VÂKIA SURESİ Yaşar Nuri Öztürk Meali
Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-vâkı’a” kelimesinden almıştır. Vâkı’a, gerçekleşen, meydana gelen olay demektir.
إِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ ﴿١﴾
56/VÂKIA SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): İzâ vakaatil vâkıatu.
O beklenen müthiş olay olduğunda,
لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ ﴿٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Leyse li vak’atihâ kâzibetun.
Yoktur onun oluşunu yalanlayacak.
خَافِضَةٌ رَّافِعَةٌ ﴿٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâfidatun râfiatun.
Kimini alçaltır, kimini yükseltir.
إِذَا رُجَّتِ الْأَرْضُ رَجًّا ﴿٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): İzâ ruccetil ardu reccâ(reccen).
Yerküre bir sarsılışla sarsıldığında,
وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّا ﴿٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve bussetil cibâlu bessâ(bessen).
Dağlar bir serpilişle serpildiğinde,
فَكَانَتْ هَبَاء مُّنبَثًّا ﴿٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kânet hebâen munbessâ (munbessen).
Hepsi un ufak olup dağılmıştır.
وَكُنتُمْ أَزْوَاجًا ثَلَاثَةً ﴿٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kuntum ezvâcen selâseten.
Ve sizler, üç çift/sınıf oluvermişsinizdir.
فَأَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ ﴿٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ashâbul meymeneti mâ ashâbul meymenet(meymeneti).
İşte uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı?
وَأَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ ﴿٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ashâbul meş'emeti mâ ashâbul meş’emet(meş’emeti).
İşte şomluk ve bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı?
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ ﴿١٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ves sâbikûnes sâbikûn(sâbikûne).
Ve oluşta önde gidenler, yarışta önde gidenler...
أُوْلَئِكَ الْمُقَرَّبُونَ ﴿١١﴾
56/VÂKIA SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâikel mukarrabûn(mukarrabûne).
İşte onlardır yaklaştırılanlar.
فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ ﴿١٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî cennâtin naîm(naîmi).
Nimetlerle dolu bahçelerdedirler.
ثُلَّةٌ مِّنَ الْأَوَّلِينَ ﴿١٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Sulletun minel evvelîn(evvelîne).
Büyük kısmı öncekilerden,
وَقَلِيلٌ مِّنَ الْآخِرِينَ ﴿١٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kalîlun minel âhirîn(âhirîne).
Az bir kısmı da sonrakilerden.
عَلَى سُرُرٍ مَّوْضُونَةٍ ﴿١٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Alâ sururin mevdûnetin.
Süslü, nakışlı tahtlar üzerinde,
مُتَّكِئِينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِلِينَ ﴿١٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Muttekiîne aleyhâ mutekâbilîn(mutekâbilîne).
Onlar üstünde karşılıklı yan gelip yaslanırlar.
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُّخَلَّدُونَ ﴿١٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yetûfu aleyhim vildânun muhalledûn(muhalledûne).
Gencecik uşaklar dolanır çevrelerinde. Sürekli hizmete adanmışlardır.
بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ ﴿١٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Bi ekvâbin ve ebârîka ve ke’sin min maîn(maînin).
Sürahiler, ibrikler ve öz kaynağından içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde.
لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنزِفُونَ ﴿١٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yusaddeûne anhâ ve lâ yunzifûn(yunzifûne).
Ne başları döner ondan ne de akılları karışır.
وَفَاكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ﴿٢٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve fâkihetin mimmâ yetehayyerûn(yetehayyerûne).
Ve meyveler, gönüllerince seçtiklerinden.
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ ﴿٢١﴾
56/VÂKIA SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûn(yeştehûne).
Ve kuş eti iştahlarınca beğendiklerinden.
وَحُورٌ عِينٌ ﴿٢٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve hûrun înun.
Ve genç kadınlar, iri ve siyah gözlü.
كَأَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ الْمَكْنُونِ ﴿٢٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ke emsâlil lu’luil meknûn(meknûni).
Titizlikle korunan inciler misali;
جَزَاء بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿٢٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Cezâen bi mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Yaptıklarına karşılık olarak.
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا ﴿٢٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yesmeûne fîhâ lagven ve lâ te’sîmâ(te’sîmen).
Ne boş bir laf işitirler orada ne de günaha sokacak bir şey.
إِلَّا قِيلًا سَلَامًا سَلَامًا ﴿٢٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâ kîlen selâmen selâmâ(selâmen).
Sadece "selam, selam!" denir.
وَأَصْحَابُ الْيَمِينِ مَا أَصْحَابُ الْيَمِينِ ﴿٢٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ashâbul yemîni mâ ashâbul yemîn(yemîni).
Uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı?
فِي سِدْرٍ مَّخْضُودٍ ﴿٢٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî sidrin mahdûd(mahdûdin).
Dikensiz kirazlar,
وَطَلْحٍ مَّنضُودٍ ﴿٢٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve talhın mendûd(mendûdin).
Meyve dizili muz ağaçları,
وَظِلٍّ مَّمْدُودٍ ﴿٣٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve zıllin memdûd(memdûdin).
Uzayan gölgeler,
وَمَاء مَّسْكُوبٍ ﴿٣١﴾
56/VÂKIA SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâin meskûb(meskûbin).
Akıp dökülen sular,
وَفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ ﴿٣٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve fâkihetin kesîratin.
Birçok meyveler arasındadırlar.
لَّا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ ﴿٣٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ maktûatin ve lâ memnûatin.
Ne tükenir ne yasaklanır.
وَفُرُشٍ مَّرْفُوعَةٍ ﴿٣٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve furuşin merfûatin.
Yükseğe yerleştirilmiş döşekler içinde.
إِنَّا أَنشَأْنَاهُنَّ إِنشَاء ﴿٣٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnâ enşe’nâ hunne inşââ(inşâen).
Biz kadınları da güzel bir biçimde yeniden yaratmış,
فَجَعَلْنَاهُنَّ أَبْكَارًا ﴿٣٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe cealnâ hunne ebkâran.
Hepsini bakireler yapmışızdır,
عُرُبًا أَتْرَابًا ﴿٣٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Uruben etrâbâ(etrâben).
Yaşıt cilveli dilberler halinde,
لِّأَصْحَابِ الْيَمِينِ ﴿٣٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li ashâbil yemîn(yemîni).
Uğur ve mutluluk yâranı için.
ثُلَّةٌ مِّنَ الْأَوَّلِينَ ﴿٣٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Sulletun minel evvelîn(evvelîne).
Bir bölümü öncekilerden.
وَثُلَّةٌ مِّنَ الْآخِرِينَ ﴿٤٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve sulletun minel âhırîn(âhırîne).
Bir bölümü de sonrakilerden.
وَأَصْحَابُ الشِّمَالِ مَا أَصْحَابُ الشِّمَالِ ﴿٤١﴾
56/VÂKIA SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ashâbuş şimâli mâ ashâbuş şimâl(şimâli).
Ve şomluk ve uğursuzluk yâranı. Nedir şomluk ve uğursuzluk yâranı?
فِي سَمُومٍ وَحَمِيمٍ ﴿٤٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî semûmin ve hamîm(hamîmin).
İliklere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde,
وَظِلٍّ مِّن يَحْمُومٍ ﴿٤٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve zıllin min yahmûm(yahmûmin).
Simsiyah bir gölge altındadırlar.
لَّا بَارِدٍ وَلَا كَرِيمٍ ﴿٤٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ bâridin ve lâ kerîm(kerîmin).
Ne serindir ne de cömert.
إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَلِكَ مُتْرَفِينَ ﴿٤٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehum kânû kable zâlike mutrefîn(mutrefîne).
