TAHRÎM SURESİ 8. Ayeti
Medine döneminde inmiştir. 12 âyettir. Sûre, adını Hz. Peygamber’in, helâl olan bir şeyi kendisine haram kıldığından söz eden ve “Tahrîm Âyeti” diye adlandırılan birinci âyetten almıştır. Tahrîm, haram kılmak demektir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَى رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿٨﴾
TAHRÎM SURESİ 8. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
yâ eyyuhâ | ey! |
ellezîne âmenû | âmenû olanlar |
tûbû | tövbe edin |
ilâ allâhi | Allah'a |
tevbeten nasûhan | nasuh tövbesi |
asâ | olur ki, umulur ki |
rabbu-kum | Rabbiniz |
en yukeffira | örtmesi (mastar) |
an-kum | sizden |
seyyiâti-kum | kötülükleriniz, günahlarınız |
ve yudhile-kum | ve sizi dahil eder, koyar |
cennâtin | cennetler |
tecrî | akar |
min tahti-hâ | onun altından |
el enhâru | nehirler |
yevme | o gün |
lâ yuhzî | rüsva ve rezil etmez |
allâhu | Allah |
en nebiyye | peygamber |
ve ellezîne âmenû | ve âmenû olanlar |
mea-hu | onunla beraber |
nûru-hum | onların nurları |
yes'â | koşar |
beyne eydî-him | onların elleri arasında, önlerinde |
ve bi eymâni-him | ve onların sağlarında |
yekûlûne | derler |
rabbe-nâ | Rabbimiz |
etmim | tamamla |
lenâ | bize |
nûra-nâ | nurumuz |
ve igfir-lenâ | ve bizi mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir) |
inne-ke | muhakkak ki sen |
alâ kulli şey'in | herşeye |
kadîrun | kaadir, gücü yeten |
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler)! Allah’a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O’nunla beraber olanları mahzun etmez. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, herşeye kaadirsin.” derler.
TAHRÎM SURESİ 8. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri
Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler.
Diyanet İşleri
Ey inananlar, tövbe edin Allah'a hâlis bir tövbeyle; umulur ki Rabbiniz; kötülüklerinizi örter ve sizi, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokar, o gün Allah, Peygamberi ve inananlardan onunla berâber bulunanları horlamaz, nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar, parlar da Rabbimiz derler, nûrumuzu tamamla, kuvvetlendir bize ve ört suçlarımızı bizim, şüphe yok ki senin, her şeye gücün yeter.
Abdulbaki Gölpınarlı
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, "Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin" derler.
Adem Uğur
Ey iman edenler! Allâh'a özden ve kesin bir tövbe ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi sizden örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere dâhil eder. O süreçte Allâh, O Nebi'yi ve Onunla beraber iman etmişleri rezil - rüsva etmez! Onların nûru, önlerinden ve sağ taraflarında koşar. Derler ki: "Rabbimiz. . . Nûrumuzu tamamla ve bizi mağfiret eyle. . . Muhakkak ki sen her şeye Kaadir'sin. "
Ahmed Hulusi
Ey iman edenler, tevbe-i nasuh ile, hâlisâne, samimi bir tevbe ile günah işlemekten vazgeçerek, Allah’a itaate yönelin, üzerinizdeki başkalarına ait hakları sahiplerine iade edin. Umulur ki, Rabbiniz kusurlarınızı siler, bağışlar. Sizi altından ırmaklar akan cennet konaklarına koyar. Allah’ın, peygamberini ve onunla birlikte, iman edenleri utandırmayacağı bir günde, sizi cennetlere koyar.
Ahmet Tekin
Onların imanlarından, işledikleri hayırlardan ve sâlih amellerinden kaynaklanan nurları, genişleyerek ve yayılarak önlerini, sağlarını, sollarını aydınlatır. Onlar:
'Rabbimiz, bizim faydalanmamız için nurumuzu devam ettir, bizi koruma kalkanına al, bağışla. Senin her şeye gücün kudretin yeter.' derler.
Ey iman edenler! Gönlü etkileyen (nasuh) tevbe ile Allah'a tevbe edin. Olur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmaz. Nurları önlerinden ve sağlarından koşar. Derler ki: 'Rabbimiz! Bizim nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Şüphesiz sen her şeye güç yetirensin.'
Ahmet Varol
Ey iman edenler! Allah'a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar parıldar. Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla! Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin."
