Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.


وَقَوْلِهِمْ إِنَّا قَتَلْنَا الْمَسِيحَ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ رَسُولَ اللّهِ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَكِن شُبِّهَ لَهُمْ وَإِنَّ الَّذِينَ اخْتَلَفُواْ فِيهِ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مَا لَهُم بِهِ مِنْ عِلْمٍ إِلاَّ اتِّبَاعَ الظَّنِّ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينًا ﴿١٥٧﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve kavli-him innâ katelnâ el mesîha îsâ ibne meryeme resûle allâhi ve mâ katelû-hu ve mâ salebû-hu ve lâkin şubbihe lehum ve inne ellezîne ıhtelefû fî-hi le fî şekkin min-hu mâ....(illâ) lehum bi-hî min ilmin (mâ)....illâ ittibâa ez zanni ve mâ katelû-hu yakînen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve kavli-him ve onların sözleri
innâ muhakkak ki biz
katelnâ biz öldürdük
el mesîha Mesih (Hz. İsa)
îsâ ibne meryeme Meryem'in oğlu İsa
resûle resûl
allâhi Allah
ve ve
mâ katelû-hu onu öldürmediler
ve ve
mâ salebû-hu onu asmadılar
ve lâkin ve lâkin, fakat
şubbihe benzetildi, benzer olarak gösterildi
lehum onlara
ve inne ve muhakkak
ellezîne onlar, olanlar
ıhtelefû ihtilafa, anlaşmazlığa, ayrılığa düştüler
fî-hi onda. onun hakkında
le fî şekkin mutlaka şüphe içindeler
min-hu ondan
mâ....(illâ) ...'den başka olmadı
lehum onların
bi-hî onunla
min ilmin ilimden, bilgiden
(mâ)....illâ ...'den başka olmadı
ittibâa tâbî oldular, uydular
ez zanni zan
ve ve
mâ katelû-hu onu öldürmediler
yakînen kesinlikle

Ve onların, “Muhakkak ki, Allah’ın Resûl'ü Meryem’in oğlu İsa Mesih’i biz öldürdük.” sözleri (çok büyük iftiradır). Ve onu öldürmediler ve onu asmadılar. Fakat (öldürülen adam) onlara, (Meryem’in oğlu İsa Mesih’e) benzer olarak gösterildi. Ve muhakkak ki onun hakkında ihtilafa (anlaşmazlığa) düşenler, ondan (bu hususda) mutlaka şüphe içindeler. Onların, onunla ilgili olarak, zanna tâbî olmaktan başka bir ilimleri (bilgileri) yoktur. Ve onu kesinlikle öldürmediler (öldüremediler).

NİSÂ SURESİ 157. Ayeti Suat Yıldırım Meali

(155-158) İşte sözleşmelerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "kalplerimiz perdelidir" demeleri -ki kalpleri perdeli yaratılmış olmayıp, Allah inkârcılıkları sebebiyle kalplerini mühürledi de artık onlar pek az inanırlar- yine inkârları ve Meryem aleyhinde müthiş bir iftira atmaları ve "Biz Allah’ın resulü(!) Meryem oğlu Mesih Îsâ’yı katlettik!" demeleri yüzünden, onların başlarına belalar vererek cezalandırdık, kalplerini mühürledik. Oysa onlar Îsâ’yı öldüremediler, asamadılar da; öldürülen başkası idi, lâkin kendilerine ona benzer gösterildi. Îsâ hakkında ihtilâfa düşenler de bu hususta şüphe içindedirler. Bu konuda kesin bilgileri yoktur, zanna tâbi olmaktan başka bir şeye dayanmazlar. Onu kesinlikle öldüremediler. Doğrusu Allah onu kendi katına yükseltti. Allah aziz ve hakimdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

Suat Yıldırım