Çünkü şomluk yâranı, bundan önce servet ve refahla şımaranlardı.
وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنثِ الْعَظِيمِ ﴿٤٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kânû yusirrûne alâl hınsil azîm(azîmi).
O büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı.
وَكَانُوا يَقُولُونَ أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَئِنَّا لَمَبْعُوثُونَ ﴿٤٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-47. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kânû yekûlûne e izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb’ûsûn(meb’ûsûne).
Ve şöyle derlerdi: "Ölünce mi, toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden diriltileceğiz?"
أَوَ آبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ ﴿٤٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-48. AYET (Meâlleri Kıyasla): E ve âbâunâl evvelûn(evvelûne).
"Önceki atalarımız da mı?"
قُلْ إِنَّ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ ﴿٤٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-49. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kul innel evvelîne vel âhirîn(âhirîne).
De ki: "Öncekiler de sonrakiler de."
لَمَجْمُوعُونَ إِلَى مِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ ﴿٥٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-50. AYET (Meâlleri Kıyasla): Le mecmûûne ilâ mîkâti yevmin ma’lûm(ma’lûmin).
Bilinen bir günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka biraraya getirileceklerdir.
ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا الضَّالُّونَ الْمُكَذِّبُونَ ﴿٥١﴾
56/VÂKIA SURESİ-51. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe innekum eyyuhâd dâllûnel mukezzibûn(mukezzibûne).
Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar!
لَآكِلُونَ مِن شَجَرٍ مِّن زَقُّومٍ ﴿٥٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-52. AYET (Meâlleri Kıyasla): Le âkilûne min şecerin min zakkumin.
Zakkumdan bir ağaçtan mutlaka yiyeceksiniz/yiyecekler.
فَمَالِؤُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ ﴿٥٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-53. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe mâliûne minhâl butûn(butûne).
Karınları dolduracaklar ondan,
فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَمِيمِ ﴿٥٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-54. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe şâribûne aleyhi minel hamîm(hamîmi).
Üzerine içecekler kaynar sudan,
فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْهِيمِ ﴿٥٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-55. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe şâribûne şurbel hîm(hîmi).
Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi içecekler.
هَذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدِّينِ ﴿٥٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-56. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâzâ nuzuluhum yevmed dîn(dîni).
Din gününde ağırlanışları böyledir.
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ ﴿٥٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-57. AYET (Meâlleri Kıyasla): Nahnu halaknâkum fe lev lâ tusaddikûn(tusaddikûne).
Sizi biz yarattık, biz! Tasdik etseydiniz olmaz mıydı?
أَفَرَأَيْتُم مَّا تُمْنُونَ ﴿٥٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-58. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe raeytum mâ tumnûn(tumnûne).
Akıttığınız meniyi gördünüz mü?
أَأَنتُمْ تَخْلُقُونَهُ أَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ ﴿٥٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-59. AYET (Meâlleri Kıyasla): E entum tahlukûnehû em nahnul hâlikûn(hâlikûne).
Siz mi yaratıyorsunuz onu, yoksa yaratıcılar bizler miyiz?
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ ﴿٦٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-60. AYET (Meâlleri Kıyasla): Nahnu kaddernâ beynekumul mevte ve mâ nahnu bi mesbûkîn(mesbûkîne).
Ölümü aranızda biz takdir ettik. Biz önüne geçilecekler değiliz.
عَلَى أَن نُّبَدِّلَ أَمْثَالَكُمْ وَنُنشِئَكُمْ فِي مَا لَا تَعْلَمُونَ ﴿٦١﴾
56/VÂKIA SURESİ-61. AYET (Meâlleri Kıyasla): Alâ en nubeddile emsâlekum ve nunşiekum fî mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Yerinize diğer benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden oluşturacağız.
