VÂKIA SURESİ 45. Ayeti
Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-vâkı’a” kelimesinden almıştır. Vâkı’a, gerçekleşen, meydana gelen olay demektir.
إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَلِكَ مُتْرَفِينَ ﴿٤٥﴾
VÂKIA SURESİ 45. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
inne-hum | muhakkak ki onlar |
kânû | ... oldular |
kable zâlike | bundan önce, daha önce |
mutrefîne | mutrafı olanlar, varlık içinde zevklerine dalmış olanlar |
Muhakkak ki onlar, daha önce mutrafi idiler (varlık içinde zevklerine dalmışlardı).
VÂKIA SURESİ 45. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri
Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi.
Diyanet İşleri
Bundan önce onlar, nîmetler içindeydi.
Abdulbaki Gölpınarlı
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmışlardı.
Adem Uğur
Muhakkak ki onlar bundan önce, dünyevî - şehvanî zevklerin bolluğu içinde şımarandılar!
Ahmed Hulusi
Onlar, bundan önce, varlık içinde, sefahata dalmışlardı.
Ahmet Tekin
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde şımartılmışlardı.
Ahmet Varol
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
Ali Bulaç
Çünkü onlar, bundan önce (dünyada) zevklerine düşkündüler;
Ali Fikri Yavuz
(45-46) Cunku onlar, bundan once, dunyada, nimet icinde bulunurlar iken, buyuk gunah islemekte direnir dururlardi.
Bekir Sadak
Şüphesiz onlar bundan önce refah içinde,
Celal Yıldırım
(45-46) Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı.
Diyanet İşleri (eski)
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmışlardı.
Diyanet Vakfi
Bundan önce onlar konfor içinde şımarmışlardı.
Edip Yüksel
Çünkü onlar bundan evvel mütrefîn: Keyflerine düşkün şımarık müsrifîn idiler
Elmalılı Hamdi Yazır
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde keyiflerine düşkün şımarık müsriflerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefâhete dalmışlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Çünkü onlar vaktiyle varlık içinde azıtmışlardı.
Seyyid Kutub
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
Gültekin Onan
Çünkü onlar bundan evvel şehvetlerine düşkündüler.
Hasan Basri Çantay
Çünki onlar, bundan önce (ni'metler içinde) şımartılmış kimseler idiler.
Hayrat Neşriyat
Çünkü onlar; bundan önce refahla şımarmışlardı.
İbni Kesir
Çünkü, geçmişte onlar kendilerini tamamen hazlara kaptırmışlardı,
Muhammed Esed
(44-46) (O gölge) Ne soğuktur, ne de fâidelidir. Çünkü, şüphe yok onlar bundan evvel nîmetlere (zevklerine) düşkünler idiler. Ve büyük günah üzerine ısrar eder olmuşlardır.
Ömer Nasuhi Bilmen
Çünkü onlar bundan önce (dünyada iken) varlık içinde şımartılmışlardı.
Ömer Öngüt
Çünkü onlar, bundan önce sorumsuzca ve konfor içinde yaşıyorlardı.
Şaban Piriş
Çünkü onlar dünyada iken refah içinde şımarırlardı.
Suat Yıldırım
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde şımartılmışlardı.
Süleyman Ateş
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
Tefhim-ul Kuran
Çünkü onlar evvelce varlık içinde şımarmışlardı.
Ümit Şimşek
Çünkü şomluk yâranı, bundan önce servet ve refahla şımaranlardı.
Yaşar Nuri Öztürk
Çünkü onlar, dünyada nimet içinde yüzüyor ve istedikleri gibi yaşıyorlardı.
Abdullah Parlıyan
(42-46) İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde serin ve hoş olmayan kapkara dumandan bir gölge altındadırlar. Çünkü onlar bundan önce, varlık içinde sefahete dalmışlardı. Büyük günahı işlemekte ısrar edip dururlardı.
Bayraktar Bayraklı
Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) şımartılmış kimselerdi.
Cemal Külünkoğlu
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
Kadri Çelik
Çünkü onlar, dünyada iken hiçbir ahlâ kî kaygı taşımadan zevk ve refah içinde pek şımarıktılar.
Ali Ünal
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış kimselerdi.
Harun Yıldırım
Çünkü onlar geçmişte refah içinde şımarıp azmıştılar;
Mustafa İslamoğlu
Çünkü onlar, bundan önce varlıkla şımarmış olanlardı.
Sadık Türkmen
Onlar dünyada iken kendilerini seçilmiş, ayrıcalıklı görenler olup.
İlyas Yorulmaz
Muhakkak ki onlar, daha önce mutrafi idiler (varlık içinde zevklerine dalmışlardı).
İmam İskender Ali Mihr