Mekke döneminde inmiştir. 112 âyettir. “Enbiyâ”, peygamberler demektir.


فَمَا زَالَت تِّلْكَ دَعْوَاهُمْ حَتَّى جَعَلْنَاهُمْ حَصِيدًا خَامِدِينَ ﴿١٥﴾


ENBİYÂ SURESİ 15. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe mâ zâlet tilke da'vâ-hum hattâ ceal-nâ hum hasîden hâmidîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe mâ zâlet böylece bitmedi (devam etti)
tilke o, bu
da'vâ-hum onların davaları, duaları
hattâ ... oluncaya kadar
ceal-nâ kıldık, yaptık
hum onlar
hasîden hasat edilmiş (biçilmiş) ekinler
hâmidîne sönmüş hale gelmiş olanlar

Böylece onların bu davaları (şikâyetleri); Biz onları, biçilmiş ekin (gibi) sönmüş hale getirinceye (ölünceye) kadar bitmedi.

ENBİYÂ SURESİ 15. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti.

Diyanet İşleri

Onları kesilmiş bir ot, ateşi yanıp bitmiş bir kül yığını haline getirinciye dek sözleri, ancak budur işte.

Abdulbaki Gölpınarlı

Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.

Adem Uğur

Onların bu iddiaları sürüp gitti. . . Tâ ki biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş ateşe döndürene kadar.

Ahmed Hulusi

Biz onları biçilmiş bir ekin ve sönen ocaklar haline getirinceye kadar, onların bu itirafları sürüp gider.

Ahmet Tekin

Bu haykırmaları biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş kül yığını haline getirinceye kadar kesilmedi.

Ahmet Varol

Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.

Ali Bulaç

Biz, onları, sönmüş kül yığını olarak biçilmiş bir ekin haline getirinceye kadar, hep sözleri bu feryad olmuştur.

Ali Fikri Yavuz

Biz onlari bicilmis ot ve bir yigin kul haline getirinceye kadar haykirmalari devam etti.

Bekir Sadak

Onların biçilmiş ot, sönüp bir yığın kül haline gelinceye kadar hayıflanıp söylenmeleri böyle oldu.

Celal Yıldırım

Biz onları biçilmiş ot ve bir yığın kül haline getirinceye kadar haykırmaları devam etti.

Diyanet İşleri (eski)

Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.

Diyanet Vakfi

Onları biçip tüketinceye kadar bu yalvarışlarını tekrarlayıp duracaklar.

Edip Yüksel

Artık bütün davaları bu oldu kaldı, nihayet onları öyle yapdık ki biçildiler, söndüler

Elmalılı Hamdi Yazır

Artık olanca feryatları bu oldu kaldı. Neticede onları öyle yaptık ki, biçildiler, söndüler.

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

Biz, onları biçilmiş bir ekin ve bir yığın kül haline getirinceye kadar hep sözleri bu feryad olmuştur.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Onlar böyle vahlanıp dururken biz kendilerini biçilmiş ekinler gibi cansız yere seriverdik.

Seyyid Kutub

Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.

Gültekin Onan

Nihayet biz onları biçilmiş bir ot, ocakları sönmüş (bir kül yığını) haaline getirinceye kadar dâima feryadları bu (söz) olmuşdur.

Hasan Basri Çantay

Artık biz onları, biçilmiş (ekin) ve sönmüş (ateşe dönen) kimseler hâline getirinceye kadar, duâları bu (feryâd) olmakta devâm etti.

Hayrat Neşriyat

Bu haykırmaları devam edip dururken Biz; onları, biçilmiş bir ot, sönmüş bir ocak haline getirdik.

İbni Kesir

Ve bu yakınmaları, Biz kendilerini biçilmiş bir tarlaya (ya da) bir kül yığınına çevirinceye kadar sürüp giderdi.

Muhammed Esed

Artık onların bütün çağırmaları, bundan başka olmadı. Tâ ki onları biçilmiş, sönmüş kimseler kıldık.

Ömer Nasuhi Bilmen

Biz onları kuruyup biçilmiş ekin haline, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu haykırmaları sürüp gitti.

Ömer Öngüt

Bu haykırışları devam edip dururken, biz onları biçilmiş ekine, sönmüş ocağa çevirdik.

Şaban Piriş

Bu feryatları sürüp gitti. Nihayet onları öyle yaptık ki biçildiler, sönüp kül oldular...

Suat Yıldırım

Bu mırıldanmaları sürüp giderken biz onları, biçilmiş (ekin gibi) yaptık, sönüp gittiler.

Süleyman Ateş

Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.

Tefhim-ul Kuran

Biz onları kökten biçip ocaklarını söndürünceye kadar böylece feryat edip durdular.

Ümit Şimşek

Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.

Yaşar Nuri Öztürk

Bu mırıldanmaları sürüp giderken, biz onları biçilmiş ekin gibi yaptık, sönüp gittiler.

Abdullah Parlıyan

Biz, kendilerini kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateş külüne çevirinceye kadar, bu feryatları sürüp gider.

Bayraktar Bayraklı

Onların bu feryatları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş bir ateş (kül) haline getirinceye kadar devam etti.

Cemal Külünkoğlu

Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş ateş durumuna getirinceye kadar da son bulmadı.

Kadri Çelik

Onları ekin gibi biçip bir kül yığını haline getirinceye kadar bu feryatları sürüp gitti.

Ali Ünal

Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.

Harun Yıldırım

Ve onların bu yazıklanmaları, Biz kendilerini biçilmiş ekin haline getirip sönmüş köze çevirinceye kadar devam edip gidecek.

Mustafa İslamoğlu

Bu homurdanışları sürüp giderken, Biz onları biçilmiş ekin gibi yaptık, sönüp gittiler.

Sadık Türkmen

Onların bu haykırışları, biçilmiş ekin sapları gibi yerlere serilinceye kadar, devam etti.

İlyas Yorulmaz

Böylece onların bu davaları (şikâyetleri); Biz onları, biçilmiş ekin (gibi) sönmüş hale getirinceye (ölünceye) kadar bitmedi.

İmam İskender Ali Mihr