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْأَةَ الْأُولَى فَلَوْلَا تَذكَّرُونَ ﴿٦٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-62. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad alimtumun neş’etel ûlâ fe lev lâ tezekkerûn(tezekkerûne).
Yemin olsun, ilk yaratışı/yaratılışı bildiniz. Peki düşünüp ibret alsanız olmaz mı?
أَفَرَأَيْتُم مَّا تَحْرُثُونَ ﴿٦٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-63. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe raeytum mâ tahrusûn(tahrusûne).
Ekmekte olduğunuzu gördünüz mü?
أَأَنتُمْ تَزْرَعُونَهُ أَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ ﴿٦٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-64. AYET (Meâlleri Kıyasla): E entum tezraûnehû em nahnuz zâriûn(zâriûne).
Siz mi bitiriyorsunuz onu, yoksa bitirenler bizler miyiz?
لَوْ نَشَاء لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ ﴿٦٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-65. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lev neşâu le cealnâhu hutâmen fe zaltum tefekkehûn(tefekkehûne).
Dileseydik, onu kuru bir çöp haline getirirdik de başlardınız şu şekilde gevelemeye:
إِنَّا لَمُغْرَمُونَ ﴿٦٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-66. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnâ le mugramûn(mugramûne).
"Vallahi, kayba uğrayıp borçlandık."
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ ﴿٦٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-67. AYET (Meâlleri Kıyasla): Bel nahnu mahrûmûn(mahrûmûne).
"Doğrusu mahrum bırakıldık biz."
أَفَرَأَيْتُمُ الْمَاء الَّذِي تَشْرَبُونَ ﴿٦٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-68. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe raeytumul mâellezî teşrebûn(teşrebûne).
Şu içmekte olduğunuz suya baktınız mı?
أَأَنتُمْ أَنزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ الْمُنزِلُونَ ﴿٦٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-69. AYET (Meâlleri Kıyasla): E entum enzeltumûhu minel muzni em nahnul munzilûn(munzilûne).
Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indirenler bizler miyiz?
لَوْ نَشَاء جَعَلْنَاهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ ﴿٧٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-70. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lev neşâu cealnâhu ucâcen fe levlâ teşkurûn(teşkurûne).
Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi?
أَفَرَأَيْتُمُ النَّارَ الَّتِي تُورُونَ ﴿٧١﴾
56/VÂKIA SURESİ-71. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe raeytumun nârelletî tûrûn(tûrûne).
Çakıp çakıp çıkardığınız o ateşi gördünüz mü?
أَأَنتُمْ أَنشَأْتُمْ شَجَرَتَهَا أَمْ نَحْنُ الْمُنشِؤُونَ ﴿٧٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-72. AYET (Meâlleri Kıyasla): E entum enşe’tum şeceratehâ em nahnul munşiûn(munşiûne).
Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratıp oluşturan bizler miyiz?
نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِّلْمُقْوِينَ ﴿٧٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-73. AYET (Meâlleri Kıyasla): Nahnu cealnâhâ tezkiraten ve metâan lil mukvîn(mukvîne).
Biz onu hem bir ibret hem de çöl yolcularına bir nimet kıldık.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ ﴿٧٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-74. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe sebbih bismi rabbikel azîm(azîmi).
O halde o yüce Rabbinin adını tespih et!
فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ ﴿٧٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-75. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lâ uksimu bi mevâkiin nucûm(nucûmi).
İş onların sandığı gibi değil! Yıldızların doğup batma, kayıp düşme noktalarına yemin ediyorum.
وَإِنَّهُ لَقَسَمٌ لَّوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ ﴿٧٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-76. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innehu le kasemun lev ta’lemûne azîm(azîmun).
Ve eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir bu.
إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ ﴿٧٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-77. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehu le kur’ânun kerîm(kerîmun).
O, kesinlikle şerefli bir Kur'an'dır.
فِي كِتَابٍ مَّكْنُونٍ ﴿٧٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-78. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî kitâbin meknûn(meknûnin).
