Mekke döneminde inmiştir. 227 âyettir. Sûre, adını 224. âyette geçen “eş-Şu’arâ” kelimesinden almıştır. “Şu’arâ” şairler demektir.

طسم ﴿١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tâ, Sîn, Mîm.

Ta, Sin, Mim.

تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ ﴿٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tilke âyâtul kitâbil mubîn(mubîni).

Bunlar apacik Kitap'in ayetleridir.

لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ ﴿٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lealleke bâhıun nefseke ellâ yekûnû mu’minîn(mu’minîne).

Inanmiyorlar diye nerdeyse kendini mahvedeceksin.

إِن نَّشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِم مِّن السَّمَاء آيَةً فَظَلَّتْ أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ ﴿٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): İn neşe’ nunezzil aleyhim mines semâi âyeten fe zallet a’nâkuhum lehâ hâdıîn(hâdıîne).

Biz dilesek onlara gokten bir mucize inidiririz de ona boyun egip kalirlar.

وَمَا يَأْتِيهِم مِّن ذِكْرٍ مِّنَ الرَّحْمَنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُوا عَنْهُ مُعْرِضِينَ ﴿٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ ye’tîhim min zikrin miner rahmâni muhdesin illâ kânû anhu mu’ridîn(mu’ridîne).

Rahman'dan kendilerine gelen her yeni ogutten mutlaka yuz cevirirler.

فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنبَاء مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُون ﴿٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kad kezzebû fe se ye’tîhim enbâu mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Evet, yalanladilar; alay edip durduklari seylerin haberleri kendilerine ulasacaktir.

أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الْأَرْضِ كَمْ أَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ ﴿٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): E ve lem yerav ilâl ardı kem enbetnâ fîhâ min kulli zevcin kerîm(kerîmin).

Yeryuzune bakmazlar mi? Orada, bitkilerden nice guzel ciftler yetistirmisizdir.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî zâlike le âyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).

suphesiz bunlarda Allah'in kudretine isaret vardir, ama cogu inanmazlar.

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîme).

Rabbin suphesiz gucludur, merhametlidir. *

وَإِذْ نَادَى رَبُّكَ مُوسَى أَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ ﴿١٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz nâdâ rabbuke mûsâ eni’til kavmez zâlimîn(zâlimîne).

(10-11) Rabbin Musa'ya: «Haksizlik eden millete, Firavun'un milletine git» diye nida etmisti. «Haksizliktan sakinmazlar mi?»

قَوْمَ فِرْعَوْنَ أَلَا يَتَّقُونَ ﴿١١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kavme fir’avn(fir’avne), e lâ yettekûn(yettekûne).

(10-11) Rabbin Musa'ya: «Haksizlik eden millete, Firavun'un milletine git» diye nida etmisti. «Haksizliktan sakinmazlar mi?»

قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ ﴿١٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle rabbi innî ehâfu en yukezzibûni.

(12-14) Musa: «Rabbim! Dogrusu beni yalanlamalarindan korkuyorum; gogsum daraliyor, dilim acilmiyor. Onun icin Harun'a da elcilik ver. Onlarin bana isnat ettikleri bir suc da vardir. Beni oldurmelerinden korkuyorum» demisti.

وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَى هَارُونَ ﴿١٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve yadîku sadrî ve lâ yentaliku lisânî fe ersil ilâ hârûn(hârûne).

(12-14) Musa: «Rabbim! Dogrusu beni yalanlamalarindan korkuyorum; gogsum daraliyor, dilim acilmiyor. Onun icin Harun'a da elcilik ver. Onlarin bana isnat ettikleri bir suc da vardir. Beni oldurmelerinden korkuyorum» demisti.

وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنبٌ فَأَخَافُ أَن يَقْتُلُونِ ﴿١٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lehum aleyye zenbun fe ehâfu en yaktulûni.

(12-14) Musa: «Rabbim! Dogrusu beni yalanlamalarindan korkuyorum; gogsum daraliyor, dilim acilmiyor. Onun icin Harun'a da elcilik ver. Onlarin bana isnat ettikleri bir suc da vardir. Beni oldurmelerinden korkuyorum» demisti.

قَالَ كَلَّا فَاذْهَبَا بِآيَاتِنَا إِنَّا مَعَكُم مُّسْتَمِعُونَ ﴿١٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle kellâ, fezhebâ bi âyâtinâ innâ meakum mustemiûn(mustemiûne).

(15-17) Allah: «Hayir; ikiniz mucizlerimizle gidiniz. Dogrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun'a variniz: «Biz suphesiz alemlerin Rabbinin elcisiyiz; Israilogullarini bizimle beraber gonder, deyiniz» demisti.

فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَا إِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿١٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe’tiyâ fir’avne fe kûlâ innâ resûlu rabbil âlemîn(âlemîne).

(15-17) Allah: «Hayir; ikiniz mucizlerimizle gidiniz. Dogrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun'a variniz: «Biz suphesiz alemlerin Rabbinin elcisiyiz; Israilogullarini bizimle beraber gonder, deyiniz» demisti.

أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ ﴿١٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): En ersil meanâ benî isrâîl(isrâîle).

(15-17) Allah: «Hayir; ikiniz mucizlerimizle gidiniz. Dogrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun'a variniz: «Biz suphesiz alemlerin Rabbinin elcisiyiz; Israilogullarini bizimle beraber gonder, deyiniz» demisti.

قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ ﴿١٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle e lem nurabbike fînâ velîden ve lebiste fînâ min umurike sinîn(sinîne).

(18-19) Firavun Musa'ya: «Biz seni cocukken yanimiza alip buyutmedik mi? Hayatinin bircok yillarini aramizda gecirmedin mi? Sonunda yapacagni da yaptin. Sen nankorun birisin» dedi.

وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنتَ مِنَ الْكَافِرِينَ ﴿١٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve fealte fa’letekelletî fealte ve ente minel kâfirîn(kâfirîne).

(18-19) Firavun Musa'ya: «Biz seni cocukken yanimiza alip buyutmedik mi? Hayatinin bircok yillarini aramizda gecirmedin mi? Sonunda yapacagni da yaptin. Sen nankorun birisin» dedi.

قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ ﴿٢٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle fealtuhâ izen ve ene mined dâllîn(dâllîne).

(20-22) Musa: «O isi kasden yaptimsa sapiklardan biri sayilirim. Bu yuzden sizden korkunca aranizdan kactim. Sonra, Rabbim bana hikmet verip, beni peygamber yapti. Basima kaktigin bu nimet, Israilogullarini kendine kole ettiginden oturudur» dedi.

فَفَرَرْتُ مِنكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ ﴿٢١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ferartu minkum lemmâ hıftukum fe vehebe lî rabbî hukmen ve cealenî minel murselîn(murselîne).

