KEHF SURESİ 93. Ayeti
Mekke döneminde inmiştir. 28. âyetin Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir. 110 âyettir. Sûre, adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen “kehf” kelimesinden almıştır. Kehf, mağara demektir.
حَتَّى إِذَا بَلَغَ بَيْنَ السَّدَّيْنِ وَجَدَ مِن دُونِهِمَا قَوْمًا لَّا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا ﴿٩٣﴾
KEHF SURESİ 93. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
hattâ izâ | olduğu zaman |
belega | ulaştı |
beyne es seddeyni | iki seddin arası |
vecede | buldu |
min dûni-himâ | o ikisinden başka |
kavmen | bir kavim |
lâ yekâdûne yefkahûne | neredeyse hiç anlamayan |
kavlen | söz |
İki sed arasına ulaştığı zaman o ikisinden (o iki kavimden) başka, (neredeyse hiç) söz anlamayan bir kavim buldu.
KEHF SURESİ 93. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri
İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu.
Diyanet İşleri
Tâ iki setin arasına vardı, onların yanında bir topluluk buldu ki hemen hiçbir söz anlamıyorlardı.
Abdulbaki Gölpınarlı
Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu.
Adem Uğur
Nihayet iki sed (set, dağ) arasına ulaştı. . . Orada neredeyse -hiçbir- uyarıyı değerlendirmeyecek hâlde bir kavim buldu.
Ahmed Hulusi
Nihayet iki dağ arasına ulaştığında, dağların eteğinde, nerdeyse anlaşabilecekleri müşterek bir dile sahip olmayan bir kavme rastladı.
Ahmet Tekin
Nihayet iki seddin arasına ulaştığında onların önünde neredeyse hiçbir söz anlamayan bir kavim buldu.
Ahmet Varol
seddin arasına kadar ulaştı, onların (sedlerin) önünde hemen hemen hiç bir sözü kavramayan bir kavim buldu.
Ali Bulaç
Nihayet (sed yaptırmış olduğu Ermenistan ve Azerbaycan’daki) iki dağ arasına vardığı zaman, bu dağların önünde bir kavim buldu ki, söz anlamıyacak durumda idiler (lisan bilmiyorlardı).
Ali Fikri Yavuz
Sonunda, iki dagin arasina varinca, orada nerdeyse hic laf anlamayan bir millete rastladi.
Bekir Sadak
Tâ ki, iki sed arasına ulaştığında, onların önünde neredeyse hiç söz anlamaz bir millete rastladı.
Celal Yıldırım
Sonunda, iki dağın arasına varınca, orada nerdeyse hiç laf anlamayan bir millete rastladı.
Diyanet İşleri (eski)
Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu.
Diyanet Vakfi
İki seddin arasına varınca, ötesinde, nerdeyse söz anlamayan bir topluluk buldu
Edip Yüksel
Tâ iki sedd arasına vardığı vakit önlerinde bir kavm buldu ki hemen hemen söz anlayacak bir halde değil gibi idiler
Elmalılı Hamdi Yazır
Nihayet iki set arasına vardığı zaman, önlerinde neredeyse hiç söz anlamayan bir kavim buldu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiç söz anlamayan bir kavim bulmuştu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Sonunda iki seddin arasına varınca setlerin berisinde nerede ise hiç söz anlamayan bir toplumla karşılaştı.
Seyyid Kutub
İki seddin arasına kadar ulaştı, onların (sedlerin) önünde hemen hemen hiç bir sözü kavramayan (yefkahune) bir kavim buldu.
Gültekin Onan
Nihayet iki dağ arasına ulaşdığı zaman onların önünde hemen hiç bir söz anlamaz bir kavm buldu.
Hasan Basri Çantay
Nihâyet iki dağ arasına varınca, bunların önünde öyle bir kavim buldu ki, (lisan ve anlayış cihetiyle) hemen hemen söz anlamayacak bir hâlde idiler.
Hayrat Neşriyat
En sonunda iki dağın arasına varınca; orada hemen hemen hiç bir söz anlamayan bir kavme rastladı.
İbni Kesir
Ve derken, iki set arasında (bir yere) vardığında onların yamacında (yaşayan ve onun konuştuğu dilden) çok az şey anlayabilen bir kavme rastladı.
Muhammed Esed
Vaktâ ki, iki dağın arasına kavuştu, onların yakınında bir kavim buldu ki, söz anlayabilmeye yaklaşacak bir halde değildiler.
Ömer Nasuhi Bilmen
En sonunda iki dağın arasına ulaştığında, onların önünde öyle bir kavme rastladı ki, hemen hemen hiçbir sözü anlamıyorlardı.
Ömer Öngüt
Sonunda iki dağ arasında, hemen hemen hiçbir söz anlamayan bir kavme rastladı.
Şaban Piriş
Nihayet iki dağ arasına ulaştığında, onların önünde, hemen hemen hiç söz anlamayan bir millet buldu.
Suat Yıldırım
Nihâyet iki sed arasına ulaşınca onların önünde hemen hiç söz anlamayan bir kavim buldu.
Süleyman Ateş
(92-93) Sonra (yine) bir yol tuttu. Nihayet iki dağ arasına ulaştığı zaman orada hiç söz anlamayan bir kavim buldu.
Tefhim-ul Kuran
Nihayet iki dağ arasına geldiğinde, onun önünde, hemen hemen hiç söz anlamayan bir kavme rastgeldi.
Ümit Şimşek
Nihayet, iki set arasına ulaştı. Setler arasında öyle bir topluluk buldu ki neredeyse söz anlamıyorlardı.
Yaşar Nuri Öztürk
Ve derken iki set arasında bir yere vardığında, bir toplulukla karşılaştı ki, hemen hemen hiçbir söz anlamıyacak halde idiler.
Abdullah Parlıyan
Sonunda iki set arasına varınca, bunların ötesinde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir topluluk buldu.
Bayraktar Bayraklı
(92-93) Arkasından yine bir sebebe sarılarak yola koyuldu. Sonunda iki dağ arasına varınca setlerin eteğinde neredeyse hiç söz anlamayan (dil bilmeyen) bir topluluk buldu.
Cemal Külünkoğlu
Nihayet iki dağ arasına ulaştığı zaman orada hiç söz anlamayan bir kavim buldu.
Kadri Çelik
Nihayet, karşılıklı iki büyük set gibi yükselen dağların arasına vardığında, onların önünde hiç söz anlamayacak kadar konuşma bilmeyen bir topluluk buldu.
Ali Ünal
Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu.
Harun Yıldırım
Nihayet iki set arasına ulaştığı zaman, onların arasında yaşayan bir topluluğa rastladı; konuştuğu dilden pek anlamıyorlardı.
Mustafa İslamoğlu
Nihayet iki set arasına ulaşınca; iki setin yanında neredeyse, hiç söz anlamayan bir halk buldu.
Sadık Türkmen
Taki iki settin arasına varıncaya kadar gitti. Orada o iki setten başka bir topluluğu, yaşıyor buldu. Onların konuştuğu dil çok zor anlaşılıyordu.
İlyas Yorulmaz
İki sed arasına ulaştığı zaman o ikisinden (o iki kavimden) başka, (neredeyse hiç) söz anlamayan bir kavim buldu.
İmam İskender Ali Mihr