TÂHÂ SURESİ 106. Ayeti
Mekke döneminde inmiştir. 135 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan harflerden almıştır.
فَيَذَرُهَا قَاعًا صَفْصَفًا ﴿١٠٦﴾
TÂHÂ SURESİ 106. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
fe | o zaman, böylece |
yezeru-hâ | onu bırakacak |
kâan | düz arazi |
safsafen | boş, dümdüz, düzlük |
Böylece onu (dağların yerini) boş bir düzlük olarak bırakacaktır.
TÂHÂ SURESİ 106. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri
“Onların yerlerini dümdüz, boş bir alan hâlinde bırakacaktır.”
Diyanet İşleri
Yeryüzünü dümdüz bir hâle getirir.
Abdulbaki Gölpınarlı
Böylece yerlerini dümdüz, bomboş bırakacaktır.
Adem Uğur
"Onların yerlerini boş, dümdüz hâlde bırakır. "
Ahmed Hulusi
'Yerlerini dümdüz, bomboş bırakacak.'
Ahmet Tekin
Yerlerini dümdüz, çırılçıplak halde [6] bırakacaktır.'
Ahmet Varol
"Yerlerini bomboş, çırçıplak bırakacaktır."
Ali Bulaç
Böylece yerlerini dümdüz boş bir halde bırakacak.
Ali Fikri Yavuz
(105-10) 8 Sana daglari sorarlar; de ki: «Rabbim onlari ufalayap savuracak, yerlerini duz, kuru bir toprak haline getirecek; orada ne cukur, ne tumsek goreceksin. O gun, hicbir tarafa sapmadan bir davetciye uyarlar. Sesler Rahman'in heybetinden kisilmistir; ancak bir fisilti isitirsin.»
Bekir Sadak
(105-106-107) (Kıyametin meydana geldiği vakit) dağların (nasıl olacağını) sana soruyorlar. De ki: Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak; yerlerini dümdüz pürüzsüz boş olarak bırakacak; artık onda ne bir eğrilik, ne de bir tümseklik göreceksin.
Celal Yıldırım
(105-108) Sana dağları sorarlar; de ki: 'Rabbim onları ufalayıp savuracak, yerlerini düz, kuru bir toprak haline getirecek; orada ne çukur, ne tümsek göreceksin. O gün, hiçbir tarafa sapmadan bir davetçiye uyarlar. Sesler Rahman'ın heybetinden kısılmıştır; ancak bir fısıltı işitirsin.'
Diyanet İşleri (eski)
Böylece yerlerini dümdüz, bomboş bırakacaktır.
Diyanet Vakfi
'Yerlerini dümdüz, bomboş bırakacaktır.'
Edip Yüksel
Yerlerini düpedüz bomboş bırakacak
Elmalılı Hamdi Yazır
Yerlerini dümdüz bomboş bir halde bırakacak:
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
«Böylece yerlerini dümdüz boş bir halde bırakacak.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Yerlerini dümdüz ve çırılçıplak bir alana dönüştürür.
Seyyid Kutub
"Yerlerini bomboş, çırçıplak bırakacaktır."
Gültekin Onan
«(Savuracak) da yerlerini dümdüz bir toprak haalinde bırakacak».
Hasan Basri Çantay
'Onları(n yerlerini) dümdüz, bomboş bir hâlde bırakacak!'
Hayrat Neşriyat
Yerlerini düz, kuru bir toprak haline getirecek.
İbni Kesir
yeri dümdüz ve çıplak bir hale getirecek,
Muhammed Esed
«Artık onları dümdüz, bomboş bir halde bırakacaktır.»
Ömer Nasuhi Bilmen
“Yerlerini dümdüz, bomboş bırakacaktır. ”
Ömer Öngüt
Yerlerini de dümdüz, kuru bir toprak haline getirecektir.
Şaban Piriş
(105-106) Bir de sana o gün, dağların durumunu sorarlar. De ki: "Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak, yerlerini dümdüz, boş vaziyette bırakacak."
Suat Yıldırım
Yerlerini boş, dümdüz bırakacaktır.
Süleyman Ateş
«Yerlerini bomboş, çırçıplak bırakacaktır.»
Tefhim-ul Kuran
Yerlerini dümdüz, bomboş bırakacak.
Ümit Şimşek
"Yerlerini bomboş, dümdüz bırakacaktır."
Yaşar Nuri Öztürk
Yeryüzünü dümdüz bir hale getirecek.
Abdullah Parlıyan
“Böylece yerini dümdüz, bomboş bırakacaktır.”
Bayraktar Bayraklı
(105-107) (Ey Muhammed!) Sana dağların durumunu soruyorlar. De ki: “Rabbim onları (kıyamet günü) toz edip savuracak. Yerlerini dümdüz ve çırılçıplak bir alana dönüştürecek. Orada ne bir iniş, ne de bir yokuş görebileceksin.
Cemal Külünkoğlu
“Yerlerini bomboş, çırçıplak bırakacaktır.”
Kadri Çelik
“Neticede yeryüzünü terkedilmiş bir düzlüğe çevirecek.”
Ali Ünal
Böylece yerlerini dümdüz, bomboş bırakacaktır.
Harun Yıldırım
ve arzı çırılçıplak, kupkuru bir düzlük olarak bırakacak;
Mustafa İslamoğlu
Yerlerini dümdüz (edip) boş bırakacaktır.
Sadık Türkmen
Yeryüzünü kuru ve çıplak bıraktığında.
İlyas Yorulmaz
Böylece onu (dağların yerini) boş bir düzlük olarak bırakacaktır.
İmam İskender Ali Mihr