(20-22) Musa: «O isi kasden yaptimsa sapiklardan biri sayilirim. Bu yuzden sizden korkunca aranizdan kactim. Sonra, Rabbim bana hikmet verip, beni peygamber yapti. Basima kaktigin bu nimet, Israilogullarini kendine kole ettiginden oturudur» dedi.

وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنْ عَبَّدتَّ بَنِي إِسْرَائِيلَ ﴿٢٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve tilke ni’metun temunnuhâ aleyye en abbedte benî isrâîl(isrâîle).

(20-22) Musa: «O isi kasden yaptimsa sapiklardan biri sayilirim. Bu yuzden sizden korkunca aranizdan kactim. Sonra, Rabbim bana hikmet verip, beni peygamber yapti. Basima kaktigin bu nimet, Israilogullarini kendine kole ettiginden oturudur» dedi.

قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَمِينَ ﴿٢٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle fir’avnu ve mâ rabbul âlemîn(âlemîne).

Firavun: «Alemlerin Rabbi de nedir?» dedi.

قَالَ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا إن كُنتُم مُّوقِنِينَ ﴿٢٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle rabbus semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ, in kuntum mûkınîn(mûkınîne).

Musa: Kesin olarak inanacaksaniz, bilin ki O goklerin, yerin ve ikisinin arasinda bulunanlarin Rabbidir» dedi.

قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُ أَلَا تَسْتَمِعُونَ ﴿٢٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle li men havlehû e lâ testemiûn(testemiûne).

Yaninda bulunanlara: «Isitmiyor musunuz?» dedi.

قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ ﴿٢٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle rabbukum ve rabbu âbâikumul evvelîn(evvelîne).

«Y sizin de Rabbiniz, once gecmis atalarinizin da Rabbidir» dedi.

قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ ﴿٢٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle inne resûlekumullezî ursile ileykum le mecnûn(mecnûnun).

Firavun, cevresindekilere: «Size gonderilen peygamberiniz suphesiz delidir» dedi.

قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ ﴿٢٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle rabbul meşrikı vel magribi ve mâ beynehumâ, in kuntum ta’kılûn(ta’kılûne).

Musa: «Eger akledebilen kimselerseniz bilin ki O, dogunun, batinin ve ikisinin arasinda bulananlarin Rabbidir» dedi.

قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ ﴿٢٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle leinittehazte ilâhen gayrî le ec’alenneke minel mescûnîn(mescûnîne).

Firavun: «Benden baskasini tanri edinirsen, and olsun ki seni zindanlik ederim» dedi.

قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُّبِينٍ ﴿٣٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle e ve lev ci’tuke bi şey’in mubîn(mubînin).

Musa: «Sana apacik bir sey getirmis isem de mi?» dedi.

قَالَ فَأْتِ بِهِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ﴿٣١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle fe’ti bihî in kunte mines sâdikîn(sâdikîne).

Firavun: «Dogru sozlulerden isen haydi getir» dedi.

فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ ﴿٣٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe elkâ asâhu fe izâ hiye su’bânun mubîn(mubînun).

Bunun uzerine Musa degnegini atti, besbelli bir yilan oluverdi.

وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاء لِلنَّاظِرِينَ ﴿٣٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve nezea yedehu fe izâ hiye beydâu lin nâzırîn(nâzırîne).

Elini cikardi, bakanlara bembeyaz gorundu. *

قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُ إِنَّ هَذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ ﴿٣٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle lil melei havlehû inne hâzâ le sâhırun alîm(alîmun).

(34-35) Firavun cevresinde bulunan ileri gelenlere: «Dogrusu bu bilgin bir sihirbaz; sizi sihirle yurdunuzdan cikarmak istiyor; ne buyurursunuz? dedi.

يُرِيدُ أَن يُخْرِجَكُم مِّنْ أَرْضِكُم بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ ﴿٣٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yurîdu en yuhricekum min ardıkum bi sıhrihî fe mâzâ te’murûn(te’murûne).

(34-35) Firavun cevresinde bulunan ileri gelenlere: «Dogrusu bu bilgin bir sihirbaz; sizi sihirle yurdunuzdan cikarmak istiyor; ne buyurursunuz? dedi.

قَالُوا أَرْجِهِ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ ﴿٣٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû ercih ve ehâhu veb’as fîl medâini hâşirîn(hâşirîne).

(36-37) «Onu ve kardesini alikoy, sehirlere, sana butun bilgin sihirbazlari getirecek toplayicilar gonder» dediler.

يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ ﴿٣٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ye’tûke bi kulli sehhârin alîm(alîmin).

(36-37) «Onu ve kardesini alikoy, sehirlere, sana butun bilgin sihirbazlari getirecek toplayicilar gonder» dediler.

فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ ﴿٣٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe cumias seharatu li mîkâti yevmin ma’lûm(ma’lûmin).

Sihirbazlar, belirli bir gunun bildirilen vaktinde taplandilar.

وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنتُم مُّجْتَمِعُونَ ﴿٣٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kîle lin nâsi hel entum muctemiûn(muctemiûne).

Insanlara: «Siz de toplanir misiniz?» denildi.

لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِن كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ ﴿٤٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Leallenâ nettebius seharate in kânû humul gâlibîn(gâlibîne).

«ihirbazlar ustun gelirlerse biz de onlara uyariz» dediler.

فَلَمَّا جَاء السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ ﴿٤١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lemmâ câes seharatu kâlû li fir’avne e inne lenâ le ecran in kunnâ nahnul gâlibîn(gâlibîne).

Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun'a; «Biz ustun gelirsek, suphesiz bize bir ucret vardir degil mi?» dediler.

قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَّمِنَ الْمُقَرَّبِينَ ﴿٤٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle neam ve innekum izen le minel mukarrabîn(mukarrabîne).

Firavun: «Evet; o takdirde siz gozde kimselerden olacaksiniz» dedi.

قَالَ لَهُم مُّوسَى أَلْقُوا مَا أَنتُم مُّلْقُونَ ﴿٤٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle lehum mûsâ elkû mâ entum mulkûn(mulkûne).

Musa onlara: «Ne atacaksaniz atin» dedi.

فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ ﴿٤٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe elkav hıbâlehum ve ısıyyehum ve kâlû bi izzeti fir’avne innâ le nahnul gâlibûn(gâlibûne).

Onlar da iplerini ve degneklerini attilar ve: «Firavun hakki icin, suphesiz, biz ustun gelecegiz» dediler.

فَأَلْقَى مُوسَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ ﴿٤٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe elkâ mûsâ asâhu fe izâ hiye telkafu mâ ye’fikûn(ye’fikûne).

Bunun uzerine Musa degnegini atti; onlarin uydurduklarini yutmaga baslayiverdi.

فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ ﴿٤٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ulkıyes seharatu sâcidîn(sâcidîne).

(46-48) Bunu goren sihirbazlar secdeye kapanarak: «Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandik» dediler.

قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٤٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-47. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû âmennâ bi rabbil âlemîn(âlemîne).

(46-48) Bunu goren sihirbazlar secdeye kapanarak: «Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandik» dediler.

رَبِّ مُوسَى وَهَارُونَ ﴿٤٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-48. AYET (Meâlleri Kıyasla): Rabbi mûsâ ve hârûn(hârûne).

(46-48) Bunu goren sihirbazlar secdeye kapanarak: «Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandik» dediler.

قَالَ آمَنتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٤٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-49. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle âmentum lehu kable en âzene lekum, innehu le kebîrukumullezî allemekumus sıhra, fe le sevfe ta’lemûn(ta’lemûne), le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hılâfin ve le usallibennekum ecmaîn(ecmaîne).

Firavun: «Ben size izin vermeden ona iman mi ettiniz? Muhakkak ki o, size sihri ogreten buyugunuzdur. simdi bileceksiniz; ellerinizi ayaklarinizi, and olsun, caprazlama kestirecegim, hepinizi astiracagim» dedi.

قَالُوا لَا ضَيْرَ إِنَّا إِلَى رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ ﴿٥٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-50. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû lâ dayra innâ ilâ rabbinâ munkalibûn(munkalibûne).

(50-51) Iman eden sihirbazlar: «Zarari yok, biz suphesiz Rabbimize donecegiz; inanlarin ilki olmamizdan oturu, Rabbimizin kusurlarimizi bize bagislayacagini umariz» dediler. *

إِنَّا نَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَن كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ ﴿٥١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-51. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnâ natmeu en yagfira lenâ rabbunâ hatâyânâ en kunnâ evvelel mu’minîn(mu’minîne).

(50-51) Iman eden sihirbazlar: «Zarari yok, biz suphesiz Rabbimize donecegiz; inanlarin ilki olmamizdan oturu, Rabbimizin kusurlarimizi bize bagislayacagini umariz» dediler. *

وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ ﴿٥٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-52. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve evhaynâ ilâ mûsâ en esri bi ıbâdî innekum muttebeûn(muttebeûne).

Biz Musa'ya: «Kullarimi geceleyin yola cikar; suphesiz takip edileceksiniz» diye vahyettik.

فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ ﴿٥٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-53. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ersele fir’avnu fîl medâini hâşirîn(hâşirîne).

(53-56) Bu arada Firavun sehirlere, «Dogrusu bunlar bizi ofkelendiren dokuntu azinliklardir; hepimiz tedbirli olmaliyiz» diyen munadiler gonderdi.

إِنَّ هَؤُلَاء لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ ﴿٥٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-54. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne hâulâi le şirzimetun kalîlûn(kalîlûne).

(53-56) Bu arada Firavun sehirlere, «Dogrusu bunlar bizi ofkelendiren dokuntu azinliklardir; hepimiz tedbirli olmaliyiz» diyen munadiler gonderdi.

وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ ﴿٥٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-55. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innehum lenâ le gâizûn(gâizûne).

(53-56) Bu arada Firavun sehirlere, «Dogrusu bunlar bizi ofkelendiren dokuntu azinliklardir; hepimiz tedbirli olmaliyiz» diyen munadiler gonderdi.

وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَاذِرُونَ ﴿٥٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-56. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innâ le cemîun hâzirûn(hâzirûne).

(53-56) Bu arada Firavun sehirlere, «Dogrusu bunlar bizi ofkelendiren dokuntu azinliklardir; hepimiz tedbirli olmaliyiz» diyen munadiler gonderdi.

فَأَخْرَجْنَاهُم مِّن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ ﴿٥٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-57. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ahracnâhum min cennâtin ve uyûn(uyûnin).

(57-59) Ama biz Firavun ve adamlarini bahcelerden, pinar baslarindan, hazinelerden ve serefli makamlardan cikardik. Boylece oralara Israilogullarini mirasci kildik.

وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ ﴿٥٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-58. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kunûzin ve makâmin kerîm(kerîmin).

(57-59) Ama biz Firavun ve adamlarini bahcelerden, pinar baslarindan, hazinelerden ve serefli makamlardan cikardik. Boylece oralara Israilogullarini mirasci kildik.

كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ ﴿٥٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-59. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezâlike, ve evresnâhâ benî isrâîl(isrâîle).

(57-59) Ama biz Firavun ve adamlarini bahcelerden, pinar baslarindan, hazinelerden ve serefli makamlardan cikardik. Boylece oralara Israilogullarini mirasci kildik.

فَأَتْبَعُوهُم مُّشْرِقِينَ ﴿٦٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-60. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe etbeûhum muşrikîn(muşrikîne).

Firavun ve adamlari gunes uzerlerine dogarken onlarin ardina dustuler.

فَلَمَّا تَرَاءى الْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَابُ مُوسَى إِنَّا لَمُدْرَكُونَ ﴿٦١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-61. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lemmâ terâel cem’âni kâle ashâbu musâ innâ le mudrakûn(mudrakûne).

Iki topluluk birbirini gordugunde, Musa'nin adamlari: «Iste yakalandik» dediler.

قَالَ كَلَّا إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ ﴿٦٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-62. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle kellâ, inne maiye rabbî se yehdîni.

Musa: «Hayir; Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gosterecektir» dedi.

فَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنِ اضْرِب بِّعَصَاكَ الْبَحْرَ فَانفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظِيمِ ﴿٦٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-63. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe evhaynâ ilâ mûsâ enıdrib bi asâkel bahra, fenfeleka fe kâne kullu firkın ket tavdil azîm(azîmi).

Bunun uzerine Biz Musa'ya: «Degneginle denize vur» diye vahyettik. Hemen deniz ikiye ayrildi, her parcasi yuce bir dag gibiydi.

وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ ﴿٦٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-64. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ezlefnâ semmel âharîn(âharîne).

Iste oraya, geridekileri de yaklastirdik.

وَأَنجَيْنَا مُوسَى وَمَن مَّعَهُ أَجْمَعِينَ ﴿٦٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-65. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve enceynâ mûsâ ve men meahû ecmaîn(ecmaîne).

Musa ve beraberinde bulunanlarin hepsini kurtardik.

ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ ﴿٦٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-66. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe agraknâl âharîn(âharîne).

Oburlerini suda bogduk.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿٦٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-67. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî zâlike le âyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).

Bunda suphesiz ders vardir, ama cogu inanmamistir.

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿٦٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-68. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).

Dogrusu Rabbin, guclu olandir, merhamet edendir. *

وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ ﴿٦٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-69. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vetlu aleyhim nebee ibrâhîm(ibrâhîme).

Onlara Ibrahim'in kissasini anlat.

