VÂKIA SURESİ Bekir Sadak Meali
Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-vâkı’a” kelimesinden almıştır. Vâkı’a, gerçekleşen, meydana gelen olay demektir.
إِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ ﴿١﴾
56/VÂKIA SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): İzâ vakaatil vâkıatu.
(1-3) Kiyamet koptugunda kimini alcaltacak ve kimini yukseltecek olan o hadisenin yalan olmadigi ortaya cikacaktir.
لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ ﴿٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Leyse li vak’atihâ kâzibetun.
(1-3) Kiyamet koptugunda kimini alcaltacak ve kimini yukseltecek olan o hadisenin yalan olmadigi ortaya cikacaktir.
خَافِضَةٌ رَّافِعَةٌ ﴿٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâfidatun râfiatun.
(1-3) Kiyamet koptugunda kimini alcaltacak ve kimini yukseltecek olan o hadisenin yalan olmadigi ortaya cikacaktir.
إِذَا رُجَّتِ الْأَرْضُ رَجًّا ﴿٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): İzâ ruccetil ardu reccâ(reccen).
(4-7) Ey insanlar! Yer sarsildikca sarsildigi, daglar ufalandikca ufalanip da toz duman haline geldigi zaman, siz de uc sinif olursunuz.
وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّا ﴿٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve bussetil cibâlu bessâ(bessen).
(4-7) Ey insanlar! Yer sarsildikca sarsildigi, daglar ufalandikca ufalanip da toz duman haline geldigi zaman, siz de uc sinif olursunuz.
فَكَانَتْ هَبَاء مُّنبَثًّا ﴿٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kânet hebâen munbessâ (munbessen).
(4-7) Ey insanlar! Yer sarsildikca sarsildigi, daglar ufalandikca ufalanip da toz duman haline geldigi zaman, siz de uc sinif olursunuz.
وَكُنتُمْ أَزْوَاجًا ثَلَاثَةً ﴿٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kuntum ezvâcen selâseten.
(4-7) Ey insanlar! Yer sarsildikca sarsildigi, daglar ufalandikca ufalanip da toz duman haline geldigi zaman, siz de uc sinif olursunuz.
فَأَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ ﴿٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ashâbul meymeneti mâ ashâbul meymenet(meymeneti).
Iyi isler islediklerini belirtmek icin, amel defterleri sagdan verilenler; ne mutlu o sagcilara!
وَأَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ ﴿٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ashâbul meş'emeti mâ ashâbul meş’emet(meş’emeti).
Kotuluk islediklerini belirtmek uzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazik o solculara!
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ ﴿١٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ves sâbikûnes sâbikûn(sâbikûne).
Iyilik islemekte onde olanlar, karsiliklarini almakta da onde olanlardir.
أُوْلَئِكَ الْمُقَرَّبُونَ ﴿١١﴾
56/VÂKIA SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâikel mukarrabûn(mukarrabûne).
(11-12) Naim cennetlerinde Allah'a en cok yaklastirilmis olanlar iste bunlardir.
فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ ﴿١٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî cennâtin naîm(naîmi).
(11-12) Naim cennetlerinde Allah'a en cok yaklastirilmis olanlar iste bunlardir.
ثُلَّةٌ مِّنَ الْأَوَّلِينَ ﴿١٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Sulletun minel evvelîn(evvelîne).
(13-14) Onlarin buyuk kismi eski ummetlerden, bir kismi da sonrakilerdendir.
وَقَلِيلٌ مِّنَ الْآخِرِينَ ﴿١٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kalîlun minel âhirîn(âhirîne).
(13-14) Onlarin buyuk kismi eski ummetlerden, bir kismi da sonrakilerdendir.
عَلَى سُرُرٍ مَّوْضُونَةٍ ﴿١٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Alâ sururin mevdûnetin.
(15-16) Murassa tahtlara karsilikli olarak yaslanirlar.
مُتَّكِئِينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِلِينَ ﴿١٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Muttekiîne aleyhâ mutekâbilîn(mutekâbilîne).
(15-16) Murassa tahtlara karsilikli olarak yaslanirlar.
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُّخَلَّدُونَ ﴿١٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yetûfu aleyhim vildânun muhalledûn(muhalledûne).
(17-21) Olumsuz gencler yanlarinda, bas agrisi ve donmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kaseler, ibrikler, kadehler; sececekleri meyveler, arzulayacaklari kus eti ile dolasirlar.
بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ ﴿١٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Bi ekvâbin ve ebârîka ve ke’sin min maîn(maînin).
(17-21) Olumsuz gencler yanlarinda, bas agrisi ve donmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kaseler, ibrikler, kadehler; sececekleri meyveler, arzulayacaklari kus eti ile dolasirlar.
لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنزِفُونَ ﴿١٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yusaddeûne anhâ ve lâ yunzifûn(yunzifûne).
(17-21) Olumsuz gencler yanlarinda, bas agrisi ve donmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kaseler, ibrikler, kadehler; sececekleri meyveler, arzulayacaklari kus eti ile dolasirlar.
وَفَاكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ﴿٢٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve fâkihetin mimmâ yetehayyerûn(yetehayyerûne).
(17-21) Olumsuz gencler yanlarinda, bas agrisi ve donmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kaseler, ibrikler, kadehler; sececekleri meyveler, arzulayacaklari kus eti ile dolasirlar.
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ ﴿٢١﴾
56/VÂKIA SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûn(yeştehûne).
(17-21) Olumsuz gencler yanlarinda, bas agrisi ve donmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kaseler, ibrikler, kadehler; sececekleri meyveler, arzulayacaklari kus eti ile dolasirlar.
وَحُورٌ عِينٌ ﴿٢٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve hûrun înun.
(22-24) Islediklerine karsilik olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gozluler vardir. Orada bos ve gunaha sokacak bir soz duymazlar.
كَأَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ الْمَكْنُونِ ﴿٢٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ke emsâlil lu’luil meknûn(meknûni).
(22-24) Islediklerine karsilik olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gozluler vardir. Orada bos ve gunaha sokacak bir soz duymazlar.
جَزَاء بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿٢٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Cezâen bi mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
(22-24) Islediklerine karsilik olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gozluler vardir. Orada bos ve gunaha sokacak bir soz duymazlar.
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا ﴿٢٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yesmeûne fîhâ lagven ve lâ te’sîmâ(te’sîmen).
N/A
إِلَّا قِيلًا سَلَامًا سَلَامًا ﴿٢٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâ kîlen selâmen selâmâ(selâmen).
Sadece selama karsilik selam sozu isitirler.
وَأَصْحَابُ الْيَمِينِ مَا أَصْحَابُ الْيَمِينِ ﴿٢٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ashâbul yemîni mâ ashâbul yemîn(yemîni).
Defterleri sagdan verilenler; ne mutlu o sagcilara!
فِي سِدْرٍ مَّخْضُودٍ ﴿٢٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî sidrin mahdûd(mahdûdin).
(28-34) Onlar dikensiz sedir agaclari, salkimlari sarkmis muz agaclari, uzamis golge altinda, caglayarak akan sular kenarlarinda; bitip tukenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasinda; yuksek dosekler uzerindedirler.
وَطَلْحٍ مَّنضُودٍ ﴿٢٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve talhın mendûd(mendûdin).
(28-34) Onlar dikensiz sedir agaclari, salkimlari sarkmis muz agaclari, uzamis golge altinda, caglayarak akan sular kenarlarinda; bitip tukenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasinda; yuksek dosekler uzerindedirler.
وَظِلٍّ مَّمْدُودٍ ﴿٣٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve zıllin memdûd(memdûdin).
(28-34) Onlar dikensiz sedir agaclari, salkimlari sarkmis muz agaclari, uzamis golge altinda, caglayarak akan sular kenarlarinda; bitip tukenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasinda; yuksek dosekler uzerindedirler.
وَمَاء مَّسْكُوبٍ ﴿٣١﴾
56/VÂKIA SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâin meskûb(meskûbin).
(28-34) Onlar dikensiz sedir agaclari, salkimlari sarkmis muz agaclari, uzamis golge altinda, caglayarak akan sular kenarlarinda; bitip tukenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasinda; yuksek dosekler uzerindedirler.
وَفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ ﴿٣٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve fâkihetin kesîratin.
(28-34) Onlar dikensiz sedir agaclari, salkimlari sarkmis muz agaclari, uzamis golge altinda, caglayarak akan sular kenarlarinda; bitip tukenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasinda; yuksek dosekler uzerindedirler.
لَّا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ ﴿٣٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ maktûatin ve lâ memnûatin.
(28-34) Onlar dikensiz sedir agaclari, salkimlari sarkmis muz agaclari, uzamis golge altinda, caglayarak akan sular kenarlarinda; bitip tukenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasinda; yuksek dosekler uzerindedirler.
