Mekke döneminde inmiştir. 44 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyetteki “el-Me’âric” kelimesinden almıştır. Me’âric, yükselme yolları demektir.

سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ ﴿١﴾

70/MEÂRİC SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Seele sâilun bi azâbin vâkıın.

Bir soran inecek azabı sordu:

لِّلْكَافِرينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ ﴿٢﴾

70/MEÂRİC SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lil kâfirîne leyse lehu dâfiun.

İnkârcılar için; ki onu savacak yoktur,

مِّنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ ﴿٣﴾

70/MEÂRİC SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Minallâhi zîl meâric(meârici).

Yükselme derecelerinin sahibi olan Allah katından.

تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ ﴿٤﴾

70/MEÂRİC SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ta'rucul melâiketu ver rûhu ileyhi fî yevmin kâne mikdaruhu hamsîne elfe senetin.

Melekler ve Rûh (Cebrail), oraya, miktarı (dünya senesi ile) ellibin yıl olan bir günde yükselip çıkar.

فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا ﴿٥﴾

70/MEÂRİC SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fasbir sabran cemîlâ(cemîlen).

(Resûlüm!) Şimdi sen güzelce sabret.

إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا ﴿٦﴾

70/MEÂRİC SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehum yeravnehu baîdâ(baîden).

Doğrusu onlar, o azabı (ihtimalden) uzak görüyorlar.

وَنَرَاهُ قَرِيبًا ﴿٧﴾

70/MEÂRİC SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve nerâhu karîbâ(karîben).

Biz ise onu yakın görmekteyiz.

يَوْمَ تَكُونُ السَّمَاء كَالْمُهْلِ ﴿٨﴾

70/MEÂRİC SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme tekûnus semâu kel muhli.

O gün gökyüzü, erimiş maden gibi olur.

وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ ﴿٩﴾

70/MEÂRİC SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve tekûnul cibâlu kel ıhni.

Dağlar da atılmış yüne döner.

وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا ﴿١٠﴾

70/MEÂRİC SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ yes’elu hamîmun hamîmâ(hamîmen).

Dost, dostu sormaz.

يُبَصَّرُونَهُمْ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ ﴿١١﴾

70/MEÂRİC SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yubassarûnehum yeveddul mucrimu lev yeftedî min azâbi yevmi izin bi benîhi.

Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını,

وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ ﴿١٢﴾

70/MEÂRİC SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve sâhıbetihî ve ahîhi.

Karısını ve kardeşini,

وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْويهِ ﴿١٣﴾

70/MEÂRİC SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve fasîletihilletî tu’vîhi.

Kendisini koruyup barındıran tüm ailesini

وَمَن فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ ﴿١٤﴾

70/MEÂRİC SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve men fîl ardı cemî’an summe yuncîhi.

Ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.

كَلَّا إِنَّهَا لَظَى ﴿١٥﴾

70/MEÂRİC SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kellâ, innehâ lezâ.

Fakat ne mümkün! Bilinmeli ki, o (cehennem) alevlenen bir ateştir.

نَزَّاعَةً لِّلشَّوَى ﴿١٦﴾

70/MEÂRİC SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Nezzâaten liş şevâ.

Derileri kavurup soyar.

تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّى ﴿١٧﴾

70/MEÂRİC SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ted’û men edbera ve tevellâ.

Yüz çevirip geri döneni, (kendine) çağırır!

وَجَمَعَ فَأَوْعَى ﴿١٨﴾

70/MEÂRİC SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve cemea fe ev’â.

(Servet) toplayıp yığan kimseyi!.

إِنَّ الْإِنسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا ﴿١٩﴾

70/MEÂRİC SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnel insâne hulika helûâ(helûan).

Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır.

إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا ﴿٢٠﴾

70/MEÂRİC SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): İzâ messehuş şerru cezûâ(cezûan).

Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder.

وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا ﴿٢١﴾

70/MEÂRİC SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ messehul hayru menûâ(menûan).

Ona imkân verildiğinde ise pinti kesilir.

إِلَّا الْمُصَلِّينَ ﴿٢٢﴾

70/MEÂRİC SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâl musallîn(musallîne).

Ancak şunlar öyle değildir: Namaz kılanlar,

الَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ ﴿٢٣﴾

70/MEÂRİC SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne hum alâ salâtihim dâimûn(dâimûne).

Ki, onlar namazlarında devamlıdırlar (ihmal göstermezler;).

وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَّعْلُومٌ ﴿٢٤﴾

70/MEÂRİC SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne fî emvâlihim hakkun ma’lûm(ma’lûmun).

Mallarında, belli bir hak vardır,

لِّلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ ﴿٢٥﴾

70/MEÂRİC SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lis sâili vel mahrûm(mahrûmi).

Sâile ve mahrûma (vermek için).

وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ ﴿٢٦﴾

70/MEÂRİC SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne yusaddikûne bi yevmid dîn(dîni).

Ceza (ve hesap) gününün doğruluğuna inananlar;

وَالَّذِينَ هُم مِّنْ عَذَابِ رَبِّهِم مُّشْفِقُونَ ﴿٢٧﴾

70/MEÂRİC SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne hum min azâbi rabbihim muşfikûn(muşfikûne).

Rab'lerinin azabından korkanlar,

إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ ﴿٢٨﴾

70/MEÂRİC SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne azâbe rabbihim gayru me’mûn(me’mûnin).

Ki Rab'lerinin azabı(na karşı) emin olunamaz;

وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ ﴿٢٩﴾

70/MEÂRİC SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn(hâfizûne).

Irzlarını koruyanlar

إِلَّا عَلَى أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ ﴿٣٠﴾

70/MEÂRİC SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâ alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânuhum fe innehum gayru melûmîn(melûmîne).

Ancak eşlerine ve cariyelerine karşı müstesna; çünkü onlar kınanmaz;

فَمَنِ ابْتَغَى وَرَاء ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْعَادُونَ ﴿٣١﴾

70/MEÂRİC SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe menibtegâ verâe zâlike fe ulâike humul âdûn(âdûne).

Bundan öteye (geçmek) isteyenler ise, onlar taşkınların ta kendileridir,

وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ ﴿٣٢﴾

70/MEÂRİC SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne hum li emânâtihim ve ahdihim râûn(râûne).

Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenler;

وَالَّذِينَ هُم بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُونَ ﴿٣٣﴾

70/MEÂRİC SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne hum bi şehâdâtihim kâimûn(kâimûne).

Şahitliklerini (dosdoğru) yapanlar;

وَالَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ ﴿٣٤﴾

70/MEÂRİC SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne hum alâ salâtihim yuhâfizûn(yuhâfizûne).

Namazlarını koruyanlar;

أُوْلَئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُّكْرَمُونَ ﴿٣٥﴾

70/MEÂRİC SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâike fî cennâtin mukramûn(mukramûne).

İşte bunlar, cennetlerde ağırlanırlar.

فَمَالِ الَّذِينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ ﴿٣٦﴾

70/MEÂRİC SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe mâ lillezîne keferû kıbeleke muhtıîn(muhtıîne).

(Resûlüm!) O kâfirlere ne oluyor ki, sana doğru koşuyorlar?

عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ عِزِينَ ﴿٣٧﴾

70/MEÂRİC SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Anil yemîni ve aniş şimâli ızîn(ızîne).

Bölük bölük sağından ve solundan (gelip etrafını sarıyorlar).

أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ ﴿٣٨﴾

70/MEÂRİC SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): E yatmeu kullumriin minhum en yudhale cennete naîm(naîmin).

Onlardan her biri nimet cennetine sokulacağını mı umuyor?

كَلَّا إِنَّا خَلَقْنَاهُم مِّمَّا يَعْلَمُونَ ﴿٣٩﴾

70/MEÂRİC SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kellâ, innâ halaknâhum mimmâ ya’lemûn(ya’lemûne).

Hayır (hiç ummasınlar!) Şüphesiz biz onları, kendilerinin de bildikleri şeyden yarattık (fakat ibret almadılar, imana gelmediler).

فَلَا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ إِنَّا لَقَادِرُونَ ﴿٤٠﴾

70/MEÂRİC SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lâ, uksimu bi rabbil meşârikı vel megâribi innâ le kâdirûn(kâdirûne).

Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, bizim gücümüz yeter:

عَلَى أَن نُّبَدِّلَ خَيْرًا مِّنْهُمْ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ ﴿٤١﴾

70/MEÂRİC SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Alâ en nubeddile hayran minhum ve mâ nahnu bi mesbûkîn(mesbûkîne).

Şüphesiz onların yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter ve kimse bizim önümüze geçemez.

فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ ﴿٤٢﴾

70/MEÂRİC SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe zerhum yahûdû ve yel’abû hattâ yulâkû yevme humullezî yûadûn(yûadûne).

Ama sen onları (şimdilik) bırak da, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya dek dalsınlar, oynayadursunlar.

يَوْمَ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ سِرَاعًا كَأَنَّهُمْ إِلَى نُصُبٍ يُوفِضُونَ ﴿٤٣﴾

70/MEÂRİC SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme yahrucûne minel ecdâsi sirâan ke ennehum ilâ nusubin yûfidûn(yûfidûne).

O gün onlar, sanki dikili bir şeye koşuyorlar gibi, kabirlerinden fırlaya fırlaya çıkarlar.

خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ذَلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ ﴿٤٤﴾

70/MEÂRİC SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâşi’aten ebsâruhum terhekuhum zilletun, zâlikel yevmullezî kânû yûadûn(yûadûne).

Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!