Ali Bulaç
Ey iman edenler! Allah’a öyle tevbe edin ki, tam bir pişmanlıkla halis bir tevbe olsun; olur ki Rabbiniz, kötülüklerinizi örter ve sizi, (ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere koyar. O gün Allah, Peygamberini ve O’nunla beraber iman edenleri utandırmıyacaktır. (Sırat üzerinde) nurları önlerinde ve sağlarında koşub parlayacak; şöyle diyeceklerdir: “- Ey Rabbimiz! Bizim nûrumuzu tamamla, (bu Sırat üzerinde nûrları sönen münafıklar gibi bizleri yapma). Bizi bağışla; muhakkak ki sen, her şeye kadirsin.”
Ali Fikri Yavuz
«Ey inananlar! Yurekten tevbe ederek Allah'a donun ki, Rabbiniz kotuluklerinizi ortsun, sizi, iclerinden irmaklar akan cennetlere koysun. Allah'in peygamberini ve onunla beraber olan muminleri utandirmayacagi o gun, isiklari onlerinde ve defterleri saglarindan verilmis olarak yururler ve: «Rabbimiz! Isigimizi tamamla, bizi bagisla, dogrusu Sen herseye Kadir'sin» derler.
Bekir Sadak
Ey imân edenler! Tam bir pişmanlık, gönül huzuru içinde gösterişten uzak ölçüde Allah'a tevbe ediniz. Umulur ki Rabbınız, kötülüklerinizi örtüp temizler ve sizi altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştirir. O günde ki, Allah, Peygamberi ve O'nunla beraber bulunup imân edenleri rüsvay etmez. Nurları önlerinde ve sağlarında yürür. «Ey Rabbimiz I» derler, «bize nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz ki senin kudretin herşeye yeter.»
Celal Yıldırım
Ey inananlar! Yürekten tevbe ederek Allah'a dönün ki, Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün, sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koysun. Allah'ın Peygamberini ve onunla beraber olan müminleri utandırmayacağı o gün, ışıkları önlerinde ve defterleri sağlarından verilmiş olarak yürürler ve: 'Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, doğrusu Sen herşeye Kadir'sin' derler.
Diyanet İşleri (eski)
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, «Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin» derler.
Diyanet Vakfi
Ey inananlar, ALLAH'a yürekten tevbe edin ki Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün ve altından ırmaklar akan cennetlere soksun. ALLAH, o gün peygamberi ve beraberinde bulunanları utandırmaz. Işıkları, önlerinden sağ yanlarına doğru yayılır ve, 'Rabbimiz, bizim için ışığımızı tamamla ve bizi bağışla; sen herşeye gücü yetensin,' derler.
Edip Yüksel
Ey o bütün iyman edenler! Allaha öyle tevbe edin ki nasuh (gayet ciddî, müessir, öğütcü) bir tevbe olsun, gerek ki rabbınız sizden kabahatlerinizi keffaretle örter de sizleri altından ırmaklar akar Cennetlere koyar, o gün ki Allah Peygamberini ve onun maıyyetinde iyman edenleri utandırmıyacak, nûrları önlerinde ve sağlarında koşacak, şöyle diyecekler: ya rabbenâ! Bizlere nûrumuzu tamamla ve bizleri mağfiretinle yarlığa, şübhesiz ki sen her şey'e kadîrsin.
Elmalılı Hamdi Yazır
Ey iman edenler, Allah'a öyle tevbe ile tevbe edin ki, nasûh (gayet ciddi, samimi) bir tevbe olsun! Ola ki Rabbiniz kusurlarınızı örter, Allah'ın peygamberi ve onun beraberinde iman edenleri utandırmayacağı günde sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşacak, şöyle diyecekler: «Ey Rabbimiz, bizlere nurumuzu tamamla ve bizi bağışla; şüphesiz ki sen her şeye kadirsin!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların nurları, önlerinde ve yanlarında koşar da, «Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kâdirsin.» derler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah â dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamberi ve O'nunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların, nurları, önlerinden ve yanlarından koşar da «Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kadirsin» derler.
Seyyid Kutub
Ey inananlar, Tanrı'ya kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Tanrı sizin kötülüklerinizi örter (yükeffire) ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Tanrı, Peygamberi ve onunla birlikte inananları küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar parıldar. Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz sen her şeye güç yetirensin."
Gültekin Onan
Ey îman edenler, tam bir sıdk-u hulûsa mâlik bir tevbe ile Allaha dönün. Olur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah peygamberini ve îman edib onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek, nuurları önlerinde ve sağlarında koşacak, «Ey Rabbimiz, diyecekler, bizim nuurumuzu tamamla, bizi yarlığa. Şübhesiz ki Sen herşey'e hakkıyle kaadirsin».