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا تَعْبُدُونَ ﴿٧٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-70. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz kâle li ebîhi ve kavmihî mâ ta’budûn(ta’budûne).

Ibrahim, babasina ve milletine: «Nelere tapiyorsunuz?» demisti.

قَالُوا نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَاكِفِينَ ﴿٧١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-71. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû na’budu asnâmen fe nezallu lehâ âkifîn(âkifîne).

«Putlara tapiyoruz, onlara baglanip duruyoruz» demislerdi.

قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ ﴿٧٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-72. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle hel yesmeûnekum iz ted’ûn(ted’ûne).

(72-73) Ibrahim: «Cagirdiginiz zaman sizi duyarlar veya size bir fayda ve zarar verirler mi?» demisti.

أَوْ يَنفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ ﴿٧٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-73. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ev yenfeûnekum ev yedurrûn(yedurrûne).

(72-73) Ibrahim: «Cagirdiginiz zaman sizi duyarlar veya size bir fayda ve zarar verirler mi?» demisti.

قَالُوا بَلْ وَجَدْنَا آبَاءنَا كَذَلِكَ يَفْعَلُونَ ﴿٧٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-74. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû bel vecednâ âbâenâ kezâlike yef’alûn(yef’alûne).

«ayir ama, babalarimizi da bu sekilde ibadet ederken bulduk» demislerdi.

قَالَ أَفَرَأَيْتُم مَّا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ ﴿٧٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-75. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle e fe raeytum mâ kuntum ta’budûn(ta’budûne).

(75-83) Ibrahim: «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O'dur. Beni yediren de, iciren de O'dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.

أَنتُمْ وَآبَاؤُكُمُ الْأَقْدَمُونَ ﴿٧٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-76. AYET (Meâlleri Kıyasla): Entum ve âbâukumul akdemûn(akdemûne).

(75-83) Ibrahim: «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O'dur. Beni yediren de, iciren de O'dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.

فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِّي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ ﴿٧٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-77. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe innehum aduvvun lî illâ rabbel âlemîn(âlemîne).

(75-83) Ibrahim: «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O'dur. Beni yediren de, iciren de O'dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.

الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ ﴿٧٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-78. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezî halakanî fe huve yehdîni.

(75-83) Ibrahim: «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O'dur. Beni yediren de, iciren de O'dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.

وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ ﴿٧٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-79. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezî huve yut’ımunî ve yeskîni.

(75-83) Ibrahim: «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O'dur. Beni yediren de, iciren de O'dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.

وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ ﴿٨٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-80. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ maridtu fe huve yeşfîni.

(75-83) Ibrahim: «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O'dur. Beni yediren de, iciren de O'dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.

وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ ﴿٨١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-81. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezî yumîtunî summe yuhyîni.

(75-83) Ibrahim: «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O'dur. Beni yediren de, iciren de O'dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.

وَالَّذِي أَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ ﴿٨٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-82. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezî atmeu en yagfira lî hatîetî yevmed dîn(dîni).

(75-83) Ibrahim: «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O'dur. Beni yediren de, iciren de O'dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.

رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ ﴿٨٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-83. AYET (Meâlleri Kıyasla): Rabbi heb lî hukmen ve elhıknî bis sâlihîn(sâlihîne).

(75-83) Ibrahim: «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O'dur. Beni yediren de, iciren de O'dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.

وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ ﴿٨٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-84. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vec’al lî lisâne sıdkın fîl âhırîn(âhırîne).

(84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah'a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.

وَاجْعَلْنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ ﴿٨٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-85. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vec’alnî min veraseti cennetin naîm(naîmi).

(84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah'a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.

وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ ﴿٨٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-86. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vagfir li ebî innehu kâne mined dâllîn(dâllîne).

(84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah'a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.

وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ ﴿٨٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-87. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ tuhzinî yevme yûb’asûn(yûb’asûne).

(84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah'a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.

يَوْمَ لَا يَنفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ ﴿٨٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-88. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme lâ yenfau mâlun ve lâ benûn(benûne).

(84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah'a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.

إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ ﴿٨٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-89. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâ men etâllâhe bi kalbin selîm(selîmin).

(84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah'a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.

وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ ﴿٩٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-90. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve uzlifetil cennetu lil muttakîn(muttakîne).

(90-91) O gun cennet Allah'a karsi gelmekten sakinanlara yaklastirilir. Cehennem de azginlara gosterilir.

وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ ﴿٩١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-91. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve burrizetil cahîmu lil gâvîn(gâvîne).

(90-91) O gun cennet Allah'a karsi gelmekten sakinanlara yaklastirilir. Cehennem de azginlara gosterilir.

وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ ﴿٩٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-92. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kîle lehum eyne mâ kuntum ta’budûn(ta’budûne).

(92-93) Onlara: «Allah'i birakip taptiklariniz nerededir. Size yardim ediyorlar mi veya kendilerine yardimlari dokunuyor mu?» denilir.

مِن دُونِ اللَّهِ هَلْ يَنصُرُونَكُمْ أَوْ يَنتَصِرُونَ ﴿٩٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-93. AYET (Meâlleri Kıyasla): Min dûnillâh(dûnillâhi), hel yensurûnekum ev yentesırûn(yentesırûne).

(92-93) Onlara: «Allah'i birakip taptiklariniz nerededir. Size yardim ediyorlar mi veya kendilerine yardimlari dokunuyor mu?» denilir.

فَكُبْكِبُوا فِيهَا هُمْ وَالْغَاوُونَ ﴿٩٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-94. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kubkıbû fîhâ hum vel gâvun(gâvune).

(94-95) Onlar, azginlar ve Iblis'in adamlari, hepsi, tepetakla oraya atilirlar.

وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ ﴿٩٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-95. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve cunûdu iblîse ecmeûn(ecmeûne).

(94-95) Onlar, azginlar ve Iblis'in adamlari, hepsi, tepetakla oraya atilirlar.

قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ ﴿٩٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-96. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû ve hum fîhâ yahtesımûn(yahtesımûne).

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

تَاللَّهِ إِن كُنَّا لَفِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ﴿٩٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-97. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tallâhi in kunnâ le fî dalâlin mubîn(mubînin).

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

إِذْ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٩٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-98. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz nusevvîkum bi rabbil âlemîn(âlemîne).

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

وَمَا أَضَلَّنَا إِلَّا الْمُجْرِمُونَ ﴿٩٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-99. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ edallenâ illâl mucrimûn(mucrimûne).

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

فَمَا لَنَا مِن شَافِعِينَ ﴿١٠٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-100. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe mâ lenâ min şâfiîn(şâfiîne).

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ ﴿١٠١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-101. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ sadîkın hamîm(hamîmin).

