Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.


أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ قِيلَ لَهُمْ كُفُّواْ أَيْدِيَكُمْ وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ إِذَا فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَخْشَوْنَ النَّاسَ كَخَشْيَةِ اللّهِ أَوْ أَشَدَّ خَشْيَةً وَقَالُواْ رَبَّنَا لِمَ كَتَبْتَ عَلَيْنَا الْقِتَالَ لَوْلا أَخَّرْتَنَا إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ قُلْ مَتَاعُ الدَّنْيَا قَلِيلٌ وَالآخِرَةُ خَيْرٌ لِّمَنِ اتَّقَى وَلاَ تُظْلَمُونَ فَتِيلاً ﴿٧٧﴾


NİSÂ SURESİ 77. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

e lem tera ilâ ellezîne kîle lehum kuffû eydiye-kum ve ekîmu es salâte ve âtû ez zekâte fe lemmâ kutibe aleyhim el kıtâlu izâ ferîkun min-hum yahşevne en nâse ke haşyeti allâhi ev eşedde haşyeten ve kâlû rabbe-nâ lime ketebte aleynâ el kıtâle lev lâ ahharte-nâ ilâ ecelin karîbin kul metâu ed dunyâ kalîlun ve el âhıratu hayrun li men ittekâ ve lâ tuzlemûne fetîlen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
e mı?
lem tera görmedin
ilâ ...'i, ...'e
ellezîne onlar, ... olanlar
kîle denildi
lehum onlara, kendilerine
kuffû çekin, zarar vermekten vazgeçin
eydiye-kum sizin elleriniz, ellerinizi
ve ekîmu ve ikâme edin, yerine getirin
es salâte namaz
ve âtû ve verin
ez zekâte zekât
fe lemmâ halbuki, ... olduğu zaman
kutibe yazıldı, farz kılındı
aleyhim onlara üzerine
el kıtâlu savaş
izâ olunca, o zaman
ferîkun bir fırka, bir kısım
min-hum onlardan
yahşevne korkarlar
en nâse insanlar
ke gibi
haşyeti korku
allâhi Allah
ev veya
eşedde daha şiddetli, daha çok, daha kuvvetli
haşyeten korku
ve kâlû ve dediler
rabbe-nâ Rabbimiz
lime niçin
ketebte yazdın, farz kıldın
aleynâ üzerimize
el kıtâle savaş
lev lâ olmaz mı, olmaz mıydı,
ahharte-nâ bizi tehir ettin, erteledin
ilâ ...'e
ecelin ecel, belirli bir vakit
karîbin yakın
kul de, söyle
metâu meta, faydalanma
ed dunyâ dünya
kalîlun az
ve el âhıratu ve ahir, sonraki, âhiret
hayrun ve daha hayırlı
li men o kimse için
ittekâ takva sahibi oldu
ve lâ tuzlemûne ve zulmedilmezsiniz, size haksızlık yapılmaz
fetîlen hurma çekirdeğinin ince lifi kadar, kıl kadar, zerre kadar

Kendilerine: “Ellerinizi (savaştan) çekin, namazı kılın ve zekâtı verin.” denilen kimseleri görmedin mi? Halbuki onların üzerine savaş yazıldığı (farz kılındığı) zaman, onlardan bir kısmı, (düşmanları olan) insanlardan, Allah’tan korkar gibi veya daha da çok korkarlar ve: “Rabbimiz niçin üzerimize savaşı farz kıldın, bizi yakın bir zamana kadar tehir etseydin (geciktirseydin) olmaz mıydı?” dediler. De ki: “Dünya metaı (menfaati) azdır ve ahiret ise takva sahibi olan kimseler için daha hayırlıdır. Ve siz, kıl kadar (hurma çekirdeğindeki lif kadar bile) zulmedilmezsiniz.”

NİSÂ SURESİ 77. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

Daha önce kendilerine, “(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!” derler. De ki: “Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez.”

Diyanet İşleri

Görmez misin savaştan el çekin ve namaz kılın, zekât verin denenleri? Onlara savaş farz edilince içlerinden bir kısmı, insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hattâ daha da fazla korkmaya başladılar da ne olurdu, yakın olan ölümümüze dek bu emri geciktirseydin, bize savaşı emretmeseydin dediler. De ki: Dünyanın zevki azdır, âhiretse sakınanlar için daha hayırlıdır ve onlar, hurma çekirdeğinin içindeki incecik kıl kadar bile zulüm görmezler.