Hasan Basri Çantay
Ey îmân edenler! (Samîmî bir tevbe olan) Tevbe-i Nasûh ile Allah’a tevbe edin!Olur ki Rabbiniz, sizin kötülüklerinizi örter ve Allah, peygamberi ve onunla berâber îmân edenleri utandırmayacağı bir günde, sizi altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyar! Onların nûru önlerinde ve sağlarında koşar (da): 'Rabbimiz! Nûrumuzu bize tamamla ve bize mağfireteyle! Şübhesiz ki sen, herşeye hakkıyla gücü yetensin!' derler.
Hayrat Neşriyat
Ey iman edenler; Allah'a nasuh tevbesi ile tevbe edin. Umulur ki Rabbınız kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün, Allah; peygamberini ve onunla beraber olan mü'minleri utandırmayacak. Onların nurları önlerinde ve sağlarında koşacak; Rabbımız, ışığımızı tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz ki Sen, her şeye kadirsin, diyecekler.
İbni Kesir
Siz ey imana ermiş olanlar! Gönülden tevbe ederek Allah'a yönelin! Umulur ki Rabbiniz kötü fiilerinizi yok eder ve Allah'ın Peygamberi ile o'nun inancını paylaşanları utandırmayacağı o Gün, sizi içinden ırmaklar akan bahçelere koyar. Onlar, önlerinden ve sağ taraflarından hızla ışık yayarlar ve "Ey Rabbimiz!" diye yalvarırlar, "Bu ışığımızı ebediyyen parlat ve günahlarımızı bağışla! Çünkü Sen her şeye kadirsin!"
Muhammed Esed
Ey mü'minler! Allah'a Tevbe-i Nâsûh ile tevbede bulunun. Umulur ki Rabbiniz sizden günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akar cennetlere girdirir. O gün ki Allah, Peygamberini ve O'nunla beraber imân etmiş olanları rüsvay etmez. Nûrları önleri ve sağ tarafları arasında koşar. Derler ki: «Ey Rabbimiz! Bize nûrumuzu tamamla, bizim için mağfiret buyur. Şüphe yok ki Sen her şey üzerine hakkıyla kâdirsin.»
Ömer Nasuhi Bilmen
Ey iman edenler! Yürekten samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün Allah Peygamber'i ve iman edip onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek, utandırmayacak. Nurları önlerinde ve sağlarında koşup parlayacak. Derler ki: "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kâdirsin. "
Ömer Öngüt
-Ey iman edenler, tam arınarak Allah’a tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz, günahlarınızı örter ve sizi alt tarafından ırmaklar akan cennetlere girdirir. O gün, Allah, Peygamberi ve onunla beraber iman etmiş olanları utandırmaz. Nurları önlerinden ve yanlarından koşar. Rabbimiz, derler. Bizim nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter.
Şaban Piriş
Ey iman edenler! Samimî ve kesin bir dönüşle Allah’a tövbe ediniz! Böyle yaparsanız Rabbinizin sizin günahlarınızı affedeceğini, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğini umabilirsiniz. O gün Allah, Peygamberini ve onun beraberindeki müminleri utandırmaz. Onların nûru, önlerinden ve sağ taraflarından sür’atle ilerler.Şöyle derler onlar: "Ey Kerim Rabbimiz! Nûrumuzu daha da artır, tamamına erdir, kusurlarımızı affet, çünkü Sen her şeye kadirsin."
Suat Yıldırım
Ey inananlar, Allah'a yürekten tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter; Allâh'ın, peygamberi ve onunla beraber inanmış olanları utandırmayacağı günde, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. (O gün) onların nuru, önlerinden ve sağ yanlarından koşar. Derler ki: "Rabbimiz, nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Doğrusu, senin herşeye gücün yeter!"
Süleyman Ateş
Ey iman edenler, Allah'a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah, sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman etmekte olanları küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşup parıldar. Derler ki: «Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz sen, her şeye güç yetirensin.»
Tefhim-ul Kuran
Ey iman edenler! İçten ve kesin bir tevbe ile Allah'a dönün. Bakarsınız, Rabbiniz sizin günahlarınızı örter ve sizi, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyar. O gün, Allah'ın Peygamberi ve beraberindeki iman edenleri utandırmayacağı gündür. O gün onların nuru önlerinde ve sağlarında koşarken, onlar da 'Rabbimiz, nurumuzu tamamla ve bizi bağışla; Senin herşeye gücün yeter' diye dua etmektedirler.
