Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.


وَإِذاً لَّآتَيْنَاهُم مِّن لَّدُنَّا أَجْراً عَظِيمًا ﴿٦٧﴾


NİSÂ SURESİ 67. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve izen le âteynâ-hum min ledun-nâ ecran azîmen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve izen ve o zaman, ...olunca, ...olsaydı
le âteynâ-hum elbette, mutlaka onlara verdik
min ledun-nâ katımızdan
ecran ecir, karşılık, mükâfat
azîmen azim, büyük

Ve o zaman Biz onlara, mutlaka katımızdan “büyük ecir” verirdik.

NİSÂ SURESİ 67. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik.

Diyanet İşleri

Biz de o vakit, onları, katımızdan büyük bir mükâfatla mükâfatlandırırdık.

Abdulbaki Gölpınarlı

O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik.

Adem Uğur

O takdirde onlara elbette ki ledünnümüzden çok büyük mükâfat verirdik.

Ahmed Hulusi

O zaman, nezdimizden onlara büyük mükâfat verirdik.

Ahmet Tekin

O durumda onlara katımızdan büyük bir ecir verirdik.

Ahmet Varol

Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.

Ali Bulaç

Elbette o zaman, kendilerine, tarafımızdan büyük bir mükâfat verirdik.

Ali Fikri Yavuz

(67-68) O zaman onlara kendi katimizdan buyuk bir ecir verir ve onlari dogru yola eristirirdik.

Bekir Sadak

(67-68) Ve o zaman biz de kendi katımızdan onlara büyük bir mükâfat verir ve kendilerini elbette doğru bir yola eriştirirdik.

Celal Yıldırım

(67-68) O zaman onlara kendi katımızdan büyük bir ecir verir ve onları doğru yola eriştirirdik.

Diyanet İşleri (eski)

O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik.

Diyanet Vakfi

Kendilerine katımızdan büyük bir ödül verirdik.

Edip Yüksel

Elbette o zaman kendilerine ledünnümüzden pek büyük bir ecir de verirdik

Elmalılı Hamdi Yazır

Elbette o zaman kendilerine tarafımızdan pek büyük bir mükafat da verirdik.

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

Ve o zaman elbette kendilerine katımızdan büyük mükafat verirdik.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

O zaman onlara tarafımızdan büyük bir mükäfat verirdik.

Seyyid Kutub

Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.

Gültekin Onan

Ve o zaman biz de onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfat verirdik.

Hasan Basri Çantay

O zaman elbette onlara, tarafımızdan (pek) büyük bir mükâfât da verirdik.

Hayrat Neşriyat

O takdirde onlara katımızdan büyük bir mükafat verirdik.

İbni Kesir

bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir mükafat verirdik

Muhammed Esed

Ve o zaman elbette onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfaat da verirdik.

Ömer Nasuhi Bilmen

O zaman elbette onlara tarafımızdan büyük bir mükâfat verirdik.

Ömer Öngüt

Biz de o zaman yanımızdan büyük bir mükafat verirdik.

Şaban Piriş

Ve o takdirde biz de onlara tarafımızdan pek büyük mükâfat verirdik.

Suat Yıldırım

O zaman kendilerine katımızdan büyük mükâfât verirdik.

Süleyman Ateş

Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.

Tefhim-ul Kuran

o zaman biz onlara katımızdan pek büyük bir ödül verirdik.

Ümit Şimşek

O takdirde kendilerine katımızdan büyük bir ödül elbette verirdik.

Yaşar Nuri Öztürk

Bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir mükafat verirdik.

Abdullah Parlıyan

Bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir ödül verirdik.

Bayraktar Bayraklı

O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik.

Cemal Külünkoğlu

O zaman onlara kendi katımızdan büyük bir ecir verirdik.

Kadri Çelik

O zaman hiç kuşkusuz kendilerine katımızdan pek büyük bir mükâfat da verirdik.

Ali Ünal

O zaman andolsun ki kendilerine tarafımızdan çok büyük bir mükafat verirdik.

Harun Yıldırım

O zaman Biz de onlara, katımızdan muhteşem bir ödül verirdik.

Mustafa İslamoğlu

O zaman kendilerine, elbette katımızdan büyük bir ödül verirdik.

Sadık Türkmen

O zaman bizde katımızdan onlara daha büyük mükafatlar verirdik.

İlyas Yorulmaz

Ve o zaman Biz onlara, mutlaka katımızdan “büyük ecir” verirdik.

İmam İskender Ali Mihr