وَفُرُشٍ مَّرْفُوعَةٍ ﴿٣٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve furuşin merfûatin.
(28-34) Onlar dikensiz sedir agaclari, salkimlari sarkmis muz agaclari, uzamis golge altinda, caglayarak akan sular kenarlarinda; bitip tukenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasinda; yuksek dosekler uzerindedirler.
إِنَّا أَنشَأْنَاهُنَّ إِنشَاء ﴿٣٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnâ enşe’nâ hunne inşââ(inşâen).
(35-38) Biz ceylan gozluleri, defterleri sagdan verilenler icin yeniden yaratmisizdir; onlari bakire, eslerine duskun ve hepsini bir yasta kilmisizdir. *
فَجَعَلْنَاهُنَّ أَبْكَارًا ﴿٣٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe cealnâ hunne ebkâran.
(35-38) Biz ceylan gozluleri, defterleri sagdan verilenler icin yeniden yaratmisizdir; onlari bakire, eslerine duskun ve hepsini bir yasta kilmisizdir. *
عُرُبًا أَتْرَابًا ﴿٣٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Uruben etrâbâ(etrâben).
(35-38) Biz ceylan gozluleri, defterleri sagdan verilenler icin yeniden yaratmisizdir; onlari bakire, eslerine duskun ve hepsini bir yasta kilmisizdir. *
لِّأَصْحَابِ الْيَمِينِ ﴿٣٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li ashâbil yemîn(yemîni).
(35-38) Biz ceylan gozluleri, defterleri sagdan verilenler icin yeniden yaratmisizdir; onlari bakire, eslerine duskun ve hepsini bir yasta kilmisizdir. *
ثُلَّةٌ مِّنَ الْأَوَّلِينَ ﴿٣٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Sulletun minel evvelîn(evvelîne).
(39-40) Bunlarin bir kismi eski ummetlerden, bir kismi da sonrakilerdendir.
وَثُلَّةٌ مِّنَ الْآخِرِينَ ﴿٤٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve sulletun minel âhırîn(âhırîne).
(39-40) Bunlarin bir kismi eski ummetlerden, bir kismi da sonrakilerdendir.
وَأَصْحَابُ الشِّمَالِ مَا أَصْحَابُ الشِّمَالِ ﴿٤١﴾
56/VÂKIA SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ashâbuş şimâli mâ ashâbuş şimâl(şimâli).
Defterleri soldan verilenler; ne yazik o solculara!
فِي سَمُومٍ وَحَمِيمٍ ﴿٤٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî semûmin ve hamîm(hamîmin).
(42-44) Insanin icine isleyen bir sicaklik ve kaynar su icinde, serinligi ve hoslugu olmayan kara bir dumanin golgesinde bulunurlar.
وَظِلٍّ مِّن يَحْمُومٍ ﴿٤٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve zıllin min yahmûm(yahmûmin).
(42-44) Insanin icine isleyen bir sicaklik ve kaynar su icinde, serinligi ve hoslugu olmayan kara bir dumanin golgesinde bulunurlar.
لَّا بَارِدٍ وَلَا كَرِيمٍ ﴿٤٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ bâridin ve lâ kerîm(kerîmin).
(42-44) Insanin icine isleyen bir sicaklik ve kaynar su icinde, serinligi ve hoslugu olmayan kara bir dumanin golgesinde bulunurlar.
إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَلِكَ مُتْرَفِينَ ﴿٤٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehum kânû kable zâlike mutrefîn(mutrefîne).
(45-46) Cunku onlar, bundan once, dunyada, nimet icinde bulunurlar iken, buyuk gunah islemekte direnir dururlardi.
وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنثِ الْعَظِيمِ ﴿٤٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kânû yusirrûne alâl hınsil azîm(azîmi).
(45-46) Cunku onlar, bundan once, dunyada, nimet icinde bulunurlar iken, buyuk gunah islemekte direnir dururlardi.
وَكَانُوا يَقُولُونَ أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَئِنَّا لَمَبْعُوثُونَ ﴿٤٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-47. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kânû yekûlûne e izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb’ûsûn(meb’ûsûne).
soyle soylerlerdi: «Oldugumuzde, toprak ve kemik yigini oldugumuzda mi, biz mi tekrar dirilecegiz?»
أَوَ آبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ ﴿٤٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-48. AYET (Meâlleri Kıyasla): E ve âbâunâl evvelûn(evvelûne).