Ümit Şimşek
Ey iman edenler! Etkili öğüt veren bir tövbe ile Allah'a yönelin. Umulur ki Rabbiniz, çirkinliklerinizi ve günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte inananları utandırmayacaktır. Onların ışığı önlerinden ve sağ yanlarından koşup gelir. Şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Işığımızı tamamla ve bizi bağışla! Sen her şeye Kadîr'sin, her şeye gücün yeter."
Yaşar Nuri Öztürk
Ey iman edenler! Tam bir pişmanlık ve gönül huzuru içinde gösterişten uzak ölçüde Allah'a tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örtüp yok eder ve sizi içinden ırmaklar akan cennetlere koyar ki o gün Allah, peygamberi ve O'nunla beraber iman edenleri utandırmaz ve nurları önlerinde ve sağlarında hızla yayılır ve “Ey Rabbimiz!” derler. “Bizim nurumuzu tamamla ve kuvvetlendir ve bizi bağışla, şüphesiz ki senin gücün herşeye yeter.”
Abdullah Parlıyan
“Ey iman edenler! Gönülden gelen bir tövbe ile Allah'a yöneliniz. Belki Rabbiniz kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve onunla beraber iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların önlerinden ve sağlarından nurları aydınlatıp gider de, ‘Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi affet, çünkü senin her şeye gücün yeter' derler.”[659]
Bayraktar Bayraklı
Ey inananlar! Allah'a içtenlikle (bir daha yapmamaya karar vererek) tevbe edin! (Böyle yaparsanız) umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların nuru (o gün), önlerinde ve sağ taraflarında koşacak (çevrelerini aydınlatacak)tır. (Ve o inananlar) diyecekler ki: “Ey Rabbimiz! Bizim nurumuzu tamamla (cennete girinceye kadar sönmesin). Ve bizi bağışla! Çünkü sen her şeye gücü yetensin!”
Cemal Külünkoğlu
Ey iman edenler! Allah'a kesin bir tevbe ile tevbe edin. Belki Allah, böylece sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah; peygamberi ve onunla birlikte iman etmekte olanları küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşuşturur. Derler ki: “Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz sen her şeye güç yetirensin.”
Kadri Çelik
Ey iman edenler! İçten ve ıslah edici bir tevbe ile Allah’a yönelin! Umulur ki Rabbiniz, (arada bir de olsa işlemekten kurtulamadığınız) fenalıklarınızı, günahlarınızı siler ve sizi (ağaçlarının arasından ve köşklerinin) altından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün Allah, Peygamber’i ve onun beraberindeki mü’minleri utandırmaz, sükûtu hayale uğratmaz. Onların nurları, önlerinden ve sağlarından parlayarak âdeta koşturur ve yollarını aydınlatır. “Rabbimiz,” derler, “(Cennet’e ulaşabilmemiz için lütf u kereminden) nûrumuzu tam ver ve bizi bağışla. Sen, her şey üzerinde mutlak güç yetirensin.”
Ali Ünal
Ey iman edenler! Allah’a, samimi bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter, sizi altından nehirler akan cennetlere sokar. O gün Allah, rasulü ve onunla birlikte iman edenleri mahcup etmeyecek. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşarparıldar. Derler ki: “Rabbimiz bize nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz sen her şeye kadirsin.”
Harun Yıldırım
Siz ey iman edenler! Samimi bir kalp ile tevbe ederek içten bir sadakatle Allah'a yönelin! Umulur ki Rabbiniz günahlarınızı örter ve Allah'ın peygamber ve ona katılarak iman edenleri mahcup etmeyeceği o gün, sizi zemininden ırmakların çağladığı cennetlere koyar: Onlar önlerinden ve sağlarından ışık saçarlar ve şöyle dua ederler: "Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla: çünkü sen her şeye kadirsin!
Mustafa İslamoğlu
Ey iman EDENLER! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde; Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin herşeye hakkıyla gücün yeter” derler.
Sadık Türkmen
Ey İman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah'a, hatalarınızdan dolayı tövbe edin (vazgeçin). Eğer bunu yaparsanız, Rabbiniz hatalarınızın üzerini örter ve altlarından ırmakların aktığı cennetlere koyar. O gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte inananları alçaltıp üzmeyecek. Nurları hep önlerini ve sağ taraflarını aydınlatacak ve “Rabbimiz! (Bize vaat ettiğin) Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Elbetteki sen her şeye gücü yetensin” diye dua edecekler.
İlyas Yorulmaz
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler)! Allah’a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O’nunla beraber olanları mahzun etmez. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, herşeye kaadirsin.” derler.
İmam İskender Ali Mihr