SEBE SURESİ 30. Ayeti
Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını 15. âyette geçen “Sebe’ ” kelimesinden almıştır. Sebe’ (Seba), Yemen’de bulunan bir bölgenin ya da bir kabilenin adıdır.
قُل لَّكُم مِّيعَادُ يَوْمٍ لَّا تَسْتَأْخِرُونَ عَنْهُ سَاعَةً وَلَا تَسْتَقْدِمُونَ ﴿٣٠﴾
SEBE SURESİ 30. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kul | de ki |
lekum | sizin için |
mîâdu | (belirlenmiş) zaman |
yevmin | (bir) gün |
lâ teste'hirûne | tehir edemezsiniz, geciktiremezsiniz, erteleyemezsiniz |
an-hu | ondan |
sâaten | bir saat |
ve lâ testakdimûne | ve takdim edemezsiniz, öne alamazsınız |
De ki: "Sizin için (belirlenen) günün zamanından, bir saat (dahi) tehir ve takdim edemezsiniz (geciktiremezsiniz veya öne alamazsınız)."
SEBE SURESİ 30. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri
De ki: “Sizin için belirlenen bir gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.”
Diyanet İşleri
De ki: Size vaadedilen gün, öylesine bir gündür ki zamanından bir an bile geriye kalmayacağı gibi ileriye de atılmaz.
Abdulbaki Gölpınarlı
De ki: Size öyle bir gün vâdedilmiştir ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.
Adem Uğur
De ki: "Sizin için tespit edilmiş bir süreç vardır ki, onu ne erteleyebilirsiniz ne de öne alabilirsiniz. "
Ahmed Hulusi
'Size öyle bir gün va’dedilmiştir ki, ne bir an erteleyebilirsiniz, ne de öne alabilirsiniz.' de.
Ahmet Tekin
De ki: 'Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki ondan ne bir saat geri bırakılırsınız ne de öne alınırsınız.'
Ahmet Varol
De ki: "Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz."
Ali Bulaç
(Rasûlüm, onlara) de ki: “- Size vaad olunan öyle bir gündür ki, ondan bir an geri de kalamazsınız, ileri de geçemezsiniz.”
Ali Fikri Yavuz
De ki: «Size, bir gun tayin edilmistir. Ondan bir saat ne geri kalabilirsiniz ne de one gecebilirsiniz.» *
Bekir Sadak
De ki: Size belirlenen bir gün vardır ki ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de bir an ileri geçebilirsiniz.
Celal Yıldırım
De ki: 'Size, bir gün tayin edilmiştir. Ondan bir saat ne geri kalabilirsiniz ne de öne geçebilirsiniz.'
Diyanet İşleri (eski)
De ki: Size öyle bir gün vâdedilmiştir ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.
Diyanet Vakfi
De ki, 'Size bir saat gecikmeyecek, bir saat de erken gelmeyecek belirlenmiş bir gününüz vardır.'
Edip Yüksel
De ki: size bir gün mîadı ki ondan bir saat geri de kalamazsınız, ileri de geçemezsiniz
Elmalılı Hamdi Yazır
De ki: «Size va'd edilen bir gündür ki; ondan bir saat geri de kalamazsınız, ileri de geçemezsiniz.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
De ki: «Size vaad edilen öyle bir gündür ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Onlara de ki; «Sizin belirlenmiş bir gününüz vardır, ne bir an ertelenir ve ne de önceye alınır.»
Seyyid Kutub
De ki: "Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz."
Gültekin Onan
De ki: «Size va'd olunan, öyle bir gündür ki siz ondan bir saat geri de kalamazsınız, (onun) berisine de geçemezsiniz».
Hasan Basri Çantay
De ki: 'Sizin için va'd edilen öyle bir gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de öne geçebilirsiniz.'
Hayrat Neşriyat
De ki: Sizin için bir günün miadı vardır. Ondan bir an ne geri kalabilirsiniz, ne de öne geçebilirsiniz.
İbni Kesir
De ki: "Sizin için belli bir gün tayin edilmiştir, ondan tek bir an ne geri kalabilirsiniz, ne de onu geçebilirsiniz".
Muhammed Esed
De ki: «Sizin için bir mev'ud gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz ve ne de ileri geçebilirsiniz.»
Ömer Nasuhi Bilmen
De ki: "Size vaad olunan bir gün vardır ki, siz ondan ne bir saat geri kalırsınız, ne de ileri geçebilirsiniz. "
Ömer Öngüt
De ki: -Size verilen sözün bir günü vardır. Ondan bir saat geri de bırakılmazsınız, zamanı öne de alamazsınız.
Şaban Piriş
(29-30) Bir de: "Eğer doğru söylüyorsanız vâd ettiğiniz kıyamet ne zaman gerçekleşecek?" derler. De ki: "Sizinle öyle bir buluşma günümüz var ki ondan ne bir saat ileri geçebilirsiniz, ne de bir saat geri kalabilirsiniz.!"
Suat Yıldırım
De ki: "Sizin için belirtilmiş bir gün vardır. Ondan ne bir sâ'at geri kalırsınız, ne de ileri geçebilirsiniz."
Süleyman Ateş
De ki: «Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, siz ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz.»
Tefhim-ul Kuran
De ki: Sizin için belirlenmiş bir vakit var ki, onun ne bir saat önüne geçebilir, ne de gerisinde kalabilirsiniz.
Ümit Şimşek
De ki: "Size bir gün vaat edilmiştir; ondan ne bir saat geri kalabirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz."
Yaşar Nuri Öztürk
De ki: Sizin için belli bir gün tayin edilmiştir. Ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de onu geçebilirsiniz.
Abdullah Parlıyan
De ki: “Sizin için belirlenmiş bir gün vardır. Onu ne bir saat geciktirebilirsiniz, ne de öne alabilirsiniz.
Bayraktar Bayraklı
De ki: “Sizin için belirlenen bir gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.”
Cemal Külünkoğlu
De ki: “Sizin için vaat edilmiş bir gün vardır ki, siz ondan ne bir an geri kalır, ne de (bir an) öne geçebilirsiniz.”
Kadri Çelik
De: “Sizin için tayin edilmiş öyle bir gün var ki, ne o günden bir an öte geçebilir (bir an daha fazla dünyada kalabilirsiniz), ne de o günü bir an öne alabilirsiniz.”
Ali Ünal
De ki: Size öyle bir gün vâdedilmiştir ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.
Harun Yıldırım
De ki: "Sizin için bir gün tesbit edilmiştir: (o gün geldiğinde) ne onu bir an erteleyebilir, ne de atlatabilirsiniz".
Mustafa İslamoğlu
De ki: “Sizin için bir gün olur ki; siz ondan, ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri alınabilirsiniz.”
Sadık Türkmen
Onlara deki “Sizin için o günün vakti, ne bir saat ertelenir, nede bir saat öne alınır. ”
İlyas Yorulmaz
De ki: "Sizin için (belirlenen) günün zamanından, bir saat (dahi) tehir ve takdim edemezsiniz (geciktiremezsiniz veya öne alamazsınız)."
İmam İskender Ali Mihr