Abdulbaki Gölpınarlı

Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da "Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?" dediler. Onlara de ki: "Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez."

Adem Uğur

Kendilerine, "(Kötülükten) ellerinizi çekin, salâtı (namazı) ikame edin ve zekâtı verin" denilenleri görmedin mi? Ne zaman ki üzerlerine savaş yazıldı, bir de ne göresin, onlardan bir kısmı, insanlardan, Allâh'tan haşyet edip ürperdikleri gibi, hatta daha şiddetli bir dehşetle korkuyorlar. . . "Rabbimiz, niçin üzerimize savaşı yazdın; bizi yakın bir sona kadar erteleseydin?" dediler. . . De ki: "Dünya zevki pek kısadır! Sonsuz gelecek ise korunanlar için daha hayırlıdır. . . Size kıl kadar zulmedilmez. "

Ahmed Hulusi

Kendilerine:
'Müşriklerle fiilî çatışmaya girmekten kaçının, savaşı aklınızdan çıkarın, namazı âdâbına riayet ederek, aksatmadan kılın, vicdanınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekâtı verin' denilen kimseleri görmüyor musun? Kendilerine savaşmak, yazılı emir halinde farz kılınınca, onlardan bir grup, Allah’tan korkar gibi, yahut daha fazla bir korku ile insanlardan korkuyorlar.
'Rabbimiz, savaşı bize niçin yazılı bir emir haline getirdin? Ne olurdu bize azıcık bir müddet daha tanımış olsaydın' dediler. Sen de:
'Dünya zevki azdır. Âhiret hayatı ebedî yurt ise, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan, takvâ esaslarını benimseyen mü’minler için daha hayırlıdır. Kıl kadar da, haksızlığa uğramayacaksınız' de.

Ahmet Tekin

Kendilerine: 'Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin' denenleri görmedin mi? Onlara savaş farz kılındığında, içlerinden bir grup Allah'tan korkar gibi hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar ve: 'Ey Rabb'imiz! Bizim üzerimize savaşı niçin farz kıldın? Yakın bir zamana kadar bize mühlet verseydin olmaz mıydı?' dediler. De ki: 'Dünyanın geçimliği azdır. Ahiret ise fenalıklardan sakınanlar için daha hayırlıdır ve bir kıl kadar dahi haksızlığa uğratılmazsınız.'

Ahmet Varol

Kendilerine "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi -hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ipince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."

Ali Bulaç

Kendilerine: “-Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekâtı verin”, denilmiş olanlara bakmaz mısın? Şimdi onların üzerine savaş farz kılınınca, içlerinden bir topluluk, Allah’dan korkar gibi hatta daha şiddetli bir korku ile insanlardan korkuyor. Onlar: “-Ey Rabbimiz, üzerimize şu savaşı neye farz kıldın, ne olurdu bizi yakın bir vakte kadar geri bırakaydın!” dediler. Onlara şöyle de: “- Dünyanın zevki pek azdır. Ahiret ise sakınanlar için muhakkak hayırlıdır; ve kıl kadar haksızlığa uğramazsınız.

Ali Fikri Yavuz

Kendilerine: «Elinizi savastan cekin, namaz kilin, zekat verin» denenleri gormedin mi? Onlara savas farz kilindiginda, iclerinden bir takimi hemen, insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha cok korkarlar ve «Rabbimiz! Bize savasi nicin farz kildin, bizi yakin bir zamana kadar tehir edemez miydin? derler. De ki: «Dunya gecimligi azdir, ahiret, Allah'a karsi gelmekten sakinan icin hayirlidir, size zerre kadar zulmedilmez".

Bekir Sadak

Kendilerine, «ellerinizi savaştan çekin ; namazı kılın, zekâtı verin» denilen kimseleri görmedin mi ? Savaş üzerlerine farz kılınınca içlerinden bir topluluk (düşmanları olan) insanlardan, Allah'tan korkar gibi veya daha fazla korkarlar ve : «Ey Rabbimiz ! Neden üzerimize savaşı farz kıldın ? Bizi yakın bir zamana kadar geciktiremez miydin ?» derler. De ki: Dünya geçimliği ne de olsa azdır. Âhiret ise, Allah'tan korkup kötülüklerden sakınanlar için daha hayırlıdır ; hem hurma çekirdeğindeki fitil kadar haksızlığa uğratılmazsınız.