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ﴿١٠٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-102. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lev enne lenâ kerraten fe nekûne minel mu’minîn(mu’minîne).

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿١٠٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-103. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî zâlike le âyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).

Bunda suphesiz bir ders vardir ama cogu inanmamistir.

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿١٠٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-104. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).

Rabbin suphesiz gucludur, merhametlidir.*

كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ ﴿١٠٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-105. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezzebet kavmu nûhınil murselîn(murselîne).

Nuh'un milleti peygamberlerini yalanladi.

إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ ﴿١٠٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-106. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz kâle lehum ahûhum nûhun e lâ tettekûn(tettekûne).

(106-11) 0 Kardesleri Nuh, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misinz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin» dedi.

إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ﴿١٠٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-107. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnî lekum resûlun emîn(emînun).

(106-11) 0 Kardesleri Nuh, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misinz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin» dedi.

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ﴿١٠٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-108. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fettekûllâhe ve atîûni.

(106-11) 0 Kardesleri Nuh, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misinz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin» dedi.

وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿١٠٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-109. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).

(106-11) 0 Kardesleri Nuh, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misinz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin» dedi.

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ﴿١١٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-110. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fettekûllâhe ve atîûni.

(106-11) 0 Kardesleri Nuh, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misinz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin» dedi.

قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ ﴿١١١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-111. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû e nu’minu leke vettebeakel erzelûn(erzelûne).

«ana mi inanacagiz? Sana en rezil kimseler uymaktadir» dediler.

قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿١١٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-112. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle ve mâ ilmî bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne).

(112-11) 5 Nuh: «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rabbime aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi.

إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَى رَبِّي لَوْ تَشْعُرُونَ ﴿١١٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-113. AYET (Meâlleri Kıyasla): İn hısâbuhum illâ alâ rabbî lev teş’urûn(teş’urûne).

(112-11) 5 Nuh: «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rabbime aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi.

وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ ﴿١١٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-114. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ ene bi târidil mu’minîn(mu’minîne).

(112-11) 5 Nuh: «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rabbime aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi.

إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُّبِينٌ ﴿١١٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-115. AYET (Meâlleri Kıyasla): İn ene illâ nezîrun mubîn(mubînun).

(112-11) 5 Nuh: «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rabbime aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi.

قَالُوا لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ ﴿١١٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-116. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû le in lem tentehi yâ nûhule tekûnenne minel mercûmîn(mercûmîne).

«Ey Nuh! Eger bu ise son vermezsen, suphesiz taslanacaklardan olacaksin» dediler.

قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ ﴿١١٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-117. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle rabbi inne kavmî kezzebûni.

(117-11) 8 Nuh: «Rabbim! Milletim beni yalanladi. Benimle onlarin arasinda Sen hukum ver. Beni ve beraberimdeki inananlari kurtar» dedi.

فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَن مَّعِي مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ﴿١١٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-118. AYET (Meâlleri Kıyasla): Feftah beynî ve beynehum fethan ve neccinî ve men maiye minel mu’minîn(mu’minîne).

(117-11) 8 Nuh: «Rabbim! Milletim beni yalanladi. Benimle onlarin arasinda Sen hukum ver. Beni ve beraberimdeki inananlari kurtar» dedi.

فَأَنجَيْنَاهُ وَمَن مَّعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ ﴿١١٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-119. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe enceynâhu ve men meahu fîl fulkil meşhûn(meşhûni).

Bunun uzerine onu ve beraberinde bulunanlari, dolu bir gemi icinde tasiyarak kurtardik.

ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ ﴿١٢٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-120. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe agraknâ ba’dul bâkîn(bâkîne).

Sonra de geride kalanlari suda bogduk.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿١٢١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-121. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî zâlike le âyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).

Dogrusu bunda bir ders vardir, ama cogu inanmamistir.

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿١٢٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-122. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).

Rabbin suphesiz gucludur, merhametlidir. *

كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ ﴿١٢٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-123. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezzebet âdunil murselîn(murselîne).

Ad milleti de peygamberleri yalanladi.

إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ ﴿١٢٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-124. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz kâle lehum ahûhum hûdun e lâ tettekûn(tettekûne).

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ﴿١٢٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-125. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnî lekum resûlun emîn(emînun).

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ﴿١٢٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-126. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fettekullâhe ve atîûni.

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿١٢٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-127. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ آيَةً تَعْبَثُونَ ﴿١٢٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-128. AYET (Meâlleri Kıyasla): E tebnûne bi kulli rîın âyeten ta’besûn(ta’besûne).

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ ﴿١٢٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-129. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve tettehızûne mesânia leallekum tahludûn(tahludûne).

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

وَإِذَا بَطَشْتُم بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ ﴿١٣٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-130. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ betaştum betaştum cebbârîn(cebbârîne).

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ﴿١٣١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-131. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fettekullâhe ve atîûni.

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

وَاتَّقُوا الَّذِي أَمَدَّكُم بِمَا تَعْلَمُونَ ﴿١٣٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-132. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vettekûllezî emeddekum bimâ ta’lemûn(ta’lemûne).

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

أَمَدَّكُم بِأَنْعَامٍ وَبَنِينَ ﴿١٣٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-133. AYET (Meâlleri Kıyasla): Emeddekum bi en’âmin ve benîn(benîne).

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

وَجَنَّاتٍ وَعُيُونٍ ﴿١٣٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-134. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve cennâtin ve uyûn(uyûnin).

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ ﴿١٣٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-135. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnî ehâfu aleykum azâbe yevmin azîm(azîmin).

(124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.

قَالُوا سَوَاء عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ الْوَاعِظِينَ ﴿١٣٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-136. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû sevâun aleynâ e vaazte em lem tekun minel vâızîn(vâızîne).

«ster ogut ver, ister ogut verenlerden olma, bizce birdir.

إِنْ هَذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّلِينَ ﴿١٣٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-137. AYET (Meâlleri Kıyasla): İn hâzâ illâ hulukul evvelîn(evvelîne).

(137-13) 8 Bu durumumuz oncekilerin gelenegidir. Biz azaba ugratilacak da degiliz» dediler.

وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ ﴿١٣٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-138. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ nahnu bi muazzebîn(muazzebîne).

(137-13) 8 Bu durumumuz oncekilerin gelenegidir. Biz azaba ugratilacak da degiliz» dediler.

فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَاهُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿١٣٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-139. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kezzebûhu fe ehleknâhum, inne fî zâlike le âyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).

Boylece onu yalanladilar; Biz de kendilerini yok ettik. Bunda suphesiz ki ders vardir; ama cogu inanmamistir.

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿١٤٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-140. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).

Dogrusu Rabbin gucludur, merhametlidir. *

كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ ﴿١٤١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-141. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezzebet semûdul murselîn(murselîne).

Semud milleti de peygamberleri yalanladi.

إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ ﴿١٤٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-142. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz kâle lehum ahûhum sâlihun e lâ tettekûn(tettekûne).

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah'tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.

إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ﴿١٤٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-143. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnî lekum resûlun emîn(emînun).

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah'tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ﴿١٤٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-144. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fettekullâhe ve atîûni.

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah'tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.

وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿١٤٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-145. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah'tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.

أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ ﴿١٤٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-146. AYET (Meâlleri Kıyasla): E tutrakûne fî mâ hâhunâ âminîn(âminîne).

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah'tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.

فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ ﴿١٤٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-147. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî cennâtin ve uyûn(uyûnin).

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah'tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.

وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ ﴿١٤٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-148. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve zurûın ve nahlin tal’uhâ hedîm(hedîmun).

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah'tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.

وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا فَارِهِينَ ﴿١٤٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-149. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve tenhıtûne minel cibâli buyûten fârihîn(fârihîne).

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah'tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ﴿١٥٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-150. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fettekullâhe ve atîûni.

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah'tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.

وَلَا تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ ﴿١٥١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-151. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ tutîû emral musrifîn(musrifîne).

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah'tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.

الَّذِينَ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ ﴿١٥٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-152. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne yufsidûne fîl ardı ve lâ yuslihûn(yuslihûne).

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah'tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.

قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ ﴿١٥٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-153. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû innemâ ente minel musahharîn(musahharîne).

(153-15) 4 «Ben suphesiz buyulenmisin birisin; bizim gibi bir insandan baska birsey degilsin. Eger dogru sozlu isen bir belge getir» dediler.

مَا أَنتَ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ﴿١٥٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-154. AYET (Meâlleri Kıyasla): Mâ ente illâ beşerun mislunâ, fe’ti bi âyetin in kunte mines sâdikîn(sâdikîne).

(153-15) 4 «Ben suphesiz buyulenmisin birisin; bizim gibi bir insandan baska birsey degilsin. Eger dogru sozlu isen bir belge getir» dediler.

قَالَ هَذِهِ نَاقَةٌ لَّهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ ﴿١٥٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-155. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle hâzihî nâkatun lehâ şirbun ve lekum şirbu yevmin ma’lûm(ma’lûmin).

(155-15) 6 Salih: «Iste belge bu devedir. Kuyudan su icmek hakki belirli bir gun onun ve belirli bir gun de sizindir; sakin ona bir kotuluk yapmayin, yoksa sizi buyuk gunun azabi yakalar» dedi.

وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيمٍ ﴿١٥٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-156. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ temessûhâ bi sûin fe ye’huzekum azâbu yevmin azîm(azîmin).

(155-15) 6 Salih: «Iste belge bu devedir. Kuyudan su icmek hakki belirli bir gun onun ve belirli bir gun de sizindir; sakin ona bir kotuluk yapmayin, yoksa sizi buyuk gunun azabi yakalar» dedi.

فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا نَادِمِينَ ﴿١٥٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-157. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe akarûhâ fe asbahû nâdimîn(nâdimîne).

Onlar ise deveyi kestiler; ama pisman da oldular.

فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿١٥٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-158. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ehazehumul azâb(azâbu), inne fî zâlike le âyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).

Bunun uzerine onlari azap yakaladi. Dogrusu bunda bir ders vardir, fakat cogu inanmamistir.

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿١٥٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-159. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).

Rabbin suphesiz gucludur, merhametlidir. *

كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ الْمُرْسَلِينَ ﴿١٦٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-160. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezzebet kavmu lûtınil murselîn(murselîne).

Lut milleti de peygamberleri yalanladi.

إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ لُوطٌ أَلَا تَتَّقُونَ ﴿١٦١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-161. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz kâle lehum ahûhum lûtun e lâ tettekûn(tettekûne).

(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.

إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ﴿١٦٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-162. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnî lekum resûlun emîn(emînun).

(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ﴿١٦٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-163. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fettekullâhe ve atîûni.

(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.

وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿١٦٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-164. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).

(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.

أَتَأْتُونَ الذُّكْرَانَ مِنَ الْعَالَمِينَ ﴿١٦٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-165. AYET (Meâlleri Kıyasla): E te’tûnez zukrâne minel âlemîn(âlemîne).

(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.

وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ أَزْوَاجِكُم بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ ﴿١٦٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-166. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve tezerûne mâ halaka lekum rabbukum min ezvâcikum, bel entum kavmun âdûn(âdûne).

(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.

قَالُوا لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَا لُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَجِينَ ﴿١٦٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-167. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû le in lem tentehi yâ lûtu le tekûnenne minel muhracîn(muhracîne).

«Ey Lut! Bu sozlerinden vazgecmezsen, mutlaka kovulacaksin» dediler.

قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُم مِّنَ الْقَالِينَ ﴿١٦٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-168. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle innî li amelikum minel kâlîn(kâlîne).

(168-16) 9 Lut: «Dogrusu yaptiginiza cok kizanlardanim. Rabbim! Beni ve ailemi bunlarin yapageldigi kotulukten kurtar» dedi.

رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ ﴿١٦٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-169. AYET (Meâlleri Kıyasla): Rabbi neccinî ve ehlî mimmâ ya’melûn(ya’melûne).

(168-16) 9 Lut: «Dogrusu yaptiginiza cok kizanlardanim. Rabbim! Beni ve ailemi bunlarin yapageldigi kotulukten kurtar» dedi.

فَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ ﴿١٧٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-170. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe necceynâhu ve ehlehû ecmaîn(ecmaîne).

(170-17) 1 Bunun uzerine geride kalan yasli bir kadin disinda, onu ve ailesini, hepsini kurtadik.

إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ ﴿١٧١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-171. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâ acûzen fîl gâbirîn(gâbirîne).

(170-17) 1 Bunun uzerine geride kalan yasli bir kadin disinda, onu ve ailesini, hepsini kurtadik.

ثُمَّ دَمَّرْنَا الْآخَرِينَ ﴿١٧٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-172. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe demmernâl âharîn(âharîne).

Digerlerini yerle bir ettik.

وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم مَّطَرًا فَسَاء مَطَرُ الْمُنذَرِينَ ﴿١٧٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-173. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emtarnâ aleyhim matara(mataran), fe sâe matarul munzerîn(munzerîne).

Uzerlerine de yagmur yagdirdik. Uyarilan fakat yola gelmeyenlerin yagmuru ne kotu idi!

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿١٧٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-174. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî zâlike le âyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).

suphesiz bunda bir ders vardir, ama cogu inanmamistir.

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿١٧٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-175. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).

Dogrusu Rabbin gucludur, merhametlidir. *

كَذَّبَ أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ الْمُرْسَلِينَ ﴿١٧٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-176. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezzebe ashâbul eyketil murselîn(murselîne).

