Mekke döneminde inmiştir. 44 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyetteki “el-Me’âric” kelimesinden almıştır. Me’âric, yükselme yolları demektir.


وَمَن فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ ﴿١٤﴾


MEÂRİC SURESİ 14. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve men fî el ardı cemîan summe yuncî-hi
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve men ve kim
fî el ardı yeryüzünde var
cemîan tümünü, hepsini
summe sonra
yuncî-hi kendisini kurtarsın

Ve yeryüzünde kim varsa hepsini (versin de), sonra kendisini kurtarsın.

MEÂRİC SURESİ 14. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

(11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.

Diyanet İşleri

Ve kim varsa yeryüzünde hepsini de fedâ etmek ve sonra da kendini kurtarmak ister.

Abdulbaki Gölpınarlı

Ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.

Adem Uğur

Yeryüzünde yaşamış olanların tümünü (fidye verse) de kendini kurtarsa!

Ahmed Hulusi

Yeryüzünde bulunan herkesi fidye olarak vermek isteyecek. Tek kendini kurtarabilsin.

Ahmet Tekin

Yeryüzünde olanların hepsini de. Sonra (ister ki) kendini kurtarsın.

Ahmet Varol

Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa.

Ali Bulaç

Yeryüzünde bulunanların hepsini de, sonra kendini kurtarsa...

Ali Fikri Yavuz

(11-14) Onlar birbirlerine yalniz gosterilirler. Suclu kimse o gunun azabindan kurtulmak icin ogullarini, ailesini, kardesini, kendisini barindirmis olan sulalesini ve yeryuzunde bulunan herkesi feda etmek ve boylece kendisini kurtarmak ister.

Bekir Sadak

(11-12-13-14) Birbirlerine gösterilirler (ama) suçlu günahkârlar o günün azabına karşılık oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran kabile ve obasını ve yeryüzündeki her şeyi fidye verip kendini kurtarmak ister.

Celal Yıldırım

(11-14) Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.

Diyanet İşleri (eski)

(11-14) Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.

Diyanet Vakfi

Ve yeryüzünde bulunan herkesi, ki kurtulsun.

Edip Yüksel

Ve Arzda bulunanların hepsini de sonra kendini kurtarsa

Elmalılı Hamdi Yazır

ve yeryüzünde bulunanların hepsini (verip) sonra kendisini kurtarsa.

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

Ve yeryüzünde bulunanların hepsini ki, tek kendini kurtarabilsin.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Ve yeryüzünde bulunanların hepsini versin de tek kendisini kurtarsın.

Seyyid Kutub

Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa.

Gültekin Onan

ve yer (yüzün) de kim varsa hepsini. Ki nihayet (bu fedâkârlığı) kendisini (Allahın azabından) kurtarsın.

Hasan Basri Çantay

Ve (öyle ki) yeryüzünde kim varsa hepsini (fedâ etsin de) sonra (bu diyet) onu (o azabdan) kurtarsın!

Hayrat Neşriyat

Ve yeryüzünde bulunan herkesi. Ki nihayet kendisini kurtarsın.

İbni Kesir

ve yeryüzünde yaşayan (başka) herkesi, onların tümünü; böylece yalnız kendini kurtarabilsin diye.

Muhammed Esed

(13-14) Ve kendisini barındıran aşiretini (feda etsin). Ve yeryüzünde kim var ise, cümlesini fidye-i necât olarak versin de (sonra) bu fedakarlığı kendisini kurtarsın.

Ömer Nasuhi Bilmen

Ve yeryüzünde bulunan herkesi fedâ etmek ister. Tâ ki kendisini kurtarsın.

Ömer Öngüt

Ve yeryüzünde bulunan herkesi... Sonra kendisini kurtarabilsin..

Şaban Piriş

(10-14) Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz. Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini, kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister.

Suat Yıldırım

Ve yeryüzünde bulunanların hepsini (versin) de tek kendisini kurtarsın.

Süleyman Ateş

Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa.

Tefhim-ul Kuran

Yeryüzünde kim varsa hepsini feda edip kurtulmak ister.

Ümit Şimşek

Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmayı ister.

Yaşar Nuri Öztürk

ve yeryüzünde bulunanların hepsini versin de tek kendisini kurtarsın.

Abdullah Parlıyan

(11-14) Onlar birbirlerine gösterilecekler. Günahkâr, o günün azabından kurtulmak için çocuklarını fidye vermeyi temenni edecek. Eşini ve kardeşini, mensubu olduğu aşiretini, yeryüzündeki herkesi verip sonunda kendini kurtarmak ister.

Bayraktar Bayraklı

(11-14) Onlar birbirlerine gösterilecekler (fakat birbirlerinden yararlanamayacaklar). Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini ve kardeşini, kendisini himaye etmiş olan bütün akrabalarını ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmak isteyecek.

Cemal Külünkoğlu

Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de), sonra bir kurtulsa!

Kadri Çelik

O kadar ki, dünyada kim varsa hepsini, ta ki kurtulsun.

Ali Ünal

Ve yeryüzünde bulunanların tümünü... Hani kendini de kurtarabilse ya!

Harun Yıldırım

dahası yeryüzünde yaşayan herkesi (fidye vermek isteyecek) ki kendisi kurtulabilsin.

Mustafa İslamoğlu

Yeryüzündekilerin hepsini verse de, kendisini kurtarsa...

Sadık Türkmen

Yeryüzünde olan herkesi feda etmek ister. Sonrasında yeter ki o kurtulsun.

İlyas Yorulmaz

Ve yeryüzünde kim varsa hepsini (versin de), sonra kendisini kurtarsın.

İmam İskender Ali Mihr