Celal Yıldırım

Kendilerine: 'Elinizi savaştan çekin, namaz kılın, zekat verin' denenleri görmedin mi? Onlara savaş farz kılındığında, içlerinden bir takımı hemen, insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve 'Rabbimiz! Bize savaşı niçin farz kıldın, bizi yakın bir zamana kadar tehir edemez miydin?' derler. De ki: 'Dünya geçimliği azdır, ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan için hayırlıdır, size zerre kadar zulmedilmez'.

Diyanet İşleri (eski)

Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da «Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?» dediler. Onlara de ki: «Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez.»

Diyanet Vakfi

Kendilerine, 'Elinizi savaştan çekin, namazı gözetin, zekatı verin,' denilenlere dikkat etmedin mi? Kendilerine savaşmaları emredildiğinde, insanlardan ALLAH'tan korkar gibi, belki daha fazla korkmaya başladılar ve 'Rabbimiz, neden bize savaşı yükledin, bizi yakın bir zamana kadar erteleyemez miydin!,' dediler. De ki, 'Bu dünyanın varlığı azdır, erdemliler için ahiret daha hayırlıdır; en ufak bir haksızlığa uğratılmayacaksınız.'

Edip Yüksel

Bakmaz mısın o: kendilerine ellerinizi çekin ve namaz kılın, zekât verin denilmiş olan kimselere? Şimdi üzerlerine kıtal yazılınca insanlardan Allahdan korkarcasına veya daha bile ziyade korkuyorlar ve şöyle dediler: «Ey bizim rabbımız! Niçin üzerimize bu kıtali yazdın! Nolurdu bizi yakın bir ecele tehir edeydin? De ki: Dünya zevkı ne olsa azdır, Ahıret ise Allahdan korkanlar için sırf hayırdır hem kıl kadar hakkınız yenmez

Elmalılı Hamdi Yazır

Bakmaz mısın, o kendilerine: «Ellerinizi savaştan çekin, namaz kılın ve zekat verin!» denilen kimselere? Şimdi üzerlerine savaş farz kılınınca bazıları insanlardan Allah'tan korkar gibi veya daha fazla korkmaya başladılar ve: «Ey bizim Rabbimiz, niçin bize bu savaşı farz kıldın? Ne olurdu kısa bir süre daha bize mühlet verseydin!» dediler. De ki: «Dünya zevki ne de olsa azdır; ahiret ise Allah'tan korkanlar için sırf hayırdır. Hem kıl kadar hakkınız da yenmez.»

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

Kendilerine, «Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekatı verin» denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir kısmı insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve «Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Ne olurdu bize azıcık bir müddet daha tanımış olsaydın da biraz daha yaşasaydık?» derler. Onlara de ki: «Dünya zevki ne de olsa azdır, ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan için daha hayırlıdır ve size kıl kadar haksızlık edilmez.»

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Daha önce kendilerine 'savaştan uzak durun, namazı kılın ve zekatı verin' direktifi verilmiş olanları görmüyor musun? Şimdi üzerlerine farz kılınınca, onların; Allah'tan korkar gibi ya da bundan bile daha fazla, insanlardan korkan bir grubu «Ey Rabbimiz niye üzerimize savaşmayı farz kıldın, bize biraz daha mühlet tanısaydın olmaz mıydı?» dediler. Onlara de ki; «Dünya zevki kısa sürelidir. Ahiret ise sakınanlar için daha hayırlıdır. Orada kıl payı bile haksızlığa uğramazsınız.»

Seyyid Kutub

Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup insanlardan Tanrı'dan korkar gibi -hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir süreye (ecelin) ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ipince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."

Gültekin Onan

(Evvelce) kendilerine «Ellerinizi (muhaarebeden) çekin, dosdoğru namazı kılın, zekâtı verin» denilen kimselere bakmaz mısın? Şimdi onların üzerine muhaarebe yazılınca (farzedilince) içlerinden bir zümre, insan (dan başka bir şey olmayan düşman) lardan Allahdan korkar gibi, hattâ daha şiddetli bir korku ile korkuyorlar. Onlar: «Ey Rabbimiz üzerimize (şu) muhaarebeyi neye yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar gecikdirmeli değil miydin» dediler. (Onlara) de ki: «Dünyânın fâidesi pek azdır, Âhiret ise sakınanlar için elbet daha hayırlıdır. Siz hurma çekirdeğinin ince ipliği kadar bile haksızlığa uğratılmayacaksınız».