Ormanlik yerde oturanlar, Eykeliler de peygamberleri yalanladi.

إِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ أَلَا تَتَّقُونَ ﴿١٧٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-177. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz kâle lehum şuaybun e lâ tettekûn(tettekûne).

(177-18) 3 suayb onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.

إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ﴿١٧٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-178. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnî lekum resûlun emîn(emînun).

(177-18) 3 suayb onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ﴿١٧٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-179. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fettekullâhe ve atîûni.

(177-18) 3 suayb onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.

وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿١٨٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-180. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).

(177-18) 3 suayb onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.

أَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِرِينَ ﴿١٨١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-181. AYET (Meâlleri Kıyasla): Evfûl keyle ve lâ tekûnû minel muhsirîn(muhsirîne).

(177-18) 3 suayb onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.

وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ ﴿١٨٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-182. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vezinû bil kıstâsil mustekîm(mustekîmi).

(177-18) 3 suayb onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.

وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ ﴿١٨٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-183. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ tebhasun nâse eşyâehum ve lâ ta’sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne).

(177-18) 3 suayb onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.

وَاتَّقُوا الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْأَوَّلِينَ ﴿١٨٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-184. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vettekûllezî halakakum vel cibilletel evvelîn(evvelîne).

Sizi ve daha onceki nesilleri yaratandan korkun» dedi.

قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ ﴿١٨٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-185. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû innemâ ente minel musahharîn(musahharîne).

(185-18) 7 «Ben ancak buyulenmisin birisin. Bizim gibi bir insandan baska bir sey degilsin. Dogrusu seni yalancilardan saniyoruz. Eger dogru sozlu isen gogun bir parcasini ustumuze dusur» dediler.

وَمَا أَنتَ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا وَإِن نَّظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ ﴿١٨٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-186. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ ente illâ beşerun mislunâ ve in nazunnuke le minel kâzibîn(kâzibîne).

(185-18) 7 «Ben ancak buyulenmisin birisin. Bizim gibi bir insandan baska bir sey degilsin. Dogrusu seni yalancilardan saniyoruz. Eger dogru sozlu isen gogun bir parcasini ustumuze dusur» dediler.

فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِّنَ السَّمَاء إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ﴿١٨٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-187. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe eskıt aleynâ kisefen mines semâi in kunte mines sâdıkîn(sâdıkîne).

(185-18) 7 «Ben ancak buyulenmisin birisin. Bizim gibi bir insandan baska bir sey degilsin. Dogrusu seni yalancilardan saniyoruz. Eger dogru sozlu isen gogun bir parcasini ustumuze dusur» dediler.

قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿١٨٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-188. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle rabbî a’lemu bi mâ ta’melûn(ta’melûne).

suayb: «Rabbim yaptiklarinizi cok iyi bilir» dedi.

فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ ﴿١٨٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-189. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kezzebûhu fe ehazehum azâbu yevmiz zulleh(zulleti), innehu kâne azâbe yevmin azîm(azîmin).

Ama onu yalanladilar. Bunun uzerine onlari bulutlu bir gunun azabi yakaladi. Gercekten o gun, azabi buyuk bir gundu.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿١٩٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-190. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî zâlike le âyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).

Dogrusu bunda bir ders vardir. Fakat cogu inanmamistir.

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿١٩١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-191. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).

Rabbin suphesiz Gucludur, merhametlidir. *

وَإِنَّهُ لَتَنزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿١٩٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-192. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innehu le tenzîlu rabbil âlemîn(âlemîne).

suphesiz Kuran alemlerin Rabbinin indirmesidir.

نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ ﴿١٩٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-193. AYET (Meâlleri Kıyasla): Nezele bihir rûhul emîn(emînu).

(193-19) 5 Apacik arap diliyle, uyaranlardan olman icin onu Cebrail senin kalbine indirmistir.

عَلَى قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنذِرِينَ ﴿١٩٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-194. AYET (Meâlleri Kıyasla): Alâ kalbike li tekûne minel munzirîn(munzirîne).

(193-19) 5 Apacik arap diliyle, uyaranlardan olman icin onu Cebrail senin kalbine indirmistir.

بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُّبِينٍ ﴿١٩٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-195. AYET (Meâlleri Kıyasla): Bi lisânin arabiyyin mubîn(mubînin).

(193-19) 5 Apacik arap diliyle, uyaranlardan olman icin onu Cebrail senin kalbine indirmistir.

وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ ﴿١٩٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-196. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innehu lefî zuburil evvelîn(evvelîne).

O, daha oncekilerin kitabinda da zikredilmistir.

أَوَلَمْ يَكُن لَّهُمْ آيَةً أَن يَعْلَمَهُ عُلَمَاء بَنِي إِسْرَائِيلَ ﴿١٩٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-197. AYET (Meâlleri Kıyasla): E ve lem yekun lehum âyeten en ya’lemehu ulemâu benî isrâîl(isrâîle).

Israilogullari bilginlerinin bunu bilmeye bir delilleri yok muydu?

وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلَى بَعْضِ الْأَعْجَمِينَ ﴿١٩٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-198. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lev nezzelnâhu alâ ba’dıl a’cemîn(a’cemîne).

(198-19) 9 Biz Kuran'i arabca bilmeyen kimselerden birine indirseydik de o bunlari okusaydi yine de ona inanmazlardi.

فَقَرَأَهُ عَلَيْهِم مَّا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ ﴿١٩٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-199. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe karaehu aleyhim mâ kânû bihî mu’minîn(mu’minîne).

(198-19) 9 Biz Kuran'i arabca bilmeyen kimselerden birine indirseydik de o bunlari okusaydi yine de ona inanmazlardi.

كَذَلِكَ سَلَكْنَاهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ ﴿٢٠٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-200. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezâlike seleknâhu fî kulûbil mucrimîn(mucrimîne).

(200-20) 2 Suclularin kalblerine Kuran'i boylece sokariz da, can yakici azabi gormedikce ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ حَتَّى يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ ﴿٢٠١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-201. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yu’minûne bihî hattâ yeravul azâbel elîm(elîme).

(200-20) 2 Suclularin kalblerine Kuran'i boylece sokariz da, can yakici azabi gormedikce ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

فَيَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ ﴿٢٠٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-202. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ye’tîyehum bagteten ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).

(200-20) 2 Suclularin kalblerine Kuran'i boylece sokariz da, can yakici azabi gormedikce ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنظَرُونَ ﴿٢٠٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-203. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe yekûlû hel nahnu munzarûn(munzarûne).

O zaman «Erteye birakilmaz miyiz?» derler.

أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ ﴿٢٠٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-204. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe bi azâbinâ yesta’cilûn(yesta’cilûne).

Bizim azabimizi mi acele istiyorlardi?

