Mekke döneminde inmiştir. 227 âyettir. Sûre, adını 224. âyette geçen “eş-Şu’arâ” kelimesinden almıştır. “Şu’arâ” şairler demektir.


كَذَلِكَ سَلَكْنَاهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ ﴿٢٠٠﴾


ŞUARÂ SURESİ 200. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

kezâlike seleknâ-hu kulûbi el mucrimîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
kezâlike işte böyle
seleknâ-hu biz onu soktuk
içine
kulûbi kalpler
el mucrimîne mücrimler, suçlular, günahkârlar

Biz O’nu, mücrimlerin kalplerine işte böyle soktuk (işledik).

ŞUARÂ SURESİ 200. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

İşte böylece biz onu (Kur’an’ı) suçluların kalbine soktuk.

Diyanet İşleri

Biz, böylece Kur'ân'ı, mücrimlerin gönüllerine kadar işlettik.

Abdulbaki Gölpınarlı

Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk.

Adem Uğur

İşte Onu, (hakikati inkâr) suçu işleyenlerin akıllarına bu kadar sokarız!

Ahmed Hulusi

Kur’ân’ı yalanlamayı, inkârı ve hidayeti kafalarına, kalplerine soktuğumuz gibi, onun, Kur’ân’ın İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların, günahkârların kafalarında, kalplerinde yankı bulmadan geçip gitmesine de biz yol açtık.

Ahmet Tekin

Biz onu suçluların kalplerine işte böyle soktuk.

Ahmet Varol

Biz onu, suçlu günahkarların kalbine işte böyle işlettik.

Ali Bulaç

Biz, o küfrü mücrimlerin kalblerine öyle sokmuşuz ki,

Ali Fikri Yavuz

(200-20) 2 Suclularin kalblerine Kuran'i boylece sokariz da, can yakici azabi gormedikce ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

Bekir Sadak

(200-201) İşte biz onu (=inkâr ve sapıklığı) böylece suçlu günahkârların kalblerine aktarıp soktuk da elem verici azabı görmedikçe mümkün değil ona inanmazlar.

Celal Yıldırım

(200-202) Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

Diyanet İşleri (eski)

(200-201) Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk. Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.

Diyanet Vakfi

İşte biz onu suçluların kalplerine böylece (yabancı bir dil gibi) sokarız.

Edip Yüksel

Biz onu mücrimlerin kalblerine öyle sokmuşuzdur.

Elmalılı Hamdi Yazır

Biz onu suçluların kalbine öyle sokmuşuzdur.

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

(200-201) Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (Okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Böylece inanmamayı ağır suçluların kalplerine aşıladık.

Seyyid Kutub

Biz onu, suçlu günahkarların kalbine işte böyle işlettik.

Gültekin Onan

Biz (küfrü) o günahkârların kalbine Öyle bir sokduk ki,

Hasan Basri Çantay

İşte onu (o küfrü) günahkârların kalblerine (yalanlamalarındaki inadları sebebiyle) böyle sokmuşuzdur.

Hayrat Neşriyat

İşte böylece onu suçluların kalbine sokarız.

İbni Kesir

Biz bu (mesajı)n o günahkarların kalplerinden (bir yankı bulmadan) geçip gitmesine yol açtık:

Muhammed Esed

İşte öylece onu (küfrü) günahkârların kalplerine sokmuşuzdur.

Ömer Nasuhi Bilmen

İşte böylece onu o günahkârların kalplerine soktuk.

Ömer Öngüt

İşte böylece onu suçluların kalbine sokarız da..

Şaban Piriş

(200-201) İşte aynen bunun gibi, Biz o yalanlamayı suçlu kâfirlerin kalplerine öyle bir soktuk ki, o can yakıcı azaba girmedikçe ona iman etmezler.

Suat Yıldırım

Biz onu, suçluların kalblerine öyle soktuk.

Süleyman Ateş

Biz onu, suçlu günahkârların kalbine işte böyle geçirip yürüttük.

Tefhim-ul Kuran

Mücrimlerin kalplerinde inkârı Biz böyle yerleştirmişizdir.

Ümit Şimşek

Biz onu suçluların kalplerine işte böyle yolladık.

Yaşar Nuri Öztürk

Biz küfrü onların kalbine öylesine soktuk, veya biz Kur'ân'ı onların kalplerine öyle soktuk, yani kendi dilleriyle indirdik, manasını çok iyi anladılar.

Abdullah Parlıyan

(200-201) Onu, günahkârların kalplerine böyle soktuk. Bu yüzden, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.

Bayraktar Bayraklı

(200-201) Biz onu (kendi dilleriyle anlatarak Kur'an'ın), o günahkârların kalplerine girmesini sağladık. Ama onlar yine de, o can yakıcı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.

Cemal Külünkoğlu

Biz böylece onu, suçlu günahkârların kalplerine soktuk (da okuyup anlamış oldular).

Kadri Çelik

Kur’ân’ı hayatları günah hasadından ibaret o inkârcı suçluların kalblerinden (inkâr ve günahta ısrarları sebebiyle) işte böyle, kalıcı bir tesir bırakmadan geçirip gidiyoruz:

Ali Ünal

Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk.

Harun Yıldırım

İşte Biz vahyin, günaha batmışların kalplerinde (etki etmeden) geçip gitmesini böyle sağlamışızdır.

Mustafa İslamoğlu

Işte, suçluların kalpleri böyledir!

Sadık Türkmen

Biz o kitabı günahkârların kalbinden geçirdik.

İlyas Yorulmaz

Biz O’nu, mücrimlerin kalplerine işte böyle soktuk (işledik).

İmam İskender Ali Mihr