Hasan Basri Çantay

(Mekke’de iken savaşmayı isteyip de) kendilerine: 'Ellerinizi (şimdilik sa vaştan) çekin, namazı hak kıyla edâ edin ve zekâtı verin!' denilen kimse leri görmedin mi? Şimdi (Me dîne’de)onlara savaş (farz olarak) yazılınca içlerinden bir fırka, Allah’dan korkarcasına, hattâ daha şiddetli bir korkuyla in san lardan korkmaya başladılar. Ve şöyle dediler: 'Rabbimiz! Bize savaşı niçin (farz olarak) yazdın? Ne olurdu, bizi yakın bir vakte (yatağımızda öleceğimiz vakte)kadar te’hîr etseydin!'(Ey Resûlüm! Onlara) de ki: 'Dünya menfaati az dır. Hem âhiret, (günahlar dan) sakınan için hayırlıdır ve (orada) kıl kadar haksızlığa uğratılmazsı nız.'

Hayrat Neşriyat

Kendilerine: Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekatı verin, denilmiş olanlara bakmaz mısın? Şimdi onların üzerine savaş farz kılınınca; içlerinden bir grup Allah'tan korkar gibi, hatta daha şiddetli bir korku ile insanlardan korkuyorlar. Bunlar: Ey Rabbımız, üzerimize şu savaşı niye farz kıldın? Ne olurdu bizi yakın bir geleceğe kadar geri bırakaydın, dediler. Onlara de ki: Dünyanın geçimi azdır. Ahiret ise, müttakiler için elbet daha hayırlıdır. Ve kıl kadar haksızlığa uğratılmayacaksınız.

İbni Kesir

Kendilerine "Ellerinizi çekin, namazlarınızda dikkatli ve daim olun, arındırıcı (mali) yükümlülüğünüzü yerine getirin!" denilenlerden haberdar değil misiniz? Ama onlara (Allah yolunda) savaşmaları emredilir emredilmez, bazısı, Allahtan korkması gerektiği gibi -hatta daha büyük bir korkuyla- insanlardan korkmaya başlar ve "Ey Rabbimiz! Neden bize savaşmayı emrettin? Keşke bize biraz mühlet verseydin!" derler. De ki: "Bu dünyanın keyfi ve rahatlığı çok kısa ömürlüdür ama ahiret, Allaha karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar için en iyisidir, çünkü hiç biriniz, kıl kadar haksızlığa uğramayacaksınız.

Muhammed Esed

O kimseleri görmez misin ki, onlara: «Ellerinizi çekiniz ve namaz kılınız, zekât veriniz» denilmişti. Vaktâ ki üzerlerine cihad yazıldı, o zaman içlerinden birtakımı, Allah Teâlâ'dan korkarcasına veya daha ziyâde insanlardan korkar oldular. Ve onlar, «Ey Rabbimiz! Ne için üzerimize cihadı yazdın? Ne olurdu bizi yakın bir müddete kadar tehir etseydin» dediler. De ki: «Dünyanın faidesi pek azdır, ahiret ise muttakî olanlar için elbette hayırlıdır. Ve siz kıl kadar zulme uğramayacaksınızdır.»

Ömer Nasuhi Bilmen

Kendilerine: “Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin. ” denilen kimseleri görmedin mi? Üzerlerine savaş farz kılınınca içlerinden bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla korkmaya başladılar. “Rabbimiz! Bize savaşı niçin farz kıldın? Bizi yakın bir süreye kadar tehir etsen (savaş emrini bir süre geciktirsen) olmaz mıydı?” dediler. Onlara de ki: “Dünyanın geçimliği azdır, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır. Size zerre kadar zulmedilmez. ”

Ömer Öngüt

Kendilerine “elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin." denilenleri görmedin mi? Oysa savaş onlara farz kılındığında, onlardan bir grup, Allah’tan korkar gibi insanlardan korkarak (hatta daha da fazla bir korku ile) “Rabbimiz niye savaşı bize farz kıldın. Bizi yakın bir zamana kadar ertelesen olmaz mıydı?” dediler. De ki: -Dünyanın faydası çok azdır. Ahiret ise Allah’tan korkanlar için daha hayırlıdır, en ufak haksızlığa uğratılmayacaksınız.

Şaban Piriş

Baksana o kimselere ki, savaş zamanı değilken kendilerine: "Savaşa sebebiyet vermeyin, namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin!" denilmişti. Sonra onlara savaşma farz kılınınca, onlardan bir kısmı insanlardan, Allah’tan korkarcasına, hatta daha fazla korkup şöyle diyorlar: "Ya Rabbenâ, niçin bize harbi farz kıldın? Bize biraz daha mühlet verseydin ya!" Onlara de ki: "Dünya zevki pek azdır, âhiret ise günahlardan sakınanlar için sırf hayırdır ve size kıl kadar olsun haksızlık yapılmaz."

