Mekke döneminde inmiştir. 20 âyettir. Sûre, adını ilk âyetteki “el-Beled” kelimesinden almıştır. Beled, şehir, belde demektir.


وَأَنتَ حِلٌّ بِهَذَا الْبَلَدِ ﴿٢﴾


BELED SURESİ 2. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve ente hıllun bi hâzâ el beledi
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve ente ve sen
hıllun mukim, oturan, ikâmet eden, bulunan
bi ...'e, ...'de
hâzâ bu
el beledi belde

Ve sen, bu beldede ikâmet ediyorsun.

BELED SURESİ 2. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

(1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.

Diyanet İşleri

Ki sen oturmadasın bu şehirde.

Abdulbaki Gölpınarlı

Ki sen bu beldedesin,

Adem Uğur

Ki sen bu beldede bir kayıtsızsın!

Ahmed Hulusi

Senin gibi aslı nesli belli birine, işkencenin helâl sayıldığı, hükümranlığını ilan edeceğin, içinde ölüm cezaları verebileceğin, imtiyazlar tanıyabileceğin, haram irtikâp etmeyeceğin bu beldeye yemin ederim.

Ahmet Tekin

Ki sen bu beldede oturmaktasın.

Ahmet Varol

Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,

Ali Bulaç

Sen (Ey Rasûlüm), ikamet ederken bu beldede;

Ali Fikri Yavuz

(1-2) Bu, Mekke sehrine yemin ederim; ki sen bu sehirde oturmussun.

Bekir Sadak

Sen bu şehirde yerli olarak oturmuşsundur. (Bu şehir sana daha lâyık ve daha helâldir).

Celal Yıldırım

(1-2) Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun.

Diyanet İşleri (eski)

(1-4) Bu beldeye -ki sen bu beldedesin-, babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.

Diyanet Vakfi

Ki sen bu kentte oturmaktasın.

Edip Yüksel

Sen hıll iken bu beldede

Elmalılı Hamdi Yazır

Sen bu beldede oturmaktayken.

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

Ki sen bu beldede oturmaktasın.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Ki sen bu şehre girmektesin.

Seyyid Kutub

Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,

Gültekin Onan

Sen bu beldeye halâl iken.

Hasan Basri Çantay

Ki sen bu beldede oturmaktasın.

Hayrat Neşriyat

Sen de bu beldede oturmuşsun.

İbni Kesir

senin serbestçe yaşadığın bu beldeyi,

Muhammed Esed

(1-2) Yemin ederim bu beldeye. Ve sen bu beldede ikamet etmektesin.

Ömer Nasuhi Bilmen

Sen bu beldede oturmaktasın.

Ömer Öngüt

Sen de bu şehrin insanısın.

Şaban Piriş

Senin bu beldeye girişin hakkı için!

Suat Yıldırım

Ki sen bu şehire girmekte (burada yaşamakta)sın.

Süleyman Ateş

Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,

Tefhim-ul Kuran

(1-2) Yemin ederim bu beldeye-ki sen de bu beldenin sakinisin.

Ümit Şimşek

Sen bu kente mahremsin/bu kente gireceksin.

Yaşar Nuri Öztürk

Sen orada oturuyorsun veya orada senin için bir an savaş helal kılınacaktır veya av bile avlanmanın yasak olduğu bu Mekke şehrinde inkârcılar senin kanını helal sayıp seni öldürmeye niyet etmişlerdir veya ey peygamber! Sen Mekke'de ne yaparsan sana helaldir.

Abdullah Parlıyan

(1-3) Senin yaşamakta olduğun bu beldeye; doğurana ve doğana yemin olsun ki, [759][760]

Bayraktar Bayraklı

(1-2) Yemin ederim bu beldeye (Mekke şehrine) ki, sen bu şehirde oturacaksın!

Cemal Külünkoğlu

Sen bu şehirde sakin iken.

Kadri Çelik

Ki sen (ey Rasûlüm), bu şehrin (onun kutsallığına çok büyüt katkı yapan) bir mukimisin.

Ali Ünal

Ki sen bu şehirde oturmaktasın.

Harun Yıldırım

-ki sen de bu beldenin (şerefli) bir sakinisin-

Mustafa İslamoğlu

Sen de bu kentte oturmaktasın.

Sadık Türkmen

Senin çok iyi tanıdığın (yakın olduğun yaşadığın) bu beldeye.

İlyas Yorulmaz

Ve sen, bu beldede ikâmet ediyorsun.

İmam İskender Ali Mihr