Titizlikle saklanan bir Kitap'tadır.
لَّا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ ﴿٧٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-79. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yemessuhû illâl mutahherûn(mutahherûne).
Ona, arındırılmışlardan başkası dokunmaz.
تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٨٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-80. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tenzîlun min rabbil âlemîn(âlemîne).
Âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir.
أَفَبِهَذَا الْحَدِيثِ أَنتُم مُّدْهِنُونَ ﴿٨١﴾
56/VÂKIA SURESİ-81. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe bi hâzâl hadîsi entum mudhinûn(mudhinûne).
Şimdi siz, bu sözü mü kirletip küçümseyeceksiniz/bu sözle mi alttan alıp gevşek davranacaksınız/bu sözle mi yağcılık edeceksiniz?
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ ﴿٨٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-82. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve tec’alûne rızkakum ennekum tukezzibûn(tukezzibûne).
Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?
فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ ﴿٨٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-83. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lev lâ izâ belegatil hulkûm(hulkûme).
Ya o canın boğaza gelip dayandığı zaman!
وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ ﴿٨٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-84. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve entum hîne izin tenzurûn(tenzurûne).
İşte o zaman siz bakakalırsınız!
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَكِن لَّا تُبْصِرُونَ ﴿٨٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-85. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve nahnu akrabu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsirûn(tubsirûne).
Biz ona sizden daha yakınız, ama siz görmezsiniz.
فَلَوْلَا إِن كُنتُمْ غَيْرَ مَدِينِينَ ﴿٨٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-86. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lev lâ in kuntum gayra medînîn(medînîne).
Madem ceza görmeyecek kişilersiniz,
تَرْجِعُونَهَا إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ ﴿٨٧﴾
56/VÂKIA SURESİ-87. AYET (Meâlleri Kıyasla): Terciûnehâ in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
Eğer doğru sözlülerseniz, onu geri çevirsenize.
فَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ الْمُقَرَّبِينَ ﴿٨٨﴾
56/VÂKIA SURESİ-88. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe emmâ in kâne minel mukarrabîne(mukarrabîne).
Eğer o, yaklaştırılanlardan ise;
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّةُ نَعِيمٍ ﴿٨٩﴾
56/VÂKIA SURESİ-89. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe revhun ve reyhânun ve cennetu naîm(naîmin).
Rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle dolu cennet var ona.
وَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ أَصْحَابِ الْيَمِينِ ﴿٩٠﴾
56/VÂKIA SURESİ-90. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emmâ in kâne min ashâbil yemîn(yemîni).
Eğer kutlu, uğurlu kişilerdense,
فَسَلَامٌ لَّكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ ﴿٩١﴾
56/VÂKIA SURESİ-91. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe selâmun leke min ashâbil yemîn(yemîni).
"Selam sana kutlu ve uğurlu kişilerden!" denir ona.
وَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّينَ ﴿٩٢﴾
56/VÂKIA SURESİ-92. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emmâ in kâne minel mukezzibîned dâllîn(dâllîne).
Eğer yalanlayan sapıklardansa;
فَنُزُلٌ مِّنْ حَمِيمٍ ﴿٩٣﴾
56/VÂKIA SURESİ-93. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe nuzulun min hamîm(hamîmin).
Kaynar sudan bir ziyafet,
وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ ﴿٩٤﴾
56/VÂKIA SURESİ-94. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve tasliyetu cahîm(cahîmin).
Ve cehenneme salıverilme var ona.
إِنَّ هَذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَقِينِ ﴿٩٥﴾
56/VÂKIA SURESİ-95. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne hâzâ le huve hakkul yakîn(yakîni).
İşte budur, o tartışmasız, o kesin gerçek!
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ ﴿٩٦﴾
56/VÂKIA SURESİ-96. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe sebbih bismi rabbikel azîm(azîmi).
Artık, o yüce Rabbinin adını tespih et!