أَفَرَأَيْتَ إِن مَّتَّعْنَاهُمْ سِنِينَ ﴿٢٠٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-205. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe raeyte in metta’nâhum sinîn(sinîne).

(205-20) 7 Bana soylesene, Biz onlara yillar yili nimetler vermis olsak, sonra da tehdit edildikleri sey baslarina gelse, kendilerine verilmis olan nimetler onlara bir fayda saglar mi?

ثُمَّ جَاءهُم مَّا كَانُوا يُوعَدُونَ ﴿٢٠٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-206. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe câehum mâ kânû yûadûn(yûadûne).

(205-20) 7 Bana soylesene, Biz onlara yillar yili nimetler vermis olsak, sonra da tehdit edildikleri sey baslarina gelse, kendilerine verilmis olan nimetler onlara bir fayda saglar mi?

مَا أَغْنَى عَنْهُم مَّا كَانُوا يُمَتَّعُونَ ﴿٢٠٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-207. AYET (Meâlleri Kıyasla): Mâ agnâ anhum mâ kânû yumetteûn(yumetteûne).

(205-20) 7 Bana soylesene, Biz onlara yillar yili nimetler vermis olsak, sonra da tehdit edildikleri sey baslarina gelse, kendilerine verilmis olan nimetler onlara bir fayda saglar mi?

وَمَا أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنذِرُونَ ﴿٢٠٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-208. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ ehleknâ min karyetin illâ lehâ munzirûn(munzirûne).

(208-20) 9 Hicbir kasaba halkini kendilerine ogut veren uyaricilar gelmeden yok etmedik. Biz zalim degiliz.*

ذِكْرَى وَمَا كُنَّا ظَالِمِينَ ﴿٢٠٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-209. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zikrâ, ve mâ kunnâ zâlimîn(zâlimîne).

(208-20) 9 Hicbir kasaba halkini kendilerine ogut veren uyaricilar gelmeden yok etmedik. Biz zalim degiliz.*

وَمَا تَنَزَّلَتْ بِهِ الشَّيَاطِينُ ﴿٢١٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-210. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ tenezzelet bihiş şeyâtîn(şeyâtînu).

Kuran'i seytanlar indirmemistir.

وَمَا يَنبَغِي لَهُمْ وَمَا يَسْتَطِيعُونَ ﴿٢١١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-211. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ yenbagî lehum ve mâ yestetîûn(yestetîûne).

Bu onlara dusmez, zaten gucleri de yetmez.

إِنَّهُمْ عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَ ﴿٢١٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-212. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehum anis sem’i le ma’zûlûn(ma’zûlûne).

Dogrusu onlar vahyi dinlemekten uzak tutulmuslardir.

فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّبِينَ ﴿٢١٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-213. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lâ ted’u meallahi ilâhen âhara fe tekûne minel muazzebîn(muazzebîne).

O halde sakin Allah'in yaninda baska tanri tutup ona yalvarma, yoksa azap goreceklerden olursun.

وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ ﴿٢١٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-214. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve enzir aşîratekel akrabîn(akrebîne).

Once en yakin hisimlarini uyar.

وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ﴿٢١٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-215. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vahfıd cenâhake li menittebeake minel mu’minîn(mu’minîne).

Sana uyan muminleri kanatlarin altina al.

فَإِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تَعْمَلُونَ ﴿٢١٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-216. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe in asavke fe kul innî berîun mimmâ ta’melûn(ta’melûne).

Sana baskaldirirlarsa: «Yaptiklarinizdan uzagim» de.

وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ ﴿٢١٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-217. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve tevekkel alâl azîzir rahîm(rahîmi).

(217-22) 0 Senin kalkip namaz kilanlar arasinda bulundugunu goren, guclu ve merhametli olan Allah'a guven. Dogrusu O isitir ve bilir.

الَّذِي يَرَاكَ حِينَ تَقُومُ ﴿٢١٨﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-218. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezî yerâke hîne tekûm(tekûmu).

(217-22) 0 Senin kalkip namaz kilanlar arasinda bulundugunu goren, guclu ve merhametli olan Allah'a guven. Dogrusu O isitir ve bilir.

وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِدِينَ ﴿٢١٩﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-219. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve tekallubeke fîs sâcidîn(sâcidîne).

(217-22) 0 Senin kalkip namaz kilanlar arasinda bulundugunu goren, guclu ve merhametli olan Allah'a guven. Dogrusu O isitir ve bilir.

إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ﴿٢٢٠﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-220. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehu huves semîul alîm(alîmu).

(217-22) 0 Senin kalkip namaz kilanlar arasinda bulundugunu goren, guclu ve merhametli olan Allah'a guven. Dogrusu O isitir ve bilir.

هَلْ أُنَبِّئُكُمْ عَلَى مَن تَنَزَّلُ الشَّيَاطِينُ ﴿٢٢١﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-221. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hel unebbiukum alâ men tenezzeluş şeyâtîn(şeyâtînu).

«eytanlarin kime indigini size haber vereyim mi?» de.

تَنَزَّلُ عَلَى كُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ ﴿٢٢٢﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-222. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tenezzelu alâ kulli effâkin esîm(esîmin).

Onlar, gunahkar iftiracilarin hepsine iner.

يُلْقُونَ السَّمْعَ وَأَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَ ﴿٢٢٣﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-223. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yulkûnes sem’a ve ekseruhum kâzibûn(kâzibûne).

Bunlar seytanlara kulak verirler, cogu yalancidirlar.

وَالشُّعَرَاء يَتَّبِعُهُمُ الْغَاوُونَ ﴿٢٢٤﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-224. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veş şuarâu yettebiuhumul gâvûn(gâvûne).

sairlere ancak azginlar uyar.

أَلَمْ تَرَ أَنَّهُمْ فِي كُلِّ وَادٍ يَهِيمُونَ ﴿٢٢٥﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-225. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem tera ennehum fî kulli vâdin yehîmûn(yehîmûne).

(225-22) 6 Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve yapmadiklarini yaptik dediklerini gormez misin?

وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَ ﴿٢٢٦﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-226. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ennehum yekûlûne mâ lâ yef’alûn(yef’alûne).

(225-22) 6 Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve yapmadiklarini yaptik dediklerini gormez misin?

إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانتَصَرُوا مِن بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ ﴿٢٢٧﴾

26/ŞUARÂ SURESİ-227. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve zekerûllâhe kesîran ventesarû min ba’di mâ zulimû, ve se ya’lemullezîne zalemû eyye munkalebin yenkalibûn(yenkalibûne).

Ancak inanip yararli is isleyenler, Allah'i cok cok ananlar ve haksizliga ugratildiklarinda haklarini alanlar bunun disindadir. Haksizlik eden kimseler nasil bir yikilisla yikilacaklarini anlayacaklardir. *