Suat Yıldırım

Kendilerine: "Ellerinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekâtı verin!" denilenleri görmedin mi? Kendilerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir grup, insanlardan, Allah'tan korkar gibi hattâ daha fazla korkmaya başladılar: "Rabbimiz, niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (savaş emrini bir süre geciktirsen) olmaz mıydı?" dediler. De ki: "dünyâ geçimi azdır, korunan için âhiret daha iyidir. Size kıl kadar haksızlık edilmez."

Süleyman Ateş

Kendilerine; «Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekâtı verin» denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi -hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve «Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?» dediler. De ki: «Dünyanın metaı azdır, ahiret ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ipince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksınız.»

Tefhim-ul Kuran

Vaktiyle kendilerine 'Ellerinizi savaştan çekin; namazı kılın, zekâtı verin' denilen kimseleri görmedin mi? Onlara savaş farz olduğunda, içlerinden bir zümre, Allah'tan korkar gibi, hattâ daha da şiddetli bir korkuyla insanlardan korkuyorlar ve diyorlar ki: 'Rabbimiz, bize niçin savaşı farz kıldın? Keşke bize biraz daha mühlet verseydin!' De ki: Dünyanın safâsı pek kısa sürer. Âhiret ise, takvâ sahipleri için daha hayırlıdır; orada kıl kadar bir haksızlığa uğramazsınız.

Ümit Şimşek

Kendilerine, "Ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin!" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, içlerinden bir grup, insanlardan Allah'tan korkmuş gibi, hatta daha şiddetli bir korkuyla korkar oldu. Ve şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Ne diye yazdın üzerimize savaşı; yakın bir süreye kadar bizi erteleseydin ya!" De ki: "Dünya nimeti çok azdır. Kötülükten sakınan için âhiret daha hayırlıdır. Bir kıl kadar bile zulme uğratılmazsınız."

Yaşar Nuri Öztürk

Kendilerine ellerinizi savaştan çekin, namazlarınıza dikkatli ve devamlı olun, zekatı yani arındırıcı mali yükümlülüğünüzü yerine getirin, denilenlerden haberdar değil misin? Ama onlara Allah yolunda savaşmaları emredilir emredilmez, bazısı Allah'tan korkması gerektiği gibi, hatta daha da büyük bir korkuyla insanlardan korkmaya başlar ve “Ey Rabbimiz! Neden bize savaşmayı emrettin, keşke bize biraz mühlet verseydin” derler. De ki: “Bu dünyanın keyfi ve rahatlığı çok kısadır. Ama ahiret, yolunu Allah ile bulanlar için en hayırlısıdır. Çünkü hiç biriniz kıl kadar haksızlığa uğramayacaksınız.

Abdullah Parlıyan

Kendilerine, “Düşmanlıktan ellerinizi çekiniz, namazı kılınız ve zekâtı veriniz” denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir grup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korkuyla, insanlardan korkmaya başladılar da, “Rabbimiz! Savaşı bize niçin farz kıldın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen olmaz mıydı?” dediler. Onlara de ki: “Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için âhiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez.”

Bayraktar Bayraklı

(Savaş emri gelemeden önce) kendilerine: “Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekâtı verin” denilen kimseleri görmedin mi? Savaş üzerlerine farz kılınınca içlerinden bir topluluk, Allah'ın azabından korkar gibi hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkarlar ve “Ey Rabbimiz! Neden üzerimize savaşı farz kıldın, bizi yakın bir zamana kadar geciktiremez miydin?” derler. (Ey Resulüm! Onlara) De ki: “Bu dünyanın keyfi ve rahatlığı çok kısa ömürlüdür ama ahiret, Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar için en iyisidir. Siz hurma çekirdeğinin lifi kadar bile haksızlığa uğratılmayacaksınız.”

Cemal Külünkoğlu

Kendilerine, “Elinizi savaştan çekin, namaz kılın, zekât verin” denenleri görmedin mi? Onlara savaş farz kılındığında, içlerinden bir takımı, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok, insanlardan korkarlar ve “Rabbimiz! Bize savaşı niçin farz kıldın, neden bizi yakın bir zamana kadar ertelemedin?” derler. De ki: “Dünya metası azdır; takva sahibi kimse için ahiret daha hayırlıdır. Size hurma çekirdeği üzerindeki küçücük bir tomurcuk (zerre) kadar bile zulmedilmez.”