«nce gelip gecmis babalarimiz mi?»
قُلْ إِنَّ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ ﴿٤٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-49. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kul innel evvelîne vel âhirîn(âhirîne).
(49-50) De ki: «suphesiz oncekiler de, sonrakiler de belli bir gunun belirli bir vaktinde toplanacaklardir.»
لَمَجْمُوعُونَ إِلَى مِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ ﴿٥٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-50. AYET (Meâlleri Kıyasla): Le mecmûûne ilâ mîkâti yevmin ma’lûm(ma’lûmin).
(49-50) De ki: «suphesiz oncekiler de, sonrakiler de belli bir gunun belirli bir vaktinde toplanacaklardir.»
ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا الضَّالُّونَ الْمُكَذِّبُونَ ﴿٥١﴾
56/VÂKIA SURESİ-51. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe innekum eyyuhâd dâllûnel mukezzibûn(mukezzibûne).
Sonra, siz ey sapiklar, yalanlayanlar!
لَآكِلُونَ مِن شَجَرٍ مِّن زَقُّومٍ ﴿٥٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-52. AYET (Meâlleri Kıyasla): Le âkilûne min şecerin min zakkumin.
Dogrusu zakkum agacindan yiyeceksiniz.
فَمَالِؤُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ ﴿٥٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-53. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe mâliûne minhâl butûn(butûne).
Karinlarinizi onunla dolduracaksiniz;
فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَمِيمِ ﴿٥٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-54. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe şâribûne aleyhi minel hamîm(hamîmi).
Onun uzerine kaynar su iceceksiniz;
فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْهِيمِ ﴿٥٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-55. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe şâribûne şurbel hîm(hîmi).
Hem de susamis develerin suya saldirisi gibi iceceksiniz;
هَذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدِّينِ ﴿٥٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-56. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâzâ nuzuluhum yevmed dîn(dîni).
Iste onlara, ceza gunu sunulacak konukluk budur.
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ ﴿٥٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-57. AYET (Meâlleri Kıyasla): Nahnu halaknâkum fe lev lâ tusaddikûn(tusaddikûne).
Sizi yaratan Biziz; hala tasdik etmez misiniz?
أَفَرَأَيْتُم مَّا تُمْنُونَ ﴿٥٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-58. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe raeytum mâ tumnûn(tumnûne).
(58-59) Soyleyin; akittiginiz meniden insani yaratan siz misiniz, yoksa Biz mi yaratmaktayiz?
أَأَنتُمْ تَخْلُقُونَهُ أَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ ﴿٥٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-59. AYET (Meâlleri Kıyasla): E entum tahlukûnehû em nahnul hâlikûn(hâlikûne).
(58-59) Soyleyin; akittiginiz meniden insani yaratan siz misiniz, yoksa Biz mi yaratmaktayiz?
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ ﴿٦٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-60. AYET (Meâlleri Kıyasla): Nahnu kaddernâ beynekumul mevte ve mâ nahnu bi mesbûkîn(mesbûkîne).
(60-61) Olumu aranizda Biz tayin ettik; sizi ortadan kaldirip benzerlerinizi yerinize getirmeyi, sizi bilmediginiz sekilde var etmeyi dilesek kimse onumuze gecemez.
عَلَى أَن نُّبَدِّلَ أَمْثَالَكُمْ وَنُنشِئَكُمْ فِي مَا لَا تَعْلَمُونَ ﴿٦١﴾
56/VÂKIA SURESİ-61. AYET (Meâlleri Kıyasla): Alâ en nubeddile emsâlekum ve nunşiekum fî mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
(60-61) Olumu aranizda Biz tayin ettik; sizi ortadan kaldirip benzerlerinizi yerinize getirmeyi, sizi bilmediginiz sekilde var etmeyi dilesek kimse onumuze gecemez.
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْأَةَ الْأُولَى فَلَوْلَا تَذكَّرُونَ ﴿٦٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-62. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad alimtumun neş’etel ûlâ fe lev lâ tezekkerûn(tezekkerûne).
And olsun ki, ilk yaratmayi bilirsiniz, yine de dusunmez misiniz?
أَفَرَأَيْتُم مَّا تَحْرُثُونَ ﴿٦٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-63. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe raeytum mâ tahrusûn(tahrusûne).
(63-64) Soyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz, yok Biz mi bitiriyoruz?
