴿٦﴾

62/CUMA SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kul yâ eyyuhâllezîne hâdû in zeamtum ennekum evliyâu lillâhi min dûnin nâsi fe temennevûl mevte in kuntum sâdikîn(sâdikîne).

'Ey yahudiliğin takipçileri, insanlar arasında, imtiyazlı olarak, yalnız kendinizin Allah’ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız, sözünüzde de doğru iseniz, ölümü temenni edin.' diye ilan et.

وَلَا يَتَمَنَّوْنَهُ أَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمِينَ ﴿٧﴾

62/CUMA SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ yetemennevnehû ebeden bi mâ kaddemet eydîhim, vallâhu alîmun biz zâlimîn(zâlimîne).

Onlar, işledikleri günahlar ve önceden yaptıkları isyan, tahrif v.s. dolayısıyle asla ölümü temenni edemezler. Allah zâlimleri, haksızlıkta, isyanda ısrar edenleri iyi tanıyor.

قُلْ إِنَّ الْمَوْتَ الَّذِي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَإِنَّهُ مُلَاقِيكُمْ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٨﴾

62/CUMA SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kul innel mevtellezî tefirrûne minhu fe innehu mulâkîkum summe turaddûne ilâ âlimil gaybi veş şehâdeti fe yunebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).

'Sizin, kendisinden kaçtığınız ölüm, kesinlikle sizinle buluşacaktır. Üstelik, duyu ve bilgi alanı ötesini, gayb âlemini ve görülen âlemi bilen Allah’ın huzuruna götürüleceksiniz. O, işlediğiniz amelleri birer birer ortaya koyarak sizi hesaba çekecektir.' de.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِي لِلصَّلَاةِ مِن يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٩﴾

62/CUMA SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ nûdiye lis salâti min yevmil cumuati fes’av ilâ zikrillâhi ve zerûl bey’a, zâlikum hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).

Ey iman edenler, Cuma günü namaza çağırıldığı zaman, hemen Allah’ı zikre, namaza, Allah’ın övünç kaynağı kelâmıyla ilgili açıklamaları dinlemeye, Allah’a şükretmeye koşun. Çarşılardaki, pazarlardaki, alışverişi, ticarî faaliyeti bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلَاةُ فَانتَشِرُوا فِي الْأَرْضِ وَابْتَغُوا مِن فَضْلِ اللَّهِ وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيرًا لَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ﴿١٠﴾

62/CUMA SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ kudiyetıs salâtu fenteşirû fîl ardı vebtegû min fadlillâhi vezkurûllâhe kesîran leallekum tuflihûn(tuflihûne).

Namazı kılınca, artık yeryüzüne dağılın. Ticaretinizi yapın, işinize bakın. Allah’ın lütfundan isteyin. Allah’ı çok zikrederek şükredin, Allah’a çokça ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını çokça anlatın. Umulur ki, kurtuluşa, ebedî nimetle mutluluğa erersiniz.

وَإِذَا رَأَوْا تِجَارَةً أَوْ لَهْوًا انفَضُّوا إِلَيْهَا وَتَرَكُوكَ قَائِمًا قُلْ مَا عِندَ اللَّهِ خَيْرٌ مِّنَ اللَّهْوِ وَمِنَ التِّجَارَةِ وَاللَّهُ خَيْرُ الرَّازِقِينَ ﴿١١﴾

62/CUMA SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ raev ticâraten ev lehveninfaddû ileyhâ ve terakûke kâimâ(kâimen), kul mâ indallâhi hayrun minel lehvi ve minet ticârati, vallâhu hayrur râzıkîn(râzıkîne).

Onlar ticaret kervanı, büyük ticarî kazançlar ve eğlence gördükleri zaman, hemen dağılıp koşarak kervanın konakladığı yere gittiler. Seni kıyamda, ayakta bıraktılar. Onlara:
'Allah katındaki göz alıcı ve içaçıcı mükâfatlar, eğlence ve toptan alım-satımların, ithalatın, ihracatın kazançlarından daha hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.' de.