Kadri Çelik

Bakmaz mısın, (kendilerine ne zaman savaş izni verileceğini sorup durdukları bir zamanda) “Ellerinizi savaştan (ve benzeri davranışlardan) çekin, namazı bütün şartlarına riayet ederek, vaktinde ve aksatmadan kılmaya ve zekâtınızı hakkıyla eda etmeye bakın!” denilenlere! Nihayet savaşmak üzerlerine farz kılınınca içlerinden bir grup, Allah karşısında duyulması gereken bir ürperme gibi, hattâ daha şiddetli bir ürpermeyle insanlardan korkup titriyor ve “Rabbimiz, şu savaşı üzerimize neden farz kıldın; onu az bir süre daha ertelesen olmaz mıydı?” diyorlar. (Onlara) de ki: “Dünyanın geçimliği pek azdır ve pek kısa bir süre içindir. Âhiret ise, Allah’a olan saygısıyla günahlardan kaçınıp, O’nun emirlerini yerine getirenler için bütünüyle hayırdır; sonra size orada kıl kadar bir haksızlık da yapılmaz.”

Ali Ünal

Kendilerine: “Ellerinizi çekin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin!” denilen kimseleri görmedin mi? Onlara savaş yazıldığında içlerinden bir grup Allah’tan korkar gibi veya daha şiddetli bir korkuyla insanlardan korkarak: “Rabbimiz niçin bize savaşı yazdın? Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen olmaz mıydı?” dediler. De ki: “Dünya metaı pek azdır. Ahiret ise sakınan kimse için daha hayırlıdır. Doğrusu siz hurma çekirdeğinin ince ipliği kadar dahi zulmedilmezsiniz.”

Harun Yıldırım

Kendilerine "(Artık savaştan) çekin ellerinizi! Namazı istikametle kılın, zekatı içten gelerek verin" denilenlerin haline baksana bir! Ama onlara savaşmaları emredildiği zaman, içlerinden bir gurup Allah'tan korkarcasına, hatta daha da büyük bir korkuyla insanlardan korkmaya başladılar ve şöyle dediler: "Rabbimiz! Niçin bize savaşı emrettin? Bize biraz daha süre tanıyamaz mıydın!" De ki: "Dünyevi tatmin geçici bir hazdır, ahiret ise sorumluluk sahibi biri için en hayırlı olandır; sonuçta zerre kadar haksızlığa uğramayacaksınız.

Mustafa İslamoğlu

Daha önce kendilerine; “(Savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekatı verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş izni yazılınca, hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan Allah’tan korkar gibi hatta daha çok korkarlar ve: “Ey Rabbimiz! Niçin bize savaş iznini yazdın (elçi ile tebliğ ettin?) Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!” derler. De ki: “Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size zerre kadar haksızlık edilmez.”

Sadık Türkmen

“Ellerinizi cömertçe insanlara açın (yardım edin), namaz kılın ve zekatı verin” denilenleri görmüyor musun? Onlara savaş emri yazıldığında, onlardan bir gurup Allah dan korkar gibi, hatta Allah dan daha çok, insanlardan korkuyorlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savaşmayı emrettin? Biraz daha erteleseydin ya” derler. Deki “Dünyanın geçimliği pek azdır, halbuki ahiret, Allah dan korunanlar için daha hayırlıdır ve orada hiç kimseye en küçük bir haksızlık yapılmaz.

İlyas Yorulmaz

Kendilerine: “Ellerinizi (savaştan) çekin, namazı kılın ve zekâtı verin.” denilen kimseleri görmedin mi? Halbuki onların üzerine savaş yazıldığı (farz kılındığı) zaman, onlardan bir kısmı, (düşmanları olan) insanlardan, Allah’tan korkar gibi veya daha da çok korkarlar ve: “Rabbimiz niçin üzerimize savaşı farz kıldın, bizi yakın bir zamana kadar tehir etseydin (geciktirseydin) olmaz mıydı?” dediler. De ki: “Dünya metaı (menfaati) azdır ve ahiret ise takva sahibi olan kimseler için daha hayırlıdır. Ve siz, kıl kadar (hurma çekirdeğindeki lif kadar bile) zulmedilmezsiniz.”

İmam İskender Ali Mihr