أَأَنتُمْ تَزْرَعُونَهُ أَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ ﴿٦٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-64. AYET (Meâlleri Kıyasla): E entum tezraûnehû em nahnuz zâriûn(zâriûne).
(63-64) Soyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz, yok Biz mi bitiriyoruz?
لَوْ نَشَاء لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ ﴿٦٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-65. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lev neşâu le cealnâhu hutâmen fe zaltum tefekkehûn(tefekkehûne).
(65-67) Dilersek Biz onu cercop yapariz, sasar kalirsiniz da soyle dersiniz: «Dogrusu borc altina girdik, hatta yoksun kaldik".
إِنَّا لَمُغْرَمُونَ ﴿٦٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-66. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnâ le mugramûn(mugramûne).
(65-67) Dilersek Biz onu cercop yapariz, sasar kalirsiniz da soyle dersiniz: «Dogrusu borc altina girdik, hatta yoksun kaldik".
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ ﴿٦٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-67. AYET (Meâlleri Kıyasla): Bel nahnu mahrûmûn(mahrûmûne).
(65-67) Dilersek Biz onu cercop yapariz, sasar kalirsiniz da soyle dersiniz: «Dogrusu borc altina girdik, hatta yoksun kaldik".
أَفَرَأَيْتُمُ الْمَاء الَّذِي تَشْرَبُونَ ﴿٦٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-68. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe raeytumul mâellezî teşrebûn(teşrebûne).
(68-69) Soyleyin; ictiginiz suyu buluttan indirenler sizler misiniz yoksa onu Biz mi indiririz?
أَأَنتُمْ أَنزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ الْمُنزِلُونَ ﴿٦٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-69. AYET (Meâlleri Kıyasla): E entum enzeltumûhu minel muzni em nahnul munzilûn(munzilûne).
(68-69) Soyleyin; ictiginiz suyu buluttan indirenler sizler misiniz yoksa onu Biz mi indiririz?
لَوْ نَشَاء جَعَلْنَاهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ ﴿٧٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-70. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lev neşâu cealnâhu ucâcen fe levlâ teşkurûn(teşkurûne).
N/A
أَفَرَأَيْتُمُ النَّارَ الَّتِي تُورُونَ ﴿٧١﴾
56/VÂKIA SURESİ-71. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe raeytumun nârelletî tûrûn(tûrûne).
(71-72) Soyleyin; yaktiginiz atesin agacini var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz?
أَأَنتُمْ أَنشَأْتُمْ شَجَرَتَهَا أَمْ نَحْنُ الْمُنشِؤُونَ ﴿٧٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-72. AYET (Meâlleri Kıyasla): E entum enşe’tum şeceratehâ em nahnul munşiûn(munşiûne).
(71-72) Soyleyin; yaktiginiz atesin agacini var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz?
نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِّلْمُقْوِينَ ﴿٧٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-73. AYET (Meâlleri Kıyasla): Nahnu cealnâhâ tezkiraten ve metâan lil mukvîn(mukvîne).
Biz onu bir ibret ve colde konaklayanlar icin yararli kildik.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ ﴿٧٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-74. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe sebbih bismi rabbikel azîm(azîmi).
Cok buyuk Rabbinin adini tesbih et! *
فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ ﴿٧٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-75. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lâ uksimu bi mevâkiin nucûm(nucûmi).
(75-76) Hayir; yildizlarin yerleri uzerine yemin ederim ki bunun ne buyuk yemin oldugunu bir bilseniz!
وَإِنَّهُ لَقَسَمٌ لَّوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ ﴿٧٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-76. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innehu le kasemun lev ta’lemûne azîm(azîmun).
(75-76) Hayir; yildizlarin yerleri uzerine yemin ederim ki bunun ne buyuk yemin oldugunu bir bilseniz!
إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ ﴿٧٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-77. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehu le kur’ânun kerîm(kerîmun).
(77-80) Dogrusu bu Kitap, sadece arinmis olanlarin dokunabilecegi, sakli bir Kitap'da mevcudken alemlerin Rabbi tarafindan indirilmis olan Kurani Kerim'dir.
فِي كِتَابٍ مَّكْنُونٍ ﴿٧٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-78. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî kitâbin meknûn(meknûnin).
(77-80) Dogrusu bu Kitap, sadece arinmis olanlarin dokunabilecegi, sakli bir Kitap'da mevcudken alemlerin Rabbi tarafindan indirilmis olan Kurani Kerim'dir.
