Mekke döneminde inmiştir. 227 âyettir. Sûre, adını 224. âyette geçen “eş-Şu’arâ” kelimesinden almıştır. “Şu’arâ” şairler demektir.


قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ ﴿٩٦﴾


ŞUARÂ SURESİ 96. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

kâlû ve hum fî-hâ yahtesımûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
kâlû dediler
ve hum ve onlar
fî-hâ orada
yahtesımûne hasım olarak (düşmanca) çekişirler

Onlar (taptıkları şeyler ve onlara tapanlar) orada hasım olarak (düşmanca çekişerek) dediler ki…

ŞUARÂ SURESİ 96. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler:

Diyanet İşleri

Orada birbirleriyle çekişerek derler ki.

Abdulbaki Gölpınarlı

Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:

Adem Uğur

Onlar orada tartışarak dediler ki:

Ahmed Hulusi

Orada birbirleriyle çekişirlerken, şöyle derler:

Ahmet Tekin

Orada (putlarıyla) çekişerek derler ki:

Ahmet Varol

Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:

Ali Bulaç

Kâfirler, putları ve öncüleriyle cehennemde çekişirlerken, birbirlerine şöyle demektedirler:

Ali Fikri Yavuz

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

Bekir Sadak

Orada tartışıp çekişerek derler ki:

Celal Yıldırım

(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler.

Diyanet İşleri (eski)

Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:

Diyanet Vakfi

Orada çekişerek şöyle konuşacaklar:

Edip Yüksel

(95-96) Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler

Elmalılı Hamdi Yazır

onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler:

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

(95-96) Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Orada birbirleri ile tartışmaya tutuşarak derler ki,

Seyyid Kutub

Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:

Gültekin Onan

Orada birbiriyle çekişerek şöyle dediler:

Hasan Basri Çantay

(96-97) Onlar orada (putlarıyla) çekişerek derler ki: 'Allah’a yemîn olsun ki, (biz)elbette apaçık bir dalâlet içinde imişiz.'

Hayrat Neşriyat

Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:

İbni Kesir

O Gün orada onlar, birbirlerini suçlayarak derler ki:

Muhammed Esed

(96-97) Ve onlar orada birbirleriyle husumette bulunarak diyecekler ki: «Allah'a kasem olsun, biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz.»

Ömer Nasuhi Bilmen

Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:

Ömer Öngüt

Orada, birbirleriyle çekişerek, şöyle derler:

Şaban Piriş

(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"

Suat Yıldırım

Onlar orada (putlarıyle) çekişerek derler ki:

Süleyman Ateş

Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:

Tefhim-ul Kuran

Cehennemde çekişip dururken derler ki:

Ümit Şimşek

Onun içinde birbiriyle çekişirlerken şöyle derler:

Yaşar Nuri Öztürk

O gün orada, onlar birbiriyle çekişerek derler ki:

Abdullah Parlıyan

(96-102) Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: “Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır. Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”

Bayraktar Bayraklı

(96-97) Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler: “Allah'a Andolsun ki biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

Cemal Külünkoğlu

Onda birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki.

Kadri Çelik

Orada birbirlerini suçlamaya başlarlar. (Sapkın isyankârlar,) der:

Ali Ünal

Onlar orada tartışarak derler ki:

Harun Yıldırım

Onlar orada birbirleriyle atışırken şöyle derler:

Mustafa İslamoğlu

Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:

Sadık Türkmen

Onlar ateşin içinde birbirlerini suçlayarak derler ki.

İlyas Yorulmaz

Onlar (taptıkları şeyler ve onlara tapanlar) orada hasım olarak (düşmanca çekişerek) dediler ki…

İmam İskender Ali Mihr