لَّا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ ﴿٧٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-79. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yemessuhû illâl mutahherûn(mutahherûne).
(77-80) Dogrusu bu Kitap, sadece arinmis olanlarin dokunabilecegi, sakli bir Kitap'da mevcudken alemlerin Rabbi tarafindan indirilmis olan Kurani Kerim'dir.
تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٨٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-80. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tenzîlun min rabbil âlemîn(âlemîne).
(77-80) Dogrusu bu Kitap, sadece arinmis olanlarin dokunabilecegi, sakli bir Kitap'da mevcudken alemlerin Rabbi tarafindan indirilmis olan Kurani Kerim'dir.
أَفَبِهَذَا الْحَدِيثِ أَنتُم مُّدْهِنُونَ ﴿٨١﴾
56/VÂKIA SURESİ-81. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe bi hâzâl hadîsi entum mudhinûn(mudhinûne).
Siz bu sozu mu hor goruyor sunuz?
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ ﴿٨٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-82. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve tec’alûne rızkakum ennekum tukezzibûn(tukezzibûne).
Rizkiniza sukredeceginiz yere onu vereni mi yalanliyorsunuz?
فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ ﴿٨٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-83. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lev lâ izâ belegatil hulkûm(hulkûme).
(83-85) Kisinin cani bogaza dayaninca ve siz o zaman bakip kalirken, Biz o kisiye sizden daha yakinizdir, ama gormezsiniz.
وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ ﴿٨٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-84. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve entum hîne izin tenzurûn(tenzurûne).
(83-85) Kisinin cani bogaza dayaninca ve siz o zaman bakip kalirken, Biz o kisiye sizden daha yakinizdir, ama gormezsiniz.
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَكِن لَّا تُبْصِرُونَ ﴿٨٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-85. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve nahnu akrabu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsirûn(tubsirûne).
(83-85) Kisinin cani bogaza dayaninca ve siz o zaman bakip kalirken, Biz o kisiye sizden daha yakinizdir, ama gormezsiniz.
فَلَوْلَا إِن كُنتُمْ غَيْرَ مَدِينِينَ ﴿٨٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-86. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lev lâ in kuntum gayra medînîn(medînîne).
(86-87) Siz dirilip yaptiklariniza karsilik gormeyeceksiniz ve eger bu sozunuzde samimi iseniz, o cikmak uzere olan cani geri cevirsenize!
تَرْجِعُونَهَا إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ ﴿٨٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-87. AYET (Meâlleri Kıyasla): Terciûnehâ in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
(86-87) Siz dirilip yaptiklariniza karsilik gormeyeceksiniz ve eger bu sozunuzde samimi iseniz, o cikmak uzere olan cani geri cevirsenize!
فَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ الْمُقَرَّبِينَ ﴿٨٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-88. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe emmâ in kâne minel mukarrabîne(mukarrabîne).
(88-89) Eger olen o kisi, gozdelerden ise, rahatlik, hosluk ve nimet cenneti onundur.
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّةُ نَعِيمٍ ﴿٨٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-89. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe revhun ve reyhânun ve cennetu naîm(naîmin).
(88-89) Eger olen o kisi, gozdelerden ise, rahatlik, hosluk ve nimet cenneti onundur.
وَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ أَصْحَابِ الْيَمِينِ ﴿٩٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-90. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emmâ in kâne min ashâbil yemîn(yemîni).
Eger defteri sagdan verilenlerden ise,
فَسَلَامٌ لَّكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ ﴿٩١﴾
56/VÂKIA SURESİ-91. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe selâmun leke min ashâbil yemîn(yemîni).
«Ey sagcilardan olan kisi, sana selam olsun!» denir.
وَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّينَ ﴿٩٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-92. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emmâ in kâne minel mukezzibîned dâllîn(dâllîne).
Eger, sapik yalancilardan ise,
فَنُزُلٌ مِّنْ حَمِيمٍ ﴿٩٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-93. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe nuzulun min hamîm(hamîmin).
Ona kaynar sudan konukluk sunulur.
وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ ﴿٩٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-94. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve tasliyetu cahîm(cahîmin).
Cehenneme sokulur.
إِنَّ هَذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَقِينِ ﴿٩٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-95. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne hâzâ le huve hakkul yakîn(yakîni).
Dogrusu kesin gercek budur.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ ﴿٩٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-96. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe sebbih bismi rabbikel azîm(azîmi).
Cok buyuk Rabbinin adini tesbih et! *